normal sözlük gartic.io etkinlikleri
neler çizdik, neler çizemedik, neye güldük, kaçıranlar için, sizlerlee:
birincisi tuttuğu için ikincisi düzenlenen etkinliklerdir.
yoldaş benjamin franklin'le gerçekleştirdiğimiz, 0-0 biten lecce cagliari maçını banttan izlemek tadında geçen kafa sözlük yazarları haxball etkinlikleri'ni biliyorsunuz.*
1-1 bitince bu saçmalıklara bir dur diyip gartic.io'yu deneyelim dedik.
sevgili evernevergreen'le etkinlik öncesi bir test sürüşü yaptık sizler için,
muhtemelen aranızda çizbakalım'ı hatırlayanlar olacaktır.
konsept şu: bir odaya doluşup bize verilen kelimeleri çiziyoruz ve diğerleri ne çizildiğini tahmin etmeye çalışıyor. çizimin lanet kötülüğü ve tahminlerin saçmalamaya başladığı yerde acayip eğlenceli bir aktiviteye dönüşüyor.


22.00'da odanın linkini paylaşıyorum,
50 kişi maksimum katılım limiti var. odalar en fazla 50 kişi alıyor.
katılmak isteyenler ''yaz beni mellisholangelo'' veya ''yaz beni pablo mellisho'' yazdığı an listeye ekliyorum.
katılacak yazarlar:
evernevergreen
ıvanmılınskı
mellisho
-je
boogieman
supportgirl
fuzzy lee
vireux
cözülemeyen sudoku
silo
hicligindansi
zippodan çıkan çınn sesi
merdumgiriz_
barışçubuğutüttürenmasumkunduz
devrin
milena
armysuzy
indigonight
-sidelya-
siyahruh
yut-lung
ironika
paperflower
0330
double cross
hidano
_mor
mementomori
wylde
amaterasu
gorulecekbirseyok
nevermind
beninedenuzuyorsunbigbrother
beninedenuzuyorsunbigbrother
reddedilemeyen teklif
afitap
sir came a lot
candansın
silo
berkansai
ejderiyaterbiyecisi
...
birincisi tuttuğu için ikincisi düzenlenen etkinliklerdir.
yoldaş benjamin franklin'le gerçekleştirdiğimiz, 0-0 biten lecce cagliari maçını banttan izlemek tadında geçen kafa sözlük yazarları haxball etkinlikleri'ni biliyorsunuz.*
1-1 bitince bu saçmalıklara bir dur diyip gartic.io'yu deneyelim dedik.
sevgili evernevergreen'le etkinlik öncesi bir test sürüşü yaptık sizler için,
muhtemelen aranızda çizbakalım'ı hatırlayanlar olacaktır.
konsept şu: bir odaya doluşup bize verilen kelimeleri çiziyoruz ve diğerleri ne çizildiğini tahmin etmeye çalışıyor. çizimin lanet kötülüğü ve tahminlerin saçmalamaya başladığı yerde acayip eğlenceli bir aktiviteye dönüşüyor.


22.00'da odanın linkini paylaşıyorum,
50 kişi maksimum katılım limiti var. odalar en fazla 50 kişi alıyor.
katılmak isteyenler ''yaz beni mellisholangelo'' veya ''yaz beni pablo mellisho'' yazdığı an listeye ekliyorum.
katılacak yazarlar:
evernevergreen
ıvanmılınskı
mellisho
-je
boogieman
supportgirl
fuzzy lee
vireux
cözülemeyen sudoku
silo
hicligindansi
zippodan çıkan çınn sesi
merdumgiriz_
barışçubuğutüttürenmasumkunduz
devrin
milena
armysuzy
indigonight
-sidelya-
siyahruh
yut-lung
ironika
paperflower
0330
double cross
hidano
_mor
mementomori
wylde
amaterasu
gorulecekbirseyok
nevermind
beninedenuzuyorsunbigbrother
beninedenuzuyorsunbigbrother
reddedilemeyen teklif
afitap
sir came a lot
candansın
silo
berkansai
ejderiyaterbiyecisi
...
devamını gör...
maraş kuşatması
638 yılında gerçekleşen kuşatma. kuşatma, günümüzdeki kahramanmaraş'ı almak adına hulefâ-yi raşidin * ve bizans impatorluğu arasında gerçekleşmiştir. müslümanlar bu olaydan birkaç yıl önce bizans imparatoru herakleios'a karşı zafer elde ettikten sonra suriye * civarını ele geçirdiler. bu sayede, heraklios'un, suriye fethi girişimleri de başarısız oldu. ardından gayri-müslim araplar, emesa'yı kuşattılar. müslümanlar belirgin bir savaş yapmak yerine savunma stratejisini uyguladılar. hz. ömer'in emriyle müslümanlardan bir ordu, yukarı mezopotomya'ya saldırdı. gayri-müslim araplar da, emesa kuşatmasını kaldırmak zorunda kaldılar.
