
regl olayının çok abartılması
kadınları geçtim de sözlük ortamında abartılmasa yeter diyorum.
devamını gör...
çocukken inanılmaz kıymetli olan şeyler
binmeye kıyamadığım, aşkla bindiğim, kelebek gibi uçtuğumu hissettiğim, kimselere vermek istemediğim bisikletim. misafir çocuğun bisikletimi başkasına çaldırması ile kelebeğim öldü.
devamını gör...
ara verelim diyen sevgili
bi ara verelim, şöyle bi kafamı çıkarayım bakayım. sonra tekrar sıkılırsam dönerim sana. ama ayrılmıyoruz bak ha ara veriyoruz sadece. cepte durmaya devam et.
devamını gör...
sultan 1.ahmed han
18 nisan 1590 yılında babası 3. mehmed henüz manisa sancakbeyi iken manisa da doğdu. annesi handan valide sultandır. 21 aralık 1603 tarihinde babasının ölümü üzerine 13 yaşını 8 ay geçerken tahta çıktı. henüz büyümediği için sancağa gönderilmemiş hatta sünnet dahi edilmemişti.
sultan 1. ahmed’in tahta geçeceği babası ölmeden 6 ay önce belli olmuştu. çünkü bu tarihe kadar abisi şehzade mahmud veliaht’tı. fakat babasından celali isyanlarını bastırmak için ordu istemek gafletine düşünce isyan edeceği korkusu ile idam edilmiş, ve henüz 13 yaşında veliahd şehzade olmuştu.
sancağa çıkmadan tahta çıkan ilk padişahtır. sultan ahmed, sultan 3. mehmed’in 4. oğlu olarak doğmuştu. kendinden küçük bir şehzade mustafa vardı ki, daha sonra deli mustafa olarak anılmış ve iki kez kısa süreli olarak tahta çıkmıştır. sultan ahmed fatih kanunnamesini kardeşi üzerinde tatbik etmemiş, yani onu öldürtmemiştir.
1.ahmed tahta oturduktan 33 gün sonra, 23 ocak 1604 yılında sünnet oldu ve tüm imparatorlukta şenlikler düzenlendi.
babası gibi çok dindar olan sultan ahmed, mükemmel bir tahsil görmüştü. genç yaşına rağmen çok iyi arapça ve farsça biliyordu. “bahti” mahlasıyla yazdığı şiirleri topladığı bir divanı vardır. şiirleri tasavvufa, aşka, kahramanlığa, siyasete ve milli hisler üzerinedir.
tahta geçtikten 19 gün sonra sultan ahmed, büyükannesi safiye valide sultan’ı, eski saraya nakletti. böylece zevci 3.murad’ın daha şehzadeliğinde nüfuz kazandıktan sonra oğlu 3. mehmed’in bütün saltanatı boyunca görülmemiş derecede büyük ve son derece zararlı bir siyasi nüfuz edinmiş olan safiye valide sultan’ın siyasetle ilişiği kesildi ve ölen padişahların eşlerinin olduğu “gözyaşı sarayı” olarak da bilinen beyazıtta ki eski saraya gönderildi.
alınan bu karar genç padişahın aldığı ilk doğru karar olarak kayıtlara geçmiştir. ağabeyinin idamında da etkisi olması safiye sultan için bu sonu kaçınılmaz kılan detaylar arasındadır. aslen italyan olan ve venedik’in hem korfu valisi hem de büyük asillerinden olan baffa’nın kızı olan safiye sultan, henüz 12 yaşındayken türk korsanları tarafından adriyatik denizinde esir alınmış ve manisa’ya veliahd şehzade murad’a hediye edilmişti. safiye valide sultan gözyaşı sarayına sürüldüğü zaman 54 yaşındaydı. bu da sultan 3. mehmedi doğurduğu zaman 17 yaşında olduğunu gösteriyor.
sultan ahmed han, kanuniden beri devlet işleriyle ciddi anlamda ve kabiliyet göstererek alakadar olmuştur. çocuk yaşta gösterdiği zeka ve kavrayış, sonradan oğulları osman ve murad’da deha derecesini bulmuş ve bu iki hükümdar babaları gibi çocuk denecek yaşta büyük fayda sağlamışlardır. 1. ahmed zevk ve eğlence konusunda mutedil olup bu bakımdan kanuniden sonra gelen üç padişaha benzemez. çok dindar ve hiç içki içmeyen bir hükümdar olmasının yanı sıra tıpkı yavuz sultan selim gib sade giyinir, hatta çok değerli kumaşlar kullanmazdı. bir diğer meziyeti ise harem’in devlet yönetimine etkisini çok önceden görüp yaptığı ilk icraatla büyükannesi’ni eski saraya sürmesi olmuştur. onun hükümdarlığı boyunca sarayda hiçbir kadının nüfuzu mevzubahis olmamıştır. buna kösem sultan da dahildir.
fatih kanunnamesi’nin belki devletin bütünlüğü için hayati değer bir değer taşıyan, fakat şüphesiz çok çirkin bir adet olan kardeş katlinin artık bir istisna hükmüne girmesi, sultan ahmed’in meziyetleri arasındadır. ancak tek kardeşi şehzade mustafa’yı idam ettirmemesini, tahta çıktığında henüz bir şehzadesinin olmamasına aynı zamanda şehzade mustafanın akli dengesinin daha o zamanlar bozuk olmasına da bağlamak mümkün. zira sultan ahmed, oğulları 2.osman ve 4.murad kadar olmasa da çok sert ve icap ettiğinde devletin menfaatleri için kan dökmekten çekinmeyen bir padişahtı. buna karşın sultan ahmed hiç sefere çıkmamıştır. gerçi o dönemler ordunun başında sefere çıkan avrupalı hükümdarlar da yok denecek kadar azalmıştı, aynı zamanda kuyucu murad paşa gibi bir vezire sahip olmasıda sefere çıkmamasını açıklayabilir. buna karşılık sultan ahmed, her fırsatta istanbul’da ve diğer yakın illerde halkın arasına karışmış dertlerini bizzat dinlemiştir.
saltanatı döneminde gerçekleşen bir çok mühim olay vardır. bunlar arasında zitvatorok anlaşması ile avusturya ile olan savaşın bitmesi, başlayalı 100 yılı geçmiş olan celali isyanlarının bastırılması, şehzade katline son vermesi planlanan ekber ve erşed kanununun çıkması bunlardan bazılarıdır.
1605 yılının sonlarına doğru kahveden 51 yıl sonra tütün de istanbul sınrlarından onun zamanında geçmiştir ve kahve derecesinde rağbet görmüştür. amerika’ya mahsus bir bitki olan tütünü ingilizler, kızılderelilerden öğrenmişler sonrasında avrupaya ve bu arada istanbul’a da getirmişlerdi. o dönem sigara gibi kağıda sarılıp içme şekli henüz bilinmediği için çubukla içiliyordu.
sultan 1. ahmed han, 21 kasım’ı 22 kasım’a bağlayan 1617 gecesi vefat etti. hastalığının bir mide rahatsızlığı olduğu bilinmekle birlikte çok fazla bir detay yoktur. birkaç hafta hasta yatmış ve artan ağrılara dayanamamış vefat etmiştir. öldüğünde 27 yaşını 7 ay geçiyordu ve o ana kadar eceliyle ölen en genç padişahtır. kendisinden sonra önce kardeşi mustafa daha sonrasında oğulları osman, murad ve ibrahim sırasıyla tahta geçtiler.
sultan 1. ahmed’in tahta geçeceği babası ölmeden 6 ay önce belli olmuştu. çünkü bu tarihe kadar abisi şehzade mahmud veliaht’tı. fakat babasından celali isyanlarını bastırmak için ordu istemek gafletine düşünce isyan edeceği korkusu ile idam edilmiş, ve henüz 13 yaşında veliahd şehzade olmuştu.
sancağa çıkmadan tahta çıkan ilk padişahtır. sultan ahmed, sultan 3. mehmed’in 4. oğlu olarak doğmuştu. kendinden küçük bir şehzade mustafa vardı ki, daha sonra deli mustafa olarak anılmış ve iki kez kısa süreli olarak tahta çıkmıştır. sultan ahmed fatih kanunnamesini kardeşi üzerinde tatbik etmemiş, yani onu öldürtmemiştir.
1.ahmed tahta oturduktan 33 gün sonra, 23 ocak 1604 yılında sünnet oldu ve tüm imparatorlukta şenlikler düzenlendi.
babası gibi çok dindar olan sultan ahmed, mükemmel bir tahsil görmüştü. genç yaşına rağmen çok iyi arapça ve farsça biliyordu. “bahti” mahlasıyla yazdığı şiirleri topladığı bir divanı vardır. şiirleri tasavvufa, aşka, kahramanlığa, siyasete ve milli hisler üzerinedir.
tahta geçtikten 19 gün sonra sultan ahmed, büyükannesi safiye valide sultan’ı, eski saraya nakletti. böylece zevci 3.murad’ın daha şehzadeliğinde nüfuz kazandıktan sonra oğlu 3. mehmed’in bütün saltanatı boyunca görülmemiş derecede büyük ve son derece zararlı bir siyasi nüfuz edinmiş olan safiye valide sultan’ın siyasetle ilişiği kesildi ve ölen padişahların eşlerinin olduğu “gözyaşı sarayı” olarak da bilinen beyazıtta ki eski saraya gönderildi.
alınan bu karar genç padişahın aldığı ilk doğru karar olarak kayıtlara geçmiştir. ağabeyinin idamında da etkisi olması safiye sultan için bu sonu kaçınılmaz kılan detaylar arasındadır. aslen italyan olan ve venedik’in hem korfu valisi hem de büyük asillerinden olan baffa’nın kızı olan safiye sultan, henüz 12 yaşındayken türk korsanları tarafından adriyatik denizinde esir alınmış ve manisa’ya veliahd şehzade murad’a hediye edilmişti. safiye valide sultan gözyaşı sarayına sürüldüğü zaman 54 yaşındaydı. bu da sultan 3. mehmedi doğurduğu zaman 17 yaşında olduğunu gösteriyor.
sultan ahmed han, kanuniden beri devlet işleriyle ciddi anlamda ve kabiliyet göstererek alakadar olmuştur. çocuk yaşta gösterdiği zeka ve kavrayış, sonradan oğulları osman ve murad’da deha derecesini bulmuş ve bu iki hükümdar babaları gibi çocuk denecek yaşta büyük fayda sağlamışlardır. 1. ahmed zevk ve eğlence konusunda mutedil olup bu bakımdan kanuniden sonra gelen üç padişaha benzemez. çok dindar ve hiç içki içmeyen bir hükümdar olmasının yanı sıra tıpkı yavuz sultan selim gib sade giyinir, hatta çok değerli kumaşlar kullanmazdı. bir diğer meziyeti ise harem’in devlet yönetimine etkisini çok önceden görüp yaptığı ilk icraatla büyükannesi’ni eski saraya sürmesi olmuştur. onun hükümdarlığı boyunca sarayda hiçbir kadının nüfuzu mevzubahis olmamıştır. buna kösem sultan da dahildir.
fatih kanunnamesi’nin belki devletin bütünlüğü için hayati değer bir değer taşıyan, fakat şüphesiz çok çirkin bir adet olan kardeş katlinin artık bir istisna hükmüne girmesi, sultan ahmed’in meziyetleri arasındadır. ancak tek kardeşi şehzade mustafa’yı idam ettirmemesini, tahta çıktığında henüz bir şehzadesinin olmamasına aynı zamanda şehzade mustafanın akli dengesinin daha o zamanlar bozuk olmasına da bağlamak mümkün. zira sultan ahmed, oğulları 2.osman ve 4.murad kadar olmasa da çok sert ve icap ettiğinde devletin menfaatleri için kan dökmekten çekinmeyen bir padişahtı. buna karşın sultan ahmed hiç sefere çıkmamıştır. gerçi o dönemler ordunun başında sefere çıkan avrupalı hükümdarlar da yok denecek kadar azalmıştı, aynı zamanda kuyucu murad paşa gibi bir vezire sahip olmasıda sefere çıkmamasını açıklayabilir. buna karşılık sultan ahmed, her fırsatta istanbul’da ve diğer yakın illerde halkın arasına karışmış dertlerini bizzat dinlemiştir.
saltanatı döneminde gerçekleşen bir çok mühim olay vardır. bunlar arasında zitvatorok anlaşması ile avusturya ile olan savaşın bitmesi, başlayalı 100 yılı geçmiş olan celali isyanlarının bastırılması, şehzade katline son vermesi planlanan ekber ve erşed kanununun çıkması bunlardan bazılarıdır.
1605 yılının sonlarına doğru kahveden 51 yıl sonra tütün de istanbul sınrlarından onun zamanında geçmiştir ve kahve derecesinde rağbet görmüştür. amerika’ya mahsus bir bitki olan tütünü ingilizler, kızılderelilerden öğrenmişler sonrasında avrupaya ve bu arada istanbul’a da getirmişlerdi. o dönem sigara gibi kağıda sarılıp içme şekli henüz bilinmediği için çubukla içiliyordu.
sultan 1. ahmed han, 21 kasım’ı 22 kasım’a bağlayan 1617 gecesi vefat etti. hastalığının bir mide rahatsızlığı olduğu bilinmekle birlikte çok fazla bir detay yoktur. birkaç hafta hasta yatmış ve artan ağrılara dayanamamış vefat etmiştir. öldüğünde 27 yaşını 7 ay geçiyordu ve o ana kadar eceliyle ölen en genç padişahtır. kendisinden sonra önce kardeşi mustafa daha sonrasında oğulları osman, murad ve ibrahim sırasıyla tahta geçtiler.
devamını gör...
yazarların sevilmeme nedenleri
rehabilitasyon merkezi gibiyim çünkü ama bu bedava. herkes anlatıyo, ben yargılamadan yol göstermeye çalışıyorum. işleri bitince de taburcu oluyorlar hayatımdan, enteresan.
devamını gör...
bir yakınını kaybetmek
numarasını, fotoğraflarını silmeye bi türlü eli gitmez insanın. kabullenmek istemez çünkü. artık olmadığına bidaha hiç aramayacağına.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının nicklerinin hikayesi
her defasında beni büyüleyen ve hayatımın her yerinde mutlaka kullandığım renktir. böyle daha tatlı geldiği için ingilicçe yaptım. *
devamını gör...
kapıya kargoyu bırakıp kaçan kargocu
ptt.. kapının önüne bırakıyor kapıyı açınca paketi gösteriyor sonra 3'er 3'er merdiven iniyor(kaçıyor) pakette ne olduğunu sanıyor anlamıyorum.
devamını gör...
taş çatlasa
en fazla anlamında da kullanılır.
-bu işin maliyeti taş çatlasa 500tldir.
-taş çatlasa 3 saat sürer..
-bu işin maliyeti taş çatlasa 500tldir.
-taş çatlasa 3 saat sürer..
devamını gör...
hiçbir yere ait olamamak
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
demiş, can yücel
hiçbir yere sığamazsınız, başka bir mekanda olmak ister bunun ait olamama hissini çözeceğini sanırsınız.
aslında gerçekte olan oradan oraya taşıdığınız bedeniniz değil,nereye giderseniz sizle olan,duygu ve düşüncelerinizin kaynağı ruhunuzdur.
evdeyken dışarıda olmayı,harika bir muhabbetin ortasında kaçıp saklanmayı istetir ait olamama duygusu.
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..
demiş, can yücel
hiçbir yere sığamazsınız, başka bir mekanda olmak ister bunun ait olamama hissini çözeceğini sanırsınız.
aslında gerçekte olan oradan oraya taşıdığınız bedeniniz değil,nereye giderseniz sizle olan,duygu ve düşüncelerinizin kaynağı ruhunuzdur.
evdeyken dışarıda olmayı,harika bir muhabbetin ortasında kaçıp saklanmayı istetir ait olamama duygusu.
devamını gör...
258 aydır konuşulan kızın sana layık değilim demesi
siz hesaplamayın 258 ay, 21,5 yıl yapıyor. 10 yaşında başlasalar konuşmaya şu an 31,5 yaşındalar.
(bkz: hesaplayan adamlar)
(bkz: hesaplayan adamlar)
devamını gör...
sylvia plath
1932'de boston'da doğan sylvia plath, avusturya'lı bir anne ile alman bir babanın ilk çocuklarıdır. trajik yaşamı ve intiharıyla tanınan şair ve yazar olan sylvia plath, insanlar tarafından hüzünlü bir kadın yazar olarak bilinir. kendisini sırça fanus kitabıyla tanıdığımız yazar, depresyonu ve hayatını anlattığı otobiyografik romanıdır. aynı zamanda gizdökümcü şiirin önemli isimlerinden biridir.
babasını küçük yaşta kaybeden sylvia, duygusal olarak ağır bir çocukluk yaşar. bu yüzden annesine ve akrabalarına sarılır. ilk şiirini de babasını küçük yaşta kaybettiği için babasına olan nefretini 8 yaşında şiire yansıtır. bu hüzün dolu hayatı sadece babasıyla sınırlı kalmayacaktır. aynı zamanda annesi tarafından başarılı olması için çok çalıştırılmış ve kendisini derslerine adamıştır. bundan dolayı derslerinde çok başarılı bir öğrencidir. ama başarılı olmasına rağmen hayatında hiç mutlu olmamıştır. ta ki kocası ted hughes'la tanışana dek. onu çok sever ve hayatının onunla düzeleceğini düşünür. ama bunda da yanılır. çünkü kendisi gibi şair olan kocası da babası gibidir. yedi yıllık evlilik hayatlarında iki çocukları olur ve bu süre zarfında kocası onu birçok kez aldatır ve ihmal eder. ted hughes'la evlendiğinden beridir kendisi edebiyat alanında geriler ve yazmayı bırakır. hayatının aşkı ile evlendiğini zanneden plath, bir anda kendisini çocuklarına bakan bir ev hanımı ve kocasını bekleyen çaresiz bir eş olarak bulur. hughes'ın aldatmalarından ve ihanetlerinden bunalmış olan plath için bu ihanetler onun ölümüne yolculuk hazırlar. ikinci kattaki çocuklarının kurabiye ve sütlerini hazırlayıp, odalarına koyar. sonra odalarının kapısını kapatarak bantla iyice yapıştırır. aşağı inerek bir fırının gazını açıp kafasını içine sokar. böylece yıllardır düşündüğü intihar girişimi olumlu sonuçlanır. 30 yaşında gencecik hayatı son bulmuş olur.
hayatı tam trajik ve dram dolu olan plath, sırça fanusun içerisinde sıkışıp kalır. bir türlü çözüm bulamayan ve mutlu olamayan plath, bunun çözümünü intiharla bulmuş olur. aslında intihar edecekken bile çocuklarını düşünecek kadar iyi bir anne olan plath, bu ölümü hak etmemiştir.
14 yaşında yazdığı şiiri;
canım yanmaz sanmıştım
canım yanmaz sanmıştım;
kendimi acı geçirmez sanmıştım
bağışıklık kazandığımı ruhsal acıya
ya da ıstıraba
nisan güneşiyle ısınmıştı dünyam
yeşil ve altın renkleriyle pullanmıştı düşüncelerim
ruhum neşeyle doluydu yine de hissettim
yalnız neşenin zapt edebileceği
o keskin tatlı acıyı
daha yükseğe uçtu ruhum martılardan
durup bir nefes almadan çok yükseklere uçan
şimdi sürtüyorlar pırpır eden kanatlarını
gökyüzünün mavi çatısına
(insan kalbi çok narin olsa gerek –
atan bir nabız, titrek bir şey
kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan
ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen)
sonra, ansızın griye döndü kalbim
ve karanlık neşemi alıp götürdü
mat ve ağrılı bir boşluk kaldı geriye
dikkatsiz ellerin yok etmek için uzandığı
benim gümüşten mutluluk ağım
hayretle duraksadı o eller
beni sevdiğinden
gök kubbemin enkazını görebilmek için döktü gözyaşlarını
(insan kalbi çok narin olsa gerek –
atan bir nabız, titrek bir şey
kırılgan, kristalden bir enstrüman parıldayan
ya ancak ağlayabilen ya da şarkı söyleyebilen)
bu güzel gülüş şimdi bir ölü...

devamını gör...
faberge yumurtaları
rusya doğumlu ünlü mücevher tasarımcısı peter carl fabergé tarafından tasarlanan ve 1885-1917 tarihleri arasında üretilen mücevher bezeli yumurtalardır. çarlık rusyasında iktidarda olan romanov ailesine paskalya yumurtası olarak her sene verilmiştir.
1885'te rus çarı iii. alexander eşine hediye etmek üzere, üzeri mücevherlerle bezenmiş bir yumurta sipariş eder. 1894 yılında iii. alexander ölüp yerine son rus çarı olacak olan oğlu ii. nicholas geçincede gelenek sürer, her sene çara en az bir tane yumurta verilir, bu gelenek sadece rus-japon savaşının olduğu 1904 ve 1905 yıllarında bozulur ve bu iki sene paskalya yumurtası çara verilmez, son çar,
verilen yumurtaları annesi ve eşine hediye eder.

yumurtalar o kadar beğenilirki tasarımcısı peter carl fabergé'nin ününe ün katar. bu yumurtalar içerisinde en meşhuru 1913 te yapılan the winter egg dir ; 2002 de katar emirine 9,6 milyon usdye satılmıştır. üzerinde yaklaşık 3.000 tane değerli mücevher olan yumurtanın kabuğunun üzerine buz kristalleri oyulmuş, içine ise baharı temsil eden çiçek buketi konulmuştur:

büyük ekim devriminin olduğu 1917 yılında fabergé iki yumurta üzerinde çalışıyordur ama devrim olup, çar tutuklanınca bu yumurtalar teslim edilemez, fabergé'nin tasarımevi devrimciler tarafından ele geçirilir ve kendisi 1920'de öldüğü isviçre'ye kaçar.
fabergé bu yumurtalardan zengin müşteriler için ayrıca 12 tane daha tasarlamış, ama hiçbiri çarlara yaptığı kadar ünlenmemiştir. 50 yumurtadan 5 tanesinin imha edildiği bilinmekte olup, iki tanesinin nerede olduğu hiç bilinmemektedir, anlayacağınız bu yumurtalardan 43 tanesi hayatta kalmış.
james bond 007 filmlerinden biri olan 1983 yapımı octopussy'de roger moore abimiz bu yumurtalar için açık arttırmaya bile girmiştir:
1885'te rus çarı iii. alexander eşine hediye etmek üzere, üzeri mücevherlerle bezenmiş bir yumurta sipariş eder. 1894 yılında iii. alexander ölüp yerine son rus çarı olacak olan oğlu ii. nicholas geçincede gelenek sürer, her sene çara en az bir tane yumurta verilir, bu gelenek sadece rus-japon savaşının olduğu 1904 ve 1905 yıllarında bozulur ve bu iki sene paskalya yumurtası çara verilmez, son çar,
verilen yumurtaları annesi ve eşine hediye eder.

yumurtalar o kadar beğenilirki tasarımcısı peter carl fabergé'nin ününe ün katar. bu yumurtalar içerisinde en meşhuru 1913 te yapılan the winter egg dir ; 2002 de katar emirine 9,6 milyon usdye satılmıştır. üzerinde yaklaşık 3.000 tane değerli mücevher olan yumurtanın kabuğunun üzerine buz kristalleri oyulmuş, içine ise baharı temsil eden çiçek buketi konulmuştur:

büyük ekim devriminin olduğu 1917 yılında fabergé iki yumurta üzerinde çalışıyordur ama devrim olup, çar tutuklanınca bu yumurtalar teslim edilemez, fabergé'nin tasarımevi devrimciler tarafından ele geçirilir ve kendisi 1920'de öldüğü isviçre'ye kaçar.
fabergé bu yumurtalardan zengin müşteriler için ayrıca 12 tane daha tasarlamış, ama hiçbiri çarlara yaptığı kadar ünlenmemiştir. 50 yumurtadan 5 tanesinin imha edildiği bilinmekte olup, iki tanesinin nerede olduğu hiç bilinmemektedir, anlayacağınız bu yumurtalardan 43 tanesi hayatta kalmış.
james bond 007 filmlerinden biri olan 1983 yapımı octopussy'de roger moore abimiz bu yumurtalar için açık arttırmaya bile girmiştir:
devamını gör...
bayık gözlerle bakmak
fotoğrafta embesil gibi çıkmanızı sağlayan durum.
sonra bayhan gibi gezersiniz ortada milleti baya baya.
sonra bayhan gibi gezersiniz ortada milleti baya baya.
devamını gör...
sigara içmeyenlerin üzüldüklerinde yaptıkları şeyler
çay içiyoruz..
devamını gör...
planes trains and automobiles
bir john hughes filmidir.
