levi yazar profili

bulunduğun ortamda dedikodu varsa oradan kaç. kaçamıyorsan duyma, duymak zorundaysan asla yorum yapma. bu dedikodu hadisesi ister istemez seni birilerine, bir şeylere karşı doldurur farkında bile olmazsın. doğruluğu son derece şüpheli duyumlarla bilenmiş olursun.

hadi iyi geceler, öpüyorum.

bugün engellediğim tüm yazarların engelini kaldırdım. zaten epi topu beş taneydiniz. aranızda bi’ tane kırık vardı. o sendin, galatasaraylı olmama rağmen benim bile tilt etmiştin. değişmiş olabileceğini düşünmüştüm ama yanılmışım. hiçbir dahlinin olmadığı bir meseleye kendini bu denli ait hissetmen beni şaşırtıyor.

(bkz: hiç balenciagam olmadı)

birilerinin sümüğünü sildiği peçeteye yüz sürüp keramet bekleyenler iki insanın rızalarıyla kurduğu ilişkiyi referans verip düşmanlık ediyor. yine dönüp dolaşıp konuyu cinselliğe bağlaması şaşırtmadı. *

git de şeyhin badelesin seni biraz.

insanlar bir şey kaçırıyor gibi hissediyorum. “herkesle iyi geçinmek” ile insanlarla belli sınırlar ve nezaket kuralları içinde ilişki kurmak aynı şey değil.

benim nice duvarlarım var. öyle kolay kolay geçemezsin. izin vermem. enseye tokat ilişkilerden hoşlanmam.

bir yıldır beraber çalıştığım, iş dışında da ilişki kurduğum kişiye dahi hocam diye hitap ediyorsam talep ettiğim şey bellidir. ben sana nasıl yaklaşıyorsam sen de bana öyle yaklaşmak durumundasın.

gevşek insandan hoşlanmam. saygılı olacaksın ki saygı göresin.

asimetrik ilişkileri sevmem. o yüzden mecbur kalmadıkça amirlerle iletişime geçmem.

birinin hatasını, eksiğini görünce yüzünü çevirmeli, muhakkak uyarman gerekiyorsa da uygun bir dille yapman lehinedir. işbirliği teklif etmen şık olur.

güleryüzlü olmak iyidir.

şu bir çırpıda saydığım şeyleri bile uyguladığında kişilerle atışmazsın, tartışmazsın. çözemediğin mesele olduğunda üst merciyi bilgilendirirsin. o bir şekilde çözecektir zaten.

kısacası hanımefendi, beyefendi olmak birçok şeyi kolaylaştırır. herkesle iyi geçinmek ile kimseyle sorun yaşamamanın aynı şey olmadığını görmüş olursun. birinde kişiliksiz olursun, diğerinde çizgini korumuş olursun.

hadi selametle.

(bkz: yaz beni)

birkaç hafta izin alsam, derdim tasam olmasa, hiçbir şey düşünmesem, telefonum çalmasa, kimse bir şey istemese, fm 26’da gençlerbirliği’ni alıp gittiği yere kadar götürsem…

ayaklandığı yaşlarda, kapı çalınıyor, annesi sigarasını mutfak tezgahına bırakıyor ve kapıya yöneliyor. minik yavru levi ise tezgahtaki sigarayı alıyor, ağzına görüyor, dumandan gözleri yaşarıyor fekat sigara ateşinin elini yakacağını sandığı için sigarayı ellemeye çekiniyor. neyse ki imdadına yetişiliyor.

ilkokuldayken tırnaklarını yiyor, ne olduysa bir anda bırakıyor.

ortaokula çağlarında annesinin uzun 2001’ini tırtıklayıp tuvalette içiyor. anası vaziyeti anlıyor ve bir güzel kalaylıyor.

lise yıllarında sigara içmiyor fekat konuşması tutuk, dilini ve dudağını döndüremiyor, topluluk önünde hiç konuşamıyor.

üniversite yıllarında sigaraya başlıyor. eli sürekli bıyıklarına gidiyor, sakallarını yoluyor. özellikle stresli olduğu anlarda sakalını mahvediyor.

iş hayatıyla birlikte yola sakalsız devam ettiği için yolacak bir şey bulamıyor. ne olduysa konuşması düzeliyor. pörfekt değilse de gayet iyi olduğunu düşünüyor.

askere gidince bıyığından da vazgeçiyor.

yıllar geçiyor yalnızca sigaradan vazgeçemiyor…

fark ettiyseniz hep ağız ve çevresi… evet, maalesef oral fiksasyon…

malum ortamlarda yirmi liraya satılan bilgileri burada beleşe vermek olmaz. 15 lira ateşleyin e-devlet şifremi de vereyim, boşuna yorulmayın.

meryem oğlu isa’dan altı gün önce veya altı gün sonra… hasan mezarcı’dan daha fazla alamete sahibim fekat ben mesih olduğum iddiasında değilim. mesih de ben mesihim demeyecek zaten. mesih demişken, mesiah’ı izlemiş miydiniz? yalnızca bir sezon izleyebildik, netflix denen şer oluşum şu güzelim diziye bütçe vermedi.

yıl bilgisini siz kıymetli normal sözlük yazarlarına bırakıyorum.

gazi paşa hazretleri ile minik bir götü seyrediyorum.

t/ benimdir, bizizdir. delikanlı yazarlarızdır. yeni gelmedik, geri geldik demişizdir. uzayda hacmimiz, sözlükte nick’imiz vardır.

nick’inden hiç sıkılmamak, nick’ini hiç değiştirmemek, ortaokul çağında aldığın deli dehşet mail adresini hala kullanmak gibi bir şey olmalı.

[email protected]

cv’ne bu mail’i yazar mısın? *

(bkz: kivi)

eşek kadar bebeyken benden sekiz yaş küçük biraderimle bu lanet meyveyi tekte yutabileceğime dair iddiaya girdik. tahmin edersiniz ki boğazıma durdu arkadaşlar. nefesim kesildi. yutamadım ve çıkaramadım. bari sessizce öleyim diye mutfağa gittim. nefessiz kalarak öleyazmak çok kötüymüş, tekrar anamların yanına koştum. babam sağ olsun, parmağıyla ve ensemde patlayan şamarlarıyla beni hayata döndürdü. benim oğlum bu kadar salak olmamalıydı demiştir. *

velhasıl, o günden beri kivi yemem.

*

türkü demeyelim ama yine de bırakalım.

sürüne sürüne kapına geldim

sevişmekten idrak yolları enfeksiyonu oldum sandım anasını. adam gerçekten dermansız kalmış, başlık açamamış.

ne diyelim? enjoy diyelim.

(bkz: it's a crime i never told you about the diamonds in your eyes)