evin muhtelif duvar, kiriş ve eşyalarına karşı şahsımın mottosu. bana çarpamazsın birader. çakır, sakar olmam bir gerekçe değil. bu evde benim sözüm geçer.
“peki ya dünleri karıştırmak
sobanın üzerindeki kestaneyle
portakal kokusunda kaybolmak
dilinin ucuna kıvrılan kar taneleriyle
bacadan süzülüp uçmak
bir anda bir masada belirmek
çağdaş daktiloyla göze göze gelmek…”
katılmadığım tanımları kimlerin beğendiğini merak ediyorum. beğenenleri görmek ile beğeni arasında çok ince bir çizgi var, bilirsiniz… işte öyle bir ana denk gelinmiş olabilir.
stalk maceralarına bir şey diyemem. insandır eli değebilir, profil fotoğrafını mouse ile okşarken tıkı biraz kaymış olabilir, yanlışlıkla beğeni/fav atmış olabilir. bunlar da sevdaya dahil…
ön edit: blant based hocanın bıraktığı linki görünce bunu da eklemek istedim. dinlediğim en içli black kaydı buydu. kurt cobain’in ölümünün üstünden üç gün sonra yapılan konser ve cobain’e şık bir veda:
dragonkemal hoca pek severdi.
immagine in cornice… düşünenden, hayata geçirenden, kayda alandan razıyız.
“the grass was greener
the light was brighter
the taste was sweeter
the nights of wonder
with friends surrounded
the dawn mist glowing
the water flowing
the endless river
for ever and ever”
geçen gün biraderle kızılay’daydık. yaklaşık bir saatlik boş zamanımız vardı. bira içelim dedik. iki
bira ve bir avuç fıstığa 500 küsur lira bayıldık. oturup üçer dörder bira içsek içimiz yanacak, içtiğimizden keyif almayacağız. evde içelim diyoruz bira olmuş yüz lira. sigarası, şusu busu derken binlik olacağız. misafir ağırlayalım diyoruz, iki yetmişliğe 3 bin lira bayılıyoruz.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.