#ödüllü filmler

öne çıkanlar | diğer yorumlar

2010 tarihinde gösterime girmiş 130 dakikalık bir micheal meore filmi, daha doğrusu belgeseli.

--- spoilerımsı birşeyler---

belgesel ilk olarak roma imparatorluğunun ihtişamı, ömrü ve çöküşü üzerine kısa bir özet ile başlıyor. ardından ekranda şöyle bir soru beliriyor: ''sonraki medeniyetler bizi nasıl anacak?''

film direkt bir kapitalizm eleştirisi ile giriş yapıyor konuya. kamu kuruluşlarının nasıl özel şirketlerce parsellendiği, sigorta şirketlerinin asıl varlık sebepleri, morgıç (evet morgıç) denen hedenin insanların başına neler açtığını, artık orta sınıf diye bir sınıfın kalmadığını, dünya toplumlarının giderek yalnızca zengin ve fakir sınıfı olmak üzere ikiye ayrılışını, wall street şeytanlarını, artık devletlerin bankaların üzerinde değil bankaların devletler üzerindeki mutlak hakimiyetini, devasa paraların legal mafya olan şirketler arasında nasıl akışının sağlandığı, toplumun nasıl oyuna getirildiği, insanların evlerinden zorla nasıl atıldığını, ronald reagan'ın başkan olmasının ardından yatan sebepleri, citibank'ı, toplumun iradesi ile reddedilen önergenin kongre üyeleri ile yapılan gizli kapaklı bireysel anlaşmalar sonrası nasıl kabul edildiğini, bunun sonucunda devlet hazinesinden wall street'e aktarılan 700 milyon doların bugün nerede olduğuna dair kimsenin bir fikri olmadığını, ultra zengin o 12 ailenin aslında bile isteye sömürdükleri ve ezdikleri halkın iradesinden nasıl korktuklarını, işçi sınıfının çok kalabalık olmasından yakınmalarının tek sebebinin demokratik oy sahibi olmaasını (çünkü zengin ile fakirin oyu eşit, bu nasıl olabilir?), ölü köylü dead peasants insurance adında bir uygulama ile şirket çalışanlarına yaptıkları sigorta ile şirketlerin nasıl devasa paralar kazandıklarını (örneğin genç kadın bir çalışanın ölümünden bankanın kazandığı para 81 milyar dolar -şaka gibi ama evet-), george bush ile wall street'in birbirlerini nasıl beslediğini, amerikan toplumunun obama seçimi kazandığı anda döktüğü mutluluk gözyaşlarını ve daha unuttuğum pek çok detay/kemik noktayı günümüz gerçek örnekleriyle bire bir anlatan bir yapım.

elbette tüm bunlar capitalism'in father'ı abd'de gerçekleşen olaylar. tüm dünyanın öz yansıması.
devamını gör...
filmin eksikleri var ve kesinlikle moore'un çok daha derin, bilimsel, etkili bir iş çıkarabileceğini biliyoruz. özellikle filmin sonlarına doğru yapılan kapitalizm'in karşısında demokrasiyle çıkınız çağrısı kesinlikle moore'un amaçladığı bir çağrı değildi. ancak toplumu dürtmek, kaşımak ve bunu yaparken korkutmamak adına gerçeklerden biraz olsun kırpmış olduğunu gördük.

''demokrasi'' dedikten sonra film çabucak bitirilip aslında enternasyonal marşla sonlandırılması tek çare ''devrim'' demenin bir başka yoluydu.

filmin en beğendiğim özelliği ise üslubu ve söylemesi gereken her şeyi gerçeklere dayandırarak göze sokması idi.
devamını gör...
bir michael moore belgeselidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
michael moore'u uzun zamandır takip ederim ve çektiği bütün belgeselleri ve yayımlanan kitaplarını okudum. muhalif olmanın ille de öfkeli olmak anlamına gelmediğini ve mizahın çok iyi bir eleştiri aracı olarak kullanılabileceğini en iyi gösteren insanlardan biridir michael moore.

antik roma uygarlığının çöküşü ile amerika birleşik devletlerinin hali ahvali arasında belirgin bir paralellik kurarak başlayan belgeselin ilk bölümü ağırlıklı olarak amerika'da yaşanan mortgage krizi üzerine ve michael moore'un babasının da bir zamanlar çalıştığı general motors üzerine görüntülerle doludur.

ölü köylü sigortası denen ucube yüzünden ya da sayesinde milyarlarca dolar kazanan şirketlerden emekçi insanların evlerine çökmek için bekleyen bankacı akbabalara, wall street'in kendini her şeyin üzerinde gören borsacılarından çocukları bile kar yöntemi olarak gören tüccar politikacılara kadar herkes nasibini alıyor michael moore'un dilinden.

michael moore'un belgeselin sonunda söylediği söz alma ve verme ama daha çok alma işi olan kapitalizmle savaşının devam edeceğinin en bariz göstergesi da sayılabilir. şöyle der michael moore:

" böyle bir ülkede yaşamayı reddediyorum ve hiçbir yere gitmiyorum."
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"capitalism: a love story" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim