manişak yazar profili

manişak kapak fotoğrafı
manişak profil fotoğrafı
rozet
karma: 3798 tanım: 2 başlık: 6 apolet: 1 takipçi: 85
Sabrın sonu felakettir.

son tanımları


yeni yazarlar görünce heyecanlanmak

sözlüğe ilk girdiğim zamanlar yazmaktan ziyade okurdum. çok sevdiğim, profillerini özellikle kontrol edip eski tanımlarını bile didik didik ettiğim birkaç yazar vardı. birkaç ay öncesine kadar hâlâ okumayı sevdiğimi düşünürdüm ama sonra bana bir şey oldu ve artık ne yazmayı ne de okumayı seviyorum. uzun tanımaları okumuyorum desem yeridir. yazmaktan hoşlanmıyorum, okuyabileceğim yazar sayısı da çok az (belki iki kişi) ama burası da instagram gibi alışkanlık hâline geldiği için arada başlıklarda veya profillerde dolanıyorum. instagtam'da da neredeyse hiç paylaşım yapmam, reelslar da ilgimi çekmiyor ama arada kaydırıyorum işte.
dün yine edindiğim alışkanlık üzerine başlıkları dolaşırken bir yazara denk geldim. biraz uzun yazmıştı aslında ama okumam gerekiyormuş gibi hissettim. okuyunca amannn allah'ım dedim, hoş geldin dedim ve heyecanla sayın yazarın profiline girdim. tanım sayısı çok az, yüz bile değil. yeni değilmiş, bir yıl önce kayıt olmuş ve tanım sayısı çok az. tanımsayısıçokazdemişmiydim?
bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
evet, ayda birkaç tanım giriyor imiş.
tanımalarını okudum, çok beğendim ama beğeni tuşuna elim gitmedi. nickini de hatırlamıyorum, takip listemden bakarım birazdan.
sahiri'yi görünce de heyecanlanmıştım. sahiri'yi yazım tarzı olarak değil de hissiyat olarak profilini didik didik ettiğim eski yazarlardan biri olan sayın calakalem'e yakın bulmuştum.
okullar açılınca yazmadı bir ara, geçen tanımını görünce mutlu oldum.
homo şappiens ile coup de grace'i de hissiyat olarak birbirlerine yakın buluyorum. bunun ne demek olduğunu bilmiyorum. yazım tarzlarıyla ilgisi yok, enerjileri de farklı aslında ama valla bilmiyorum ya bir şekilde birini görünce diğer yazar geliyor aklıma.
devamını gör...

bir oyunun içinde yaşayacak olsaydınız bu hangi oyun olurdu sorusu

bazı başlıklar beni ilkokul sıralarına, önlüğümün altına kot pantolon giydiğim soğuk kış günlerine götürüyor. "o eteğin altına o pantolon olmuş mu?" diye soran da yoktu. millet soğuktan kafayı yemişti, eline geçen her şeyi giyiyordu.
kötü görünüyordum belki ama zengin olsaydım modaya yön verecektim bence. paralel evrende modacı olduğumu düşünüyorum. pantolonun altına da pembe çorap giyerdim, babam yanlarında winx club görselleri olan bir sürü pembe çorap almıştı. çok seviyordum.
ahhyyyy ne anlatıyordumm:
neredeyse her dönem başka bir hoca girerdi derslerimize, muhatap olduğumuz öğretmenler sürekli değiştiği için her dönem "peki sen ne olmak istiyorsun?" sorusuyla karşı karşıya kalırdık. hatta bir öğretmenimiz apar topar gitmişti, dönemin ortasında başka biri geldi. evet, o da sormuştu aynı soruyu.
sıra bana gelene kadar stresten terlerdim bazen. sanırsın karşımdaki münker ve nekir "rabbin kim?" diye soracak!
ne olmak istediğimi asla bilmiyordum, her dönem başka bir meslek seçiyordum. soru sorulunca ne olmak istiyorum diye düşünürdüm, panikle aklıma gelen ilk mesleği seçerdim ama sonra "neden?" sorusuyla karşılaşınca donup kalıyordum. hiçbir zaman sorulan sorulara anında cevap veremedim, en basit ve kolay soruyu bile uzunca düşünmem gerekiyor çoğu zaman.
beşinci sınıfta öğretmen olmak isteyenlere nedeni konusunda ısrar edilmediğini keşfettim. beşinci sınıftan sonra daha az soruldu ama en sevmediğim meslek olmasına rağmen her seferinde öğretmen olmak istediğimi söylüyordum.
beşinci sınıftan önce soruyu ciddiye aldığım için düşünerek cevap vermeye çalışıyordum. o yıl konu ile ilgili yaptığım keşifle beraber bazı kararlar da almıştım: bu kadar fazla düşünmenin ve kendimi zorlamanın anlamsız olduğunu düşünüp raaaat bir insan olmaya karar vermiştim.
bu başlık ta* beni o anlara götüren başlıklardan biri. verecek cevabım olmuyor çoğu zaman, ne söylesem yalan olur ama burada cevap vermek zorunda değilim. onun rahatlığı olduğu için "ne bileyim?" diyip geçiyorum. bazen de böyle konudan bağımsız, uzun uzun yazıp taslaklara atıyorum.
bu başlıkların beni, önlüğümün altına kot pantolon giydiğim soğuk kış günlerine götürmesi ise hatırladığım ilkokul anılarımın tamamının kışın olmasından sebeptir. eskiden van'da göt kesen soğuklar kasımda başlar nisanın ortalarına kadar devam ederdi. o eski soğuklar kalmadı şimdi.
berbat bir hayat yaşayıp nerede o eski günler demek.
bir de:
ne bileyim.
devamını gör...

geceye bir şarkı bırak

devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim