1.
21 şubat 2001 tarihli, binlerce kişinin işsiz kalmasına neden olan cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi.
anayasa kitapçığı fırlatmak, bu döneme hadisesini vuran eylemlerdendir.
anayasa kitapçığı fırlatmak, bu döneme hadisesini vuran eylemlerdendir.
devamını gör...
2.
en azından kriz olduğunu bilirdik şimdilerde bir şeyler oluyor ama adını koymak yasak.
devamını gör...
3.
2001 ekonomik krizinin tam olarak anlaşılması için 90'lar türkiye'sindeki yolsuzluk, rüşvet, mafya ve suikastler, faili meçhul cinayetler konjonktürünü irdelemek gerekiyor. geçmişin çöplüğünü karıştıralım biraz.
19 şubat 2001 milli güvenlik kurulu toplantısında bir hukukçu olan cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer, içerisinde başbakan yardımcısı hüsamettin özkan'a bağlı halkbank'ın da olduğu 11 bankanın dosyaları devlet denetleme kurulu tarafından incelemeye almıştı. bülent ecevit ise bu incelemeye "denetimin denetimi mi olur" diyerek karşı çıkmıştı. bülent ecevit, cumhurbaşkanının hükümetin işlerine karışmasına öfkelenmişti.
bankaların denetlenmesi konusunda dönemin iktidar partisi demokrat sol parti başbakanı bülent ecevit'e cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer "siz ya bu anayasayı (kitabı ecevit'in önüne doğru iterek) okumuyorsunuz ya da okuduğunuzu anlamıyorsunuz." dedi. bülent ecevit sessiz kalırken başbakan yardımcısı hüsamettin özkan bu eyleme tepkisini gösterdi. hüsamettin özkan, cumhurbaşkanına "seni halk seçmedi, üç lider bu konuma getirdi. başbakanla bu uslupla konuşamazsın, nankör" dedi ve anayasa kitabını cumhurbaşkanının önüne hızla geri sürüdü. kafaya kitap atmak filan yok, masanın üstünde kitabı birbirlerine sürüyorlar o kadar.
bülent ecevit ve ekibi toplantıyı terk etti. başbakanlıkta basının karşısına geçti. basına verdiği demeçte yaşananları bir "siyasi kriz" olarak anlattı. bülent ecevit dolduruşa gelmişti. kulislerde halkbank ve hüsamettin özkan konuşuluyordu. cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer "bende bankaları denetleyebilirim." dediğinde hüsamettin özkan neden karşı çıktı? demokrat sol parti neden bu tiyatroyu sergiledi? bu ülkenin ulusal ekonomisi ve halkının kaderi siyasetçilerin kaprislerine göbekten bağlıdır. yazıktır bu millete, yazıktır kurtatırılan bu vatana, yazık size, yazık bize.
türkiye borsası hep yabancı sermayeyle yüksek işlem hacimlerine ulaşmıştır. yabancı yatırımcı günümüzde hala türkiye'nin siyasi konjonktürüne göre yatırım kararları almaktadır. işte bu nedenle bülent ecevit'in yaptığı çok büyük bir cahilliktir. siyasi kriz, türkiye piyasalarında şok etkisi yarattı. zaten 1999 gölcük depremi yaralarını sarmaya çalışıyorduk ve 2000 yılında küresel bankacılık krizi yaşanıyordu. bülent ecevit işte bu yüzden büyük bir cahillik yapmıştır.
türkiye borsasından 7.6 milyar dolar para çıkışı oldu ve borsa -%14.6 değer kaybıyla çöktü. yabancı yatırımcı, bülent ecevit'e saygı duyuyordu ve onu yakından takip ediyordu. bülent ecevit, kıbrıs barış harekatı ile uluslar arası bir ün kazanmıştı. işte bu cahil davranışıyla anlık öfkesiyle, birilerinin dolduruşuyla siyasi özkıyımını gerçekleştirdi. zaten bülent ecevit tecrübeli bir siyasetçi, olsaydı anayasa kitapçığı krizini gündeme dahi getirmezdi. başbakanlıkta gözü olan ve ecevit'in kuyusunu kazan hüsamettin özkan a ve iktidar parti olarak koalisyon ortaklarına söz geçirmekte zorlanıyordu. (bülent ecevit'e kortizon tedavisi uygulayarak kemik erimesine sebep olan sözde tedaviyi kim planladı acaba? (gbkz: rahşan ecevit) doktorları ve hastaneyi değiştirince bülent ecevit sağlığına kavuşmuştu.)
ara not: hüsamettin özkan, fetullah gülen'in yurt dışına kaçması için sağlık raporu verilmesinde önemli isimnlerden biridir. kaynak1 kaynak2
türkiye %150 enflasyon gördü, %10 küçüldü. halk fakirleşti. dsp hükümetine tepkiler çığ gibi büyüdü. bülent ecevit, dünya bankası başkan yardımcısı kemal derviş'i çağırdı. kemal derviş, ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak dsp hüklümetine katıldı.
kemal derviş uluslar arası finans sektöründe tanınan biriydi. türkiye'de ekonomik krizin yönetilmesi için en doğru isimdi. bu da bülent ecevit'in zekası ve başarısıdır. çünkü bülent ecevit çok iyi bir diplomattır.
kemal derviş, 2001 türkiye ekonomik krizini bankacılık sektöründe üstü kapatılmış sorunlardan ortaya çıktığını söylüyordu. bu durum cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'in öngörüsünü doğruluyordu. hükümet, var olan bankacılık sorunlarını öteliyordu ve cumhurbaşkanı görevini yapmıştı. hüsamettin özkan'ın şovu ve bülent ecevit'in cahilliği ülkeyi krize sürüklemişti.
kemal derviş bir teknokrat olarak koalisyon hükümetleri tarafından pek sevilmedi. özellikle milliyetçi hareket partisi'nin kemal derviş alerjisi tutmuştu. ilerleyen zamanda erken seçim isteyecekti zaten. mhp'nin kemal derviş alerjisi şüphesiz mafyatik ilişkilerinden kaynaklanıyordu. o dönemin faili meçhul cinayetlerle çalkalandığını hatırlatmak isterim.
international monetary fund (imf) türkiye'ye 20 milyar dolar kredi verdi. imf, kredi verdiği ülkelere müfettişlerini gönderir ve ekonomik istikrar için uyum politikalarını denetler. bu devlet memurlarının rüşvetlerini bir anda kesti. 90'lar rüşvetçi memurlarla biliniyordu. kemal sunal, şener şen, levent kırca gibi sanatçılar filmlerinde sürekli yolsuzlukları ve rüşveti eleştirirdi.
türkiye halkı her güne yeni bir zam haberiyle uyanıyordu. zamlar, ekonomik krizin gerekliliklerinden biridir. ancak halk hem cahil hem fakirdi. ekonominin bel kemiği olan orta gelirli devlet memurlarının rüşvet çarkı durmuştu. siyasetçiler kemal derviş'i zamların sorumlusu olarak gösteriyordu. yurt dışından geldiği için ve golf oynadığı için halk ona kinleniyordu. siyasi baskılar yüzünden 2002'de görevinden istifa etmek zorunda hissetti. ancak türkiye ekonomisi düzlüğe çıkamadığı için yine görevine geri döndü.
büyük şehirlerde hastane kuyrukları, çöp dağları, kışın kaçak yapılaşma, kömür sobaları sebebiyle kışın hava kirliliği, elektrik kesintileri, iski zamları, su kesintileri 90'lar türkiyesi'nin gerçekleriydi. bütün bunlar kemal derviş'in ekonomi politikalarının sonucuymuş gibi anlatılıyordu. uluslar arası piyasalarda çok saygı duyulan bir teknokrat olan kemal derviş kendi vatanında "ingiliz-amerikan uşağı" olarak görülmüştür. halbuki dünya bankası'nda görevliyken diğer vatanı olan arnavutluk cumhuriyeti'ni ekonomik krizden kurtarmış birisidir, kemal derviş. onun istikrarlı duruşu medya'da "arnavut inadı" olarak halka yediriliyordu. siyasetçilerle medya kol kola halkı arnavutlar'a karşı kinlendiriyordu.
kendisinden türkiye ekonomisi'nin kurtarması beklenen kemal derviş'in ekonomi politikaları siyasi bir güç tarafından sürekli engelleniyordu.
