insanların öz güvenine olan bu kininiz nedir sizin? ne güzel işte söylediklerinin arkasındalar anonim olmaktan korkmuyorlar.
devamını gör...

çok düzgün yazan insanlarla karşılaşınca hissettiğim şey.

cümlelerin başı sonu belliyse, kelimeler yerli yerinde, anlamına uygun kullanılmışsa ve fikirler güzel ifade ediliyorsa, kadın ya da erkek olmaksızın karşımdakinin güzel ya da yakışıklı yahut da aşırı karizmatik olabileceği hissine kapılıyorum.

bunun, sözlük yazarlarında güzellik ya da yakışıklılık aramakla yahut beklemekle ilgisi yok aslında. sanırım bilinç arkasında "bu mükemmelse her şey mükemmel olmalı" gibi bir düşünceye indirgiyoruz durumu. yani bilinçli olarak düşündüğümüz bir şey değil bu. farkında olmadan aklımıza gelen bir yanılsama olduğunu düşünüyorum. derdimiz ona buna "yürümek" değilse, bu düşüncenin bir zararı da yok aslında kimseye.
devamını gör...

sadece anne karnındaki bebek parazit değildir. mesela ben 21 yaşındayım başka bir şehirdeyim ama yine annemin parazitiyim. hayatını sömürüp, parasını yiyorum.
devamını gör...

tıpta poliarteritis nodosa'nın kısaltılmış halidir. küçük ve orta çaplı damarların nekrotizan vaskülitidir. ayrıntı için (bkz: poliarteritis nodosa)
devamını gör...

çok neşeli bir şarkı ile günaydın
ahmet kural
murat cemcir
diyor ki;
yumurtanın kulbu yok gözlerimde uyku yok
sür gözüne sürmeyi hiç kimseden farkın yok.
devamını gör...

bazı zamanlar kendime iyi davranamadığımda çok üzülüyorum. sanki minik bir kızım varmış da ona böyle bağırıyormuşum gibi hissediyorum. insana kendi yaptığını başkası yapmıyor cidden. robot olmadığımı hatırlamam gerekiyor ara ara.
devamını gör...

değişik heyecanlar peşinde koşan bir vatandaştır. ben artık bizi kıskandıklarına ikna oldum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ben bugün bağışçı oldum sevgili kafacılar, siz de olun.

annemin ameliyatı için kana ihtiyaç olduğu için kızılay kan merkezine gittik.iki kuzenim ve ben. form doldurma işlemi bittikten sonra kan basıncına bakıldı. tansiyonum düştük olduğu için kan bağışında bulunamayacağım söylendi. fakat doktor bey hastanın annem olduğunu öğrendikten sonra başka bir bağışçınınkini anneme yönlendirdi. sen bağışçımızsın zaten istediğinde gelip verebilirsin dedi. bağışları ben bir beklenti içinde olmadan yapmıştım ama bana geri dönmüştü. çok farklı hissettirdi bu durum bana.
doktor bey kan bağışı yapamasam da kök hücre bağışçısı olmak için kan örneği verebileceğimi söyledi ben de hevesle verdim. çünkü çok uygun doku çok zor bulunurken, ilik bankasına örnek verme sayısı da çok düşüktü. bilirsiniz belki çghb2 arif güloğlu diye bir oyuncu da aynı zamanda kanser olduğunu açıklamıştı. benden küçüktü ve hastaydı. ben, annem babam bizim de ihtiyacımız olabilirdi.

sevgili kafa sözlük yazarları,
hayat bu bize ne getirir bilinmez yakınımız için ihtiyaç olduğunda farkına varabiliyoruz ciddiyeti. bende kuzenime kan ihtiyacımız olduktan sonra vermeye başladım kan. bu durum başımıza gelmeden de ihtiyacı olan insanlara umut olabilmek elimizde. 5 dakikalık bir işlem, eşleşme olduğunda gerekli izinleri sağlık bakanlığı tarafından alınıyormuş(iş yerinizden izin vs) , sağlık sigortanızın olmasına gerek yokmuş masraflar karşılanıyor. imkanlar bu kadar elverişliyken neden bağışçı olmayalım ki?

daha detaylı bilgi için; kanver.org/sayfa/kan-hizmet...
devamını gör...

animenin yapımcısı göktuğ özgül'ün diğer çalışmalarını görmek için @goktug_art isimli instagram hesabını takip edebilirsiniz veya aşağıdaki siteye göz atabilirsiniz.

