annem "herkes psikolojik sorunlarım var deyip işten güçten kaçıyor, kalk gez dolaş bir şeyin kalmaz" diyerek benim sorunlarımı küçümsemişti ama bana majör depresyon teşhisi konulunca gerçekle yüzleşti mecburen...
devamını gör...

ingiliz yazar holly seddon tarafından yazılan ilk baskısı 2016 yılında yapılan psikolojik gerilim , kurgu türündeki kitap .

not: kitapla aynı ismi taşıyan bir film hatta film serisi var fakat kitapla filmin alakası yoktur .

önce kitabı keşfedişimden bahsetmek istiyorum . şöyle ki :


gillian flynn, laura lippman ve paula hawkins sevenler için holly seddon’dan, okuru daha ilk sayfasından esir edecek, şaşırtıcı dönemeçlerle, başarılı bir şekilde yaratılmış karakterlerle ve sürükleyici psikolojik gerilim öğeleriyle dolu bir çıkış romanı geliyor. bazı sırlar asla ölmez. sadece kilit altında tutulurlar.


burda asıl ilgimi çeken paula hawkins ismi çünkü kendisinin "trendeki kız" isimli kitabını bayıla bayıla okumuştum .
üstelik"cerrah" ve " çırak" kitaplarını çok severek okuduğum tess gerritsen hanım kitap için " keskin bir final ve iç içe geçmiş karakterler… trendeki kız'dan beri hiçbir gerilim romanı beni bu kadar etkilememişti." demiş bunları görünce tabi gaza geldim zaten trendeki kız'dan sonra okuduğum kitaplar beni pek etkilemiyordu açıkçası . ( bunu siyah kan isimli romanla aşabildim . )
okumaya başladım ama maalesef pek sevemedim . bir kere evet hikaye güzel başlıyor merak uyandırıyor bu çok güzel üstelik sonunda şaşırttı bu da çok güzel ama kitap 377 sayfa arasındaki kısımlar ne yazık ki biraz sıkıyor insanı .


uzun zamandır karanlıkta bekleyen ve arapsaçına dönmüş gerçekler üzerine yazılmış hızlı tempolu bir çıkış romanı.
-new york times çoksatan yazarı kimberly mccreight-

çok sürükleyici… seddon'un anlatım tekniği çok güçlü… inşa ettiği dünya kesinlikle büyüleyici ve etkileyici bir biçimde karanlık.
-kirkus reviews-

"fazlasıyla etkileyici."
-marian keyes-

"nefesinizi tutun, işlerinizi bırakın, aslına bakarsanız bu çıkış romanını bitirene kadar tüm planlarınızı unutun çünkü bu roman sizi ilk sayfadan esir alacak… fevkalade, etkileyici ve mutlaka okunması gerekiyor."
-glamour-

"sizi etkisi altına alacak bir roman mı arıyorsunuz? bu psikolojik gerilim romanı tam aradığınız kitap."
-new magazine-
(tanıtım bülteninden


yorumlar çok iştah açıcı değil mi?
böyle olunca beğenmedim diye kendimi suçlu bile hissetiğim oluyor. belki de kitabı yanlış zamanda okudum . bilemiyorum . ayrıca kitapta biraz da "müge anlı " havası da var okuyanlar bilir . yani bana öyle geldi .

konusunu merak edenlere :


amy stevenson, sıradan bir yaşamı ve sıradan sorunları olan bir genç kızdı. ama amy'nin bir sırrı vardı, onu kendi vücudunda bir mahkûma dönüştürecek kadar tehlikeli bir sır. bilinci ve kâbusları arasında sıkışıp kalmış olan amy, on beş yıldır birilerinin onu kurtarmasını ve yaşadığı korkunç saldırının sorumlusunu bulmasını bekliyordu.
çalıştığı gazeteye hazırladığı bir yazı için hastaneyi ziyaret eden alex gündüzleri susuzlukla, geceleri boğulmakla savaşıyordu. ta ki amy stevenson ile karşlaşana kadar… amy'yi gören alex gençlik yıllarından hatırladığı hikâyenin araştırılmaya değer olduğunu düşünmüştü. genç kızın hayatına ve yaşadıklarına dahil oldukça görünenden daha fazlası olduğunu keşfetmiş ve aradığı tek kurtuluşun amy'ninki olmadığını fark etmişti. fakat tek tanığı, yaşadıklarını anlatamayacak durumda olan bir olay nasıl çözülebilirdi?


