saatli maarif takvimlerinin vazgeçilmezi olan sahabe.

sürekli bir şeyler anlatırdı takvim yapraklarının arkasında. ebu hureyre radıyallahu anh anlatıyor, diye başlardı kıssalar.
devamını gör...
asıl adı abdullah yahut abdurrahman olan ancak kedileri çok sevip çok sevildiği için "kedi babası" = "ebu hureyre" olarak anılan sahabe.
devamını gör...
5374 hadis naklederek (uydurma) hadis rekoru kırmış sahabe.

hz ebubekir, hz ömer, hz osman ve hz ali nin toplamda rivayet ettiği hadislerin 6 7 katı hadis rivayet etmiştir. emevi sultanlarının en sevdiği 2 hadis ravisinden biridir. (diğeri; muğire ibn şube dir.)


2.halife ömer tarafından peygambere yalan hadis isnad etmekten dolayı had(sopa) cezası yemiştir.

muaviye döneminde zengin olmuştur. medine de köşk yaptırmıştır. kölesi olduğu eski sahibinin kızı ile evlenmiştir. (büsr ibn ertat ın kızı).

peygamber(saa) i bir rivayete göre 9 ay, başka bir rivayete göre 3 yıl görmüştür.bu kadar kısa sürede bu kadar hadis rivayet etmesi akıl alır gibi değildir. yani 2.halife ömer ona had cezası uygularken haklıdır.


belki de hadis ilmine; rical ilminin eklenmesinin sebebi de bu sahabidir. işin kötü tarafı; bu uydurma hadislerin bir çoğu, sahih diye kabul edilen kaynaklarda yer almaktadır.
devamını gör...
sahte hadis rivayet etti diyen kafir şiaları takmayınız, aktardığı hadisler sahihtir, allah yalancıları kahretsin.
devamını gör...
kendisine "uydurma hadis rivayet ediyor!" diyen insanlar, şii itikadını taşıyan insanlardır. çünkü şiiler birçok sahabiden hadis rivayet etmez, hatta bazı sahabilere hakaret etmekten çekinmezler! ben de eski bir şiiyim, fakat bu gerçektir. onlara göre adeta 12 imam hariç herkes kötü, hatta sahabiler bile kötü.

fakat ebu hureyre, semure bin cündüp, mervan bin hakem, amr ibnul as ve benzerlerinin yaptıkları rivayetlere gelirsek, bu rivayetlerin imamiyye nezdinde bir sinek kadar bile değeri yoktur. bunların durumları, zikredilmeye bile değmez.
(kaynak: aslu'ş-şia)

bakın sadece bu insanlar demiyor hatta benzerleri diyor! dahası var. yani bizzat peygamber ile görüşmüş, konuşmuş, bizzat ondan eğitim almış birçok sahabi, aslında uydurmacının teki. yani güya peygamber bunlara hiçbir şey öğretememiş! o zaman vicdan sahibi bir insan şöyle sorar, peygamber, bizzat kendi yanındakilere bile öğretemediyse, bize nasıl öğretecek?

şimdi atılan iftiraya bakalım: hz. ömer, hz. ebu hureyre'ye uydurma hadis rivayet etmiş diye had cezası uygulamış. haşa!

bu konuyu bizzat ebu hureyre şöyle anlatmıştır,


bir cemaatin içinde, resulullah'ın etrafında oturmuştuk. yanımızda ebu bekir ile ömer de vardı. o sırada resulullah aramızdan kalkıp gitti ve dönmesi biraz uzun sürdü. biz kendisine bir kötülük yapılmasından korkup endişelendik. hemen kalktık. ilk ben telaşa kapılmıştım, resulullah'ı aramaya çıktım. nihayet ensardan beni neccâr'a ait bir bahçeye gelince, acaba bir kapı bulabilir miyim diye düşünerek etrafı dolaştım. ama bulamadım. bir de baktım ki akar bir kuyudan meydana gelen bir rabî' bir bahçenin içine girmekte. ben derhal tilkinin büzülmesi gibi büzülerek resulullah'ın yanına girdim.

şöyle sordu: "sen ebu hüreyre misin?"
şöyle dedim: "evet ya resulullah."
şöyle sordu: "neden geldin?"
şöyle dedim: "aramızdaydın. ama birden kalktın, gittin ve dönmekte geciktin. doğrusu sana bir kötülük yapıldı diye korkup endişeye kapıldık. ilk ben endişe ettim de şu bahçeye kadar geldim ve hemen tilkinin büzüldüğü gibi büzülüp içeri girdim. diğer insanlar da arkamdadır."

resulullah buyurdu: "ebu hüreyre!" ve bana ayakkabılarını vererek şöyle buyurdu: "şu ayakkabılarımı al götür, bu bahçenin arkasında kalbi tam bir şekilde inanarak: "allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." diye şehadet getiren her kime rast gelirsen onu hemen cennetle müjdele."

ilk ömer'e rastladım. bana şöyle dedi: "ebu hüreyre, bu ayakkabılar da nedir?"

şöyle dedim: "bunlar resulullah'ın ayakkabılarıdır. beni bunlarla gönderdi ki, kalbi tam inanarak "allah'tan başka hiçbir ilah yoktur." diye şehadet getiren kime rastlarsam onu cennetle müjdeleyeceğim."

bunun üzerine ömer eliyle iki göğsümün arasına vurdu. ben de oturağımın üzerine düştüm.

ömer, "ebu hüreyre geri dön!" dedi. ben de resulullah'ın yanına döndüm. ama nerdeyse ağlamak üzereydim. meğer ömer de beni takip etmiş. bir baktım peşimden geliyor. resulullah sordu:

"ebu hüreyre sana ne oldu?"

şöyle dedim: "ömer'e rastgeldim. benimle gönderdiğin haberi kendisine söyledim. bunun üzerine ömer iki göğsümün arasına öyle bir vurdu ki, kalçamın üzerine düştüm. bana geri dön diyerek geri çevirdi."

resulullah ömer'e şöyle sordu:

"ya ömer! bu yaptığına seni ne sevketti?"

ömer dedi:

"ya resulullah! anam babam sana feda olsun! sen, "kalbi tam inanmış olarak, allah'tan başka ilah yoktur diye şehadet getiren kime rastlarsa onu cennetle müjdelesin" diye ebu hüreyre'yi ayakkabılarınla gönderdin mi?"

resulullah buyurdu:

"evet."

ömer dedi:

"bunu yapmayın! çünkü korkarım insanlar buna güvenip de amel yapmaktan uzak kalırlar. bırakın şunları amel etsinler."

resulullah bana hitaben buyurdu:

"öyleyse şunları bırak!"

(kaynak: müslim)

yani olayın aslı böyledir. diğer rivayetlerde hz. aişe ile hz. ömer'in, hz. ebu hureyre'nin çok hadis rivayet etmesine itiraz ettikleri söylenir. fakat ebu hureyre bunlara gayet ikna edici cevaplar vermiştir.

örneğin,

hz. aişe bir gün hz. ebu hureyre'ye şöyle diyerek itiraz etmiş: ebu hureyre! senin peygamber'den naklettiğin söylenen şu hadisler de nerden çıktı?! bizim duyduklarımızı sen de duymadın mı? bizim gördüklerimizi sen de görmedin mi?

hz. ebu hureyre ise şöyle demiş: evet, senin bir kadın olarak ayna ve sürmedanlık ile meşguliyetin, hz. peygamber ile aranıza bir engel olarak girdiği halde, benim resulullah ile birlikteliğime hiçbir şey mâni olmadı.

hz. aişe bu cevap karşısında sadece şöyle demiş ve başka da bir şey dememiş: belki de öyledir. - ve hz. ebu hureyre'ye bu konuda hak vermiştir.
(kaynak: ibn hacer, zehebî)

bir keresinde hz. ömer, hz. ebu hureyre'ye şöyle demiştir: ya hz. peygamber'den hadis rivayetini bırakırsın, ya da seni devs topraklarına sürerim. (kaynak: ibn kesir)

fakat hz. ömer, halkın meşguliyetinin ilk olarak kuran-ı kerim olmasını istediği için ve amelle ilgili olanlar dışında hadisleri az rivayet etmelerini istediği için, ki halkın anlayamayacağı karışık hadisleri halka rivayet etmeyi uygun görmediği için böyle bir şey demiş, ki sahabileri çokça hadis rivayet etmekten alıkoymuştur.

fakat hz. ömer, hz. ebu hureyre'nin bu konudaki titizliğini anladıktan sonra ona hadis rivayeti konusunda izin vermiştir. hz. ebu hureyre bizzat şöyle anlatıyor:


ömer'e çokça hadis rivayet ettiğim haberi ulaştığında beni çağırıp, "falanın evinde resulullah ile birlikteydik ve sen yanımızdaydın değil mi?" diye sordu. ben de: "evet ben de oradaydım ve bunu neden sorduğunu da biliyorum!" dedim. ömer: "peki neden sordum?" dedi. ben de: "allah resulü o gün, "kim bile bile bana yalan isnat ederse ateşteki yerine hazırlansın!" buyurmuştu." dedim. hz. ömer, "madem bunu hatırlıyorsun o halde git ve hadis rivayet et!" dedi."

(kaynak: ibn kesir, zehebî)

hz. ömer, hz. osman, hz. talha, hz. ibn abbâs, hz. aişe, hz. abdullah bin ömer ve diğerleri (allah hepsinden razı olsun) hz. ebu hureyre'nin hadis rivayetindeki üstünlüğünü kabul etmişlerdir.
(kaynak: hakim en-nisaburi, ibn kesir)


peki hz. ebu hureyre kısa sürede nasıl bu kadar çok hadis rivayet etti? hz. ebu hureyre'nin, 5.375 kadar hadis rivayet ettiği düşünülmektedir. neden bu kadar çok hadis rivayet ettiği hz. talha'ya sorulmuş ve hz. talha şöyle demiştir:

allah'a yemin olsun ki, onun, bizim peygamber'den duymadıklarımızı duyduğundan asla şüphe etmem. gerçek şu ki, bizler varlıklı kimselerdik, evimiz barkımız vardı. peygamber'in yanına ancak sabah ya da akşamleyin gitme imkânımız bulunuyordu. oysa ebu hureyre hiçbir şeyi olmayan yoksul bir insandı. kendisi hz. peygamber'in misafiri olarak suffa'da kalır ve yanından hiç ayrılmazdı.
(kaynak: buhari, tirmizî)

dolayısıyla bunca delili göz önünde bulundurmayarak bir sahabi'ye "uydurmacı" demek akıl kârı değildir!

tanım; en çok hadis rivayet eden sahabi.
devamını gör...
şu site tarafından haşa hadis uydurmakla suçlanan, çok hadis rivayet etmesiyle tanınan sahâbî.

sırf yüzlerce hadis rivayet ettiği için ve bu hadisler birilerinin aklına mantığına uymadığı için yalancılıkla suçlanan sahâbî hakkında sitede şöyle yazıyor:

1. hz. ebu hüreyre, sırf karın tokluğuna hz. muhammed ile berabermiş. (kaynak olarak müslim)

hz. ebu hüreyre buhârî'ye göre şöyle diyor:

siz benim resulullah'tan çok hadis rivayet etmemi yadırgıyorsunuz. allah şahidimdir; ben (suffe ehli'nden) fakir bir kimse idim. muhacir kardeşlerimizi çarşıdaki alışverişleri, ensar kardeşlerimizi de kendi ürünlerini yetiştirme çabası meşgul ederken ben karın tokluğuna resulullah ile beraber bulunur, onun yanından hiç ayrılmazdım.

zaten bu ifadede yanlış anlaşılacak bir şey olsa, hz. ebu hüreyre haşa kötü bir insan olsa, bunu söylemezdi dikkatleri üzerine çekmemek için. demek ki zaten bu ifadesinde resulullah ile sadece menfaatlerim için beraberdim diye anlaşılacak bir şey yok. olsa zaten en başta hz. ebu hüreyre söylemezdi. ayrıca zaten suffe dediğimiz yer, yoksul sahâbîlerin barınması için yapılmış, fakat giderek eğitim kurumu haline gelmiş bir yerdir.

2. hz. ebu hüreyre şöyle demiştir: size naklettiğim şu hadisleri ömer zamanında anlatsaydım değneği ile beni döverdi” (ez-zehebi)

burda yine aynı hata var. hz. ebu hüreyre haşa madem hadis uydurucu, neden çıkıp, "bu hadisleri hz. ömer zamanında anlatsam beni döverdi" diyor? zaten en başta bunu kendisinin dememesi lazım gelmez miydi? neden bunu itiraf etsin?

ayrıca rivayet şöyledir: rivayete göre ebu seleme demiş ki. ebu hüreyre'den sordum: "sen hz. ömer zamanında da böyle (çok) hadis rivayet eder miydin?"

hz. ebu hüreyre de şöyle cevap vermiş:

"ben ömer zamanında size rivayet ettiğim gibi çok hadis rivayet etseydim, o beni kamçısıyla döverdi."

çünkü hz. ömer'in şöyle bir siyaseti vardı: halkı hz. muhammed hakkında rastgele konuşmaktan caydırmak. bu yüzden tahdid siyaseti vardı. yani hadis rivayetini tahdid etmek, sınırlamak. hz. ebu hüreyre hadis rivayet etsem hz. ömer beni döverdi demiyor, çok hadis rivayet etsem döverdi diyor görüleceği üzere.

3. hz. ebu hüreyre şöyle demiş: "ömer ölünceye kadar ‘allah’ın resulü buyurdu’ diyemezdik." (kaynak olarak müslim)

evet söylenene göre hz. ebu hüreyre, ömer vefat edinceye kadar peygamber şöyle buyurdu diyemezdik, kamçıdan korkardık demiştir. bu hz. ömer'in hadis söylemeyi yasakladığını göstermiyor, çünkü diğer rivayetlerden böyle bir şeyin olmadığını biliyoruz. ki zaten böyle bir şey olsa ve hz. ebu hüreyre haşa hadis uydursa, çıkıp bunu söylemezdi takdir edeceğiniz üzere. ki haşa müslim de hz. ebu hüreyre adına yalan isnat etse, böyle bir rivayeti kitabına almazdı. ki zaten bu rivayetten hadislerin yasaklandığı anlaşılsa, zaten müslim hadisleri aktarmazdı bile. bu rivayetten sadece hz. ömer'in hadis konusundaki hassasiyetini anlıyoruz. ki hz. ebu hüreyre'nin, "diyemezdim" yerine "diyemezdik" demesi bu durumun ona özel olmadığını da göstermektedir.

4. hz. aişe, hz. ebu hüreyre'ye şöyle demiştir: sen peygamber’den duymadığım hadisler rivayet ediyorsun. sitenin iddiasına göre hz. ebu hüreyre ona haşa "edepsizce" bir cevap vermiş: ayna ve sürme seni peygamber’le ilgilenmekten uzak tuttu (kaynak olarak zehebi)

rivayet şöyledir:

rivayete göre hz. aişe bir gün hz. ebu hüreyre'ye şöyle demiş:

ebu hureyre! senin peygamber'den naklettiğin söylenen şu hadisler de nerden çıktı?! bizim duyduklarımızı sen de duymadın mı? bizim gördüklerimizi sen de görmedin mi?

hz. ebu hureyre şöyle demiş:

evet anacığım, sen bir kadın olarak ayna ve sürmedanlık ile meşgul olursun, bu senin hz. peygamber ile aranıza bir mania olarak girdiği halde, benim resulullah ile birlikteliğime hiçbir şey mâni olmamıştır.

bu cevap karşısında hz. âişe, belki de öyledir diyerek sükut etmiş ve bu konuda ona hak vermişti.

evet gördüğünüz üzere, cevapta haşa bir edepsizlik yoktur. ki zaten bu konuda hz. aişe de ona hak vermiş, dolayısıyla hz. ebu hureyre'yi yalancılıkla itham etmemiştir.

5. hz. ali şöyle söylemiştir: "yaşayanlar arasında allah resulü'ne en fazla yalan isnat eden ebu hureyre'dir." (kaynak olarak ibni ebul hadid, şerhu nehcul belağa)

komik. çünkü verdikleri kaynak, şii kaynağı:) (bkz: nehcul belağa)

6. hz. ali, hz. ebu hureyre'nin "sevgili dostum bana haber verdi ki" diye peygamber'den bahsettiğini duyunca "peygamber ne zaman senin sevgili dostun oldu?" diye sormuş.

ne hikmetse her konuda kaynak belirten site, bu yazdığının kaynağını belirtmemiş.

7. ibn mesud, hz. ebu hureyre'nin "ölü yıkayan ve taşıyan kişi abdest alsın" sözünü kabul etmeyip hakkında ağır sözler söylemiş ve, "ey insanlar, ölülerinizden dolayı necasete (pisliğe) bulaşmazsınız." demiştir.

bu olay için de herhangi bir kaynak belirtilmemiştir.

8. sitedeki bir diğer iddia ise şöyle:


hz. ömer’in ebu hureyre’yi atadığı valilikten hırsızlıkları nedeniyle geri çağırttığı anlatılır. hz. ömer, ebu hureyre’ye hitaben: “seni bahreyn’e vali yaptığımda ayağında bir çift ayakkabı yoktu. sonra duydum ki sen 1000 dinara, 600 dinara atlar satın almışsın. sen bahreyn’in en ücra köşesinden, insanlar vergilerini, allah ve müslümanlar için değil de senin için versinler diye mi geldin?” der (zehebi, siyer).


evet, valilik olayına geleceğimizi biliyordum. hz. ebu hüreyre, valilikten ayrılıp medine'ye döndüğü zaman, halife bütün valilerine uyguladığı yöntemi hz. ebu hüreyre üzerinde de uygulayarak, bahreyn'den ne getirdiğini sormuştur. hz. ebu hüreyre, 20.000 dirhem getirdiğini, bunu da yaptığı ticaret veya üreyen atlarından, biriken maaşlarından ve kölesinin kazancından elde ettiğini söylemiştir... fakat hz. ömer, sermayesini ve görev sırasında harcadığı parayı aldıktan sonra geri kalanı beytülmâle iade etmesini emretti.

bazı rivayetlerde ise, hz. ömer'in, hz. ebu hureyre'ye, allah'ın ve kitabının düşmanı! allah'a ait olan malı mı çaldın? diye çıkıştığı, fakat onun bu ithamı şiddetle reddederek allah'a ve kitabına asla düşman olmadığını, aksine onlara düşmanlık edenlerle düşman olduğunu söylediği, buna rağmen halifenin onun malının yarısına veya tamamına el koyduğu söylenir.

bu rivayetlere rağmen, bütün rivayetlerde, özellikle, yapılan soruşturmalar sonucunda hz. ebu hüreyre'nin dürüstlüğünün ortaya çıktığı, hz. ömer'in ısrarla onu tekrar vali tayin etmek istediği, fakat hz. ebu hüreyre'nin zan altında kalıp rencide edilmek istenmediğini belirterek bir daha görev kabul etmediği söylenir. hz. ömer'in hz. ebu hüreyre'yi tekrar vali tayin etmek istemesi, onun dürüstlüğü konusunda bir şüphesinin olmadığını göstermektedir.

yani olayın aslı budur. fakat bunlar, hz. ebu hüreyre düşmanlarının işine gelmediği için, anlatılmamaktadırlar...

9. "ey allah'ın ve kitabının düşmanı" meselesi zaten onu üstte açıkladım.

10. hz. ebu hüreyre şöyle rivayet eder: allah'ın resulü muaviye'ye bir ok verdi ve şöyle buyurdu: "bu oku al ve cennette beni onunla karşıla." (kaynak olarak ibni kesir)

bu rivayet kütüb-i sitte rivayeti değildir, ayrıca sanırsam başkasının rivayet ettiği bu rivayete benzer bir rivayet, bildiğim kadarıyla güvenilir kabul edilmemiştir.

11. hz. ebu hüreyre şöyle rivayet eder: “allah’ın resulü şunu derken duydum: ‘allah, vahyini üç kişiye emanet etti: ben, cebrail ve muaviye.’” (kaynak olarak ibni kesir)

bu hadise benzer bir hadis mevzu kabul edilmiştir. mevzu demek, hadis diye uydurulan söz demektir. dolayısıyla hz. ebu hüreyre'yi suçlamanın bir alemi yoktur.

12. yine siteden bir alıntı:


ebu hureyre, peygamber’in kendisine şunu dediğini nakleder: “ölüm meleği musa’ya gönderildi. musa’nın yanına gelince, o ona vurdu. melek rabbinin yanına döndü ve şöyle dedi: ‘beni ölmek istemeyen birisine gönderdin.’ allah musa’nın kör ettiği meleğe gözlerini verdi ve şöyle dedi: ‘git ve ona elini bir öküzün üzerine koymasını söyle. elinin kapladığı yerdeki kıl sayısınca ona yıl olarak ömür verildi.’ melek: ‘evet, rabbim. sonra ne olacak?’ allah: ‘sonra, ölüm’ dedi.”


allah, ölüm meleğini hz. musa'ya ruhunu kabzetmesi için değil, imtihan için göndermiştir. allah, hz. ibrahim'e de oğlunu kesmesini emrettiğinde, bunun hakikatini kastetmemişti. ki zaten ölüm meleği yanına geldiğinde, onu bir adam sanmış, yani ölüm meleği olduğunu anlamamıştı. hz. musa nefsini müdafaya kalktığı vakit, kasdı olmaksızın meleğin gözünün çıkmasına sebebiyet vermişti. kaldı ki en kudretli olan allah'ın, hz. musa'ya daha uzun bir ömür ihsan etmesinin nesi gariptir, ilginçtir?

13. bir diğer iddiaya göre ise, hz. ebu hüreyre, "av ve çoban köpekleri dışındaki köpekleri öldürün" hadisine tarla köpeklerini de eklemiş ve ibni ömer, hz. ebu hüreyre'nin tarlaları olduğu için haşa böyle bir yalanı haşa uydurduğunu söylemiştir. (kaynak olarak cemal sait aktaş, hadis kritiği makalesi)

komik. fakat nasıl ibn ömer, hz. ebu hüreyre'yi haşa yalancılıkla suçlar ki, zaten, ibn hacer'de geçene göre, ibn ömer, hz. ebu hüreyre hakkında, o benden daha hayırlıdır, rivayet ettiklerini de daha iyi bilir demiştir!

allah ebu hureyre'ye rahmet etsin.

selametle.
devamını gör...
hz. ebu hüreyre şöyle demiştir: ''size naklettiğim şu hadisleri ömer zamanında anlatsaydım değneği ile beni döverdi” (ez-zehebi)

muhtemelen yukarıdaki sözü doğru olan kişi çünkü rivayetlerine, tarzına bakılırsa peygamberin sağlığında ya da ilk halifeler döneminde değil çok sonraları rivayet söylemeye başlamıştır. zaten yukarıdaki sözü bunu doğruluyor. özellikle muaviye'nin sarayına kapağı attıktan sonra hızlandırmış olsa gerek ki bu kadar rivayet nakletmiş. ebu zer gibi bir sahabi çölde yalnızlaşırken paşamız saraylarda ağırlanır...