şimdi olayları şöyle bir hatırlayıp günümüzdeki datayla karşılaştırısak: halkbank en başından beri şüpheli işlemler yapıyormuş. ahmet necdet sezer denetlemek istediğinde siyasi kriz çıkarıldı. siyasi kriz bir anda ulusak ekonomik krize dönüştü. dünya bankası'ndan istifa edip gelen kemal derviş bankalardaki usulsüzlükleri rapor etti. bu dönem cem uzan'sız düşünülemez. amerikan şirketlerini dolandıran cem uzan ve halkbank rüşvetleri abn'nın dikkatini çekti. kemal derviş tüm türkiye'yi saran rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmek isterken karşısında kin ve nefret gördü. kemal derviş kendi vatanında hor görülünce mücadele ruhunu kaybetti. başbaşan olabilseydi bütün bu sorunları kökten çözebileceğine inanıyordu. bu yüzden dsp'den ayrılıp chp'ye geçti. türkiye cumhuriyeti için abd, fetullah gülen üzerinden başka bir oyun kuruyordu. bunu o dönem necip hablemitoğlu görmüştü ancak 2002'de faili meçhul cinayete kurban oldu.
kemal derviş çoktan kazanılmış bir oyunu bozamayacak kadar yalnızdı. kemal derviş'e hakaret etmek büyük bir cahilliktir çünkü türk finans sistemini umulmayacak şekilde yeniden yapılanmasını sağlayan güçlü ekonomi programı'nı hazırladı. 2002'de başbakan yardımcısı devlet bahçeli ile anlaşamadı için görevinden istifa etti. güçlü türkiye cumhuriyeti için yeni bir şans yarattı.
çok açıktır ki dış güçler türkiye'de sol iktidar istemiyor. dinci, yobaz bir türkiye yaratmak için herkes el birliğiyle çalışmıştır. kendisini sosyalist, halkçı, solcu gören kimseler kişisel hırsları ve bencilce hareketleri yüzünden birlik olamamıştır. işte türkiye'nin sorunu da budur zaten. solcuların hepsinden farklı sesler, farklı projeler çıkarken dincilerin hepsi tek paydada birleşebilmektedir.
recep tayyip erdoğan ve hüsamettin özkan ilişkisi
muhalefet partisinin konuşmasını habertürk tv kanalı canlı yayında verince recep tayyip erdoğan sinirleniyor ve fatih saraç'ı arıyor.ciner medya grubu'nu kontrol eden fatih saraç'ı arıyor
bahsi geçen ciner medya grubu'nun sahibi turgay ciner, hüsamettin özkan'ın damadıdır.
"alo fatih" olarak adlandırılan bir dizi ses kayıtlarında bu ilişkiyi recep tayyip erdoğan'ın da bildiği görülmektedir. aşağıda alo fatih 4 isimli ses kaydını ve konuşma metnini görebilirsiniz.
turgay ciner'in fetö bağlantısı: kaynak
post scriptum: hüsamettin özkan'ın fotoğrafına bakıp hangi partiden olduğunu tahmin edebilir misiniz?
o bıyığı ben fetöcüyüm diye bağırıyorken ecevit'in onu sağ kolu yapması gerçekten akıl alır gibi değil.
türkiye cumhuriyeti'nin gerçekten böyle vahşi, mülevves, tüketici siyasete ihtiyacı yoktur. devlet kurumlarının ve bürokrasinin iyileştirilmesi tek seçenektir. yoksa partiler liderleriyle birlikte doğarlar, büyürler ve siyasini ömrünü bitirirler.
