başka gelecek var mı diye soran garson
başlık "dünyanıneniyibeşbininciyazarı" tarafından 05.12.2020 03:31 tarihinde açılmıştır.
1.
ne zaman bir restoranta gitsem, yalnızlığımı, garipligimi yüzüme vururcasina, sevgilin yok mu lan senin dercesine, koca masayı tek başına işgal etmeye utanmıyor musun diye düşünürcesine, başka gelen var mı diye soran mal garson. yok lan işte yok. olsa niye ayrı ayrı gelelim arkadaşım. işine baksana sen. sanki damsız diskoya girmeye kalkistik.
devamını gör...
2.
ona göre muamele yapacaktır.
devamını gör...
3.
var tabii ki diyip, her seçimimizin yeni bir gelecek yarattığından bahsetmemiz gereken garsondur. hatta şu vakte kadar, bunu yapan bir versiyonunuz çoktan olmuştur. evet.
devamını gör...
4.
var anan gelecek hayvan adam.
yalnız insanları üzmeyelim.
yalnız insanları üzmeyelim.
devamını gör...
5.
"yok" deyince "o zaman sizi şu masaya alalım." şeklinde devam eder mevzuya. şuraya alalım dediği de genellikle tuvalet yanı iki kişilik masalardandır. hayır, zaten mekan bomboş, neyin artistliğiyse.
tabi hal böyle olunca, yemek yemeden mekanı terk etmek farz olur.
edit: bir üstteki yazar arkadaş entry - nick uyumu olmuş yalnız..
tabi hal böyle olunca, yemek yemeden mekanı terk etmek farz olur.
edit: bir üstteki yazar arkadaş entry - nick uyumu olmuş yalnız..
devamını gör...
6.
salatayı ortaya mı yapayım abi diyen garson gibidir. adamın dibidir. sizi düşünür gelecek misafirinizi düşünür ve patronunun para kazanmasını ister. vah kral kardeşim benim.
devamını gör...
7.
yalnızlığınızı yüzünüze haykıran garsondur. yok derken sesiniz içinize kaçar ve garsonun suratında müstehzi bir gülüş meydana gelir.
devamını gör...
8.
işini sağlama almaya çalışan akıllı garsondur. bazıları hiç sormuyor o daha da kötü. garson siparişleri ona göre alacak ki sonradan sıkıntı çıkmasın.
devamını gör...
9.
garsonun sorması gereken 5 sorudan biridir. sırayla ne alırsınız , içecekleri tazeleyim mi devam ediyor musunuz , üstüne kahve veya çay ister misiniz. ilkini sormazsa düzen bozulur.
devamını gör...
10.
sabırsız garsondur. masadakilerin siparişini getir, masaya biri dahil olmadıkça ya da çağırılmadıkça elleşme bırak takılsınlar işte.
devamını gör...
11.
e.ö *, genelde tek başıma kafeye , yemek yemeye gitmeyi sevdiğimden bana sıkça sorulan soruydu.
hoş yalnız takılmaktan mutluydum, sorun etmiyordum ama sanki bana yalnızlık çok kötü bir şey gibi hissettirirdi. bir de sorunun sonrasında ‘yok’ cevabı aldıysa, masanın etrafındaki tüm sandalyelerin alınması ve sizi tek masa, tek sandalyeye mahkum etme durumu vardır ki düşmanımın başına gelmesin.
hoş yalnız takılmaktan mutluydum, sorun etmiyordum ama sanki bana yalnızlık çok kötü bir şey gibi hissettirirdi. bir de sorunun sonrasında ‘yok’ cevabı aldıysa, masanın etrafındaki tüm sandalyelerin alınması ve sizi tek masa, tek sandalyeye mahkum etme durumu vardır ki düşmanımın başına gelmesin.
devamını gör...
12.
yalnızlığı yüzüne yüzüne vuran ve bence bundan hoşlanan garsondur.
ha ha ha ibişe bak koca mekanda tek oturuyor kös kös diye içinden söylenip zevklenmiyorsa ben de hiçbir şey bilmiyorum.
ha ha ha ibişe bak koca mekanda tek oturuyor kös kös diye içinden söylenip zevklenmiyorsa ben de hiçbir şey bilmiyorum.
devamını gör...
13.
var . gelecekteki güzel günler . ama sen bekleme garson.
devamını gör...
14.
lise zamanlarında, lise 2 falanım herhalde...
o zamanki kız arkadaşımla aramız bozuk gibi ama ben sebebini bilmiyorum. yani bi' soğuk davranıyor.
farklı okullardayız, dershanelerden çıkış saatlerimiz farklı. ben önce çıkıyorum (aslında 2 hafta sabahçı 2 hafta öğlenciydik dersanede. o hafta sabahçı olduğum haftaydı)... mesajlaştık (o zamanlar sms paketleri falan yok, 1 sms bile acayip para yazıyor faturaya. yaşlanmışız yahu!) genellikle gittiğimiz cafede buluşacağız... ben de gönlü olsun diye bir tane kırmızı gül aldım, çantama koydum (ulan ne kekoymuşuz da haberimiz yokmuş) koyuldum cafenin yoluna.
tabi oturunca, garson geldi, "başka gelecek var mı"dan ziyade "kız arkadaşınız gelecek mi" sorusunu sordu çünkü cafeye damsız almıyorlar normalde. biz de sürekli oraya takıldığımız için eleman yanıma bir kız gelebileceğini biliyor ama yine de emin olmak istiyor. ben de tabii ki diyip gönderdim elemanı. ama bekle bekle bekle... gelen giden yok! telefon da kapalı! bir saatten fazla tek başıma oturdum sanırım, sonra kalktım... eve giderken birkaç tane bira aldım (ahaha kafaya gel!), evde de çantama attığım gülü çıkarıp ona bakarak içtim... sonra gülün yapraklarını koparıp çöpe attım falan...