böyle dostlarım takdir sizin okuyacaklara bol keyifli ve gerilmeli anlar diliyorum.
devamını gör...

adam gibi yaşadı, adam gibi öldü. hepimizi bekleyen malûm sona ya da başlangıca doğru yelken açtı. artık gerçekten demirin tuncuna kaldık
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

m.ö.99 - m.ö.55 yılları arasında yaşayan, epikurosfelsefesini benimsemiş ve batı dünyasının tanımasında öncü olmuş romalı düşünür ve şairdir. ölümü kendi elinden olmuştur. yazılarını tamamlayamadan aklını yitirmiş, kılıcın üzerine atlayarak yaşamına son vermiştir.

felsefesini benimsemiş olduğu epikuros'un görüşlerinin üzerine katarak, günümüzde bilinen tek eseri, evrenin yapısı (de rerrum natura)nı yazmıştır. insanın, ölüm ve tanrı korkusundan arınıp, anda mutlu olarak yaşaması gerektiğini savunarak;ölüm düşüncesinin, tanrı korkusunun mutluluğa engel olduğunu düşünür.
devamını gör...

ibrahimoviç'in ruhu, astral seyahatle diabate'nin bedenine girmiş.
devamını gör...

google sayesinde bugün biyografisini okuduğum ilk türk tıp doktoru kadın.

beni etkileyen kısmı ise süt damlası bakımevleri'ni kurması olmuştur.


anne sütünden kesilen ve steril süt içme imkânından mahrum olan çocuklar için fransız kızılhaç'ı tarafından kurulup 1925'te himaye-i etfal cemiyeti'ne bırakılan süt damlası bakımevi'nin başına geçen safiye ali, gönüllü çalışmalarıyla bakımevine etkinlik kazandırmıştır. süt damlası'ndaki çalışmaları kadınları emzirmeye teşvik etme; yetersiz beslenen çocukların sağlıklı beslenebilmeleri amaçlı eğitimler düzenlemeye odaklı idi. safiye ali ayrıca sütten kesilmiş 1 yaş sonrası hasta ve zayıf çocukların bakımı ile ilgilenmek üzere hilal-i ahmer hanımlar merkezi küçük çocuklar muayenehanesi'ni kurdu.


anne sütünün önemini o zamanlar anlatmaya çalışan bu güzel doktorumuzu rahmetle anıyorum.
kamu spotu ilk 6 ay ekstrem şartlar dışında anne sütü dışında bir şey vermemeniz tavsiye olunur.
devamını gör...

eğer mutlu olup enerjin yükselicekse, kendine bir hayrın dokunacaksa bunda bir sıkıntı yok. ama başkalarına zora sokacaksa ilgi bağımlılığı yaratıyorsa
-ki histrionik kişilik bozukluğuna kadar gidebilir- o zaman tehlikeli bir durumdur. özel olduğunuzu herkes bilmek zorunda değildir. ruhunun derinliklerinde bir hazine keşfetmiş olabilirsin onu kendini iyileştirmek için kullan başkalarından bir şey bekleme.
kendini okyanusta bir damla sanma. bir damlanın içinde kocaman bir okyanussun.
mevlânâ celâleddîn-i rûmî

bugünlük motivasyonumuzu da aldık. yarın ne olur bilemeyiz? okyanusta mı boğuluruz dere'de mi? özel ve güzel günlere... batırıp batırıp çıkardım sudan yine.*
devamını gör...

acun ılıcalı

emrah

demet akalın

ali şan

ve tabiiki nihat doğan (bkz: kambersiz düğün olmaz)
devamını gör...

sabah erken kalkma nedenidir. şu oyunu şu ana kadar oynadığım en iyi 3. oyundur ((gbkz: pokemon firered)) animesi şu ana kadar izlerken en çok zevk aldığım dizidir. tasolarını oynamayı pek beceremezdim sürekli kökülürdüm kardeşim gider onları geri kökerdi.
devamını gör...

