1.
ghastly afterthoughts
son tanımları
2.
konser bileti dolandırıcılığı
yaklaşık 3-4 yıldır başımıza gelen tuhaf şeylerden birisi konser bileti bulamamak...
ülkedeki kokuşmuşluğun ve pisliğin yok ettiği şeylerden birisi oldu konserlerimiz... eskiden en iyi ve en ünlü festivallere dahi son dakika kapıda en uygun biletleri bulmakta asla zorluk yaşamıyorduk... hiç unutmam, sonisphere 2010 ve rock'n coke 2011'e biletleri kapıdan almıştım...
şimdilerde öyle mi? hayır. çok tuhaf ve insanı ciddi anlamda sarsan bir katakulli dönüyor konser bileti mevzusunda, size tane tane anlatayım... hatta son günlerde herkesi çileden çıkaran bir örnekle anlatayım, ne dersiniz?
bildiğimiz üzere gorillaz geliyor. konser biletlerinin satışa sunulduğu ilk dakikalarda en ucuz olan biletler anında tükendi... bakın 1 dakika bile sürmedi... 2500 liralık olan ve anında tükenen bu biletin hemen ardından 2.dönem avantajlı bilet adı altında en uygun olarak 1000 lira zamlı haliyle satışa sunuldu ve o da anında bitti...
sonrası mı? trajikomik bir biçimde bilmem kaçıncı avantajlı dönem adı altında 4000 liraya satılıyor... o da çok yakında bitti gözükür ve sadece sahne ödü altında fahiş fiyata satılan konser biletleri kalır.
aslında olay tamamen şundan ibaret. bilet satış firmaları ellerindeki en ucuz biletleri karaborsaya düşürerek fahiş fiyatlara satıyor ve resmi olarak sadece sahne önü alması için seçenek bırakıyor insanlara...
bunun önüne ancak konserlere gitmeyerek geçilebilir. hem sahne önü hem de karaborsadaki biletleri ellerinde patlatarak darbe vurabiliriz bunlara ama türk insanı olarak götümüzdeki donumuzu da satıp konser alanından hikaye atmaz isek ölürüz biz, değil mi?
ülkedeki kokuşmuşluğun ve pisliğin yok ettiği şeylerden birisi oldu konserlerimiz... eskiden en iyi ve en ünlü festivallere dahi son dakika kapıda en uygun biletleri bulmakta asla zorluk yaşamıyorduk... hiç unutmam, sonisphere 2010 ve rock'n coke 2011'e biletleri kapıdan almıştım...
şimdilerde öyle mi? hayır. çok tuhaf ve insanı ciddi anlamda sarsan bir katakulli dönüyor konser bileti mevzusunda, size tane tane anlatayım... hatta son günlerde herkesi çileden çıkaran bir örnekle anlatayım, ne dersiniz?
bildiğimiz üzere gorillaz geliyor. konser biletlerinin satışa sunulduğu ilk dakikalarda en ucuz olan biletler anında tükendi... bakın 1 dakika bile sürmedi... 2500 liralık olan ve anında tükenen bu biletin hemen ardından 2.dönem avantajlı bilet adı altında en uygun olarak 1000 lira zamlı haliyle satışa sunuldu ve o da anında bitti...
sonrası mı? trajikomik bir biçimde bilmem kaçıncı avantajlı dönem adı altında 4000 liraya satılıyor... o da çok yakında bitti gözükür ve sadece sahne ödü altında fahiş fiyata satılan konser biletleri kalır.
aslında olay tamamen şundan ibaret. bilet satış firmaları ellerindeki en ucuz biletleri karaborsaya düşürerek fahiş fiyatlara satıyor ve resmi olarak sadece sahne önü alması için seçenek bırakıyor insanlara...
bunun önüne ancak konserlere gitmeyerek geçilebilir. hem sahne önü hem de karaborsadaki biletleri ellerinde patlatarak darbe vurabiliriz bunlara ama türk insanı olarak götümüzdeki donumuzu da satıp konser alanından hikaye atmaz isek ölürüz biz, değil mi?
devamını gör...
3.
alarm çaldığı halde uyanamayan insan
eski ev arkadaşım böyleydi. bir zamandan sonra bu lavuk uyumuyor, gün içerisinde birkaç saatliğine ölüyor diye düşünüyordum... dakikalarca bir alarma uyanmamak için gerçekten hayvani bir uyku hali gerekiyor, gerçi aşırı alkol tüketimi de bunun büyük bir sebebi...
neyse efendim böyle insanlar sinir bozucu oluyorlar. alarm ile değil, enselerine sağlam bir tokat ile uyandırılmalılar.
neyse efendim böyle insanlar sinir bozucu oluyorlar. alarm ile değil, enselerine sağlam bir tokat ile uyandırılmalılar.
devamını gör...