bu olaydan bir süre sonra, hz. ömer, yukarı mezopotomya işgali başlattı. ve yukarı mezopotomya'nın batı bölgeleri ele geçirildi. bu sırada hz. ebu ubeyde, hz. iyaz bin ganem'in komutasına girmesini hz. ömer'den talep etti. hz. ömer bunu kabul etti. hz. iyaz bin ganem de, emesa'ya geldi. hz. ebu ubeyde, anadolu'da * tarsus'a kadar olan bizans topraklarına saldırmak için birçok bölümden oluşan bir sefer başlatır. ki bu bölümlerin ikisine, hz. halid bin velid ve hz. iyaz bin ganem komuta etmektedir.
hz. halid bin velid, maraş'taki antik kent olan germanicia kentini ister. müslüman ordusu, bir bizans birliğinin bulunduğu şehri kuşatmayı başarır. bizans birliği, yardım beklemeksizin, birliğin ve bir de halkın affedilmesini şart koşarak, cizye şartları altında şehri teslim ederler. yani, şehir kan dökülmeden fethedilir. bazı kaynaklarda maraş'ta müslümanların birçok, hatta daha önce eşi benzeri görülmemiş ganimetler elde ettiği geçer.
hz. halid bin velid, döneminin süper güçleri olan bizans ve sasanilere karşı artık büyük zaferler elde etmişti. hatta bazı kaynaklara göre, 100'den çok savaşa katılmış ve hiç yenilgiye uğramamıştır. anadolu'da kahramanmaraş'a kadar uzanan fetihler yapmıştır. iran ve ırak'ı 3 yıl içerisinde, islam devletine bağlamıştır. dolayısıyla artık kendini kanıtlamıştır. bu kuşatmadan sonra da, artık kendini tamamıyla kanıtlamış olan hz. halid bin velid, hz. ömer tarafından görevden alınmıştır.
hatta bazı kaynaklara göre, hz. ömer, hz. halid bin velid'i, insanların onu aşırı büyüttüklerini, hatta allah'ı bırakıp ona tevekkül edeceklerinden korktuğu için görevden alınmıştır. yine bazı kaynaklarda, hz. halid bin velid'in, hz. ömer'e zarar vermesi için arkadaşları tarafından kışkırtıldığı yazılıdır. hz. halid bin velid oldukça güçlüydü. fakat böyle bir şey yapmamış, artık siyaset işlerinden uzak durmuş ve 642 yılında vefat etmiştir.
bu olaydan bir süre sonra, hz. ömer, yukarı mezopotomya işgali başlattı. ve yukarı mezopotomya'nın batı bölgeleri ele geçirildi. bu sırada hz. ebu ubeyde, hz. iyaz bin ganem'in komutasına girmesini hz. ömer'den talep etti. hz. ömer bunu kabul etti. hz. iyaz bin ganem de, emesa'ya geldi. hz. ebu ubeyde, anadolu'da * tarsus'a kadar olan bizans topraklarına saldırmak için birçok bölümden oluşan bir sefer başlatır. ki bu bölümlerin ikisine, hz. halid bin velid ve hz. iyaz bin ganem komuta etmektedir.
hz. halid bin velid, maraş'taki antik kent olan germanicia kentini ister. müslüman ordusu, bir bizans birliğinin bulunduğu şehri kuşatmayı başarır. bizans birliği, yardım beklemeksizin, birliğin ve bir de halkın affedilmesini şart koşarak, cizye şartları altında şehri teslim ederler. yani, şehir kan dökülmeden fethedilir. bazı kaynaklarda maraş'ta müslümanların birçok, hatta daha önce eşi benzeri görülmemiş ganimetler elde ettiği geçer.
hz. halid bin velid, döneminin süper güçleri olan bizans ve sasanilere karşı artık büyük zaferler elde etmişti. hatta bazı kaynaklara göre, 100'den çok savaşa katılmış ve hiç yenilgiye uğramamıştır. anadolu'da kahramanmaraş'a kadar uzanan fetihler yapmıştır. iran ve ırak'ı 3 yıl içerisinde, islam devletine bağlamıştır. dolayısıyla artık kendini kanıtlamıştır. bu kuşatmadan sonra da, artık kendini tamamıyla kanıtlamış olan hz. halid bin velid, hz. ömer tarafından görevden alınmıştır.
hatta bazı kaynaklara göre, hz. ömer, hz. halid bin velid'i, insanların onu aşırı büyüttüklerini, hatta allah'ı bırakıp ona tevekkül edeceklerinden korktuğu için görevden alınmıştır. yine bazı kaynaklarda, hz. halid bin velid'in, hz. ömer'e zarar vermesi için arkadaşları tarafından kışkırtıldığı yazılıdır. hz. halid bin velid oldukça güçlüydü. fakat böyle bir şey yapmamış, artık siyaset işlerinden uzak durmuş ve 642 yılında vefat etmiştir.