2002 yılında cumhuriyet halk partisi yabancı sermayeye karşı, batının reformlarını örnek almak gerektiğini düşünse de muhafazakar birr partiydi. o dönem adalet ve kalkınma partisi küresel sermayeye karşı değildi.
kemal derviş gibi bir fırsatı chp kullanamadı. yabancı sermaye ile yeni gabrikalar kurulabilirdi, istihdam sağlanabilirdi. almanya ile birlikte büyürdük. kemal derviş çok büyük bir fırsattı. ce-ha-pe kullanamadı.
hepsinin allah belasını versin. yazık bu ülkeye
19 şubat 2001 milli güvenlik kurulu toplantısında bir hukukçu olan cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer, içerisinde başbakan yardımcısı hüsamettin özkan'a bağlı halkbank'ın da olduğu 11 bankanın dosyaları devlet denetleme kurulu tarafından incelemeye almıştı. bülent ecevit ise bu incelemeye "denetimin denetimi mi olur" diyerek karşı çıkmıştı. bülent ecevit, cumhurbaşkanının hükümetin işlerine karışmasına öfkelenmişti.
bankaların denetlenmesi konusunda dönemin iktidar partisi demokrat sol parti başbakanı bülent ecevit'e cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer "siz ya bu anayasayı (kitabı ecevit'in önüne doğru iterek) okumuyorsunuz ya da okuduğunuzu anlamıyorsunuz." dedi. bülent ecevit sessiz kalırken başbakan yardımcısı hüsamettin özkan bu eyleme tepkisini gösterdi. hüsamettin özkan, cumhurbaşkanına "seni halk seçmedi, üç lider bu konuma getirdi. başbakanla bu uslupla konuşamazsın, nankör" dedi ve anayasa kitabını cumhurbaşkanının önüne hızla geri sürüdü. kafaya kitap atmak filan yok, masanın üstünde kitabı birbirlerine sürüyorlar o kadar.
bülent ecevit ve ekibi toplantıyı terk etti. başbakanlıkta basının karşısına geçti. basına verdiği demeçte yaşananları bir "siyasi kriz" olarak anlattı. bülent ecevit dolduruşa gelmişti. kulislerde halkbank ve hüsamettin özkan konuşuluyordu. cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer "bende bankaları denetleyebilirim." dediğinde hüsamettin özkan neden karşı çıktı? demokrat sol parti neden bu tiyatroyu sergiledi? bu ülkenin ulusal ekonomisi ve halkının kaderi siyasetçilerin kaprislerine göbekten bağlıdır. yazıktır bu millete, yazıktır kurtatırılan bu vatana, yazık size, yazık bize.
türkiye borsası hep yabancı sermayeyle yüksek işlem hacimlerine ulaşmıştır. yabancı yatırımcı günümüzde hala türkiye'nin siyasi konjonktürüne göre yatırım kararları almaktadır. işte bu nedenle bülent ecevit'in yaptığı çok büyük bir cahilliktir. siyasi kriz, türkiye piyasalarında şok etkisi yarattı. zaten 1999 gölcük depremi yaralarını sarmaya çalışıyorduk ve 2000 yılında küresel bankacılık krizi yaşanıyordu. bülent ecevit işte bu yüzden büyük bir cahillik yapmıştır.
türkiye borsasından 7.6 milyar dolar para çıkışı oldu ve borsa -%14.6 değer kaybıyla çöktü. yabancı yatırımcı, bülent ecevit'e saygı duyuyordu ve onu yakından takip ediyordu. bülent ecevit, kıbrıs barış harekatı ile uluslar arası bir ün kazanmıştı. işte bu cahil davranışıyla anlık öfkesiyle, birilerinin dolduruşuyla siyasi özkıyımını gerçekleştirdi. zaten bülent ecevit tecrübeli bir siyasetçi, olsaydı anayasa kitapçığı krizini gündeme dahi getirmezdi. başbakanlıkta gözü olan ve ecevit'in kuyusunu kazan hüsamettin özkan a ve iktidar parti olarak koalisyon ortaklarına söz geçirmekte zorlanıyordu. (bülent ecevit'e kortizon tedavisi uygulayarak kemik erimesine sebep olan sözde tedaviyi kim planladı acaba? (gbkz: rahşan ecevit) doktorları ve hastaneyi değiştirince bülent ecevit sağlığına kavuşmuştu.)