www.artstation.com/goktugozgul

şimdi en sevdiğim bölüm geliyooooor; eleştiri

animeleri çok severim, boş vakitlerimde anime de izlerim tamam mı? öncelikle göktuğ özgül'ün emeğine sağlık. şimdi eleştirelim bakalım.

animasyon, anime, film, dizi gibi yapımlar yedinci sanat olan sinema ürünüdür. (bkz: septem artes liberates)
kültürel anlamda sinemaya bakıldığında bazı ulusların veya yönetmenlerin belirgin, farklı, sıradışı sanat anlayışları vardır ki yapıtlarından bunu anlayabiliyoruz. örneğin kore sineması son yıllarda dikkat çekiyor. başka bir örnek de japon anime ve mangalarıdır. bu sanatın kökeni japon tiyatrosu kabukidir. meşhur naruto animesi aslında bir kabuki tiyatrosudur. kabuki yapıtlarında japon halkının kültürel değerleri işlenir. erdem, saygı, yardımlaşma, toplum yararı, aile şerefi, shogun sistemi vb konular işlenir. doğal olarak japon animelerinde de bu değerler işlenir. izlediğim animelerin hemen hemen hepsinde bir japon felsefesi ve kültürel değeri vardı. bir kaç anime serisi bitiren herkes az çok japonya'daki toplumsal düzeni anlayabilir. bu bağlamda anime ve mangalar her ne kadar 'kurgusal' ve 'fantastik' olsalar da sosyolojik olarak tutarlıdır.
örneğin pokemon anime serisinde ana karakter ash ketchum (satoshi)pokemon eğiticisi ana karakter 21 sezon 1409 bölüm şampiyon olamıyor kaynak. peki o zaman bu anime izleyicisine ne anlatmaya çalışıyor? önemli olan 'şampiyon' olmak değil; hayatta somut bir amaç edinmek, dostluk bağları kurmak, düşmanlarına dahi saygılı olmak gibi japon kültürüne has değerleri izleyicisine aşılıyor. diyaloglar, karakterler, kullanılan dildeki sadelik düşünüldüğünde hedef izleyici kitlesinin çocuklar olduğu hemen anlaşılıyor. bu da tüm dünya çocuklarına (yani gelecek nesle) sağlam bir 'japon' hayranlığı yani kültür emperyalizmi aşılıyor. aynı zamanda kendi halkının çocuklarına da bunu aşılıyor. japon halkı ikinci dünya savaşı'nda atom bombasının hedefindeki bir toplum olarak tüm dünya'ya 'ezik japonlar' dedirtmemek için çok çalıştı. buna rağmen dünya'nın en borçlu ülkesi hala japonya. üstelik intihar oranı (% 0,0025) en yüksek ülke de japonya'dır. bu açıdan bakıldığında pokemon animesi kültür tarihi için daha derin bir anlam ifade ediyor.

peki davara efsanesi isimli türk yapımı anime bize ne anlatıyor? hiç birşey.
kurukafa baskılı siyah t-shirt giyen ergen bir genç ana kahraman olarak karşımıza çıkıyor. lisede benim böyle sınıf arkadaşlarım vardı. hard metal dinlemekten beyinleri sulanmış, asosyal, içine kapanık, hiç sevgilisi olmayan, kişisel bakımına özen göstermeden toplum içine çıkan, 31ci tayfa dediğimiz ergen arkadaşlarım vardı lisede. çocuklar için kötü örnek olan bu kurukafa seven asosyal kahramanımız pek özgün bir kişilik değil. biraz ben10 özentisi gibi duruyor. kumral saçlı ve renkli gözlü olduğuna göre türkiye'nin kıyı kesimlerinde doğmuş olmalı.

okulun mimarisine bakınca akp iktidarındaki okul mimarisine hiç benzemiyor. akp döneminde okullar toki, cumhurbaşkanlığı külliyesi gibi dört köşeli basık çatılarıyla hemen dikkat çekiyor. estetik zzevkten yoksun okullarımız var.

yüzlerce defa okul gezisiyle yerebatan sarnıcı'nı geziyorlarmış. hani bir yabancı izlese sanır ki türkiye'd eğitim sistemi japonya gibi. biz çocuklarımıza sürekli antik kentler, bizans kalıntıları, harabeler filan gezdiriyoruz sanacak. halbuki sabah veriyoruz okul servisine 8 saat kafa dinliyoruz. akşam da çocuk yorgun bir şekilde eve geliyor. burada çocuklar memnun, aileler memnun, hükümet memnun. peki kim memnun değil? öğretmenler.

