solstice concord yazar profili

belli konularda ayrıcalık tanıyan doğuştan gelen özelliktir. ancak burnunu her işe sokma hakkı tanımadığı kesindir.

adı üstün, normal olmadığı iddia edilen karakterdir. mesela bunu, kaynağı belirsiz bir azimle takip edebilmek ya da buna gerek duymakta epey farklı bir kişilik gerektiriyor olsa gerek.

ilk insanların, ilk zamanlarına ait birbirini kandırma aparatıır. muhtemelen: "yerli ve milli mağara açılışımıza hoş geldiniz." ayarındaki cümlelerdir.

buna takılan iş verenlerin; ne kadar para aşığı bir tüccar ya da ne kadar obsesif birisi olduğunu gösterir eylemdir. diğer bir bakış açısıyla da; çalışanın emekliliğini ne büyük bir hasretle beklediğini de gösterebilir. belki de hiçbirisidir; sadece çok acıkmıştır ya da özel acil bir işi vardır. şimdilik aklıma gelen olasılık havuzu bunlarla dolu.

ikisinin de geçerli ve gerçek birer problem olduğu iddia edilen durumun birbirine vurdurulmasdır. ülkedeki tüm değerli kaynak havuzlarının dibini beceriksizlikleriyle delerek ya da direkt kendi hanelerine çeşitli boru hatlarıyla bağlayarak boşaltanların, sahte diplomalarla oturdukları koltuklarından hesaplayamayacakları, yüksek matematik bilgisi gerektiren problemdir. çok yakında, açlıktan iktidarsızlık yaşamaya başlayan halkın tamamının, o birilerinin boş boş işgal ettikleri koltukları, birilerinin bir taraflarına sokmaları çok muhtemeldir gibime geliyor. benden söylemesi.

değerli olsa da yerli ve milli değerimiz olamayan bir sanatçıdır. genel olarak tarzını gayet özgün ve sürükleyici bulduğum, bazı aşırı uçları zorladığı çizgi roman sınırlarını dahi aşan sahnelerde de -nadiren de olsa- çok ergen bulduğum; yetenekli bir sinema sanatçısı ve tüm parmaklarında çeşitli marifetler barındıran, yönetmen bir abimizdir. iyidir, severek takip ederiz.

kişilerin son bir yılda ne kadar sayıda kitap okuduğunu ortaya çıkaran data setidir. bunu söylemek, altın gününde kolundaki bileziklerini göstererek, tabağındaki kısırını yiyen ve diğerlerinin şaşkın ama bir o kadar da haset dolu bakışlarını görünce dayanamayıp, neşeyle kahkaha atıp o anki sohbete yediren mahalle teyzeleri ya da mercedes arabasını trafiğin ortasına park ederek yolcu indiren, kalın gümüş kolyesi gömleğinin içinden göğüs kıllarıyla birlikte taşan ve arabanın içinden gelen apaçi müziğiyle birlikte tempo tutan beyaz çoraplı keko gibi hissettireceğinden dolayı söylemiyorum ama okumaya çalıştık üç-beş bir şeyler.

bekareti aşırı önemseyen, hatta hayat felsefesi haline getirmiş olan kalecidir.

doksanların en masum ve en sempatik birbirine yürüme yöntemlerindendir. ardından anlaşılan saatte aynı şarkı açılarak, sanki birlikte dinliyormuş gibi, balkondan manzaraya doğru düşünceli düşünceli bakılır.

hangi amaçla kullanılacağı belirtilmemiş olan veri tabanıdır. böyle bir veri tabanına ihtiyaç olduğunu düşünen kişi, eğer kendisini en başa yazmadıysa; işlevsiz ve hiçbir işe yaramayacak olan, geçersiz veri tabanıdır. eğer yazdıysa da artık faydasız bir veri tabanıdır.

düşünüyor öyleyse muhtemelen vardır.

amacı net olmayan çeşitli kişilerin gündem maddesidir. ülkemizin iğrençlikleriyle dalga geçerek; sempatik göstermek ve makulleştirmek yerine, onu düzeltmek için fikir alışverişinde olmak ve konuşmak, islama en uygun olan eylemdir.

eşik anında kurulan bilinçli uyum.

bazı özel durumlarda geçerli olmayan bir önermedir. oturma izni ve uçak bileti alabildiğin sürece doğru değildir.

gerçeği kesinlikle yansıtmayan, amacı çok ortada olan, fikir belirten entrylerin dahi kabul edilmeyeceği söylenen bir sözlük ortamında, desteksiz dolayısıyla tamamen hayal ürünü bir fikirden ilham alınarak hazırlanarak yayımlanabilmiş ve bizlere bildirilen sözlük içi kurallara tamamen aykırı, anlamsız bir gündem maddesidir.

geçmişte beceremediği ve eline yüzüne bulaştırarak ülkeyi zarar uğrattığı, - liyakatsizce tepeden indirilerek getirildiği- işlere bakınca, aslında plüton olduğu ortaya zaten çıktı ki; güneş'e ve o altı bom boş hayallerine olan mesafesi de kilometre olarak hep aynı mesafede kalacak.

asıl güç halktadır ve hep öyle olacak. teminatımız cumhuriyetimiz ve demokrasimizdir, pusulamız aklımız ve bilimdir, güneşimiz de tüm kurtuluş savaşı şehitlerimizin canlarını feda ederek korudukları şanlı bayrağımızdır. geri de kalan her şey bunların yanında gelip geçici birer hiçtir.

asgari olarak 70 milyon vatandaşa içinden içinden küfür ettiren, neye göre hesaplandığı -ilgili tüm bilimsel çalışmalara rağmen- henüz tespit edilememiş olan ücrettir. resmen, açgözlülerin sofrasında kalan yemek artıklarının para karşılığıdır.

(bkz: hak nedir ve nasıl yenir)

güncel ülke koşullarından alışık olduğumuz şekliyle, yalan bir bilginin paylaşımdır. "acaba uçak ne kadar rötar yaptı." diye düşündürür.

(bkz: the flight has been delayed)

tüm teknolojik aletler, -güya- ergonomi kriterlerine göre hazırlanmış olmasına karşın, insanlar üzerindeki olası olumlu ya da olumsuz etkileri, orta-uzun vadede ve her olası etki alanlarıyla yeterince analiz edilip, incelenmemektedir. dolayısıyla tüm insanlığın güncel olarak hayat kalitesini düşüren yegane şeyin de bu olduğu bence rahatça söylenebilir. bu da bana hep aşırı insanlık dışı gelmiştir. yegane zehir olan kapital uğruna, insanoğlunun kendi geleceğini kendi elleriyle çöp etmesi de ayrı bir sıkıntıdır.

özetle; bence insanoğlunun hayat kalitesini düşüren yegane şey, yine kendisidir gibi duruyor.

ev ekonomisi dostu olmayan bir güreşme biçimidir.

(bkz: israf)

sayısal bilimlerle uğraşanlar için aşırı iddialı, sosyal bilimlere göre yarı yarıya geçerli, metafiziğe meraklı bir hayalperest içinse tamamen gerçek olabilecek bir önermedir.