the last dark knight yazar profili

içimdeki shakespeare'i her an her saniye gün yüzüne çıkartan, kelimelerle sözcüklerle dans etmemi, vals yapmamı sağlayan, mesleğimde bile beni ilham verip büyüten, beni yemeden içmeden kesen çok güzel ama çok da tehlikeli bir duygudur. hak edene aşık olmalı insan. keşke elde olsa aşık olacağın kişiyi seçmek...

henüz küçük bir çocuktum. anne babamın ağlayarak televizyondaki haberleri takip ettiğini hatırlıyorum. anneme gittim "bana bir bardak su verir misin anne?" dedim; "ben veremem baban versin" dedi. babama gittim "bana bir bardak su verir misin baba?" dedim "ben veremem annen versin" dedi. aynı odanın içerisinde birbirlerinden bihaber olacak kadar üzülmüşlerdi. benim anne babam chp'li bir de! kardeşim siz neden ağlıyorsunuz elin sağcı turgut'u için? o zamanlar siyasette nefret dili yoktu ama. ülkenin cumhurbaşkanları o zamanlar baba figürü ile tüm milleti kucakladığı için acısı da her kesim için çok büyük oluyordu.

bu çok sayın, çok saygıdeğer beyefendi milletten apo ve pkk karşıtlığı ile on yıllar boyunca oy istedi ve aldı. meydanlarda apo için ip fırlattı.
esasen bu tavrından dönmüş, caymış da asla değil. bunlar işin göstermelik kısmıydı. bu beyefendi her daim kürtçü ahmet türk, kürtçü sırrı süreyya gibilerle cankuştu, kankaydı, arası her daim çok iyiydi. özünde kürtçü harekete gayet de sempati ile yaklaşıyordu. apo'yu asılmaktan kim kurtardı ab müzakereleri ayaklarıyla? bu beyefendi kurtardı.
tam bülent ecevit ekonomiyi düzeltmek üzereyken hükümeti dağıtıp akp başa gelsin diye erken seçim kim istedi? bu beyefendi istedi.
7 haziran seçimlerinde chp-mhp koalisyon hükümeti oluşturacakken, kendi başbakan dahi olabilecekken kim akp'nin önünü açıp daha seçim gecesi yeni seçim istedi? bu beyefendi istedi.
tayyip erdoğan başkanlık sistemi hayalinden vazgeçmişken, kim başkanlık sistemi diye tutturdu? bu beyefendi tutturdu.
daha çok sayılacak kilit hamleleri var. türkiye siyasetini bu sayın beyefendi belirliyor. peki nasıl ve neden belirliyor, belirleyebiliyor oy potansiyeli bile yokken? sanırım bunun cevabını küresel siyaseti takip eden herkes biliyordur.
iyi uykular türkiye'm...

bana kalırsa eğer ciddi bir saat koleksiyonu yapılacaksa en alt seviye marka tissot ya da citizen olmalıdır. bir de belki casio g-shock serisi. sonrasında koleksiyondaki saatler seviye olarak yükselmeli ve en nadide parçası da patek philippe olmalıdır.

teoman olabilir mi acaba teoman? ya da kargo'dan koray candemir olabilir mi? belki de mick jagger'dır. bütün ünlüler ekşi'de mi toplanacak ya? burada da ünlü ve barları seven adamlar vardır illa.

ben takım sporlarında alpi'den daha iyi bir türk oyuncu ne gördüm ne duydum. orlando maçında resmen çıldırdı. onlar nasıl hook sayılardır öyle be kardeşim! kerim abdül cabbar mı kaçtı içine ne oldu! old school nba esintileri yaşattı bize. tam bir all-stara dönüştü herif. baby jokic filan hikaye, jokic'i de geçer bu istikrarla devam ederse. nba'in efsanesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. bu sene atışlarını öyle bir geliştirmiş ki kevin garnett'i izler gibi oldum geriye savrulup yaptığı atışlarda filan. adamla gurur duydum.

"bir kedi gördüm sanki"

kahkahaların efendisi görev başında!

arkadaşlar bana sabah paylaştığım fotoğrafı lütfen paylaştırmayın beni gaza getirip(!) kedi oğluşum utanıyor.

adam benim eski sevgilimin hiçbir sebep yokken beni defterden sildiği gibi silmiş beşiktaş'ı kafasından. öyle böyle silmemiş. herif başkanın, hocanın telefonlarına filan çıkmıyormuş resmen.

eğer beşiktaş camiası bu kadına yüz verirse yazıklar olsun öyle camiaya da! hiçbir beşiktaşlı yemez bu kadının palavralarını artık. güç, popülerite neredeyse oraya ışınlanır bunlar. icardi formdan ve gündemden düştü, tak icardi'yi de sattı bakar mısınız!

sevdanın son vuruşu espriydi zaten. redd'ten "aşktı bu" iyi gider ama bu seriye bence.

"sevdanın son vuruşu" ne zaman çalar yayın ismine de uygun ya hani(!)

arkadaşlar lütfen b. kunu çıkarmayın! umursamazlığın, ciddiyetsizliğin, liyakatsızlığın, pisliğin, cehaletin felaketlerine sebep olduğu bir aile var ortada. oğlum bu nasıl başlık lan! hayır istemsizce güldüm, kendimden utandım şu an! hakikaten ayıp yapmayın böyle şeyler.

2002'ye kadar benim için adeta bir aileydi tsk. babam, dedem, büyük dedem, eniştem, kuzenim hepsi tsk'ya mensup şerefli paşa, subay ve astsubaylardı. başka çocuklar salıncak, kaydırak, atlı karıncayla büyürken ben babam sayesinde tankın, topun içerisinde büyüdüm kışlada lojmanlarda. tam bir asker ailesiydik. kazandığım askeri liseden göz bozukluğu yüzünden elenince aylarca depresyona girmiştim. o tsk maalesef eskide kaldı. şimdiki tsk başka bir tsk ne acıdır ki. yine de içerisinde hala var olan atatürkçü, cumhuriyetçi tüm personel ve istisnasız tüm vatan evladı mehmetçikler canımızdır ciğerimizdir. yine de allah ayaklarına taş değdirmesin hiçbirinin.

beşiktaş'lıyım ama sergen ve sergen gibilerin temsil ettiği değerlerden nefret ediyorum.
sergen köylü kurnazlığı, cehalet, kibir, ego, cahil özgüveni, iş bilmezlik, liyakatsizlik demektir.

evet geçen olivia cunning'in "tutkulu notalar" kitabı önünden geçerken kapağıyla benim popomu elledi mesela. pis tacizci! öfffff çıkıp biraz dolaşıcam, evde sıkıldım saçma sapan şakamsılar yapıyorum.

kendilerini düşmana köle, şahıslara kul olmaktan kurtaran adam olan atatürk'e utanmadan sıkılmadan düşman olmaları. benim için daha büyük bir toplumsal cehalet emaresi yok.

adam gibi adam olduğu profilindeki atatürk fotoğrafından belli... ayrıca daktilodan da iyi anlar, katip çelebi büyük büyük dedesidir.

daktilo