devamını gör...
nadanı terk etmedin yaranı arzularsın
cumhurbaşkanı tarafından kullanımıyla epey popüler olan cümle. yine onun söylediğine göre malatyalı niyazi mısri'ye aitmiş.
burada nâdan, bilgisizlik, cahillik anlamına gelir.
yârân, aynı amaç etrafında toplanmış kişilerin oluşturduğu gruptur.
yani günümüz türkçesiyle, bilgisizliğini bırakmadan ideolojik kardeşlik istiyorsun.
kendisinden duymak da komiktir ayrıca.
burada nâdan, bilgisizlik, cahillik anlamına gelir.
yârân, aynı amaç etrafında toplanmış kişilerin oluşturduğu gruptur.
yani günümüz türkçesiyle, bilgisizliğini bırakmadan ideolojik kardeşlik istiyorsun.
kendisinden duymak da komiktir ayrıca.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
aslında perşembeden beri canım çok sıkkın sevgili sözlük.
çocukluk ve gençlik arkadaşım yüksekten düşme sonucu bu hayata veda etti. yazdan beri görüşmemiştik ama haberi alınca sanki bir boşluk hissettim içimde, bayağı bildiğin bişeyler eksik hayatta. ne olduğunu bilemiyorsun ama hissediyorsun eksikliği... soğuk geldi dünya bana...
cuma günü cenaze töreni oldu ama gidemedim. birkaç toplantı ve saçma sapan işleri cumaya bırakmanın sonucu ona veda edememek oldu. aslında o törene katılmak kendi içimin soğumasını sağlayacaktı, yoksa o beni görecek veya hissedecek değil herhal... belki de gitmediğim iyi oldu ailesini görüp ne diyeceğimi bilmiyordum. ben sonra ziyaret etmeyi planlıyorum kendisini. yaza görüşürüz demiştik, olmadı. ne demiş sevgili erkan oğur ve asena akan biri yaz derken, kış gelir, bağırsam duymaz uzaklar
bunları düşününce ne kadar boş beleş şeylerle vakit geçirdiğimizi düşünüyor insan. cuma günü toplantılardaki yavanlıklar, yılışık tavırlar, yalanlar bi garip geliyor insana ama aslında hayat bu. bugün bir kayıp sebebiyle farkındalığın artıyor yarın o hayatın akışında kaybolup gidiyorsun.
neyse en azından içimden geçenleri anlattım ki gerçekten bir miktar faydası oldu. ben hayatın karmaşasına yine kaptıracağım kendimi ama en azından bugün neler hissettiğim burada kalacak. kendime hatırlatma notu gibi oldu, arada açıp okurum. tekrar okuduğumdaki hislerimi de editlerim sevgili sözlük.
çocukluk ve gençlik arkadaşım yüksekten düşme sonucu bu hayata veda etti. yazdan beri görüşmemiştik ama haberi alınca sanki bir boşluk hissettim içimde, bayağı bildiğin bişeyler eksik hayatta. ne olduğunu bilemiyorsun ama hissediyorsun eksikliği... soğuk geldi dünya bana...
cuma günü cenaze töreni oldu ama gidemedim. birkaç toplantı ve saçma sapan işleri cumaya bırakmanın sonucu ona veda edememek oldu. aslında o törene katılmak kendi içimin soğumasını sağlayacaktı, yoksa o beni görecek veya hissedecek değil herhal... belki de gitmediğim iyi oldu ailesini görüp ne diyeceğimi bilmiyordum. ben sonra ziyaret etmeyi planlıyorum kendisini. yaza görüşürüz demiştik, olmadı. ne demiş sevgili erkan oğur ve asena akan biri yaz derken, kış gelir, bağırsam duymaz uzaklar
bunları düşününce ne kadar boş beleş şeylerle vakit geçirdiğimizi düşünüyor insan. cuma günü toplantılardaki yavanlıklar, yılışık tavırlar, yalanlar bi garip geliyor insana ama aslında hayat bu. bugün bir kayıp sebebiyle farkındalığın artıyor yarın o hayatın akışında kaybolup gidiyorsun.
neyse en azından içimden geçenleri anlattım ki gerçekten bir miktar faydası oldu. ben hayatın karmaşasına yine kaptıracağım kendimi ama en azından bugün neler hissettiğim burada kalacak. kendime hatırlatma notu gibi oldu, arada açıp okurum. tekrar okuduğumdaki hislerimi de editlerim sevgili sözlük.
devamını gör...
7 şubat 2021 takvim gazetesi'nin alışveriş tavsiyeleri
dikkatli okuyun lütfen.
- alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. çocuklar olmasın
- cazip kokular yoldan çıkarmasın. evde hiçbiri kalmaz.
- büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşmayın.
- ürünlere dokunmayın. sahiplik duygusu almaya zorlar"
liste böyle uzayıp gidiyor. bunları yaparsanız markette çok harcama yapmazsınız. lütfen uyalım.
- alışverişe tek başına ve tok karnına çıkın. çocuklar olmasın
- cazip kokular yoldan çıkarmasın. evde hiçbiri kalmaz.
- büyük araba doldurmaya teşvik eder, sepetten şaşmayın.
- ürünlere dokunmayın. sahiplik duygusu almaya zorlar"
liste böyle uzayıp gidiyor. bunları yaparsanız markette çok harcama yapmazsınız. lütfen uyalım.
devamını gör...
rammstein
#1120412
şu aralar çoluk çocuğun dilinde bir kelime “overrated”. rammstein gibi bir gruba bu tanımı yazan arkadaşın amacı dikkat çekmekse, bunu başarmıştır. çünkü cahil cesareti dikkat çekicidir.
grup 1994 yılında kuruldu ve bugüne kadar tek bir üyesi bile değişmedi. çıkardıkları albümler, avrupa listelerinde 1 numara olmuş, almadıkları ödül kalmamıştır. milyonlarca insana stadyum konserleri vermiştir. almanca dışında, ingilizce, ispanyolca, fransızca şarkıları konserlerinde söylerler.
ya bir kere de konu hakkında bilginiz olsun da öyle eleştirin. yok trollüyorsanız, beceremiyorsunuz demektir.
konu hakkında eski bir yazımı bırakayım;
#987078
şu aralar çoluk çocuğun dilinde bir kelime “overrated”. rammstein gibi bir gruba bu tanımı yazan arkadaşın amacı dikkat çekmekse, bunu başarmıştır. çünkü cahil cesareti dikkat çekicidir.
grup 1994 yılında kuruldu ve bugüne kadar tek bir üyesi bile değişmedi. çıkardıkları albümler, avrupa listelerinde 1 numara olmuş, almadıkları ödül kalmamıştır. milyonlarca insana stadyum konserleri vermiştir. almanca dışında, ingilizce, ispanyolca, fransızca şarkıları konserlerinde söylerler.
ya bir kere de konu hakkında bilginiz olsun da öyle eleştirin. yok trollüyorsanız, beceremiyorsunuz demektir.
konu hakkında eski bir yazımı bırakayım;
#987078
devamını gör...
yatak odasına evlilik fotoğrafını asan çiftler
cep telefonuna kendi profil fotoğraflarını koyan ve ortak sosyal medya hesabı açan kişilerdir.
devamını gör...
rythm 0
performans sanatçısı sırp asıllı marina abramovic 'in 1974 yılında napoli' de yaptığı dehşet verici performanstır. performansta altı saat boyunca abramovic hareketsiz duracak ve yanındaki masada duran aralarında tabanca, kurşun, bıçak, zincir, jilet gibi silahlarla birlikte çiçek ve kek gibi nesnelerle izleyiciler kendisine istediğini yapabilecektir. abromovic kendi boynuna "bana bunlarla istediğinizi yapabilirsiniz, hiç bir tepki vermeyeceğim ve olacak her şeyden de ben sorumluyum" yazan bir kağıtta iliştirmiş.
en başta her şey çok masumane ve sevgi doluymuş, kadının elini sıkmışlar, kendisine çiçek vermişler, kek yedirmişler hatta saçını ve yanaklarını okşamışlar. ancak kırık camlar teorisi' nde de olduğu gibi herkes meğer bir kıvılcım bekliyormuş. seyircilerden biri kadına tokat atmış tabii ki abramovic hiç bir tepki vermemiş, bundan sonrada film kopmuş. her gelen bundan cesaret alarak kadına karşı türlü türlü şiddet gösterisinde bulunmuşlar.
izleyicilerden birisi kadının başına masada duran silahı dayamış, bir başkası jiletle vücudunu çizmiş, kadına tacizde bulunup, tecavüze yeltenmişler. hatta kadından akan kanı bile emmeye çalışmışlar. taciz o dereceye varmış ki kadının üstünü çırılçıplak soyup fotoğrafarını çekip kadının eline tutuşturmuşlar. abramovic gene hareket etmemiş ama yapılanlar karşısında da gözyaşlarına engel olamamış.
sonra ne olduysa bir kadın çıkıp kadının gözyaşlarını silmiş ve ona sarılmış. üstünü örtüp sakinleşmesi için sigara verilmiş. performansın sonunda süre bitince kan revan içinde abramovic hareket etmeye başlayınca orada bulunanlar korku içinde sağa sola kaçışmışlar. çünkü kendi yarattıkları dehşetten korkmuşlar, onunla yüzleşememişler.