adı damağımda kalması üzerine biraz spoiler içerebilecek olan bir entry girmeme sebep olacak güzellikteki film. siz dışarıdan bakan bir çift gözsünüz bir kere filmde. hiç kendinizi filmdeki herhangi birinin yerine koyamıyorsunuz, koymayın da zaten. filmin müziksiz olmadığını bilmiyordum en başta mute moduna aldım sandım, ama başlangıçta hiç müzik olmadığı gibi filmin devamı ve bitiminde de bir kuple bir şey duyamadık. bu da filmin gerçek yaşam öyküsü gibi hissedilmesine sebep olan bir durum. al pacino, ah al pacino... 30' lu yaşlarındaki al pacino daha o zamanlardan bağırmış buram buram ben oyuncuyum diye. yakın çekimdeki gözleri, o bir çift elayı görüp de etkilenmeyecek hatun milleti yoktur, erkekler de etkilenebilir sakınca yok. ben olsam etkilenirdim yani. afişinde dediği gidi "allah yardımcıları olsun" luk bir çift var gözlerimizin önünde. önce aşklarını, sonra saygılarını ve en sonunda hayallerini, kendilerini, umutlarını kaybettiklerine birer birer şahit oluyoruz. filmde öyle olağan dışı bir senaryo durumu yok, requiem for a dream gibi tam isabet yediğiniz yumruklar da yok. filmden yapılacak çıkarım tamamen izleyiciye bırakılmış. zaten dan diye bitiyor ve "yaa, bu kadar mı amaaa!" diyorsunuz. tükenmiş hissettiğiniz zamanlar harici izlemeniz yazarın naçizane tavsiyesidir.
devamını gör...


(bkz: simyacı)
bir şeyi gerçekten istediğin zaman, arzunu gerçekleştirmeni sağlamak için bütün evren işbirliği yapar.
....
seni seviyorum, çünkü bir düş gördüm, sonra bir krala rastladım, billuriye sattım, çölü geçtim, kabileler savaşa tutuştular ve bir simyacının oturduğu yeri öğrenmek için bir kuyunun yanına geldim. seni seviyorum, çünkü bütün evren sana ulaşmam için işbirliği yaptı.
devamını gör...

buralarda gelip, yazma yetisini gösterebilen koca koca insanların,
bu espriyi yaparak, korkaklıklarını dışa vurma durumudur ve baymış bir söylemdir.
soğuk silivri'den korkuyorsan, buralarda hiiç durma, git kumda oyna dediğim durum...

edit: benim etim budum ne ki, kime ne kısıtlama getireyim.
aşağıda yazar, büyük bir coşkuyla adeta yırtınmış, ' yeter artık yeter ' diyerek .
bu benim fikrim, açıkça da dile getirdim.
bu bir kısıtlama, müdahale etme değil, sadece bir tespit.
korkudur sebebi veya espri, bu önemli değil, gerçekten olur olmaz her yerde karşıma çıkan ' silivri soguktur' gibi bir saçma sapan söyleme de ben 'yeter artık yeteeer ' dersem, ne olacak , nereye gider bunun sonu ?

ben de fikrimi söyleyeceğim, siz de , diğerleri de .

haa, isteyen buna önem verecek, kendine bir pay çıkaracak, istemeyen, beğenmeyen pas geçecek.

bu gibi durumlara bu şekilde tepki göstermenin doğru olmadığını düşünüyorum.

bir tarafın özgürlüğü savunulmaya çalışılırken, benim özgürlüğüm kısıtlanmaya çalışılıyor ki doğru bir yaklaşım değil.
devamını gör...

4721 sayılı türk medeni kanunu’nun 187. maddesine göre evlenen kadının kocasının soyadını kullanması zorunludur. düzenleme, kadının soyadını ancak eşinin soyadının önüne gelmek suretiyle kullanmasına izin vermiş ve bunun için de evlendirme memuruna veya evlilik sonrasında nüfus idaresine başvuruda bulunmasını gerekli kılmıştır. görüldüğü üzere türk medeni kanunu’nun 187. maddesi, evlenen kadının yalnızca kendi soyadını kullanması imkanını tamamen ortadan kaldırmaktadır.

kadının evlenme ile salt kendi soyadını kullanma imkanının bulunmaması gerek hukuktaki eşitlik ilkesi, gerekse ayrımcılık yasağı kapsamında tartışılmaktadır. zira evlilik ile diğer eşin soyadını kullanma zorunluluğu sadece kadın için söz konusu olup, erkek eş için bu şekilde bir zorunluluk kanunda yer almamaktadır.

eşitlik ilkesi ile ayrımcılık yasağının yanı sıra konu özel yaşama saygı hakkı kapsamında da defalarca yargı mercilerinin önüne gelmiştir. kişinin hayatını sürdürürken kullandığı isim, özel yaşamının en önemli unsurlarından biri olarak görüldüğünden hakkın kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve evlilik ile değişmesi zaruretinin hakkın ihlali olduğu gerekçeleriyle pek çok başvuru yapılmıştır.

yeni türk medeni kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 743 sayılı kanun yürürlükten kalkmışsa da kadının soyadına ilişkin düzenleme değişmemiş, bu sebeple yeni kanun vasıtasıyla da giderilemeyen hak ihlali tekrardan anayasa mahkemesi nezdinde iptal davasına konu edilmiştir [1]. anayasa mahkemesi iptal başvurusunu, “‘kadın evlenmekle kocasının soyadını alır' kuralının aile birliğinin korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzenli tutulması” gibi önceki kararıyla paralel gerekçelere dayanarak tekrardan reddetmiştir. iptal davaları bakımından, aynı konuya ilişkin mahkeme’ye on yıl başvuru yapılamaması yasağı getiren anayasa’nın 152. maddesi sebebiyle, 187. maddenin on yıllık süre boyunca tekrardan mahkeme’nin önüne getirilmesi imkanı bulunmamaktadır. ancak her ne kadar düzenleme iptal davasına konu edilememekteyse de, bireysel başvuruya konu edilmesi mümkündür. anayasa mahkemesi’ne temel hak ve özgürlüklere ilişkin bireysel başvuru yapılmasının önü açıldığından bu yana mahkeme bu konudaki pek çok başvuruyu incelemiş ve iptal davalarındaki görüşünün tam tersi yöndeki tespitlerini ortaya koymuştur.

anayasa mahkemesi’nin kadının soyadına ilişkin görüşünün değişmesinde konu hakkındaki avrupa insan hakları mahkemesi kararları da etkili olmuştur. düzenleme gereği kendi soyadlarını kullanma imkanı bulunmayan evli kadınlar hukuk mahkemeleri nezdinde taleplerini sunmuşlar, ancak türk medeni kanunu md. 187 gereği talepleri reddedilince konuyu avrupa insan hakları mahkemesi önüne taşımışlardır. mahkeme’ye göre, devletlerin kadınlara karşı evlilik ve aile ilişkileri konusundaki ayrımı önlemek adına gerekli bütün önlemleri almak ve kadın-erkek eşitliğine dayanarak kadınların aile adı gibi konularda erkekler ile eşit kişisel haklara sahip olmasını sağlamak şeklinde yükümlülükleri vardır [2]. aihm söz konusu yükümlülükler bakımından türkiye’nin de taraf olduğu kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ne atıfta bulunmuş ve sözleşmeye taraf olan devletlerin, sözleşme kapsamındaki gereklilikleri sağlamak adına pozitif yükümlülükleri olduğunu eklemiştir. buna göre türk medeni kanunu md. 187 ile getirilen zorunluluk devletin sözleşmedeki yükümlülükleri sağlamak bakımından başarısız olduğu anlamına gelmektedir. aihm kadının soyadına ilişkin mahkeme’ye yapılan başvurularda, türk medeni kanunu md. 187 bakımından sözleşmenin 8. maddesiyle bağlantılı olarak sözleşme’nin 14. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir [3].

anayasa mahkemesi de bireysel başvuru usulünün başlamasının ardından yukarıda yer alan aihm kararlarına gönderme yapmış, bununla birlikte anayasa’nın 90. maddesinde yer alan ve uluslararası sözleşmelere üstünlük tanıyan düzenlemeyi ihlal kararlarında gerekçe göstermiştir. anayasa’nın 90. maddesine göre, temel hak ve özgürlüklere ilişkin iç hukuk düzenlemeleri ile bu konularda devletin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin çatıştığı hallerde uluslararası sözleşme hükümlerine üstünlük tanınacaktır. düzenleme uyarınca kadının soyadı meselesinde de türk medeni kanunu’nun 187. maddesi değil, kadının kendi soyadını kullanmasına imkan tanıyan avrupa insan hakları sözleşmesi ve kadına karışı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi’ndeki ilgili maddelerin somut uyuşmazlıklarda uygulanması gerekmektedir [4]. bu sebeple anayasa mahkemesi önüne gelen başvurularda, somut uyuşmazlıkta uluslararası sözleşmeler yerine türk medeni kanunu’ndaki düzenlemenin uygulanmasının hukuka uygun olmadığını belirtmiş ve yargı mercilerinin kadının kendi soyadını kullanması taleplerinin reddini hukuki bulmamıştır. mahkeme söz konusu hukuka aykırılığın anayasa’nın 17. maddesinde yer alan kişinin manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkının ihlalini oluşturduğu şeklinde karar vermiştir [5].

anayasa mahkemesi’nin konuya ilişkin kararlarının akabinde yargıtay hukuk genel kurulu da aynı yönde kararlar almıştır. yhgk’nın 30.09.2015 t., 2014/2-899 e., 2015/2011 k. sayılı kararında türk medeni kanunu’ndaki 187. madde uygulamasının, kadının soyadı bakımından cinsiyet yönünden ayrımcılık oluşturduğu ve konu hakkında uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiği ifade edilmiştir.

nüfus müdürlükleri evli kadınların konu hakkındaki başvurularını türk medeni kanunu’nu gerekçe göstererek reddetmekte olsa dahi, talebin aile mahkemelerine yapılmasıyla kadının kendi soyadını kullanması imkanı mevcuttur. evli kadın, evlenme ile isminin değişmesinin akabinde yetkili aile mahkemesine dava açarak yalnızca kendi soyadını kullanma talebini sunabilmekte ve davanın sonucunda ilgili nüfus müdürlüğü nezdinde kimlik bilgilerinin değişmesi sağlanmaktadır. böylece türk medeni kanunu’nun 187. maddesi hakkında anayasa mahkemesi nezdinde tekrar iptal davası açılabilecek süreye değin hakkın hukuka aykırı şekilde sınırlandırılmasının önüne geçilmektedir.

dipnotlar:

[1] aym, 10.03.2011 t.2009/85 e., 2011/49 k.
[2] aihm, ünal tekeli/türkiye, başvuru no: 29865/96.
[3] aynı yönde, aihm, levendoğlu abdulkadiroğlu/türkiye, başvuru no: 7971/07.
[4] anayasa mahkemesi konuya ilişkin bireysel başvurularda gerek kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesi (cedaw), gerek avrupa insan hakları sözleşmesi, gerekse birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklar sözleşmesi (bm mshs)’nin ilgili maddelerine atıfta bulunmuştur:
aihs md. 8/1: “herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.”
cedaw md. 16: “1. taraf devletler evlilik ve aile ilişkileri ile ilgili bütün konularda kadınlara karşı ayrımcılığı tasfiye etmek için gerekli her türlü tedbiri alır ve özelikle erkeklerle kadınların eşitliğini öngören aşağıdaki hakları tanır:

g) soyadı, meslek ve iş seçme hakları da dahil, karı ve koca olarak aynı kişisel haklara sahip olma..”
bm mshs md.23/4: “bu sözleşmeye taraf devletler, eşlerin evlilik konusunda, evliliğin devam ettiği sürece ve boşanmada eşit hak ve yükümlülüklere sahip olmaları için gerekli önlemleri alır.”
[5] aym sevim akat eşki başvurusu, başvuru no: 2013/2187, neşe aslanbay akbıyık başvurusu, başvuru no: 2014/5836, gülsim genç başvurusu, başvuru no: 2013/4439.
devamını gör...

kuresel temizlik kriziyle mucadele etmek amaciyla 2001 yilinda birlesmis milletler tarafindan ilan edilen gozlem gunu. o donem tabi resmi degilmis.
2012 yilinda tamamen resmilesmistir.
her yil 19 kasimda kutlaniyor. ayni zamanda dunya erkekler gunuyle ayni gun.
cok boktan bir gun bence adindan da anlasilacagi gibi.

dunyada inanilmaz rakamlarda acik diskilama yapildigini bunun kuresel zararlarini, yiyeceklerimize sularimiza zararlarini, soluma ve sagligimiza zararlarini andigimiz onemli bir gun aslinda.
sanitasyonunun onemini vurguladigimiz bir gun.
bill gates'in bu konuda az gelismis ulkeler icin yaptigi yiginla sihhi tesisat projesi bulunmakta.
keyfinden yapmiyor. az gelismis ulkelere acidigi icin de yapmiyor. yemen gibi ulke vatandaslarina asik da degil.
yapiyor cunku gelismis ulkeler gelecegi her zaman on goren ve sorunlari duzeltmek icin adim atan ulkeler olmuslardir.
isteyen netflix'de inside bill's brain belgeseline goz atabilir.
bu konuyu ilk bolumde anlatiyor.