ana kahramanımız okulu kırıp gollom'un kocaman kulaklı haliyle savaşa girecek ama saçma bir kulak şakası yapıyor. bir de ukala ukala tirat atıyor. bu davranış şeklini en çok amerikan çizgi filmlerinde görüyoruz. ben10, powerpuff girls gibi çizgi filmlerde düşmanı aşağılama, laf sokma gibi davranışlar çocuklara aşılanıyor. oysa pokemon animesinde düşmanı aşağılayan ifadeler kullanılmıyor. tam tersine düşmanla adil bir savaş olması için teşvik ediliyor. genellikle roket takımı hep teknolojik silahlarla uçan balonla geliyor. tıpkı abd'nin atom bombası gibi, değil mi?

temaya ve seçilen renklere bakarsak istanbul'u akdeniz iklimini ve denizleri sembolize eden mavi tonlarını kullanmış. ancak davara'nın da mavi bir dev olması beni rahatsız etti. buradan anlıyoruz ki davara karakteri aslında hint mitolojisindeki mavi tanrılardan esinlenilmiş. tıpkı avatar filmi gibi.

sonuç olarak davara efsanesi ne bir görsel şölen ne de didaktik bir eser. sanatçı çizim yeteneği doğrultusunda hiç bir öğretisi ve alt metni olamayan 'bir hikaye' anlatmaya çalışıyor. bu yüzden basit, tatsız, ilgi çekmeyen, lisans bitirme projesinden öteye gidemeyecek bir ürün olmuş. ürün de demek istemiyorum yapıt da demek istemiyorum. adını sen koy. çünkü pazarlanacak bir tarafı yok. ne muhteşem yüzyıl ne kurtlar vadisi, ne de koreden ithal ettiğimiz senaryolarla yeniden kurgulanan sıkıcı türk dizilerigibi.

yani türkler anime yapamaz. kendi tarihinden ders çıkartamayan bir ulus kendi kültürel değerlerini başka uluslara aşılayamaz. osmanlı imparatorluğu kültür mirasını sahiplendik ama tarihimizle yüzleşmedik. sahte bir saltanat dizisi çekildi. arap ülkelerine de konusu derin devlet ve mafya örgütlenmesi olan kurtlar vadisi'ni ihraç ettik. ikisi de 'savaş' temasını işliyor değil mi? türkler o zaman kaostan beslenen bir millettir. ben bir yabancı olsam ve şu dizilere maruz kalsam kafamdaki türk imajı şöyle olur; mafyatik, imparatorluk özlemi içinde, davranışlarının sonunu düşünmeyen, kahraman olmak için yaşayan, toplumsal bir amaç uğruna hareket etmeyen, bencil, merkezcil, dost edinmeyen, dostlarına güvenmeyen, kavgacı, eleştiriye kapalı, aniden öfkelenen ...

şimdi lütfen bu soruyu siz cevaplayın.

türkler hangi kültürel değerlerini sahiplenmelidir?
devamını gör...

ekşi buraya daha fazla yazar gitmesin diye 3000 çaylağı yazar yaptı. buna rağmen tam tersine saat 11 12 gibi online yazar sayısının 350 leri geçmesi durumudur. yani buraya gelen yazarlar burayı sahiplendi ve kemik bir kitle oluştu. artık geri döndüremezsin beybi. onun yerine size bir dürüm yollayalım.
devamını gör...

zenginin horozuda yumurtlar.
devamını gör...