akşam bir sms geldi, yok dershanede hocalar gördü telefonu falan filan... etüt uzadı... böyle abidik gubidik bir şeyler salladı. safız işte, yiyoruz... sanırım ertesi gün yine neden olduğunu anlamadığım bir şekilde ayrıldık.
bu sefer ben tamamen iptal... bir de benden 2 3 yaş büyük, mezun bir arkadaşımla konuşuyoruz. teselli ediyor, olm sana kız mı yok bla bla bla diye... ama ben mircde nikimi falan değiştirip, sabahlara kadar saçma sapan triplere giriyorum. saat 4 gibi yatıp, 9da derste oluyorum. öğle arasına kadar da yarı uyur yarı uyanık takılıyorum...
sanırım sonraki hafta sonunda da, orta okuldan sonra farklı bir şehirde okumaya başlayan bir arkadaşım gelmişti, akşam görüşelim diye aramıştı... ben de öğlenciyim o hafta, dedim şu saatte çıkacağım sen şuraya geç ben gelirim...
sonra mesaj attı, geldim ben bekliyorum. işte içeri girince, sağ tarafta bilmem nerede vs diye... ben de çıkınca gittim, bir arkasındaki masada daha 1 hafta kadar önce benden ayrılan kız arkadaşımla, beni "sana kız mı yok olm" diye teselli eden arkadaşım el ele oturuyorlar. ikisiyle de göz göze geldik, ellerini bi' çektiler birbirlerinden! gülümseyip, arkamı dönüp çıktım... tabi bizim arkadaş mevzuyu bilmediği için arkamdan arıyor garibim...
heey gidi günler hey! velhasıl bazen garsonların o sorusu o an olmasa da sonradan çok can sıkabiliyor... bu da böyle bir anımdır.
o zamanki kız arkadaşımla aramız bozuk gibi ama ben sebebini bilmiyorum. yani bi' soğuk davranıyor.
farklı okullardayız, dershanelerden çıkış saatlerimiz farklı. ben önce çıkıyorum (aslında 2 hafta sabahçı 2 hafta öğlenciydik dersanede. o hafta sabahçı olduğum haftaydı)... mesajlaştık (o zamanlar sms paketleri falan yok, 1 sms bile acayip para yazıyor faturaya. yaşlanmışız yahu!) genellikle gittiğimiz cafede buluşacağız... ben de gönlü olsun diye bir tane kırmızı gül aldım, çantama koydum (ulan ne kekoymuşuz da haberimiz yokmuş) koyuldum cafenin yoluna.
tabi oturunca, garson geldi, "başka gelecek var mı"dan ziyade "kız arkadaşınız gelecek mi" sorusunu sordu çünkü cafeye damsız almıyorlar normalde. biz de sürekli oraya takıldığımız için eleman yanıma bir kız gelebileceğini biliyor ama yine de emin olmak istiyor. ben de tabii ki diyip gönderdim elemanı. ama bekle bekle bekle... gelen giden yok! telefon da kapalı! bir saatten fazla tek başıma oturdum sanırım, sonra kalktım... eve giderken birkaç tane bira aldım (ahaha kafaya gel!), evde de çantama attığım gülü çıkarıp ona bakarak içtim... sonra gülün yapraklarını koparıp çöpe attım falan...
akşam bir sms geldi, yok dershanede hocalar gördü telefonu falan filan... etüt uzadı... böyle abidik gubidik bir şeyler salladı. safız işte, yiyoruz... sanırım ertesi gün yine neden olduğunu anlamadığım bir şekilde ayrıldık.
bu sefer ben tamamen iptal... bir de benden 2 3 yaş büyük, mezun bir arkadaşımla konuşuyoruz. teselli ediyor, olm sana kız mı yok bla bla bla diye... ama ben mircde nikimi falan değiştirip, sabahlara kadar saçma sapan triplere giriyorum. saat 4 gibi yatıp, 9da derste oluyorum. öğle arasına kadar da yarı uyur yarı uyanık takılıyorum...
sanırım sonraki hafta sonunda da, orta okuldan sonra farklı bir şehirde okumaya başlayan bir arkadaşım gelmişti, akşam görüşelim diye aramıştı... ben de öğlenciyim o hafta, dedim şu saatte çıkacağım sen şuraya geç ben gelirim...
sonra mesaj attı, geldim ben bekliyorum. işte içeri girince, sağ tarafta bilmem nerede vs diye... ben de çıkınca gittim, bir arkasındaki masada daha 1 hafta kadar önce benden ayrılan kız arkadaşımla, beni "sana kız mı yok olm" diye teselli eden arkadaşım el ele oturuyorlar. ikisiyle de göz göze geldik, ellerini bi' çektiler birbirlerinden! gülümseyip, arkamı dönüp çıktım... tabi bizim arkadaş mevzuyu bilmediği için arkamdan arıyor garibim...
heey gidi günler hey! velhasıl bazen garsonların o sorusu o an olmasa da sonradan çok can sıkabiliyor... bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
15.
yalnız değil 'tek başına' takılmayı seven insanların varlığını bir türlü kabul edemeyen garson tipi.
devamını gör...
16.
dusunceli garsondur. severus. evet.
devamını gör...
17.
garsonun da tek derdi sizin ilişki durumunuzdu.
düşünceli davranmış işte. ona göre servise başlayacak.
iste ne isteyeceksen de gitsin servisini yapıp iki dinlensin.
düşünceli davranmış işte. ona göre servise başlayacak.
iste ne isteyeceksen de gitsin servisini yapıp iki dinlensin.
devamını gör...