bana dokunmayan köpek bin yaşasın
başlık "gerektiğinde muhalif" tarafından 20.08.2024 21:24 tarihinde açılmıştır.
1.
artık it savunucularının böyle düşündüğünü düşünüyorum. sana bir dokunsa tekmeyi ağzına korsun hayvanın. bunu biliyoruz hepimiz, boşuna havlamayın.
devamını gör...
2.
itperest soylemi.
devamını gör...
3.
sokakta açlıktan kırılan, gelen geçenden en iyi ihtimalle tekme yiyen, en kötü ihtimalle yüzlercesinde olduğu gibi işkence görerek öldürülen hatta bazen direkt olarak istismar edilen köpeklerin sinirli olması normal değil mi? günlük besin ihtiyaçlarını karşılamayı geçtim bu ekonomik krizde insanlar kendi evlerine bile ekmek götüremezken o hayvanlar haftada bir bile olsa düzgünce beslenebiliyor mu zannediyorsunuz? sokakta bulunup kısırlaştırılmak için kliniğe götürülen köpeklerin midesinden toprak çıkıyor, bu hayvanlar açlıktan toprak yemeye çalışıyor. varsa yoksa sizin bu hayata olan nefretlerinizi sokak hayvanlarına ve hayvanseverlere göstermeniz ama en önemli olan yine sizsiniz. güzel olan her şeyi yok edip yasaklayıp hapseden, öldüren bu insanlarla aynı ülkede yaşıyoruz.
evet, bana dokunmayan, başkalarına dokunmayan köpek bin yaşasın. insanlara zarar veren köpeklerin çözümü onları zehirleyip öldürmek mi? yeri gelince çok vicdanlısınız ama. karnı tok, gelen geçenden dayak yememiş, istismar edilmemiş ve kısırlaştırılmış hayvanlar insanlara zarar vermez arkadaşlar. sokak hayvanı diye de bir şey yok ayrıca, onlar kendi doğal alanlarındayken biz buralara apartmanlar inşaa ederek o doğal alanları yok ettik. şimdi onlara bir hayat borcumuz varken bir de onları katletmeye çalışıyoruz.
ps: en büyük "itperest" benim hadi bakalım.
#3131283
doğal avlanma alanlarının betonlaşması, su kaynaklarının kirlenmesi ve ekosistem dengesinin bozulması, kedi ve köpeklerin doğal yaşam alanlarını işgal ederek hayatta kalmak için insanlara zorunlu olarak bağımlı hale getirmiştir. şehirlerde yaşayan sokak hayvanları, doğal ortamlarından uzaklaştırılmış, yiyecek ve su kaynaklarına erişimleri kısıtlanmış ve hayatta kalmaları zorlaşmıştır. hal böyleyken insanlığın neden olduğu bu dengesizliğin sorumluluğunu üstlenerek, sokak hayvanlarına destek sağlamak bir vicdani görevdir, yaparsınız yapmazsınız size kalmış.
"doğada kendi yiyeceğini bulamayan yok olur" görüşü ise, insanın doğaya yaptığı müdahalelerin sonucundaki sorunları göz ardı eder. yok ankara'nın şu ilçesinde şöyle olmuş da böyle olmuş bunu açıkla deniyor, ben ankara belediye başkanı mıyım? size bu konuda bir açıklama borcum mu var, ben tarihsel süreçten bahsediyorum siz ise münferit bir iki örnekle bu gerçeği çürütebileceğinizi sanıyorsunuz.
ayrıca sizin aklınıza gelmiyor olabilir ama benim aklıma "ne yiyor bu serçe, bu güvercin?" sorusu geliyor. ben çocukluğumdan beri ailem hayvanları besler, ben böyle öğrendim vicdanlı ve merhametli olmayı, "kendi başının çaresine bakmayanları öldürelim gitsin" düşüncesiyle değil.
ağızlık kullanımı da belirli cinsler için zaten zorunludur, toplu ortamlarda ağızlık takılması konusuna bir eleştiri de getirmedim.
ben ve benim gibi hayvanseverler, hayvanlar ve insanların ortak iyiliğini gözeterek belirli düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz. sizin gibi "sokak itleri öldürülsün" diyen, üslupsuz ve içindeki şiddeti ancak hayvanlara yansıtabileceği için buna kılıf bulmaya çalışan bir avuç insan gibi hayvan katliamını savunmuyoruz.
hayvanların öldürülmesini hiç vicdanı sızlamadan savunan kişiler, yeri geldiğinde o hayvanlara rahatlıkla şiddet de gösterebilir. siz bu kişilerle aynı toplumda yaşamak ister misiniz bilmiyorum ama ben istemem.
evet, bana dokunmayan, başkalarına dokunmayan köpek bin yaşasın. insanlara zarar veren köpeklerin çözümü onları zehirleyip öldürmek mi? yeri gelince çok vicdanlısınız ama. karnı tok, gelen geçenden dayak yememiş, istismar edilmemiş ve kısırlaştırılmış hayvanlar insanlara zarar vermez arkadaşlar. sokak hayvanı diye de bir şey yok ayrıca, onlar kendi doğal alanlarındayken biz buralara apartmanlar inşaa ederek o doğal alanları yok ettik. şimdi onlara bir hayat borcumuz varken bir de onları katletmeye çalışıyoruz.
ps: en büyük "itperest" benim hadi bakalım.
#3131283
doğal avlanma alanlarının betonlaşması, su kaynaklarının kirlenmesi ve ekosistem dengesinin bozulması, kedi ve köpeklerin doğal yaşam alanlarını işgal ederek hayatta kalmak için insanlara zorunlu olarak bağımlı hale getirmiştir. şehirlerde yaşayan sokak hayvanları, doğal ortamlarından uzaklaştırılmış, yiyecek ve su kaynaklarına erişimleri kısıtlanmış ve hayatta kalmaları zorlaşmıştır. hal böyleyken insanlığın neden olduğu bu dengesizliğin sorumluluğunu üstlenerek, sokak hayvanlarına destek sağlamak bir vicdani görevdir, yaparsınız yapmazsınız size kalmış.
"doğada kendi yiyeceğini bulamayan yok olur" görüşü ise, insanın doğaya yaptığı müdahalelerin sonucundaki sorunları göz ardı eder. yok ankara'nın şu ilçesinde şöyle olmuş da böyle olmuş bunu açıkla deniyor, ben ankara belediye başkanı mıyım? size bu konuda bir açıklama borcum mu var, ben tarihsel süreçten bahsediyorum siz ise münferit bir iki örnekle bu gerçeği çürütebileceğinizi sanıyorsunuz.
ayrıca sizin aklınıza gelmiyor olabilir ama benim aklıma "ne yiyor bu serçe, bu güvercin?" sorusu geliyor. ben çocukluğumdan beri ailem hayvanları besler, ben böyle öğrendim vicdanlı ve merhametli olmayı, "kendi başının çaresine bakmayanları öldürelim gitsin" düşüncesiyle değil.
ağızlık kullanımı da belirli cinsler için zaten zorunludur, toplu ortamlarda ağızlık takılması konusuna bir eleştiri de getirmedim.
ben ve benim gibi hayvanseverler, hayvanlar ve insanların ortak iyiliğini gözeterek belirli düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz. sizin gibi "sokak itleri öldürülsün" diyen, üslupsuz ve içindeki şiddeti ancak hayvanlara yansıtabileceği için buna kılıf bulmaya çalışan bir avuç insan gibi hayvan katliamını savunmuyoruz.
hayvanların öldürülmesini hiç vicdanı sızlamadan savunan kişiler, yeri geldiğinde o hayvanlara rahatlıkla şiddet de gösterebilir. siz bu kişilerle aynı toplumda yaşamak ister misiniz bilmiyorum ama ben istemem.
devamını gör...
4.
#3131149 bu iletinin yazarı sn. @dionysos'a sormak isterim. umarım yanıtlar.
ankara batıkent çakırlar bölgesi, bu yüzyıl ve öncesinde bomboş bir araziydi. çöl. ne insan, ne kedi, ne kuş ve ne de it. hiç it yoktu. sıfır it. sonra sincan'a uzatılacak metronun buradan geçeceği söylenmeye başlandı. gökçek'in adamları arsa kapatmaya başladılar. bir anda apartmanlar yükselmeye başladı. 20 katlı apartmanlar. ve insanların hemen arkasından itler sökün etti. öyle bakılamadığı için evlerden atılan ziptirik itler değil. kangal kırmaları. 2019 martında bu itlerden 13 tanesini zehirlediler. bunlar eryaman ivedik yolunun bir noktasını işgal etmiş 17 itin 13'üydü. 100 metre ötede 20'li bir çete daha vardı. kangoo kullanarak geçerdim bu yoldan.
bu bölgedeki insanlar tarafından işgal edilmiş it yaşam alanı neresidir?
cihanbeyli şehri cihanbeyli çölünün ortasına kurulu bir ilçe. ilçenin çevresindeki çölde tek bir it yok. biliyorum, çünkü buralara mal satar, sulama tesislerini kontrol ederdik. cihanbeyli ise it kaynardı. insanlar cihanbeyli'de itlerin yaşam alanlarını işgal etmişse neden şehrin dışında tek it yok?
aynı soruyu eskişehir için de tekrarlayalım.
tüm bunlar bir araya getirerek, şu anda yaşadığınız evi yaşam alanı sahibi itlere terk ederek itlerin olmadığı bir yere taşınmak ister misiniz? bence taşının ve diğer insanlara örnek olun.
---- ---- ----
doğada, aralarında simbiyotik bir ilişki yoksa hiçbir canlı bir başka canlıyı beslemez. bir canlı kendi gıdasını kendisi bulamıyorsa doğada yeri yok demektir. hiç aklınıza "ne yer ne içer bu serçe" diye bir soru geliyor mu? ya da güvercin. ya da fare? biliyorsunuz ki bunlar her türlü hava koşulunda kendi yiyeceklerini buluyorlar. bizim mahallenin serçeleri kuru yemişçinin sergisinden ekipler halinde ayçekirdeği alıyorlar. tuzlusuyla tuzsuzunu ayırt etmeyi öğrenmişler. hiç aklıma gelmiyor "şoo ağacın serçeleri bugün yem yedi mi" diye. itlerin ne özelliği var da biz onların karnı aç mı diye düşünüp üzüleceğiz? kendi yiyeceğini bulamayan canlı asalaktır. asalak beslemek zorunda değiliz. kendi kardeşimizi, oğlumuzu kızımızı bile beslemiyoruz bir noktadan sonra. itin ne özelliği var.
---- ---- ----
ben yolda yürürken karşılaştığım bir itin sinirli mi, travması mı var, kızıştı mı bunları bilmek zorunda değilim. şehirler insanları doğanın tehlikelerinden korumak için yaratılmıştır. insan yaşamına kasteden hiçbir canlıya izin verilmez orada. kasteden olursa da temizlenir.
tüm hayvanlar arasında en çok insan ölümüne neden olan canlılar sıralamasında yılda 25-30bin ölümle itler geliyor. birinci sıradaki sivrisnekler için epey bir gelişme gösterdik. ikinci sıradaki yılanlar şehre sokulmuyor. 4'ncü ve daha sonraki hayvanlar da öyle. itlerin ne özelliği var?
son: kafede oturuyoruz. yan masada iki adam oturuyor. yanlarında da bir alman kurdu. ne tasma ne ağızlık ne bağ. adama itinizi bağlayın, ortada dolaşmasın dedim. ya bir şey yapmaz, eytimli o dedi. (eğitim) beş dakika sonra o eytimli it arabasında uyuyan bir yaşlarındaki bebeğe saldırdı. karnına attığım pellet yüzünden ayk ayk ayk diye kaçtı. yoksa çocuk ölmüştü. hadi bakalım bunun travması ne?
ankara batıkent çakırlar bölgesi, bu yüzyıl ve öncesinde bomboş bir araziydi. çöl. ne insan, ne kedi, ne kuş ve ne de it. hiç it yoktu. sıfır it. sonra sincan'a uzatılacak metronun buradan geçeceği söylenmeye başlandı. gökçek'in adamları arsa kapatmaya başladılar. bir anda apartmanlar yükselmeye başladı. 20 katlı apartmanlar. ve insanların hemen arkasından itler sökün etti. öyle bakılamadığı için evlerden atılan ziptirik itler değil. kangal kırmaları. 2019 martında bu itlerden 13 tanesini zehirlediler. bunlar eryaman ivedik yolunun bir noktasını işgal etmiş 17 itin 13'üydü. 100 metre ötede 20'li bir çete daha vardı. kangoo kullanarak geçerdim bu yoldan.
bu bölgedeki insanlar tarafından işgal edilmiş it yaşam alanı neresidir?
cihanbeyli şehri cihanbeyli çölünün ortasına kurulu bir ilçe. ilçenin çevresindeki çölde tek bir it yok. biliyorum, çünkü buralara mal satar, sulama tesislerini kontrol ederdik. cihanbeyli ise it kaynardı. insanlar cihanbeyli'de itlerin yaşam alanlarını işgal etmişse neden şehrin dışında tek it yok?
aynı soruyu eskişehir için de tekrarlayalım.
tüm bunlar bir araya getirerek, şu anda yaşadığınız evi yaşam alanı sahibi itlere terk ederek itlerin olmadığı bir yere taşınmak ister misiniz? bence taşının ve diğer insanlara örnek olun.