ara not: hüsamettin özkan, fetullah gülen'in yurt dışına kaçması için sağlık raporu verilmesinde önemli isimnlerden biridir. kaynak1 kaynak2
türkiye %150 enflasyon gördü, %10 küçüldü. halk fakirleşti. dsp hükümetine tepkiler çığ gibi büyüdü. bülent ecevit, dünya bankası başkan yardımcısı kemal derviş'i çağırdı. kemal derviş, ekonomiden sorumlu devlet bakanı olarak dsp hüklümetine katıldı.
kemal derviş uluslar arası finans sektöründe tanınan biriydi. türkiye'de ekonomik krizin yönetilmesi için en doğru isimdi. bu da bülent ecevit'in zekası ve başarısıdır. çünkü bülent ecevit çok iyi bir diplomattır.
kemal derviş, 2001 türkiye ekonomik krizini bankacılık sektöründe üstü kapatılmış sorunlardan ortaya çıktığını söylüyordu. bu durum cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'in öngörüsünü doğruluyordu. hükümet, var olan bankacılık sorunlarını öteliyordu ve cumhurbaşkanı görevini yapmıştı. hüsamettin özkan'ın şovu ve bülent ecevit'in cahilliği ülkeyi krize sürüklemişti.
kemal derviş bir teknokrat olarak koalisyon hükümetleri tarafından pek sevilmedi. özellikle milliyetçi hareket partisi'nin kemal derviş alerjisi tutmuştu. ilerleyen zamanda erken seçim isteyecekti zaten. mhp'nin kemal derviş alerjisi şüphesiz mafyatik ilişkilerinden kaynaklanıyordu. o dönemin faili meçhul cinayetlerle çalkalandığını hatırlatmak isterim.
international monetary fund (imf) türkiye'ye 20 milyar dolar kredi verdi. imf, kredi verdiği ülkelere müfettişlerini gönderir ve ekonomik istikrar için uyum politikalarını denetler. bu devlet memurlarının rüşvetlerini bir anda kesti. 90'lar rüşvetçi memurlarla biliniyordu. kemal sunal, şener şen, levent kırca gibi sanatçılar filmlerinde sürekli yolsuzlukları ve rüşveti eleştirirdi.
türkiye halkı her güne yeni bir zam haberiyle uyanıyordu. zamlar, ekonomik krizin gerekliliklerinden biridir. ancak halk hem cahil hem fakirdi. ekonominin bel kemiği olan orta gelirli devlet memurlarının rüşvet çarkı durmuştu. siyasetçiler kemal derviş'i zamların sorumlusu olarak gösteriyordu. yurt dışından geldiği için ve golf oynadığı için halk ona kinleniyordu. siyasi baskılar yüzünden 2002'de görevinden istifa etmek zorunda hissetti. ancak türkiye ekonomisi düzlüğe çıkamadığı için yine görevine geri döndü.
büyük şehirlerde hastane kuyrukları, çöp dağları, kışın kaçak yapılaşma, kömür sobaları sebebiyle kışın hava kirliliği, elektrik kesintileri, iski zamları, su kesintileri 90'lar türkiyesi'nin gerçekleriydi. bütün bunlar kemal derviş'in ekonomi politikalarının sonucuymuş gibi anlatılıyordu. uluslar arası piyasalarda çok saygı duyulan bir teknokrat olan kemal derviş kendi vatanında "ingiliz-amerikan uşağı" olarak görülmüştür. halbuki dünya bankası'nda görevliyken diğer vatanı olan arnavutluk cumhuriyeti'ni ekonomik krizden kurtarmış birisidir, kemal derviş. onun istikrarlı duruşu medya'da "arnavut inadı" olarak halka yediriliyordu. siyasetçilerle medya kol kola halkı arnavutlar'a karşı kinlendiriyordu.
kendisinden türkiye ekonomisi'nin kurtarması beklenen kemal derviş'in ekonomi politikaları siyasi bir güç tarafından sürekli engelleniyordu.
şimdi olayları şöyle bir hatırlayıp günümüzdeki datayla karşılaştırısak: halkbank en başından beri şüpheli işlemler yapıyormuş. ahmet necdet sezer denetlemek istediğinde siyasi kriz çıkarıldı. siyasi kriz bir anda ulusak ekonomik krize dönüştü. dünya bankası'ndan istifa edip gelen kemal derviş bankalardaki usulsüzlükleri rapor etti. bu dönem cem uzan'sız düşünülemez. amerikan şirketlerini dolandıran cem uzan ve halkbank rüşvetleri abn'nın dikkatini çekti. kemal derviş tüm türkiye'yi saran rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmek isterken karşısında kin ve nefret gördü. kemal derviş kendi vatanında hor görülünce mücadele ruhunu kaybetti. başbaşan olabilseydi bütün bu sorunları kökten çözebileceğine inanıyordu. bu yüzden dsp'den ayrılıp chp'ye geçti. türkiye cumhuriyeti için abd, fetullah gülen üzerinden başka bir oyun kuruyordu. bunu o dönem necip hablemitoğlu görmüştü ancak 2002'de faili meçhul cinayete kurban oldu.
kemal derviş çoktan kazanılmış bir oyunu bozamayacak kadar yalnızdı. kemal derviş'e hakaret etmek büyük bir cahilliktir çünkü türk finans sistemini umulmayacak şekilde yeniden yapılanmasını sağlayan güçlü ekonomi programı'nı hazırladı. 2002'de başbakan yardımcısı devlet bahçeli ile anlaşamadı için görevinden istifa etti. güçlü türkiye cumhuriyeti için yeni bir şans yarattı.
çok açıktır ki dış güçler türkiye'de sol iktidar istemiyor. dinci, yobaz bir türkiye yaratmak için herkes el birliğiyle çalışmıştır. kendisini sosyalist, halkçı, solcu gören kimseler kişisel hırsları ve bencilce hareketleri yüzünden birlik olamamıştır. işte türkiye'nin sorunu da budur zaten. solcuların hepsinden farklı sesler, farklı projeler çıkarken dincilerin hepsi tek paydada birleşebilmektedir.
recep tayyip erdoğan ve hüsamettin özkan ilişkisi
muhalefet partisinin konuşmasını habertürk tv kanalı canlı yayında verince recep tayyip erdoğan sinirleniyor ve fatih saraç'ı arıyor.ciner medya grubu'nu kontrol eden fatih saraç'ı arıyor
bahsi geçen ciner medya grubu'nun sahibi turgay ciner, hüsamettin özkan'ın damadıdır.
"alo fatih" olarak adlandırılan bir dizi ses kayıtlarında bu ilişkiyi recep tayyip erdoğan'ın da bildiği görülmektedir. aşağıda alo fatih 4 isimli ses kaydını ve konuşma metnini görebilirsiniz.
turgay ciner'in fetö bağlantısı: kaynak
post scriptum: hüsamettin özkan'ın fotoğrafına bakıp hangi partiden olduğunu tahmin edebilir misiniz?
o bıyığı ben fetöcüyüm diye bağırıyorken ecevit'in onu sağ kolu yapması gerçekten akıl alır gibi değil.
türkiye cumhuriyeti'nin gerçekten böyle vahşi, mülevves, tüketici siyasete ihtiyacı yoktur. devlet kurumlarının ve bürokrasinin iyileştirilmesi tek seçenektir. yoksa partiler liderleriyle birlikte doğarlar, büyürler ve siyasini ömrünü bitirirler.