performanstan ziyade bir sosyal deneydir. karşıdaki insanın pasif ve savunmasız olduğundan emin olduğumuzda insan denen canlının ne kadar vahşileşebileceğini gösterir. insanlar zalimce davranmayı kendileri tercih ediyorlar. vahşetin büyümesi ise onları durdurmak için yeterli olmuyor. serbest kötülük deniyor olsa gerek buna.
gösteriden sonra abramoviç şunu demiş:
"gösteriden sonra otel odasına gidip aynaya baktığımda saçımda belirli bir bölümün beyazlaşmış olduğunu fark ettim"
kendi anlatımı ile performansı . +18 olduğu için giriş gerekiyor.
türkçe bir kaynak
en başta her şey çok masumane ve sevgi doluymuş, kadının elini sıkmışlar, kendisine çiçek vermişler, kek yedirmişler hatta saçını ve yanaklarını okşamışlar. ancak kırık camlar teorisi' nde de olduğu gibi herkes meğer bir kıvılcım bekliyormuş. seyircilerden biri kadına tokat atmış tabii ki abramovic hiç bir tepki vermemiş, bundan sonrada film kopmuş. her gelen bundan cesaret alarak kadına karşı türlü türlü şiddet gösterisinde bulunmuşlar.
izleyicilerden birisi kadının başına masada duran silahı dayamış, bir başkası jiletle vücudunu çizmiş, kadına tacizde bulunup, tecavüze yeltenmişler. hatta kadından akan kanı bile emmeye çalışmışlar. taciz o dereceye varmış ki kadının üstünü çırılçıplak soyup fotoğrafarını çekip kadının eline tutuşturmuşlar. abramovic gene hareket etmemiş ama yapılanlar karşısında da gözyaşlarına engel olamamış.
sonra ne olduysa bir kadın çıkıp kadının gözyaşlarını silmiş ve ona sarılmış. üstünü örtüp sakinleşmesi için sigara verilmiş. performansın sonunda süre bitince kan revan içinde abramovic hareket etmeye başlayınca orada bulunanlar korku içinde sağa sola kaçışmışlar. çünkü kendi yarattıkları dehşetten korkmuşlar, onunla yüzleşememişler.
performanstan ziyade bir sosyal deneydir. karşıdaki insanın pasif ve savunmasız olduğundan emin olduğumuzda insan denen canlının ne kadar vahşileşebileceğini gösterir. insanlar zalimce davranmayı kendileri tercih ediyorlar. vahşetin büyümesi ise onları durdurmak için yeterli olmuyor. serbest kötülük deniyor olsa gerek buna.
gösteriden sonra abramoviç şunu demiş:
"gösteriden sonra otel odasına gidip aynaya baktığımda saçımda belirli bir bölümün beyazlaşmış olduğunu fark ettim"
kendi anlatımı ile performansı . +18 olduğu için giriş gerekiyor.
türkçe bir kaynak
devamını gör...
kişisel ileti kısmına insta ekleyen yazar
hem insta eklemiş hemde başlığı açmış. düşüyor mu böyle ?
devamını gör...
yoldaş sizi takip etmeye başladı
yoldaşın herkese mavi boncuk dağıtması demektir. şaka şaka. efendi biri bence. o kadar üstüne gittim, kendisine bayağı bi atar yaptım ona rağmen küfür etmedi, alttan aldı. başka sözlüklerde kurucuya laf etsen anında hesap siliyorlar ama yoldaş yapmadı. ilginç..
komünist galiba kendisi çünkü profilinde çekiç orak var, devam o halde ne diyeyim.
komünist galiba kendisi çünkü profilinde çekiç orak var, devam o halde ne diyeyim.
devamını gör...
pasta kalıbı deneyi
şekilleri algılamadaki değişmezliği ortaya çıkarmak adına james jerome gibson'un yaptığı deneydir. deneyde kullandığı malzemeler günümüzde birçok evde bulunan kurabiye/pasta kalıpları gibi maddelerdi.
gibson'un yaptığı bu deneye kadar, psikolojik deneyler pasif duyuları ele alıyordu. rivayetlere göre pasta kalıbı deneyi; müller yasası'na ve algıların duyumlardan ibaret olduğuna dayanan bir taktiktir.
birey kafasını sağa sola hareket ettirdiğinde dünya kendisine sabit olarak görünür fakat retinaya düşen görüntülerin değişmesi gerekir. görüntü değişmese bile duyumlarca dünya sabittir. eğer kafanın üzerinden hareket halindeki bir madde geçerse ve göz maddeye odaklanırsa bu kez dünyadaki her şey hareket halindeymiş gibi görünür. diğer deneyler algılardaki bu değişimleri retinaya düşen görüntülere dayandırırken, pasta kalıbı deneyi bunun yanlış olduğunu vurgular. algının değişmediğini, salt görüntülerin değiştiğini söyler.