7.
tame impala
çıkardığı son albüm hem kendi standartı hem de albümü yansıtan tarzlar açısından bakar isek felaket kötü... hatta öyle kötü ki öveni engellemek lazım.
devamını gör...
8.
güne bir şarkı bırak
7 yıl önce dinlediğim ilk an ne hissettiysem her dinlediğimde aynı hissiyatı hissettiriyor bana bu şarkı...
ara ara en sevdiğim şarkı hangisi diye düşünürken, düşüncenin sonuna gelir gelmez kendimi bu şarkıyı dinlerken buluyorum... mahlasımın bile ilham kaynaklarından bir tanesi...
kiddy pool dreams
ara ara en sevdiğim şarkı hangisi diye düşünürken, düşüncenin sonuna gelir gelmez kendimi bu şarkıyı dinlerken buluyorum... mahlasımın bile ilham kaynaklarından bir tanesi...
kiddy pool dreams
devamını gör...
9.
günaydın sözlük
günaydın sözlük, bugün yıllar sonra uyanır uyanmaz buraya girdim. aklıma 2021 yılı geldi ister istemez, zamanımın büyük kısmını burada geçirip bol bol eğlendiğim vakit.
eskiden ne güzelmiş diye iç geçirdim burası için, keza town of salem oyunu da öyleydi, tarayıcımın neredeyse iki sabit sekmesiydi tos ve burası... şimdilerde town of salem'e giren dahi kalmamış, burası da can çekişiyor sanki, değil mi?
hayat ne kadar tuhaf ya... değişim zamanın değişmez parçası... insan da bu değişime ayak uydurabildiğini düşünedursun, daima eskiyi düşleyeceği bir zaman olacak elbette... ben de bir süredir o zamanı düşleyerek buraya giriyorum lakin bundan birkaç sene sonra kim bilir şu an yaptığım ama farkında olmadığım şeyler aklıma gelip şu zamanı düşleyeceğim...
insan asla zamanın farkında olamıyor...
eskiden ne güzelmiş diye iç geçirdim burası için, keza town of salem oyunu da öyleydi, tarayıcımın neredeyse iki sabit sekmesiydi tos ve burası... şimdilerde town of salem'e giren dahi kalmamış, burası da can çekişiyor sanki, değil mi?
hayat ne kadar tuhaf ya... değişim zamanın değişmez parçası... insan da bu değişime ayak uydurabildiğini düşünedursun, daima eskiyi düşleyeceği bir zaman olacak elbette... ben de bir süredir o zamanı düşleyerek buraya giriyorum lakin bundan birkaç sene sonra kim bilir şu an yaptığım ama farkında olmadığım şeyler aklıma gelip şu zamanı düşleyeceğim...
insan asla zamanın farkında olamıyor...
devamını gör...
12.
sigara içip çevreye rahatsızlık veren insan egoistliği
hizmet sektöründe çalıştığından dolayı insanlardan büyük nefret eden bir arkadaşım sırf bunu yapmak için sigaraya başlamıştı.
devamını gör...
13.
normal sözlük'te kavga edilememesi
çünkü insanlar artık birbirlerine kankacılık yapmaktan çekiniyor... zira kankacılığını üstlenip kavgaya daldığın arkadaşın başka bir sözlükten senelerce başka birinin girdilerini çalmış bir hırsız olabiliyor, daha da kötüsü ''dostum, kankam, oy bal gözlüm...'' diye girdiler girdiğin insan bir gün bir kadını taciz edip sözlükten şutlanabiliyor...
devamını gör...
14.
cappuccino
türkiye'de daha çok turistlerin tercih ettiği kahve. tuhaf biçimde rusların çoğu sıcak cappuccino içiyor...
devamını gör...
16.
tame impala
innerspeaker ve lonerism gibi iki harika albüm yapmış lakin gün geçtikçe öğle vakti matchasını içmez ise ölecek olan ofis çalışanlarının "üff ne güzel eğleniyoruz ya! değil mi?" temalı, sadece sosyal medyada yayınlamak için yaptıkları gereksiz partilerin vazgeçilmez şarkılarını yapan bir şeye dönüştü.
bir dönem "çağımızın pink floydu olabilir!" falan diyorlardı. maroon 5 kalitesizliğinde *ilk albümleri şahane, asla laf etmem* bir şey oldu.
bir dönem "çağımızın pink floydu olabilir!" falan diyorlardı. maroon 5 kalitesizliğinde *ilk albümleri şahane, asla laf etmem* bir şey oldu.
devamını gör...