2002 yılında cumhuriyet halk partisi yabancı sermayeye karşı, batının reformlarını örnek almak gerektiğini düşünse de muhafazakar birr partiydi. o dönem adalet ve kalkınma partisi küresel sermayeye karşı değildi.
kemal derviş gibi bir fırsatı chp kullanamadı. yabancı sermaye ile yeni gabrikalar kurulabilirdi, istihdam sağlanabilirdi. almanya ile birlikte büyürdük. kemal derviş çok büyük bir fırsattı. ce-ha-pe kullanamadı.
hepsinin allah belasını versin. yazık bu ülkeye
devamını gör...
4.
türkiye %150 enflasyon gördü
o zaman kurumlar bağımsız olduğu için gerçekleri öğrenebildik. şuanda kim diyebilir ki türkiye şeffaf ve kim diyebilir ki %150 enflasyon'u görmedik ? bunu ve belki daha da fazlasını gördük fakat totişi yiyip açıklayabilen yok !
devamını gör...
5.
bir dondurmayı iki kardeşin paylaşmasına neden olan ekonomik krizdir.
devamını gör...
6.
aslında uzun süreden beri var ama sadece rakamlar değişiyor 20 21 diye gidiyor.
devamını gör...
7.
akp iktidar ile mumla aranan krizdir.
2001 bir krizdi. "v" şeklinde etkisi olan bir krizdi.
akp zamanı ise krizin daha da derini olan bir buhran var. ve buhran "l" şeklinde.
bunu deyince de birileri deliriyor. hiç delirmeyin. her veri bunu kanıtlıyor. ama en basiti temel ihtiyaçlar.
2001 krizi kötü idi evet ama insanlar en azından "aç kalmayız peynir ekmek yeriz" derlerdi. şimdi ise peynir lüks oldu. insanlar bunu bile diyemez oldu, ayçiçek yağı alamaz oldu.
ülkede 90'larda da kriz vardı. berbattı ama hiç bu kadar temel gıdaların alınmama, alamama durumu olmamıştı!!.
not: eski krizlerde bile ayda bir köfte alınır, çocuklar köfte patates zevki yapardı. şimdi aileler bırak kıyma, tavuğu. ulan peynir alamıyor.
2001 bir krizdi. "v" şeklinde etkisi olan bir krizdi.
akp zamanı ise krizin daha da derini olan bir buhran var. ve buhran "l" şeklinde.
bunu deyince de birileri deliriyor. hiç delirmeyin. her veri bunu kanıtlıyor. ama en basiti temel ihtiyaçlar.
2001 krizi kötü idi evet ama insanlar en azından "aç kalmayız peynir ekmek yeriz" derlerdi. şimdi ise peynir lüks oldu. insanlar bunu bile diyemez oldu, ayçiçek yağı alamaz oldu.
ülkede 90'larda da kriz vardı. berbattı ama hiç bu kadar temel gıdaların alınmama, alamama durumu olmamıştı!!.
not: eski krizlerde bile ayda bir köfte alınır, çocuklar köfte patates zevki yapardı. şimdi aileler bırak kıyma, tavuğu. ulan peynir alamıyor.
devamını gör...
8.
şu an bırakın anayasa kitapçığını, das kapitalin 3 ciltini birden fırlatsak ulaşamayacağımız ekonomidir.
devamını gör...
9.
5 liraya 5 litre benzin alırdık. bizim kartal'ın 50 litrelik deposu 50 liraya dolardı.
haricinde asgari ücrete aklım ermezdi ama ona da 10 tane çeyrek altın ediyordu bilgilerine netten erişebilirsiniz.
haricinde asgari ücrete aklım ermezdi ama ona da 10 tane çeyrek altın ediyordu bilgilerine netten erişebilirsiniz.
devamını gör...
10.
krize kriz, devalüasyona devaülasyon denilen zamanlardı.
devamını gör...
11.
türkiye'nin özellikle 2018 yılından itibaren yaşadığı krizlere göre sosyo-ekonomik yansımalarının görece düşük kaldığı krizdir.
devamını gör...