mastor yazar profili

osuruk.
yellenmek demek.
o halde önümüz yaz. sevgilinize ay bana osur, dediğinizde, pek garip anlaşılmamalı.

osruk.
osruk böceği.
osruk sevgilisi. beni, yelle. sıcak.
tşk.

aklıma corrasco geldi. şili'de eylemlerde polis taradından alıkoyulup, ... bedeni demir korkuluklara asılmıştı.
carrasco zaten bir sanatçıydı.

o dönem çok kanıma dokunmuş, çok ağlamıştım corrasco için.

pikaçu, sıpaydır men, müslüm gürses makyajlı eyleme katılmak zaten başka bir şey. burada ciddi bir iş yok.

hasan kaçan'ı zaten sevmem malın önde gidenidir. her kim bu hıyarı ekran önüne attıysa onun da ebesine atlayayım.

bugün, esneyerek uyandım. dedim ulan uyku sen mi büyüksün ben mi...
akşam olsun da kotumla motumla odaya girerken uzun atlayarak dalacağım yatağa.

bir de bana derler ki orada burada sürtme efendi ol evinde otur. al işte eve gidiyoruz ya.

ay vallahi şeriat gelsin artık yeter.

geçen donumu paylaştım üstümdeyken, hani sizden götüm bile güzel hesabı. bir tanesi dedi satıyor musun? efendim dedim? satıyor musun? dedi.. hemen şikayet ettim sonuçta ben dini bütün bir genç kızım.

sululuk sevmem. yaşasın islam.

bebeğim geri bas bu konunun sıtarı geldi.

pazartesi bayrama denk geldiği için...
öbür pazartesi düzgün bir hayat, spor, gece yemiyoruz, içki içmiyoruz.

çok netim. çok.
ama öbür pazartesi.

ölülerin yaşı yoktur...
ruhsar gibiyim, taze ve güzel. tşk.

ruh yaşıma da girerim, 82'den gün aldım.

bana bazan derler ki, ne hıyar adamsın. hemen sorarım, eski çengelköy hıyarı gibi mi?
bu, beni mes'ud eder efendim. her insan hıyardır da, çengelköy hıyarı olabilmek müstesna...

*

sabah, rahmetli aydın boysan gibi uyandım. ben, dün gündüz meyhaneye gelen tiyatrocu sesli avukat bülent abi gibi kalkarım sanıyordum. çünkü bende öyle olur, kimin sesi çok kulakta kalıcıysa sabah onunla uyanırım.

;
o ki...

* * *

rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı.
sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işler de tevbe ederse,
o,
bağışlayan ve esirgeyendir.

* * *

buyurdu.

gram sevmem ama kendimi de biliyorum. geçen pazar birçok insan vardı evde. her zamanki gibi iş benim içmeme sıçmama geldi, ramazan mamazan, ayıp günah... eyvallah.

bir şey söyledim. o anı yazmak isterim.

-benim her yerim ağrıyor. kalbim ağrıyor göğüslerim ağrıyor. ben iyi değilim. 15 yaşımda ben 35 yaşımı görürsem ne ala demiştim yaklaştım da. görürüm görmem. az kaldı. ben içkiyi bırakıp allah'a yönelirsem beni ne adana'da ne hiçbir yerde bulamazsınız. güveden korkan ben, bürücek'teki o bizim kaya dağlar var ya, üstünde kartalların uçtuğu, oraya çıkar, kendime bir yer bulurum, ben bulurum da siz beni bulamazsınız. ben kafayı kıracağım, böyle kıracağım. günde 5 vakit namazla değil. ben kendimi çileye çekeceğim. benim o dağdan ölümü alırsınız.

* * *

ben kendimi biliyorum. yaşım 33, her şeyi bırakırım dediğim şey her şeyi gerçekten bırakmak olacak. sadece masaları değil, sohbeti muhabbeti değil. ben büyük gideceğim.

zamanı var veya geldi belki, bilmiyorum. sadece yaşıyorum şu an.

sürekli söylediğim bir şey vardır bu da babannemden kalmadır,
kibar insan çok azdır,
kibar insan her kapıyı açar,

rahmetli babannem şey derdi,

oğlum benim dilim tatlı ama ben kibarım" derdi...

babaannem 1 telefonla tüm işlerini görürdü. kibardı çünkü.

babama bir şey sormam lazım sabah.
şey sorayım.

-cenazevinde istemeden olsa gülmenin vebali var mıdır?

-oğlum yas yerinde gülmenin allahu teala....

diye cevap verecektir kesin. harika ya.

oyun oynamak derken?

-sevgilim gelsene bak hep istiyordun ya saat 4...
-ay yok dur haftaya ahmet'in düğünü var, uğraşamam yat sen by.

yoo. ben bu yeni gelinim yerim darlığı attım abi.
ben şimdi istiyorum ki, düğün olsun, çok içelim, en son böyle biraz oynayalım.

şş, esrar perdesi filan ağır abi yemezler...

düğün yok mu ya?

fışkğğkkk fışkğğğkkk
bunu yapamıyorum işte, ağızla ıslık, fişşşğkkkk...

onu da öğreneceğim...

abi ben şeye çok dumurum ya. çevremdeki 45 yaş üstü herkes zeytinyağı işine girdi-giriyor-girmek istiyor ya...

şey kalkmayınca başka şeylere yöneliyorlar demek.
ben böyle yorumluyorum.

kalkmıyor belli. zeytinyağı o zaman.

benim güzel hatalarım var diyerek, üst üste birtakım hatalar yaptım.

hatanın güzeli mi olur ya? atacağım şimdi kendimi aşağı ha.
aşırı gıcık kaptım kendimden ama omuzumdan da öptüm sus tamam cevap verme o biraz içkili dedim.

hasretine alışırııığğğımmm...

e kucağına kadar geldi ya pezevenk? değil mi? insan bir eleştiri yapma mecburiyetindedir her zaman.

ben üzülüyorum, çok darbe yedim ayakları bir yere kadar.

kısmet değilmiş denilen birçok şey, benim yarım adım atsam elde edeceğim şeylerdi-
ayıp ama.

isterim ki ağabeyim holdink sahibi olsun.

ağabeyim parayı değerlendirir.
ben ezerim.

ben böyle olayım yine, yardımsever olayım, kendi paramla yiyeyim içeyim, içkiyi seveyim muhabbetkar olayım yine... ama ağabeyim çok zengin olsun.

ağabeyimin kapısını bir gün çalarsam namerdim.

gel oğlum niye gelmiyorsun diyor kızıyor,
ne gelecem ya, senin evde rakı yoktur.

ben şirince'ye ilk gittiğim sene camideki tabureyi kırmıştım. çok mahcubolmişidim. not yazdım üstüne para bıraktım. yeni tabure alsınlar diye.

tabure plastikti kardeşim. belli ki kavlamış artık, bize patladı. ama sırtımı çizmişti epey.

sonra ne zaman gitsem cami kapalıydı veya hocayı göremedim.
dediler ki, hoca cuma gelir bir de vefat olursa....

karşılaşacağız ama.

çatra patra... çata da şuta da...
sadece senin bellediğin ama yavaş yavaş herkesi aşina ettiğin.

sadece sana- sadece senin kullandığın

özel diyemem özel değil,
ama özel de aslında.

jargon çok değişik bir şey, herkeste olmaz, birkaç kelime ile de tanımlayamam.