nasil kutlaniyor?
her zamanki aliskin oldugumuz yuruyus ve pankartlarla ama degisik olan tek sey sicma pozisyonunda oturarak eylemler yapiliyor.
turkiye'de olmayabilir ama tum dunya bugunu gercekten kutluyor.
kutlanmasi gerektigini de desteklemeye basladim bu kadar detay ogrendikten sonra.
cunku sagliklama yapmadan dogaya biraktigimiz her atik yazin yedigimiz hurmalar atasozundeki gibi kisin tirmalayacak.
dengeyi bozuyoruz ve hastalik yaratiyoruz.

kutlu olsun dunya tuvalet gunumuz.
devamını gör...

bu şarkı hayatımı değiştirdi. kendimi tanımama ve hayatı anlamama vesile oldu. her duyduğumda çok derin hislere kapılıyorum. deneyim hayatın en önemli hazinesidir benim görüşüme göre. deneyim kazanılmamış bir hayat yaşanılmamış bir hayattır. unutmayın ki deneyimler,insanları zafere götürür.
devamını gör...

boyunda iyimiş.
maşallah endamın güzel.
boyun posun yeter.
ideal boydasın.
öyle deme olm boyun çok iyi.

evet! allah boy vermiş gerisine de amaaan banane demiş.
devamını gör...

kuruluşu, birinci dünya savaşı sırası ve sonrasında, düşman kuvvetlerinin toplumumuz içinde alkol, uyuşturucu gibi zararlı ve bağımlılık yapan maddeleri yaygınlaştırmalarına ve işgale karşı direniş ruhunu darmadağın etmelerine engel olmak için sultan vahdettin'in izni ile doktor mazhar osman başta olmak üzere o dönemin aydınları tarafından 5 mart 1920 tarihinde istanbul'da kurulmuştur. ilk kurulduğunda ismi hilal-i ahdar olarak geçiyordu.
ilk önce alkol bağımlılığı ile mücadele amaçlı kurulmuştur. daha sonra hem sağlık kuruluşu ve sivil toplum kurumu olarak da çalışmalarına devam etmiştir.

başta ingilizler olmak üzere, işgal güçlerinin amacı ülkelerinden getirmiş oldukları türlü türlü uyuşturucu, alkol ve benzeri keyif verici, bağımlılık yapan maddeleri istanbul ve anadolu'da yaygın hale getirtmek , bu sayede bir gevşeme ve hissizliğe sebep olup ülkedeki ulusal mücadele ruhunu baltalamak ve direnişin altını oymak istemişler ama bir grup yurtsever aydın bu tehlike karşısında örgütlenip bugünkü yeşilay kurumunun temellerini atmışlar. kurulduğu 1-7 mart tarihleri ülkemizde yeşilay haftası olarak kutlanmaktadır. kurum, bugün de zararlı alışkanlıklar ile savaşmak ve gençlerin bağımlı olmasına engel olmak için aynı çabayı gösteriyor.
devamını gör...

bakınız işte bu salaklıktır. hani 50 milyon dolara satılan düz renk tablolarlar ile dalga geçiyorduk ama orada en azından sergilenebilecek bir eser var. asıl mallık tanımı budur.

büyük ihtimalle kara para aklamak için kullanılacaktır. dünya üzerinde hiçbir insan da bunun "sanat" olduğunu bana kabul ettiremez.
devamını gör...

bir kitap okuyormuşum gibi düşün. delicesine sevdiğim bir kitap. ama artık onu çok yavaş okuyabiliyorum. bu yüzden de, sözcükler arasındaki boşluk o kadar büyüyor ki, artık sonunu getiremiyorum.

seni hala hissedebiliyorum. ve hikayemizdeki sözcükleri. ama bunu artık sadece kelimelerin arasında mesafelerin olmadığı bir yerde yapabiliyorum. maddesel dünyaya benzemeyen bir yerde. başka bir şeyin var olup olmadığını bile bilmediğim bir yerde. seni çok seviyorum. olduğum yer artık burası. olduğum kişi artık bu. gitmeme izin ver. ne kadar istesem de, artık kitabını okuyamam.

"her (2013), spike jonze"
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim