marul yazar profili

muhtemelen burada insan tutmak için bot hesap açıp, entry beğendiriyorlar. çünkü fark ettim ki yazdığım bir yorumun beğenisi olmamasına karşın birkaç gün sonra birkaç hesap aynı anda beğenmeye başlıyor.
hesaplara bakıyorum yılda bir entry girmişler.
hadi ekşi olsa neyse, burada birinin yalnızca yazılanları okuyup beğenmesi mantıksız. bunun yapılması için oturmuş bir mekanizma ve bilinirlik lazım. burada o yok. ilgi çekici ve bilgi içerikli entry’i ara ki bulasın.

bunca saçmalığa yoldaş kaç para veriyor merak ediyorum.

- bir ikisi hariç türkçe yazım kurallarından haberleri yok. yazdıklarını muhtemelen kendileri bile anlamıyor.
- kendi kendilerine kural uyduruyorlar ya da varolan kuralı anlamıyorlar.
- eleştiri kabul etmeyip, zaman zaman keyfi entry sildikleri oluyor.
- ilkel yöntemlerle reklam yapmaya çalışıyorlar. (ekşi gibi platformlarda normal sözlük başlığına yazmak vs.)

şirketlerde vardır böyle tipler. patron önce kullanıp sonra işten çıkarır. genelde patrondan çok patroncu diye tabir edilirler.

ben mossad ajanı'nın başlığına yazdım fakat tekrar buraya özet geçmem gerekirse;

- hamas'ın ideolojisi islam ve müslüman kardeşler kökenli. ancak bu onun ilk davasının filistin olduğunu değiştirmiyor.
-hamas selefi/cihatçı örgütleri ''bizim derdimiz filistin'' diyerek kovdu ya da çatıştı.
- hamas'ın ortak operasyon düzenlediği gruplar arasında seküler ya da marksistler var.
- hamas sünni ancak ''direniş ekseni'' verilen ve orta doğu'da abd ve israil karşıtı odak olarak bilinen ittifak içinde.
- israil ise siyonist ve binlerce yıllık mitlere inanan, kendi egemenliği dışında bir şey düşünmeyen, orta doğu'da bir abd karakolu görevi görmekten öte olmayan bir kukla yapı.

ben hamas destekçisi değilim. eğer hayal ettikleri bir ülke kurulsa iran benzeri bir devlet yapısı olacak. ancak şu saatten sonra siyonist işgalcilere karşı ''ama hamas'' denmesi, israil'i savunmak anlamına geliyor. bu da çocuk ve kadınların çoğunluk olduğu altmış beş bin insanın katli ve bu insanların direncini kırmak için açlığı mübah sayan bir anlayışı meşrulaştırmaktır.

#3740504

hadi israil’in köpeği olacak kadar acizsin, tarih bilgin hiç mi yok?

filistin’de meşru bir devlet var mı? yok. bugün soykırım bu kadar rahatça yapılabiliyorsa mahmud abbas’ın rolü büyük.

meşru bir devlet olsa bile filistin’in kktc’yi tanımaması kadar doğal bir durum yok.
israil’e giden askeri malzemeler akdeniz’den nerede kalkıyor? kıbrıs’tan. türkiye, israil ile ticareti sınırladığını iddia ettiğinde o ticaret kıbrıs üzerinden yürüdü. filistinli biri neden bu adayı tanısın?

bir şeye böyle aptalca inanacaksanız azcık araştırın. yoksa böyle rezil olup siyonistlerin tasması altına girersiniz.
bir de neden istemiş. senin nedenini skym.

ispanya iç savaşında anarşistleri yalnız bırakan? anarşistler ve komünistler birlikte çarpıştılar. gidip bir viki taramasıyla bile o dönemin cumhuriyetçilerinin iç savaşta ne ifade ettiğini bulabilirsin.

polonya için yapılan anlaşma bir tavizdi. brest-litovsk anlaşması gibi. o ''ittifat'' ettiği hitler faşistinin sonunu getiren yine stalin oldu neticede.

iyi bir lider ve milletinin insanıydı. ta ki aforoz edilinceye kadar...

onun yokluğunda uchiha klanı boşluğa bırakılmış, konoha'nın ''şeytanı'' olmuşlardır. herhangi bir bürokratik yetkiye sahip olmayı bırak, bu dünyanın kaderini belirleyebilecek niteliğe sahip topluluk içe dönük yaşamıştır.

sonra konoha'yı yönetenler gözlerini kırpmadan bu ulusu katletmişlerdir. kendi sorumluluklarından kaçmak için bunu bir de uchiha halkından birine yaptırmışlardır.

şimdi tüm bunlara bu adam göz mü yumacaktı? oturup yalnızca vakit geçirip bir tabutlukta ölümü mü bekleyecekti? elbette savaş istiyordu. lakin ne senjular ne de otsutsukiler gibi saf bir savaş değil. barışı, kardeşçe yaşamayı ve huzuru getirecek olan savaşı.

ruhu şad olsun.

dikkat edin viski bardağı çıkmasın, çarpar.

hangi nesliz bilmiyorum ama bizim oralarda hâlâ kullanılır.

ew ki ye derler mesela.

her ku diçe tu çare tune
ez şewitîm.

başım belada…

kapitalizmin işlevini sistemsel ve planlı yürütmesi, finans kapital ve emperyalizm kavramlarının henüz yüz-yüz elli yıllık tarihi var. sınıflı toplum yapısına baksan dünya tarihi için bir şey ifade etmiyor.

bu yüzden sol ile ifade ettiğiniz düşünce biçimi marksizm ise bunun bilimsel bir yapısı var. sağcılığın ise insanlığa bir faydası yok.

böyle bir karşılaştırma yapıp kafa ütüleyen kişinin sağcı çıkması ise kuvvetle muhtemeldir.

bireyin daha öznel sorunları olabilir ama intihar yönteminden dolayı onu anlayabilirsiniz ya da iş işten geçmiştir.

birinci yöntem, açık kapı bırakan, işin yalnızca şansa bırakıldığı kısımdır. ölüme kesin gidilmez, bir bakıma “ben tükendim, kurtarın” denilir. ölüm ihtimaline binaen not bırakılır. son zamanlarında ya da psikolojik buhranlarında intiharı düşünür ve belirtme ihtiyacı duyabilir.

ikinci yöntem son raddeye ulaşmış, artık çıkışı bulunmayan insan tercihidir. intihar eder ve göçer dünyadan. zaten ölümü artık kesin ve net olduğundan, onu son zamanlarında anlayamazsınız ve bu hissi vermez. not bırakmaz ya da diğer insanlardan bir beklenti içine girmez.

lakin intihar yapılmaması gereken, yanlış bir eylemdir. yaşam her şeye rağmen bir şekilde rayını buluyor nasıl olsa.

ağır roman romanında geçen ütopik bir bölge. çok garip ve boğuk havası olmakla birlikte, aynı zamanda çok renklidir. belki de birilerinin yolunda yürümüşlüğü vardır.

ben kimseyi hedef almam, böyle bir şey söz konusu değil. yalnızca yazılan entryde kafamı kurcalayan sorulara yanıt aradım.

''kimse kadın sorununu “kapitalizmin altında yatan bir nedendir, kimlik siyasetidir.'' şeklinde ifade etmiyor zaten. kimlik siyasetidir demiyorum, kadın sorunu için gidilmesi gereken yol, siyaset biçimi kimlik siyaseti olmamalıdır diyorum.''

''dolayısıyla kadın erkek eşitsizliği gerçek bir sorun olmakla birlikte temelinde yatan sistemselliğin ve sınıfsallığın göz ardı edilmemesi gereken de bir sorundur. sistemsel ve yapısal olan bu eşitsizliğin de sadece kadın özneye odaklanmış bir kimlik siyaseti ile aşılabilmesi mümkün değildir.''

''marx, engels ve lenin hakkında tek kelime de etmedim. marksist bir perspektife sahip olduğum doğru, ama sınıf siyasetinin illa ki marksist bir perspektife sahip olması gerekmiyor. ''

''bununla birlikte toplumsal sorunların temelinde, kadınların yaşadığı tüm sorunların da dahil olduğu tüm toplumsal sorunların temelinde kapitalist toplumsal formasyon için kapitalist üretim ilişkilerinin ürettiği ve yeniden ürettiği sömürü düzeni vardır. marx'ın söylediği gibi toplumların tarihi sınıf savaşlarının tarihidir ve tüm eşitsizliklerin temelinde de bu sınıfsallık vardır.''

bunların yeterli olabileceğini düşünüyorum.

bu yazarın geçtiğimiz günlerde yazdığı bir entrye denk geldim. belli ki ortada bir sorun görmüş ve buna cevaben düşüncesini aktarmayı seçmiş:

buradan

eğer tarihsel dinamikleri sıralayacaksak, ya da kadın sorununu bildiğimiz ezber cümlelerle sıralayacaksak bu sorunun neresinde kalacağız çok merak ediyorum. zira ne marx ne engels ne de lenin kadın sorununu ''kapitalizmin altında yatan bir nedendir, kimlik siyasetidir.'' olarak yansıtmamıştır. bunun adlandırması ise ''erkek-kadın eşitsizliği'' olmamıştır.

1. kadın sorununun nedenleri sınıfsaldır. tek gerçek çözümü ise sosyalist bir devrimle mümkündür. feminizm ise bu gerçekle bağ kurmak yerine başka nedenlere yöneliyor.
ancak bu ifşa ve linç kültürüyle açıklanacak bir durumsa bile, güncelle bağlanması gereken bir konu neden eksik bırakılıyor? kadınların yaşadıkları sorunlar hakkında paylaşım yapması, fail şahısları ifşalaması neden sosyal medyanın tüketicilerle bağı arasında gösteriliyor?

2. son yaşanan ifşalar bir linç kültüründen ileri gelmiyor. ''kadın beyanı esastır'' sözüne zerre kadar inanmam, ortada bir sorun varsa sorgulanmalıdır. ancak bu ifşalar bununla da açıklanamıyor. bir kişi hakkında elli kadın bir şeyler yazmış, bu linç kültüründen mi geliyor yoksa ortada gerçekten bir sorun mu var?

3. sosyal medya platformları şirket olmanın yanısıra sermaye için bir araç işlevi görüyorlar. gerçek mücadele sokaklarda sahidir. ancak oraya sırt çevirmek, bu tür çağrıları ''platformlara yarıyor'' diyerek sırt çevirmek ne kadar doğru?

ben bu ifşaları yayınlamış kadınlara ''sorununuzun ana kaynağı kapitalizmdir, buna karşı mücadele edelim'' dersem, bana ''ne diyor bu'' diyeceklerdir. çünkü benim düşüncelerime paralel olmasa bilei bu gerçeği az çok onlar da biliyor. aynı zamanda yaşam içinde görebiliyorlardır diye tahmin ediyorum. ama aynı zamanda bu tür problemler, ana kaynağı besleyip ataerkil düzeni besliyor. ben.o ifşalara gelen yorumlara baktığımda artık kadını suçlayan, hatta alakasız bağlantılarla ''hak etmiş'' diyen kişiler bile gördüm. şimdi siz bu ifşaları salt linç kültürü ile bağdaştırır, sosyal medya platformlarına kadar giderseniz, bu meseleye sırt çevirmeseniz de olur.

dolar ve piç

koşulsuz şartsız, direkt red flag’tır, kızıl bayraktır. uzak durulması, zorunlu haller dışında iletişime girilmemesi gerekmektedir.

pena kanalına içerik üretmek için ekşi sözlük’te açılmış bir başlıktı. neticede başka bir isimle zaman zaman bu tarz başlıklar açılır, kişi soruları yanıtladıktan sonra video kanala yüklenir.

beyoğlu’nda bulunur. vakıf üniversitesi olduğundan yoksul öğrencilere iyi gözle bakılmaz.