---- ---- ----
doğada, aralarında simbiyotik bir ilişki yoksa hiçbir canlı bir başka canlıyı beslemez. bir canlı kendi gıdasını kendisi bulamıyorsa doğada yeri yok demektir. hiç aklınıza "ne yer ne içer bu serçe" diye bir soru geliyor mu? ya da güvercin. ya da fare? biliyorsunuz ki bunlar her türlü hava koşulunda kendi yiyeceklerini buluyorlar. bizim mahallenin serçeleri kuru yemişçinin sergisinden ekipler halinde ayçekirdeği alıyorlar. tuzlusuyla tuzsuzunu ayırt etmeyi öğrenmişler. hiç aklıma gelmiyor "şoo ağacın serçeleri bugün yem yedi mi" diye. itlerin ne özelliği var da biz onların karnı aç mı diye düşünüp üzüleceğiz? kendi yiyeceğini bulamayan canlı asalaktır. asalak beslemek zorunda değiliz. kendi kardeşimizi, oğlumuzu kızımızı bile beslemiyoruz bir noktadan sonra. itin ne özelliği var.
---- ---- ----
ben yolda yürürken karşılaştığım bir itin sinirli mi, travması mı var, kızıştı mı bunları bilmek zorunda değilim. şehirler insanları doğanın tehlikelerinden korumak için yaratılmıştır. insan yaşamına kasteden hiçbir canlıya izin verilmez orada. kasteden olursa da temizlenir.
tüm hayvanlar arasında en çok insan ölümüne neden olan canlılar sıralamasında yılda 25-30bin ölümle itler geliyor. birinci sıradaki sivrisnekler için epey bir gelişme gösterdik. ikinci sıradaki yılanlar şehre sokulmuyor. 4'ncü ve daha sonraki hayvanlar da öyle. itlerin ne özelliği var?
son: kafede oturuyoruz. yan masada iki adam oturuyor. yanlarında da bir alman kurdu. ne tasma ne ağızlık ne bağ. adama itinizi bağlayın, ortada dolaşmasın dedim. ya bir şey yapmaz, eytimli o dedi. (eğitim) beş dakika sonra o eytimli it arabasında uyuyan bir yaşlarındaki bebeğe saldırdı. karnına attığım pellet yüzünden ayk ayk ayk diye kaçtı. yoksa çocuk ölmüştü. hadi bakalım bunun travması ne?
devamını gör...
5.
dangalak dangalak yazmış; doğal avlanma alanı bilmem ne! ulan insan yoksa it de yoktur. senin o doğal avlanma alanını savunduğun hayvan itlerin atası olan kurtlar. iti zaten insan yarattı. seçti, evcilleştirdi, çiftleştirdi. insanın olmadığı ortamda it zaten yaşayamaz. yüz yıl önce bitti bizim itlerle karşılıklı faydaya dayalı ilişkimiz. sanki antilop avladıkları avlaklara toki yaptık da yerlerinden ettik. madem öyle toplayıp ıssız bir ormana atalım doğal doğal avlansınlar. hasbinallah
devamını gör...
6.
köpekle başlayan kavgalar artık birbirimize nefrete döndü. burada saldırgan köpeklere çözüm istemek elbette herkesin hakkı. ama bunların da bir canı var çözüm hepsinin öldürülmesi olmamalı.
körü körüne hepsi sokaklarda yaşayacak, kuduzlar, çeteleşenler, insan parçalayanlar olduğu yerde kalsın, insanlara zarar versin demek doğru değil. fakat tüm köpekleri öldürün demek de doğru değil.
konuya iki taraflı bakalım lütfen. insanlar ölmeye devam etsin demek de bütün köpekler öldürülsün demek de insana yakışmaz. insanları birbirine düşman etmeden pekala bunun ortası da bulunabilir.
körü körüne hepsi sokaklarda yaşayacak, kuduzlar, çeteleşenler, insan parçalayanlar olduğu yerde kalsın, insanlara zarar versin demek doğru değil. fakat tüm köpekleri öldürün demek de doğru değil.
konuya iki taraflı bakalım lütfen. insanlar ölmeye devam etsin demek de bütün köpekler öldürülsün demek de insana yakışmaz. insanları birbirine düşman etmeden pekala bunun ortası da bulunabilir.
devamını gör...
7.
bütün köpekleri öldürün diyenler kimler?
bütün köpekleri öldürecekler diyenler kimler?
(bkz: https://www.mevzuat.gov.tr/...) kanun burada ama kimse okumaya zahmet etmiyor.
(bkz: https://www.turmob.org.tr/a...) yapılan değişiklikler.
yazmıyorum! açın bakın.
bütün köpekleri öldürecekler diyenler kimler?
(bkz: https://www.mevzuat.gov.tr/...) kanun burada ama kimse okumaya zahmet etmiyor.
(bkz: https://www.turmob.org.tr/a...) yapılan değişiklikler.
yazmıyorum! açın bakın.
devamını gör...