1987 yapımı bu komedi filminin senaristliğini de yönetmenliğini de john hughes yapmıştır ve film 2000 yılında gelmiş geçmiş en iyi komedi filmleri arasında yer almaktadır.

filmin başrollerinde iki dev komedyen var. biri çektiği her filmde anlatmak istediği bir derdi olan steve martin, diğeri ise hiçbir şey yapmadan bile komik olmayı başarabilen john candy.

yol hikayeleri her zaman iş yapar. ve bu hikayeler genelde eğlence dozu yüksek olan filmlerdir ancak kantarın topuzunun kaçması her şeyi berbat edebilir. bunun kötü örneklerini sinema perdesinde defalarca gördük ama bu film en iyi yol filmlerinden biri.
daha sonra benzerleri çok çekilmiş bir film hikayesi. iki adamın birlikte yolculuk yapması ve birinin diğerini sinir etmesi temalı bir klişe muhteşem işlendiğinde karşımıza neler çıkabileceğini görüyoruz filmde.
çok benzer bir film robert downey jr. ve zach galifianakis tarafından çok yakın zamanda çekildi. due date filmini izlediyseniz ve beğendiyseniz bu filmde daha iyisini ve daha fazlasını bulacaksınız. arayıp bulmanız ve bir an önce izlemeniz gereken harika bir film.
1987 yapımı bu komedi filminin senaristliğini de yönetmenliğini de john hughes yapmıştır ve film 2000 yılında gelmiş geçmiş en iyi komedi filmleri arasında yer almaktadır.

filmin başrollerinde iki dev komedyen var. biri çektiği her filmde anlatmak istediği bir derdi olan steve martin, diğeri ise hiçbir şey yapmadan bile komik olmayı başarabilen john candy.

yol hikayeleri her zaman iş yapar. ve bu hikayeler genelde eğlence dozu yüksek olan filmlerdir ancak kantarın topuzunun kaçması her şeyi berbat edebilir. bunun kötü örneklerini sinema perdesinde defalarca gördük ama bu film en iyi yol filmlerinden biri.
daha sonra benzerleri çok çekilmiş bir film hikayesi. iki adamın birlikte yolculuk yapması ve birinin diğerini sinir etmesi temalı bir klişe muhteşem işlendiğinde karşımıza neler çıkabileceğini görüyoruz filmde.
çok benzer bir film robert downey jr. ve zach galifianakis tarafından çok yakın zamanda çekildi. due date filmini izlediyseniz ve beğendiyseniz bu filmde daha iyisini ve daha fazlasını bulacaksınız. arayıp bulmanız ve bir an önce izlemeniz gereken harika bir film.

devamını gör...
normal sözlük yazarlarının olabileceği renk
doğaya zarardan çok yarar sağlayan hatta insanların açtığı yaraları saracak bir yeşil olmak ya da yeni filizler çıkmasını sağlayan bir kahverengi olmak isterdim.
devamını gör...
sözlük yazarlarının evdeki konumu
mutfakta aşçı
kendi odasında dansçı
evin her köşesinde hizmetçi
başı ağrıyan babanın, cüzi bir ücret karşılığında masözü
bacakları ağrıyan ananın, bedava masözü
sallantılı bir ilişkisi olan kardeşin, ilişki koçu ve hiç de cüzi olmayan bir ücret karşılığı stilisti
son olarak da morali bozuk olanın gülmek için uğradığı durak.
kendi odasında dansçı
evin her köşesinde hizmetçi
başı ağrıyan babanın, cüzi bir ücret karşılığında masözü
bacakları ağrıyan ananın, bedava masözü
sallantılı bir ilişkisi olan kardeşin, ilişki koçu ve hiç de cüzi olmayan bir ücret karşılığı stilisti
son olarak da morali bozuk olanın gülmek için uğradığı durak.
devamını gör...