17.
eve kahve söylemek
gördüğüm en tuhaf şeylerden birisi.
korona döneminde tavan yapmış ve bu halde devam eden tuhaf bir gelenek...
hadi bol şekerli, süt, krema ve şurup karışımı içinde kaybolmuş kahvemsileri bir kenara ayırıyorum, bir filtre kahve olsun, bir americano, bir latte... bunların kahve shotu eve gelene kadar çoktan ölmüş oluyor, bakın kremasını ve aromasını kaybediyor demiyorum, direkt olarak ölüyor...
kahve yerine kahve kokusu sinmiş su kalıyor ortada...
hadi bu tembellik demiş olsak ben de çok tembelim ama 4 kahve fiyatına 3 haftalık kahve alıyorum mesela, french press ile demliyorum bunu. hem çok daha ekonomik hem aroması ölmeden içmiş oluyorum, hem de bekleme derdim yok.
insan ister istemez bunun bir içecek değil de bir aksesuar olduğu düşünmeye başlıyor...
mesela aklıma ofis çalışanları geliyor ki en sıkıntılı, en leş kitle bunlar. matcha olsun, tiramisu gibi siksok, hatta matchamisu *evet, ebesinin nikahı...* içecekler hep bu leş insan toplulukları yüzünden hayatımızda. zaten olmayan kahve kültürünü de yok ettiler... toplantılara kahvesiz giremeyen kurular... french press için kaynamış suyu kullanmak bile zulüm bunlara... kaldı ki çoğu ofiste artık kahve makinesi var ama aradıkları tadı bulamayıp dışarıdan söylüyorlar, aradıkları tat aroması çoktan ölmüş deterjanlı su.
aslında dışarıdan sipariş edilen şey kahve değil de bir türlü veremedikleri dikkatleri... kurumsal gösteriş...
mesela bu kahve bardakları olsun, kapakları olsun, tutamaç (bakşam ölürüm beni kimse tutamaç) ve hatta poşet ve o lanet karton pipete kadar doğa düşmanı bir şey bu.
yine de insanın aklına "para benim ulan lavuk, ister kahve söylerim ister boklu su, sanane." diyebilecek birileri geliyor.
haklı da, bana ne sahi? ben ofis çalışanlarına düşmanım sadece.
korona döneminde tavan yapmış ve bu halde devam eden tuhaf bir gelenek...
hadi bol şekerli, süt, krema ve şurup karışımı içinde kaybolmuş kahvemsileri bir kenara ayırıyorum, bir filtre kahve olsun, bir americano, bir latte... bunların kahve shotu eve gelene kadar çoktan ölmüş oluyor, bakın kremasını ve aromasını kaybediyor demiyorum, direkt olarak ölüyor...
kahve yerine kahve kokusu sinmiş su kalıyor ortada...
hadi bu tembellik demiş olsak ben de çok tembelim ama 4 kahve fiyatına 3 haftalık kahve alıyorum mesela, french press ile demliyorum bunu. hem çok daha ekonomik hem aroması ölmeden içmiş oluyorum, hem de bekleme derdim yok.
insan ister istemez bunun bir içecek değil de bir aksesuar olduğu düşünmeye başlıyor...
mesela aklıma ofis çalışanları geliyor ki en sıkıntılı, en leş kitle bunlar. matcha olsun, tiramisu gibi siksok, hatta matchamisu *evet, ebesinin nikahı...* içecekler hep bu leş insan toplulukları yüzünden hayatımızda. zaten olmayan kahve kültürünü de yok ettiler... toplantılara kahvesiz giremeyen kurular... french press için kaynamış suyu kullanmak bile zulüm bunlara... kaldı ki çoğu ofiste artık kahve makinesi var ama aradıkları tadı bulamayıp dışarıdan söylüyorlar, aradıkları tat aroması çoktan ölmüş deterjanlı su.
aslında dışarıdan sipariş edilen şey kahve değil de bir türlü veremedikleri dikkatleri... kurumsal gösteriş...
mesela bu kahve bardakları olsun, kapakları olsun, tutamaç (bakşam ölürüm beni kimse tutamaç) ve hatta poşet ve o lanet karton pipete kadar doğa düşmanı bir şey bu.
yine de insanın aklına "para benim ulan lavuk, ister kahve söylerim ister boklu su, sanane." diyebilecek birileri geliyor.
haklı da, bana ne sahi? ben ofis çalışanlarına düşmanım sadece.
devamını gör...
18.
junegaze
ilk albümü ghastly'yi bugün yayınlamış müzik grubu.
ilk şarkısı in the blur of blue'yu dinlemek için sizi şöyle alalım:
in the blur of blue
ilk şarkısı in the blur of blue'yu dinlemek için sizi şöyle alalım:
in the blur of blue
devamını gör...