en çok etkilendiklerimden biri halil ibrahim kardeşlerin hikayesidir.
vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. büyüğü halil. küçüğü ise ibrahim. halil; evli ve çocuk babası. ibrahim ise bekârmış. ortak tarlaları varmış iki kardeşin... ne mahsul çıkarsa, ikiye pay ederlermiş. bununla geçinip giderlermiş. bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı… ikiye ayırmışlar. iş kalmış taşımaya. halil, bir teklif yapmış :
- ibrahim! kardeşim, ben gidip çuvalları getireyim. sen buğdayı bekle.
- peki abi demiş ibrahim. ve halil gitmiş çuval getirmeye. o gidince, düşünmüş ibrahim:
- abim evli, çocuklu. daha çok buğday lazım onun evine. böyle demiş ve kendi payından bir miktar atmış onunkine...az sonra halil çıkagelmiş.
- haydi ibrahim, önce sen doldur da taşı ambara demiş.
- peki abi..!
ibrahim, kendi payından bir çuval doldurup düşmüş yola...
o gidince, halil düşünmüş: demiş ki:
- çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. ama kardeşim bekâr. o daha çalışıp, para biriktirecek. ev kurup evlenecek. böyle düşünerek, kendi payından atmış onunkine birkaç kürek...
velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atmış diğerine.
bu, böyle sürüp gitmiş...
ama birbirlerinden habersizlermiş. nihayet akşam olmuş. karanlık basmış. görmüşler ki, bitmiyor buğdaylar. hatta azalmıyor bile...
hak teala bu hali çok beğenmiş.
buğdaylarına bir bereket vermiş, bir bereket vermiş ki...
günlerce taşımış iki kardeş, bitirememişler.
şaşmışlar bu işe...
aksine çoğalmış buğdayları.
dolmuş taşmış ambarları.

bugün "bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
bu bereketin adı: halil ibrahim bereketidir...
alıntı
allah halil ibrahim sofralarının bereketini,huzurunu,birliğini versin cümlemize.
devamını gör...

günde 12 saat çalıştırılan ve kazandığı para ile ancak gıda alabilen insan olabilir.
devamını gör...

tam olarak 15-16 haftalık, yeni yumurtlamış tavuklara verilen isim.

hiç değilse bizim buralarda öyle diyorlar.
devamını gör...

soru eki kullanmayıp jest minik ve vurgu ile cümleme soru anlamı verebiliyorum.
devamını gör...

hasta olduğum için cumartesi planımın çöp olması.
devamını gör...

cidden ya eskiden ne güzel "arkadaş olalım mı?" diyorduk ya da birinin annesi "hadi kardeşle oynayın" diyordu. şimdi kimse kimsenin yüzüne bakmıyor. yaklaşık 3 aydır oturduğum apartmanda selam bile veren yok.
devamını gör...

otobüse binen teyze vatandaşın gözünde haklıdır ama (bkz: bebeğin donundan medet ummak) gafletine düşen yöneticilerin vicdanında haksızdır.

emekli olup da çalışan vatandaşlara 'çift dikiş atıyorsunuz' diyenlerin ama lise mezunu dahi olmayan güreşçiyi banka yönetimine atayıp üstüne 6 farklı devlet dairesinden maaşlar verenlerin vicdanında haksızdır.

ekmek parası kazanmak kolay bir şey değildir.

hayat (bkz: itibardan tasarruf olmaz) deyip her yere saraylar, villalar yaptıranların gördüğü gibi toz pembe değildir.

bu pandemi sürecinde vatandaşına 1 ekmek, 5 maske bile dağıtmayı beceremeyen yetkililer, tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan parayla ırak başbakanı'na rakılı mezeli ziyafet vererek vatandaşı ne kadar önemsediklerini(!) göstermişlerdir.

eğer bir yasak konuluyorsa, o yasak olan şeye bir alternatif de gösterilmesi gerekir.

' taksiye binsin' diyenler ahlak yoksunudur.

bu ülkede dolmuş parası olmadığı için işe kilometrelerce yürüyüp giden insanlar var çünkü...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

**
ulugöl, gölköy, ordu.
devamını gör...

dünyanın en tatlı en güzel en şapşal kedisi.
yemelere parçalamalara doyamazsınız.
biz doyamıyoruz.
bir ısırış bu kadar mı tatlı olur?

mesela elinizden yoğurt süt yalamaya bayılır tatlı diliyle.

hele o patiler yumuşacık bembeyaz patiler...

o dünyanın en huzurlu uykusunu çekerken siz hayran hayran onu seyredersiniz.
ama asla öyle uyuyamayacağınızı da bilirsiniz.

her zaman tatlı olmuyor elbette havada uçan kaçan şeyleri avcı maharetleriyle bir güzel yakalayıp mideye indiriyor. biraz pisboğaz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


unutmadan yıldızlı komünist şapkası ona çok yakışıyor.
bir gün mama devrimi yaparsa afişleri bu pozla süsleyebilir.

evet ı am melting lannn melting'in sevmelere hiç mi hiç doyamadığı ve doyamayacağı kedisi miço' yu anlatmak çok zor.

o bir masumiyet müzesi.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim