içimi dökmek için bir yer bulamadım kime anlatsam kendi derdini gösterip sidik yarıştırdı o yüzden şuracıkta bir köşeye anlatayım dedim. merak etmeyin ortalığı fazla dağıtmam yıllardır dağları yıkacak çığlıklar attım bir kişi bile dönüp bakmadı şimdi büyüdüm sessizce anlatıyorum.
şuanda bunları yazarken dahi annemle babamın kavga sesleri var yan odada. babam iyi bir insandır onu tanıyan herkes öyle söyler ama o kendi anne babası tarafından hiç sevilmemiş dışlanmış bencil biri. ne iyi bir koca olabilmiş ne de iyi bir baba. annem de klasik bir karadeniz kadını. onu baskılayan ailesinin, onu ezen kayınlarının, ona saygı duymayan kocasının ona hissettirdiği tüm acılarını başkalarından, biz çocuklarından bilhassa benden çıkarttı. sürekli bağırarak konuşur, etrafındaki herkese kızar sonra da benim mizacım böyle der. garibim senin mizacın öyle değil annecim seni bu kişiliğin içine atmışlar.
ataerkilliğin ona yaptığı her şeyden nefret eden annem ona yapılan tüm kötülükleri bilmeden bana yaptı. abilerim dışarıda oyun oynarken ben kız çocuğu olduğum için evde ona yardım etmek zorundaydım. yapmak istemediğim için ağlayıp isyan ettiğimde tüm aile birlik olup "annen hasta ayakları ağrıyor ne bencilsin nasıl yardım etmezsin" diye beni azarlardı. sadece benim annemmiş gibi davranılıyordu. sokakta arkadaşlarım oyun oynarken ben önce evi süpürüp dışarı öyle çıkardım. karnı acıkıp eve geldiğinde önüne sofra kurulan abilerim ve tabağımı masada bıraktığım için aşağılanan dayak yiyen bir ben. bazen eve çağırdığında gelmediğim için sokakta, bazen evi dağıttığım için misafirlerin yanında psikolojik ve fiziki şiddete uğradım.
şimdi anneme bunları söylediğimde saçma sapan konuşma ben hayatta sokakta dövmedim seni diyor. oysa ki çocukluk arkadaşım bile hatırlıyor. bir gün gelip bana ' annen seni sokakta dövmüştü ya o günden beri annenden korkuyorum' dedi. o kadar utandım ki. insan içinde uğradığım şiddetle karşısında hissettiğim o utanç duygusu içime öyle yer etmiş ki bugün dahi hala kalabalık ortamlarda diken üstünde dururum.
annem el üstünde tuttuğu kocası, oğulları tarafından sürekli azar yiyor. çünkü hiçbiri ona saygı duymuyor. bu ailenin içinde olmak çok garip bir his kime sorsan sevdiğini söyler ama kimse kimseyi sevmiyor. çok kızıyorum iliklerime kadar nefret ediyorum ama anlıyorum sevgi görmeden büyüyen sevgiyi bilemez. annemi sürekli çocuk gibi azarlıyolar o kadar üzülüyorum ki en çok ben savunuyorum ben yanında duruyorum çünkü biliyorum benden başka kimse onu anlamıyor. abilerime bana anlattıklarının binde birini anlatamadığı için onların psikolojisi benden daha iyi durumda bunu dışarıdan bakarak bile görebiliyorum bir tek ben ve küçük abim mahvolduk bu anne babanın elinde. ben annemin baskısında abim babamın baskısında ezildik. bu arada adı geçmişken içimden geldi söyleyeyim iliklerime kadar nefret ediyorum babamdan. oturduğumuz her yemek masasını anneme ve bana zehir ediyor. yok süzme niye böyle yok pilavı niye böyle ısıttın kalkıp kendin yapsaydın o zaman paşa oğlu. adı batsın her neyse.
çocukluğumda öğrendiğim ilk duygu nefretti. annem kayınlarının, kocasının, abisinin ona yaptıklarını hep yanımda konuştu bunu duyarak büyüdüğüm için hiçbir akrabamı sevmem onlar da beni sevmez. abilerimin aksine beni hiç sevmezler. dediğim gibi bana anlattıklarını onlara anlatmadı. nefretim sadece etrafa karşı olsaydı belki bugün kötü biri olurdum ama mutlu olurdum maalesef ki ben kendimden daha çok nefret ediyorum. küçük yaştan beri bugün dahi yaptığım her hareket aldığım her nefes aşağılandı. az ye öküz gibi oldun, o ne biçim iş yapmak ger**ekalısın, nankörsün, bencilsin, tamah etmeyi bilmiyorsun, aç gözlüsün gibi gibi ve gibi.
yaptığım iş beğenilmedi bir vurdu az düzeldim iki vurdu biraz daha düzeldim üç vurdu şimdi istediği gibi iş yapıyorum. ama temizlediğim, yemek yaptığım evin içinde huzur içinde oturamıyorum.
o kadar kırgınım ki herkese. benim ailem olup bana en çok zarar veren kişiler oldukları için ve beni korumadıkları için onları affedemiyorum. babamı zaten iki cihanda da asla affetmiyorum hadi onu geçelim. annem, ne yaparsa yapsın beni sevdiğini biliyorum eminim ama sevgiyi nasıl göstereceğini hiç öğrenememiş o hep şiddeti görmüş bize de onu gösterdi bu yüzden beni en çok yaralayan, beni bugünkü ben yapan mutsuzluğumun özgüvensizliğimin en büyük sebebi o olsa da onu affediyorum ve tüm kalbimle seviyorum. ama buna rağmen bana en ufak bir sesini yükseltişinde hemen kalbim kırılıyor gözlerim doluyor. ah be anne keşke biraz beni görsen beni duysan benim seni anlamak için harcadığım çabanın birazını harcasan. abilerim garip insanlar. hepsi çok iyi çok düzgün insanlar ama bu ailede büyüdükleri belli. büyük abim bir anda yükselir parlar sonra gelir özür diler kırar ama kırdığı kadar kırılır. babam gibi bencil olduğu tarafları da var annem ve babamla ilgilenmek biz küçük kardeşlerin görevi o memlekete 1 haftalık tatile geliyormuş o yüzden iş yapamazmış. abimin aileni seviyor musun sorusuna evet diyeceğini biliyorum ama bunun bir yalan olduğunu da biliyorum. eşiyle kurduğu aileyi daha çok seviyor. ben de kurduğu o aileyi daha çok seviyorum en azından ona sevgi gösteren birini bulduğu için onun adına mutluyum. ortanca abim zaman zaman sesini yükseltse de onun da içindeki acıları görüyorum. beni sevdiğini üzerime titrediğini ama bunu ifade edemediğinin farkındayım ama o da annem gibi bazen eleştiri ve aşağılama arasındaki farkı bilmiyor eleştirirken aşağılıyor ve ezici cümleler kuruyor boş yapma, salak salak bakma gibi. her ne kadar gıcık olsam da dediğim gibi beni seviyor ben de onu. anlayışlı biridir ikimizin de psikoloğa ihtiyacı var. en küçük abim ise benim gibi bu ailenin diğer şamar oğlanı.
onu da benim gibi hiç anlamadılar. tek istediği biraz sevgi biraz ilgiydi. hak ettiği ilgiyi almak için yaptığı yaramazlıkların karşılığını aşağılanma, maddi manevi şiddet ve bir kere de bodruma kilitlenme olarak aldı. abim seni en çok ben beni en çok sen anladın galiba benim en iyi dostumsun.
şimdi sorun bana aileni seviyor musun? hem canımı verecek kadar seviyor hem de iliklerime kadar nefret ediyorum. biliyorum bu sevgisizliğin içinde büyüdüğüm için asla sağlıklı bir sevgiyi bulamayacağım. daha çok kırılacağım diye korktuğum için hiç kimseyi sevmeyeceğim.
kimseyi sevmek istemiyorum ama kendimi bari sevebilseydim. aynaya baktığımda yüzüme gülebilseysim keşke. keşke ben de yaşıtlarım gibi birilerini beğenip mesaj atabilseydim kim beni ne yapsın diye başım eğik yürümeseydim yollarda. keşke arkadaşlarım beni daha çok sevsin diye yalanlar atmasaydım. keşke her zaman mutluymuş gibi davranmak zorunda hissetmeseydim kendimi. keşke olsun be en azından babam ne annemi ne bizi hiç dövmedi diye sevinmeseydim. keşke boşansaydınız be.
o kadar çok keşkem var ki. çok basit isteklerim vardı oysaki. babamın eve gelirken bana sürpriz yumurta alması, annemin saçlarımı şevkatle taraması abilerimin anne babamıza karşı bile hep benim arkamda olması yeterdi. olmadı olmayacak olsa da artık çok geç. ben vazgeçtim kendimden tek istediğim onlar gibi sevgisizliğimi bulaştırmamak. tüm öğrencilerimi her gün tek tek öpeceğim hepsinin başını okşayacağım çocukluklarına dair güzel bir anı olacağım.
devamını gör...