gibson'un yaptığı bu deneye kadar, psikolojik deneyler pasif duyuları ele alıyordu. rivayetlere göre pasta kalıbı deneyi; müller yasası'na ve algıların duyumlardan ibaret olduğuna dayanan bir taktiktir.
birey kafasını sağa sola hareket ettirdiğinde dünya kendisine sabit olarak görünür fakat retinaya düşen görüntülerin değişmesi gerekir. görüntü değişmese bile duyumlarca dünya sabittir. eğer kafanın üzerinden hareket halindeki bir madde geçerse ve göz maddeye odaklanırsa bu kez dünyadaki her şey hareket halindeymiş gibi görünür. diğer deneyler algılardaki bu değişimleri retinaya düşen görüntülere dayandırırken, pasta kalıbı deneyi bunun yanlış olduğunu vurgular. algının değişmediğini, salt görüntülerin değiştiğini söyler.
devamını gör...
epsilon (yazar)
çok naifsiniz dostlar. iyi ki varsınız. normal sözlük'ün daim olması dileğiyle. hoş düşünceleriniz için teşekkürler. var olun.
devamını gör...
zayıflar intikam alır güçlüler affeder
üşengeçler ise '' aman kim uğraşacak allahından bulsun '' der
devamını gör...
bugün psg’ye yapılanlar yarın sana yapılacak
moderasyon faşizmine hayır.
ek: makara niyetine açtığım başlık gündeme yürüyünce açıklama yapmak hasıl oldu. psg'yi tanımam etmem, üstelik adamın açtığı başlıklardan da rahatsızdım ama yine de sözlük kuralları içinde yazdığı müddetçe sansüre uğramaması taraftarıyım. diğer bir husus, bana ergen yakıştırması yapan şekil arkadaş her başlığa entry girip sözlüğü kirlettiğimden bahsetmiş. bunu söyleyen şekilin girdisi ve girdileri ile benim girdilerimi karşılaştırdıktan sonra objektif yorumunuzu merak etmekteyim. tüm yazar arkadaşlara saygılar.
ek: makara niyetine açtığım başlık gündeme yürüyünce açıklama yapmak hasıl oldu. psg'yi tanımam etmem, üstelik adamın açtığı başlıklardan da rahatsızdım ama yine de sözlük kuralları içinde yazdığı müddetçe sansüre uğramaması taraftarıyım. diğer bir husus, bana ergen yakıştırması yapan şekil arkadaş her başlığa entry girip sözlüğü kirlettiğimden bahsetmiş. bunu söyleyen şekilin girdisi ve girdileri ile benim girdilerimi karşılaştırdıktan sonra objektif yorumunuzu merak etmekteyim. tüm yazar arkadaşlara saygılar.
devamını gör...
öğretmene küfreden ergen
bu olayı psikolojik açıdan değerlendiren ve "öğrencinin psikolojisi önemlidir" diyen arkadaşlara gülüp "siz norveç'te yaşamıyorsunuz güzellerim benim" dedim kendi kendime. bir de biz değerlendirelim bu durumu bakalım çünkü başlıkta konuya çok sığ bakılmış.
videoyu ilk gördüğümde garipsemiştim. daha da ilerisi adamın öğretmenlik hayatının bitirilmesi gerektiğini, ve daha da kötüsü dövülmesi gerektiğini düşünmüştüm...
sonra aklıma kendi ortaokul ve lise hayatım geldi. nedir bir öğretmen için ortaokul ve lisede, kalabalık bir sınıfı hizaya getirmenin kuralı? sınıfta aşırı sıkıntılı 2-3 tip gözüne kestirirsin. herşey bu 2-3 tipe gösterdiğin müsamaha üzerinden yürür. eğer bu bebeleri sindirirsen, sınıfın üzerinde çok güçlü bir otoriten olur.
ancak bu bebeleri sindiremez ve alttan alırsan, yavaş yavaş başına çıkmaya, seni aşağılamaya, rencide etmeye, kışkırtmaya başlarlar. bir süre sonra önce sınıfta, sonra da okul genelinde adın pısırık öğretmene çıkar. öncesinde 1 kişiye sözünü geçiremezken artık 30 kişiyi sonra 300 kişiye sonra da bütün okula sözünü geçiremeyen bir ezik olur çıkarsın...
ben bunu bizzat kendi uzun yıllar süren öğretim hayatımda kendi öğretmenlerim üzerinde görmüş bir insanım. yani bu tip olaylarda olaya tek taraflı bakıp, sadece sonuca bakıp benim gibi önyargılı davranırsanız, tıpkı bu başlıkta gördüğümüz üzere, olayın çıkış noktasını kaçırırsınız.
size geçmişteki bir öğretmenimden bahsedeyim. bu öğretmen lisede coğrafya öğretmeni. yaklaşık 2-3 haftalık canım cicim dönemlerinden sonra, öğretmenle kanka muhabbetine başlanıldı ve yavaş yavaş iş cıvımaya doğru ilerledi. 3 hafta sonunda bir gün dersimizde sınıfın aşırı sıkıntılı tipi olan sevgili ömer isimli arkadaşımız işi ufak şakalar ile başlayıp iyice ileriye götürüp öğretmeni hafiften sindirmeye başladı. bunu farkeden öğretmen yavaş yavaş sinirlenmeye, laf çakmalar karşısında sadece gülmeye başladı. işte bu durumdan 10-15 dakika sonra öğretmenin tek yaptığı, ön sıralarda oturan ömer'in karnına ayakkabı ile çok sert bir biçimde basmak oldu. bir kere bunu yapan öğretmen dalga geçer gibi iki üç kere daha tekrarladı bunu. sıraya adeta ömer'i çivileyen ve ömer'in nefessiz kalmasını sağlayan öğretmen bu hareketten sonra hitler suratı ile adeta sınıfta sessiz bir terör estirdi. devam eden dakikalarda ders dinlenilmiş, hayat normale dönmüş, ömer de göğsünde güzel bir ayakkabı şekli ile sessizce dinlemişti. yanlış anlaşılmasın, ömer öyle altta kalacak bir tip değildi. sadece işin ciddiyetini kavramamış, ölmeyi bayılmak sanmış, hocasının böyle bir adım atacağını anlamamış ve onu sindirmeye çalışmış ve yüz buldukça devam ettirmişti. eğer başka bir öğretmen olsa ömer onu bu şekilde sindirmiş, hocadan yanıt gelmeyince de üzerine çıkmış olacaktı.
bütün bir sınıf olarak öğretmenin bu hareketi karşısında şok olmuş, yaklaşık 45 numara olan ayağının izini ömer'in göğsünde görünce durumun ciddiyetini anlamış, o saniyeden sonra sezon sonuna kadar bir daha öğretmenin dersinde tek bir laubalilik dahi yapmamıştık. bu olay diğer sınıflarda da duyulduğu için öğretmenin derslerindeki disiplinini az çok kestirirsiniz...
ben bunu neden anlattım? en yukarıdaki önermeyi desteklemek için. ortadoğu toplumlarında, birçoğu asgari ücretle geçinen, kirada yaşayan insanların çomar ve edepsiz, terbiyesiz çocuklarını, sınıftaki 50 kişinin içindeki 2-3 kişi gerçekten iyi insan olacak çocuklar rahatsız olmasın diye tolere ederseniz, önce başınıza çıkar, sonra da okulda adınızı çıkarır sizi bullying sistemi ile bir güzel sindirirler. ortadoğu'da iyilik güzellik değil orman kanunları geçerlidir.
öğretmen-öğrenci ilişkileri özellikle bizim gibi ortadoğu toplumlarında eğer 9-10 kişilik sınıflarda refah düzeyi yüksek bir eğitim görmüyorsanız bu şekilde ilerler. olay tamamen öğrencinin öğretmeni ya da öğretmenin öğrenciyi sindirmesi üzerinedir.
ben öğrencilik hayatımda çok dayakçı öğretmen görmeme rağmen çok az dayak yiyen bir insandım. çok çok nadir öğretmenlerimle sorun yaşamışımdır. genelde sorun çıkarmadan dersi dinler hayatıma devam ederdim. ama herkes benim gibi olmadığı için, öğretmenlerin kurunun yanında arada beni de yaktığını bilirdim. yani öğretmenlerimle sürekli empati yapardım.
bu olayda kim haklı kim haksız umrumda değildir. öğretmen öğrenci ilişkileri dışarıdan anlatılanlar, iki tarafın anlattıklarından farklıdır bunu bilmek ona göre hareket etmek lazım. işin iç yüzünü bilme ihtimalimiz çok düşük bu yüzden önyargılı olmamak gerekir.
videoyu ilk gördüğümde garipsemiştim. daha da ilerisi adamın öğretmenlik hayatının bitirilmesi gerektiğini, ve daha da kötüsü dövülmesi gerektiğini düşünmüştüm...
sonra aklıma kendi ortaokul ve lise hayatım geldi. nedir bir öğretmen için ortaokul ve lisede, kalabalık bir sınıfı hizaya getirmenin kuralı? sınıfta aşırı sıkıntılı 2-3 tip gözüne kestirirsin. herşey bu 2-3 tipe gösterdiğin müsamaha üzerinden yürür. eğer bu bebeleri sindirirsen, sınıfın üzerinde çok güçlü bir otoriten olur.
ancak bu bebeleri sindiremez ve alttan alırsan, yavaş yavaş başına çıkmaya, seni aşağılamaya, rencide etmeye, kışkırtmaya başlarlar. bir süre sonra önce sınıfta, sonra da okul genelinde adın pısırık öğretmene çıkar. öncesinde 1 kişiye sözünü geçiremezken artık 30 kişiyi sonra 300 kişiye sonra da bütün okula sözünü geçiremeyen bir ezik olur çıkarsın...
ben bunu bizzat kendi uzun yıllar süren öğretim hayatımda kendi öğretmenlerim üzerinde görmüş bir insanım. yani bu tip olaylarda olaya tek taraflı bakıp, sadece sonuca bakıp benim gibi önyargılı davranırsanız, tıpkı bu başlıkta gördüğümüz üzere, olayın çıkış noktasını kaçırırsınız.
size geçmişteki bir öğretmenimden bahsedeyim. bu öğretmen lisede coğrafya öğretmeni. yaklaşık 2-3 haftalık canım cicim dönemlerinden sonra, öğretmenle kanka muhabbetine başlanıldı ve yavaş yavaş iş cıvımaya doğru ilerledi. 3 hafta sonunda bir gün dersimizde sınıfın aşırı sıkıntılı tipi olan sevgili ömer isimli arkadaşımız işi ufak şakalar ile başlayıp iyice ileriye götürüp öğretmeni hafiften sindirmeye başladı. bunu farkeden öğretmen yavaş yavaş sinirlenmeye, laf çakmalar karşısında sadece gülmeye başladı. işte bu durumdan 10-15 dakika sonra öğretmenin tek yaptığı, ön sıralarda oturan ömer'in karnına ayakkabı ile çok sert bir biçimde basmak oldu. bir kere bunu yapan öğretmen dalga geçer gibi iki üç kere daha tekrarladı bunu. sıraya adeta ömer'i çivileyen ve ömer'in nefessiz kalmasını sağlayan öğretmen bu hareketten sonra hitler suratı ile adeta sınıfta sessiz bir terör estirdi. devam eden dakikalarda ders dinlenilmiş, hayat normale dönmüş, ömer de göğsünde güzel bir ayakkabı şekli ile sessizce dinlemişti. yanlış anlaşılmasın, ömer öyle altta kalacak bir tip değildi. sadece işin ciddiyetini kavramamış, ölmeyi bayılmak sanmış, hocasının böyle bir adım atacağını anlamamış ve onu sindirmeye çalışmış ve yüz buldukça devam ettirmişti. eğer başka bir öğretmen olsa ömer onu bu şekilde sindirmiş, hocadan yanıt gelmeyince de üzerine çıkmış olacaktı.
bütün bir sınıf olarak öğretmenin bu hareketi karşısında şok olmuş, yaklaşık 45 numara olan ayağının izini ömer'in göğsünde görünce durumun ciddiyetini anlamış, o saniyeden sonra sezon sonuna kadar bir daha öğretmenin dersinde tek bir laubalilik dahi yapmamıştık. bu olay diğer sınıflarda da duyulduğu için öğretmenin derslerindeki disiplinini az çok kestirirsiniz...
ben bunu neden anlattım? en yukarıdaki önermeyi desteklemek için. ortadoğu toplumlarında, birçoğu asgari ücretle geçinen, kirada yaşayan insanların çomar ve edepsiz, terbiyesiz çocuklarını, sınıftaki 50 kişinin içindeki 2-3 kişi gerçekten iyi insan olacak çocuklar rahatsız olmasın diye tolere ederseniz, önce başınıza çıkar, sonra da okulda adınızı çıkarır sizi bullying sistemi ile bir güzel sindirirler. ortadoğu'da iyilik güzellik değil orman kanunları geçerlidir.
öğretmen-öğrenci ilişkileri özellikle bizim gibi ortadoğu toplumlarında eğer 9-10 kişilik sınıflarda refah düzeyi yüksek bir eğitim görmüyorsanız bu şekilde ilerler. olay tamamen öğrencinin öğretmeni ya da öğretmenin öğrenciyi sindirmesi üzerinedir.
ben öğrencilik hayatımda çok dayakçı öğretmen görmeme rağmen çok az dayak yiyen bir insandım. çok çok nadir öğretmenlerimle sorun yaşamışımdır. genelde sorun çıkarmadan dersi dinler hayatıma devam ederdim. ama herkes benim gibi olmadığı için, öğretmenlerin kurunun yanında arada beni de yaktığını bilirdim. yani öğretmenlerimle sürekli empati yapardım.
bu olayda kim haklı kim haksız umrumda değildir. öğretmen öğrenci ilişkileri dışarıdan anlatılanlar, iki tarafın anlattıklarından farklıdır bunu bilmek ona göre hareket etmek lazım. işin iç yüzünü bilme ihtimalimiz çok düşük bu yüzden önyargılı olmamak gerekir.
devamını gör...
normal sözlük 800'ler kulübü
ooo kulübüm varmış da haberim yokmuş hell yeaah.(bkz: swh) ayrıca beni vip üye yapın arkadaşım 4. turu dönüyorum, skandal! dağıtırım lan bu kulübü.*
devamını gör...