mesela şöyle bir rivayeti var;

''allah’ın resulü şunu derken duydum: ‘allah, vahyini üç kişiye emanet etti: ben, cebrail ve muaviye.''

ya şunun muaviye'nin sarayında üretildiği belli. diğerlerine gerek yok bile.

bu arada, ''kadın uğursuzdur'' mealli rivayetleri de mevcut. gelenekselci hocanımların dikkatine.
devamını gör...
gerçekten insanın en tehlikeli türü yarım bilgi ile ahkam kesenler. arkadaşlar biri din adına size saçma sapan bir şey söylerse sakince nefes alın ve ona şu soruyu sorun: " bu konu hakkında hangi kitabı okudun".

geçenlerde çok güzel bir tweet gördüm şey diyordu
"kardeş müslüman olmayın,hahah kafanızda şüpheler varsa olmayın yani. milyonlarca din var. makarna dini bile var. neden hepiniz buraya toplaştınız, az dağılın."

tarz olarak benimsediğim bir taz olmasa da buraya güzel uyduğunu düşünüyorum. yukardaki kardeş. hadis hakkında iki satır okumanı rica edeceğim, çok değil ya, seni yormayalım iki satır.
devamını gör...
bir sahabi.

simdi 2 gundur banliydim entry girmeye istah kalmadi ama hadi yaziyim.

bu entry'yi girmek icin son 100 lirami kaybettim, bosverin ne oldugunu.

bu yazi orjinalde ingilizce olup, sahsim tarafindan bizzat turkceye cevirilmistir.

yazinin ilk kisminda eski sunni maliki, suan hala yasayan, onlarca kisiyi sii yapmis tunuslu sii alim muhammed ticani semavi'nin hz. ebu hureyre hakkindaki iddialarina cevap, ikinci kisimdaysa hz. ebu hureyre ve ehli beyt iliskisi ele aliniyor.

hadi iyi okumalar beyler ne diyim. bayanlarin okucagini zannetmiyom hani bayanlar ya gidip manikur pedikur basliklarina yazarlar. neyse tabi banane.

"hz. ebu hureyre, resulullah'in sahabisidir ve olağanüstü hafızası ve aktardığı hadislerin bolluğu bakımından en seçkin olanıdır. resulullah'ın sadece birkaç yıl boyunca yanında olmasına rağmen, hz. ebu hureyre, ister evde ister yolculukta olsun, resulullah'a sarıldı, böylece resulullah'ın sünnetinden hiçbir şey ondan kaçamazdı.

alimler arasında onun gerçek ismi hakkında görüş ayrılığı vardır, ancak en ünlüsü abdurrahman bin sahr'dır. hz. ebu hureyre'nin islam'a resulullah'dan gelen bilgi açısından rakipsiz katkısına rağmen, onu resulullah'a karşı hadisler uydurmakla suçlayan "tarafsız araştırmacının" hiddetinden kurtulamadı. kendisine yöneltilen bazı itiraz ve eleştiriler birazdan sıralanacak ve ardından bunlara verilecek cevaplar yer alacaktır.

ticani diyor ki:
"belki de dinin ikinci yarısını, onlara duymak istediklerini söyleyen ebu hureyre'ye atadılar, bu yüzden ona çeşitli onurlar bahşettiler: ona medine valiliğini verdiler, ona el akik sarayını verdiler ve ona "raviatül islam" unvanını verdiler - yani islam'ın aktarıcısı. emevilerin, kendilerini memnun eden her şeyi alan ve çıkarlarını ve güçlerini kur'an-ı kerim'den ve resulullah'ın geleneğinden destekleyen tamamen yeni bir din oluşturmalarını kolaylaştırdı."

başka bir yerde diyor ki:
"ebu bekir'in faziletlerinden amr bin as, ebu hureyre tarafından da bahsedilmiştir."

yine diyor ki:
"sonra şeref el din'in "ebu hureyre" ve şeyh mahmud ebu rayya el mısri'nin şeyh "el mudira"sını okudum ve resulullah'ın vefatından sonra değişen sahabilerin iki tip olduğunu öğrendim. birincisi, gücü ve otoritesi nedeniyle kuralları değiştirdi. ikincisi, resulullah'a sahte hadisler atfederek kuralları değiştirdi."

hz. ebû hüreyre'nin beni ümeyye'yi desteklemek için hadis rivayet ettiği ve bunun karşılığında kendisine bir kale inşa ettirerek karşılığını verdikleri ve ona raviatül islam unvanı verdikleri iddiası, birkaç nedenden dolayı apaçık bir yalandır:

a. hz. ebu hureyre bu zor zamanlarda fitneden kaçındı ve tarafsız bir pozisyon aldı. nitekim o, resulullah'dan, toplumsal çekişme anında inzivaya çekilmeye teşvik eden bazı hadisler rivayet etti. bu rivayet bu tür hadislerin açık bir örneğidir: "sıkıntı olacak. o vaki olunca oturan ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koşandan hayırlı olur. kendini buna dahil eden kişi, onu bunaltacaktır. bu nedenle iltica edecek veya sığınacak bir yer bulan kişi hemen ona sığınsın." (sahih-i buhari)

b. hz. ebu hureyre, emevi halifelerinden sadece hz. muaviye dönemine tanık oldu. yezid liderliği üstlenmeden önce vefat etti. ticani'nin genel olarak islam tarihi ve özel olarak da o dönemin tarihi ile ilgili geçmişi göz önüne alındığında bunu gözden kaçırması şaşırtıcı değildir. ayrıca, hz. muaviye halife olduğunda hz. ebu hureyre yoksul değildi, medine'ye atanırken de ilk kez yöneticilikle görevlendirilmemişti. hz. ömer, kendi döneminde onu bahreyn valisi olarak atadı ve o zamana kadar önemli miktarda servete sahipti. muhammed bin sirin anlatıyor: "ömer, ebu hureyre'yi bahrayn valisi olarak atadı. daha sonra on binle geri döndü. ömer ona, "bu zenginlikle kendini mi tercih ettin, ey allah'ın ve kitabının düşmanı?" dedi. ebû hureyre şöyle söyledi: "ben allah'ın düşmanı değilim, o'nun kitabının düşmanı da değilim. daha ziyade, onları ihlal edenin düşmanıyım." ömer, "bu zenginliği nereden buldun?" dedi. ebu hureyre dedi ki: "atlar doğdu, kölelerimin kârları ve ortaya dökülen hediyeler." ona baktılar ve söylediği gibi olduğunu gördüler. bir süre sonra ömer onu (bir kez daha) vali olarak atamak için çağırdı ama o (ebu hureyre) reddetti. ömer, "sen çalışmak istemiyorsun ve senden daha iyi biri olan yusuf, iş istedi" dedi. dedi ki: "yusuf bir peygamberdi, bir peygamberin oğlu, bir peygamberin oğluydu ve ben ümeyme'nin oğlu ebu hüreyre'yim. ayrıca üç ve iki şeyden korkuyorum." ömer, "neden beş şey söylemedin?" dedi. dedi ki, "bilgi sahibi olmadan bir şey söyleyeceğimden korkuyorum ve bilgisiz bir yargıda bulunacağımdan korkuyorum, sırtımın dövüleceğinden korkuyorum, servetimin alınacağından korkuyorum ve onurumun aşağılanmasından korkuyorum."" (siyer alam el nubala. sorgulayan, "ravileri güvenilirdir" der.)

c. hz. ebu hureyre'nin emevi döneminde medine valisi olarak atanması, o sırada medine'de kalan birkaç yüksek sahabiden biri olmasından kaynaklanıyordu. buna ek olarak, medine'de yöneticilik için en önemli adaydı, özellikle de hz. ali ve hz. muaviye günlerinde namaza öncülük etmek için yönlendirildiğini düşündüğümüzde. ister emeviler ister onların dışında herhangi biri olsun, müslümanların işlerinin sorumluluğunu kim üstlenirse üstlensin, onu medine valisi olarak görev yapmak için kesinlikle en önemli aday olarak görürdü.

d. ticani'nin hz. ebu hureyre'yi maddi kazanç, dünyevi edinim ve temel arzularının yerine getirilmesi için kıskanç biri olarak tasvir etme girişimi, konumunun zayıflığını ve suçlamalarının zayıflığını gösterir.

ticani'nin hz. ebu hureyre hakkında söylediklerini, hz. ebu hureyre'nin resulullah'dan aktardığı şeyle karşılaştırın: "üç kimseyi, allah kıyamet gününde onlara bakmayacak, onları arındırmayacak, onlar için acı bir azap... (bunlardan biri) bir lidere yeminini veren ama sadece dünyevi bir menfaat için veren bir adam, bu yüzden ona verdiği zaman mutludur ama vermediğinde üzülür..." (sahih-i buhari)

ayrıca, resulullah'dan bunu rivayet ederken dünyevi şöhrete nasıl açgözlü olabilirdi: "hiç şüphe yok ki, herhangi biriniz için odun doğrayıp sırtında bir deste halinde taşımak, ona verebilecek veya vermeyecek birine sormaktan daha iyidir." (sahih-i buhari)

eğer hz. ebu hureyre bir sahtekar olsaydı, bu rivayetleri gizleyeceğine şüphe yoktur. benzer şekilde, eğer hz. ebu hureyre, ticani'nin tarif ettiği gibi olsaydı, önünde kötülük yapıldığında sessiz kalırdı.

müslim, sahih'inde ebu züra'dan şöyle söylemektedir: "ebu hureyre ile birlikte mervan'ın evine girdim. sonra içinde resimler gördü ve şöyle dedi: "resulullah'ın allah'ın şöyle dediğini duyduğunu söylediğini işittim: 'benim yarattığım gibi bir yaratılış yaratmaya kalkışan kimseden daha kötü kim olabilir? bırakın mısır yaratsınlar, yahut tohum yaratsınlar, ya da arpa yaratsınlar!" (müslim, şerhiyle birlikte)

hakim, müstedrek'inde, hz. ebu hureyre'nin azatlı kölesi ebu meryem'den şöyle nakleder: "ebu hureyre, medine'nin ortasında evini inşa ederken mervan'ın yanından geçti. ben de işçiler çalışırken yanına oturdum. "sağlam bir şey inşa et ve geleceğe umut et ve çok yakında öl" dedi. mervan, "ebu hureyre işçilere hadis anlatıyor olmalı. onlara ne diyorsun ey ebu hureyre?" dedi. şöyle cevap verdi: "dedim ki, "sağlam bir şey inşa et, geleceğe umut et ve çok yakında öl," ey kureyş (bunu üç kez tekrarladı). dünki durumunu ve bugün ne olduğunu hatırla! kölelerini, persleri ve romalıları çalıştırıyordun; sert ekmek ve yağlı et yedin. birbirinizi yemezsin ve ön dişlerinizi atlar gibi ısırmazsınız. bugün küçük ol, yarın büyük olacaksın! allah'a yemin olsun ki, sizden bir kimse bir mertebeye yükselemez ki, allah onu kıyamet günü alçaltır." (el-müstedrek, ayrıca bakın: akbas bin menakib ebu hureyre)

bu hz. ebu hureyre'yi ticani tarafından tarif edilen ebu hureyre ile karşılaştırın. eminim siz, ticani'nin gözlerindeki "tarafsızlığı" fark etmişsinizdir. ticani ayrıca hz. ebu hureyre'yi insanların gönlünü almak için hadis uydurmakla suçluyor. benzer şekilde, hz. ebu hureyre'yi sahabe'nin, özellikle hz. ebu bekir'in faziletleri hakkında uydurma hadisler nakletmekle itham eder. ticani, abdul hüseyin şeref el din ve mahmud ebu rayya tarafından yazılan ebu hureyre kitabını okuduktan sonra inançlarının daha da güçlendiğine açıkça işaret etti.

a. hz. ebu hureyre'nin fazileti hakkında sahabe arasında görüş ayrılığı yoktur. dahası, bir kişi olarak bütünlüğünün yanı sıra hafızasının keskinliğini de kanıtlarlar. resulullah'ın sünnet söz konusu olduğunda onu en bilgili sahabe arasında görüyorlar.

hz. ibn ömer bir keresinde hz. ebu hureyre'ye şöyle demişti: "ey ebû hureyre! rasûlullah ile en çok beraber olanımız ve onun hadislerini en çok ezberleyenimiz sendin." (sünen el tirmizi) (benim notum: arkadaşlar bu rivayet hasendir, yani sahihle zayıf arasıdır ama sahihe daha yakındır).

hz. ibn ömer'e bir keresinde soruldu: "ebu hureyre'nin rivayet ettiği herhangi bir şeyi inkar ediyor musun?" o cevapladı: "hayır! ama o cesur ve biz temkinliyiz." (siyer alam el nubala)

eş'as bin salim, babasından nakleder ki, o da şöyle demiştir: "medine'ye geldim ve ebu eyyub'u ebu hureyre'den resulullah'dan rivayet ederken buldum. dedim ki: "(ebu hureyre'den rivayet ediyor musun) fakat sen resulullah'a eşlik ettin." o dedi: “o işitti, ben de resulullah'dan rivayet ettim. bunu (doğrudan) resulullah'dan rivayet etmekten daha hoş buluyorum." (siyer alam el nubala)

muaviye bin ebi ayyaş el ensari anlatıyor: "ibn zübeyr'in yanında oturuyordum ki muhammed bin iyas bin bukayr geldi ve karısını üç kere boşayan bir adam hakkında sordu. sonra onu ebu hureyre ve ibn abbas'a gönderdi ve ikisi de aişe'nin yanındaydı. sonra gidip onlara sordu ve ibn abbas, ebu hureyre'ye, "ya ebu hureyre, ona cevap ver, çünkü bu karmaşık bir soru" dedi. "birincisi (boşamak) onu bitirir, üçüncü (boşamak) kadının (yeniden evlenmesini) yasaklar" dedi. ibn abbas da buna benzer bir şey söylemiştir." (a.g.e.. yayımcı: "zinciri güvenilirdir” demiştir)

hz. ebu hureyre'nin, hz. ali'nin yakın dostu olan ibn abbas'tan önceki akademik duruşunu düşünün, bu sorunlu soruyu cevaplamak için onu daha uygun gördü. hz. ibn-i abbas, hz. ebu hureyre'yi güvenilmez bulur mu?

resulullah'dan fazlaca rivayet etmesinin nedeni, resulullah'a her koşulda eşlik etmesidir; resulullah'ın evde mi yoksa yol giderken mi olduğu fark etmeksizin. dahası, hz. ebu hureyre'nun ne iş taahhüdü ne de zamanını alacak karısı vardı. ne zaman fırsat çıkarsa, resulullah'ın yanında olmaya can atıyordu.

malik bin ebu amir dedi ki: "bir adam talha bin ubeydullah'a geldi ve "ey ebu muhammed, bu yemenli (ebu hureyre'ye atıfta bulunarak) hakkında ne düşünüyorsun? resulullah'ınn hadislerini senden daha mı iyi biliyor? sizden duymadığımız şeyleri ondan işitiyoruz; resulullah'ın söylemediği şeyleri mi söylüyor?” talha, “bizim duymadığımızı onun işittiğine gelince, şüphem yok. onun durumundan bahsedeyim. ailelerimiz, hayvanlarımız ve (ilgilenmemiz gereken) işlerimiz vardı. resulullah'ı sabahları ve akşamları ziyaret ederdik. ebu hureyre ise fakirdi ve resulullah'ın kapısında misafirdi. eli elinin yanındaydı. dolayısıyla bizim duymadıklarımızı duyduğundan hiç şüphem yok. içinde herhangi bir iyilik olan hiç kimseyi, resulullah'a yalan uyduran bulamazsın."" (siyer alam el nubala. sorgulayan: "ravileri güvenilirdir" demiştir)

b. sahabe arasında en fazla rivayet etmiş hadis ravisi olmasına vesile olan resulullah'a eşlik etmesinin yanı sıra, hafızası, aktarım doğruluğu ve detaylara gösterdiği önemle de öne çıkmıştır. bu, resulullah'ın rahmet ve lütfunun sonucudur.

buhari, zuhri aracılığıyla anlatıyor ve şöyle diyor: "sa'id bin müseyyeb ve ebu seleme bin abdurrahman bana ebu hureyre'nin şöyle dediğini anlattı: “bazılarınız ebu hureyre'nin resulullah'dan rivayet ettiği şeylerde çok olduğunu söylüyor. ayrıca ebu hureyre'nin anlattığı gibi resulullah'dan rivayet etmeyen muhacir'in ve ensar'ın nesi var diyorsunuz. muhacir kardeşlerim çarşıda kendi işleriyle meşgulken, ben resulullah'la kaldım .. onun için ben (şeylere) yokken şahitlik eder, unuttukları zaman hatırlardım. ensar'dan kardeşlerim onların tarlalarıyla meşguldüler; ben zavallı suffe ashabından fakir bir adamdım ve onlar unuttuklarında ben hatırladım. ayrıca, resulullah'ın bir keresinde, "ben bu konuşmamı tamamlamadan (elbiseyi) açıp sonra da ne dediğimi hatırlaması dışında hiçbiriniz (elbiseyi) açıp kendine bastırmayacak" dedi. ben de resulullah sözünü bitirinceye kadar üzerimde olan çizgili bir elbiseyi açtım, sonra onu göğsüme bastırdım ve resulullah'ın o konuşmasından bu yana hiçbir şey unutmadım." (sahih-i buhari)

c. şia'nın "yanılmaz" imamlarından birine atıfta bulunmak ve güvenilir olup olmadığı konusunda hz. ebu hureyre hakkında söylediklerini duymak akıllıca olacaktır. hz. ebu hureyre hakkında dördüncü imam hz. zeynelabidin, yani hz. ali bin hüseyin'in görüşlerini sunuyoruz.

yüksek bir şii alimi olan ebu el hasan el erbili, keşf el gumma adlı kitabında sa'id bin mercana'dan şöyle dediğini aktarır: "bir gün ali bin hüseyin'in yanındaydım ve dedim ki: "ebu hureyre dedi ki, resulullah'ın şöyle dediğini işittim: 'kim mümin bir köleyi azat ederse, allah vücudunun her bir uzvuyla, eli ile eli, ayağı ile ayağı ve avret yeri ile avret yerini azad ettiği ölçüde, vücudunun her bir uzvuyla onun bir uzvunu da cehennem'in ateşinden kurtarır." ali bin hüseyin dedi ki, "bunu ebu hureyre'den mi duydun?" ben de cevap verdim, bunun üzerine abdullah bin cafer'in kendisine bin dinar teklif ettiği ama satmayı reddettiği kölelerinin en enerjik olanına, "sen özgürsün, allah rızası için!" dedi." (keşf el gumma)

imam hz. ali bin hüseyin'in gözünde hz. ebu hureyre'nin güvenilirliğinin ve dürüstlüğünün boyutu, hz. ebu hureyre'den kendisine ulaşan bir hadisi uygulamakta gecikmemesidir. ticani, "yanılmaz" imamın güvendiği birine güvenmiyor. sübhanallah!

o halde hadis ravileri alanındaki yüksek imamiyye alimlerinden birinin onu tasdik etmesi ve onu övülmeye değer raviler kategorisine koyması şaşırtıcı değildir. ibn davud el hilli diyor ki: "abdullah, ebu hureyre iyi bilinir ve resulullah'ın ashabı arasında yer alır." (rical ibn davud el halbi)

benzer şekilde ibn babuveyh el kullimi, el kisal adlı kitabında birden fazla yerde (el kisal) alıntı yapıyor ve kitabın sorgulayıcısı ali ekber gifari, kitaptaki birçok ravi hakkında dipnot vermesine rağmen onu eleştiriye tabi tutmuyor. bu, hz. ebu hureyre'den hadislerin çoğunu aktaran kişinin damadı hz. sa'id bin müseyyeb olduğu gerçeğine ektir. o, öğrencilerinin en ünlülerinden biridir ve resulullah'ın olağanüstü hadis ezberleme kapasitesiyle sonuçlanan bir giysiyi yayma talimatı vermesiyle ilgili hadis rivayet eden kişidir.

ravi eleştiri alanında yüksek bir şii alim olan el kaşşi, onun hakkında şöyle diyor: "sa'id bin müseyyeb, emirül mü'minin tarafından yetiştirildi." (rical el kaşşi)

ebu cafer el-bakır'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "ali bin hüseyin'in şöyle dediğini duydum: "sa'id bin müseyyeb, geleneklerden önce gelenler konusunda insanların en bilgili ve neslini en iyi anlayan kişidir." (a.g.e)

ticani'nin, ali, hz. zeynelabidin'den sonra, peygamberlik geleneğini sadık bir şekilde temsil ettiğini ve peygamberlik bilgisinin aktarıcısı olarak güvenilirliğini kanıtladıktan sonra ne dediği önemli mi? eğer hz. zeynelabidin ona güvenebiliyorsa, ticani'yi durduran nedir?

ticani'nin bu asil sahabi'ye karşı duyarsız muamelesi, onun şu ifadesiyle daha da kanıtlanmaktadır:
"ebu bekir'in faziletleri amr bin el as, ebu hureyre, urve ve ikrime tarafından da zikredildi ve hepsi ali'den nefret ediyor ve onunla ya silahlarla ya da ona karşı komplo kurarak ve düşmanlarına faziletler atfederek savaşıyordu...."

a. hz. amr bin el as'ın hz. ali ile savaştığı doğrudur, fakat bu ona karşı düşmanlık nedeniyle değildi. aksine, gerçeği savunmak için savaştığına inandığı içindi. hz. muaviye ile hz. ali arasındaki ihtilafın sebebi zaten ele alındığından, bu tartışmaları burada tekrarlamakla yetiniyoruz. eklenebilecek tek şey, hz. amr bin el as'ın hz. muaviye'nin yanında savaştığıdır. bu, hz. ebu bekir'in faziletleri hakkında hadis uydurmak için nerdeyse hiçbir sebep değildir. hz. amr bin el as, savaş alanında kendisine karşı duranların faziletlerini anlatmasıyla da tanınır. "ammar'a yazıklar olsun, asi bir topluluk onu öldürecek” hadisinin ravilerinden biridir. ayrıca resulullah'ın, "onu öldüren ve malını alan ateşin içindedir" buyurduğunu ve birisi ona itiraz edip hz. amr'ın onunla savaştığını söylediğinde cevap verdi: "o (resulullah) onu öldüren ve eşyasını alan kişi dedi." (müsned ahmed)

ticani'nin onu "uydurma" ve "ali'nin düşmanları için faziletler icat etmek"le suçlarken kastettiği şey bu mu?

hz. amr'ın gerçek "suç"u, resulullah'a sormasıdır: ""senin için en çok sevdiğin kişi kim?" "aişe" dedi. "ya erkeklerden?" dedim. "babası!" dedi. "sonra kim?" dedim. "ömer bin hattab" dedi. ve diğer erkeklerden bahsetti." (sünen el tirmizi, sahih-i buhari)

b. hz. ebu hureyre hz. ali ve hz. muaviye arasındaki çatışmadan kendini geri çekti. dolayısıyla bu açıdan hz. ali'ye saldırmadı.

ancak, görünüşe göre, düşmanları için "uydurarak" ve "icat ederek" ona saldırdı.

bunlar, hz. ebu hureyre'nin hayber günü hakkında resulullah'dan rivayet ettiği şeklinde tezahür eder: ""bu bayrağı kesinlikle allah'ı ve resulünü seven bir adama teslim edeceğim ve allah onun ellerinde zafer ihsan edecek..." sonra resulullah ali bin ebu talib'i çağırdı ve ona bayrağı verdi." (müslim, şerhiyle birlikte)

sadece bu değil, aynı zamanda resulullah'ın şöyle dediğini rivayet etti: "onları seven beni sever ve onlardan nefret eden benden nefret eder." (hasan ve hüseyin'e atıfta bulunur) (ahmed. sorgulayan: "senedi güvenilirdir" demiştir.)

ayrıca resulullah'ın şöyle buyurduğunu rivayet etti: "allah'ım! ben onları seviyorum, sen de onları sev!" (el fedail. sorgulayan: "senedi güvenilirdir” demiştir.)

ticani'ye sorumuz şu: bunlar uydurma mı? yoksa fazilet konusu sadece hz. ebu bekir ve hz. ömer geçerli olduğunda mı uydurma oluyor?"


"hamd, âlemlerin rabbi, rahman, rahim ve hesap gününün sahibi olan allah'a mahsustur. muhakkak ki allah, ümmetlerin en hayırlısını yetiştiren, azla yetinip bolluk veren güvenilir peygamberi gönderdi; böylece bu, tüm uluslara ve imparatorlukların ve ülkelerin yöneticilerine örnek oluyor. semâların ve yerin arasını dolduran salât ve selâmların en hayırlısı, muhammed sallallâhü aleyhi ve sellem'e, âli ve ashâbına olsun. bu şanlı zümrenin hayatını inceleyen ve o neslin mükemmelliği üzerine düşünen herhangi bir kimse, allah (subhanehu ve teala)'nın, elçi'nin etrafında sahabe olarak onları özenle seçtiğinden emin olacaktır.
aklı başında hiç kimse, resulullah'in ashâbı ile arasında bir düşmanlık ve kin ilişkisi olduğunu düşünmez, aksine aralarında kimsenin inkar edemeyeceği kadar sevgi ve şefkat bağı vardı. yine de bazı yazarların -zayıf tarihsel haberlere dayanarak- yalan ve aldatmacayla dolu kitaplar yazdığını, öyle ki seveni nefret eden, savunucuyu düşman olarak tasvir ettiğini görürsünüz; terbiyenin tüm sınırlarını aşaraktan. bu kısa konuşmada -allah'ın izniyle- kendisine islam hadislerinin en büyük ravicisi mertebesini kazandıran fazilet ve meziyetlere sahip büyük bir sahabi ile ehl-i beyt arasındaki ahenkli münasebetin bir örneğini sunmaya çalışacağız. allah onların üzerine rahmetini ve bereketini yağdırsın.
bu bir dosttan gelen bir mesaj ve bir hayırseverin sözleridir, bunu -kardeşim- tüm kalbinle oku, tüm şüpheleri ve zihnindeki tüm şüpheleri giderir.

cahiliye döneminde onun (hz. ebu hureyre'nin) adı 'abd şems' (güneşin kulu) idi ve imam buhari biyografisinin altında bu ismi yazdı. (tarihül kebir)

islam'ı kabul ettikten sonra isminin ne olarak değiştirildiği konusunda âlimler ihtilaf etmişlerdir, fakat en kuvvetli görüş, isminin abdurrahman olarak değiştirildiğidir. (el istiab)

yemen'in ezd kabilesinden devs kısmındandır. soyu biliniyor ve kabilesinin kurucusu ezd bin gavs'a kadar korunmuştur. aslında o, devs'in reisleri olan benu ziyab'ın soyundan olup, bu sahabiyi kabilesinin liderlerinden ve soylularından yapmaktadır.

"ebu hureyre" lakabının sebebi bizzat kendisi tarafından rivayet edilmiştir: "bana ebu hureyre denildi çünkü ailemin keçilerine bakıyordum ve bir gün başıboş bir kedi yavrusu buldum ve onu koluma soktum. halkımın yanına döndüğümde, yavru kedinin kolumda mırıldandığını duydular ve "bu nedir ey abd şems?" diye sordular. "bulduğum bir kedi yavrusu” diye cevap verdim. "yani sen ebu hureyre'sin (kedilerin babası)" diye cevap verdiler ve isim daha sonra takılıp kaldı." (müstedrek. sahih bir isnad ile. zehebi tarafından da tasdik edilmiştir.)

hz. ebu hureyre, hz. tufeyl bin amr'nin ellerinde islam'ı kucakladı, o da mekke'deki resulullah'ın elinde islam'ı kucakladı, daha sonra halkına geri döndü ve onları islam'a davet etti. (hz. tufeyl bin amr el devsi, mekke'de islam'ı kabul ettikten sonra halkına geri döndü ve onları islam'a davet etti ve ilk kabul eden hz. ebu hureyre idi, kabilenin çoğu hala inançsız yollarında ısrar ediyordu. böylece hz. ebu hureyre, hicret'ten önce islam'ı benimsedi. kısa bir süre sonra hz. tufeyl bin amr, resulullah'a devs kabilesinin inatçılığı hakkında şikayette bulunmak için hz. ebu hureyre ile mekke'ye döndü. resulullah'a yaklaştılar ve şöyle dediler: "ey allah'ın resûlü, devsliler itaatsizlik ettiler ve reddettiler, onlara karşı allah'a dua edin!" resulullah daha sonra dua için ellerini kaldırdı, hz. ebu hureyre şöyle der: "devslilerin (şimdi) yok edildiğini söyledim!" ama sürpriz bir şekilde resulullah, onlara karşı dua etmek yerine, "allah'ım devs'e rehberlik et ve onu islam'a getir" diyerek onlara dua etti. (sahih-i buhari. hz. ebu hureyre'nin hazır bulunması ve buna görgü tanığı olması, imam ahmed'in fedailül sahabe'deki anlatımından sabittir.)

bu dua meyvelerini vermiş ve bundan sonra devs kabilesinden yaklaşık seksen aileyi islam'a getirmişti. [tabakat ibn sad]

hz. ebu hureyre 7 yılında daha sonra islam'ı kabul eden diğer devs aileleriyle birlikte medine'ye göç etti. hz. ebu hureyre onun çağrısına cevap veren ilk kişiydi. (müstedrek) dört yıl boyunca resulullah'ın yanında kaldı (müsned ahmed, sünen ebu davud, sünen el nesai, tabakat ibn sad, doğru bir zincirle maani el ether) ve resulullah'ın mükemmel bir yardımcısıydı, onu dikkatle takip etti, sözlerini ezberledi, uygulamalarına bağlı kaldı ve bilgeliğini özümsedi.

o, yüce kur'an'da zikredilen sahabiler arasındadır ve bunların arasında şu ayetler vardır: "o, allah'ın elçisi muhammed'dir. onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler. onları, allah'ın lutuf ve rizâsına talip olarak hep rükûda ve secdede görürsün. secdenin tesiriyle yüzlerine simaları oturmuştur; tevrat'ta onlar için yapılan benzetme budur. incil'deki misalleri ise bir ekindir: çiftçileri sevindirmek üzere filiz verir, onu güçlendirir, kalınlaşır ve kendi sapları üzerinde durur. onlar (müminler) yüzünden kâfirler öfkeden kahrolsunlar diye (böyle olmuştur). onlar arasından iman edip dünya ve âhirete yararlı işler yapanlara allah bir bağışlama ve büyük bir ödül vaad etmektedir." (fetih/29)

ve indirilen son ayetlerden: "şu bir gerçek ki allah, peygambere ve o sıkıntılı zamanda, içlerinden bir grubun moralleri bozulmaya yüz tuttuktan sonra bile ona bağlılıklarını koruyan muhacirlere ve ensara lütfuyla muamele etti ve sonra da tövbelerini kabul etti. allah onlara karşı çok şefkatli ve merhametlidir." (tevbe/117)

resulullah'ın buyurduğu gibi, muhacirin arasında yer almaktadır: "mekke'nin fethinden sonra hicret yoktur." (sahih-i buhari) ve bu değerli sahabiue resulullah'ın mübarek dualarından bahsedilen övgülere ek olarak, onlar için her türlü fazilet ayrılmıştır.

yoksulluk içinde, ne bir serveti ne de bir mesleği olmadan, allah'ın kendisine verdiklerine dayanarak yaşadı. o, insanlar tarafından kendilerine verilen hediyeler ve resulullah'ın onlarla paylaştığı yiyeceklerle hayatta kalan sufe sahabileri arasındaydı. sadece hayber savaşı sırasında medine'ye ve resulullaha hicret etti ve bu nedenle bedir uhud ve hendek muharebelerine katılamadı; ancak hayber'den sonra gerçekleşen bütün seferlere katıldı: mekke'nin fethi, huneyn savaşı, taif savaşı, tebük savaşı ve mute savaşı. ayrıca mürtedlere karşı savaşlara, yermük savaşı'na ve ermenistan'ın fethine ve diğer savaşlara katıldı.

hz. ebu hureyre hafızasıyla gurur duydu ve şöyle derken yanılmadı: "resulullah'ın ashabından benden daha fazla hadisler ezberlemiş olan resulullah'ın sahabilerinden hiçbirini tanımıyorum." (hz. ebu hureyre'nin resulullah'dan 5000 tane kendisi hariç başkasından rivayet olunmamış hadis rivayet ettiği sık sık iddia edilir. bununla birlikte, daha derin bir çalışma bize bu miktarın hadislerini tekrarlarıyla (veya her biri ayrı bir hadis olarak kabul edilen çeşitli varyasyon ve aktarımlarla) yansıttığını bildirir. hz. ebu hureyre'nin dokuz hadis kitabında rivayet edilen rivayetlerinin bir analizi: sahih-i buhari, sahih-i müslim, sünen el tirmizi, sünen el nesai, sünen ebu davud, sünen ibn mace, sünen el darimi ve muvatta imam malik, rivayetlerinin -bu tekrarlar olmadan- sadece 1475'e tekabül ettiğini ortaya koymaktadır. hz. ebu hureyre'nin rivayetlerinin kapsamlı bir incelemesi, ondan sadece 935 rivayetin sahih olarak belirlendiği sayıldığını ortaya koymaktadır. (aded ahadis ebu hureyre tahkik ve istikra) ayrıca, rivayetlerinin çoğunun diğer sahabe (radıyallahu anhum) tarafından doğrulandığını ve bunun da onu sadece resulullah'dan rivayet ettiği sadece 110 rivayet bıraktığını belirtmek önemlidir. (a.g.e.) ondan 1336 rivayet müsned ahmed'de ve altı kitapta bulunabilir, bunlardan sadece 8'i sadece kendisi tarafından rivayet edilir, başka hiçbir sahabi tarafından rivayet edilmez. bunun da ötesinde, 800'den fazla kişinin ondan rivayet ettiği akılda tutulmalıdır ki (siyer elam el nubala) bunların arasında sahabe, haleflerinin seçkin hukukçuları ve hadisin uzman kişileri ve ehl-i beyt'in âlimlerinden bahsetmiyoruz bile. ondan rivayet edenlerin bir listesi, difa en ebu hureyre'de görülebilir. bütün bunlar, onun hadis rivayetinde dürüst ve samimi olan titiz bir rivayet edici olduğunu açıkça ortaya koymaktadır; o, rivayetler uyduracak ve bunları resulullah'a atfedecek biri değildi.)

hz. ebu hureyre hayatının 80'ci yılına ulaştığında, omuzlarına yerleştirilen güveni ilettikten sonra bu geçici mekana veda etti. zorlu ve tatmin edici bir yolculuk: uzak bir bölgeden çok az erzakla göç etmek, sürekli olarak resulullah'ın yanında kalmak, müşrikin'e karşı savaşmak, sonra da yine sapkınlığa karşı savaşlarda savaşmak, fetih'e tanıklık etmek, halifeliği savunmak, fitneden kaçınmak, resulullah'ın hadis-i şeriflerini yaymak. geriye kalan tek şey, tüm evrenin sevgili rabbi ile tanışma yolculuğunun son adımıydı.

hz. ali sevgisi, her imanlının kalbinde olması gereken ve resulullah ile ailevi ilişkisi, islam'daki önceliği nedeniyle, resulullah'ı seven her insanın dili ile ifade edilmesi gereken ayrılmaz bir bileşen olan imanın işaretidir. islam'ın tüm savaşlarındaki kahramanca başarıları ve bu ümmetin kadınlarının kraliçesi olan hz. fatıma ile evliliğinden bahsetmiyoruz bile. iman, kalbi hz. ali bin ebu talib için kötülük barındırıyorsa, bir müslümanın kalbinde kalmayacaktır.

hz. ebu hureyre, hayber savaşı sırasında resulullah tarafından duyurulan hz. ali'nin faziletini bize aktaran kişidir. imam müslim, hz. ebu hureyre'den, resulullah'ın hayber günü'nde şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "bu bayrağı allah'ı ve resulünü seven bir adama vereceğim, allah onun elinde zafer bahsedecek." (sahih-i müslim) bu rivayette hz. ali'ye karşı bir düşmanlık belirtisi var mıdır?

hz. fatima'nın fazileti ile ilgili olarak, hz. ebu hureyre, resulullah'ın ifadesini şöyle anlatır: "şüphesiz fatıma, ümmetimin kadınlarının kraliçesidir." (tarihül kebir)
babası resulullah'ın yaşadığı tüm bu zorluklara katlanırken neden bu ümmetin kadınlarının kraliçesi olmasın: alay, baskı ve reddedilme. daha sonra medine'de yokluk ve kıtlıkla yaşadı, kendi elleriyle toprakladığı biraz şeyle yetindi radıyallahu anha.
hz. ebu hureyre'nin rivayetleri, hem hz. hasan hem hz. hüseyin için sevgiyle doludur, ama özellikle hz. hasan için daha da fazladır. aralarında, hz. hasan'a duyduğu muazzam sevgiyi, hz. hasani seven herkes tarafından eşit tutulamayacak kadar büyük bir sevgiyi bize bildiren birçok olay ve etkileşim vardır.

hz. ebu hureyre şöyle anlatır: "hasan bin ali yürümek için ayağa kalktı ve boynunda bir kolye vardı. resulullah onu görünce elini bu şekilde uzattı ve hasan elini uzattı (resulullah'a).

resulullah onu kucakladı ve şöyle dedi: "allah'ım, ben onu seviyorum, sen de onu sev, onu seveni de sev." resulullah'ın bunu söylemesinden sonra benim için hasan bin ali'den daha sevgili kimse olmadı." (sahih-i buhari, sahih-i müslim)

hz. ebu hureyre ayrıca resulullah ve hz. hasan arasında paylaşılan sevgi bağının bir başka resmini de bize anlattı: "resulullah'ın onunla yaptığı gibi yaptığını gördükten sonra bu adamı sevmeyi bırakmadım: hasan'ı resulullah'ın kucağında otururken gördüm ve resulullah'ın sakalıyla oynuyordu ve resulullah ağzını ağzına koydu. bunun üzerine resulullah şöyle buyurdu: "allah'ım ben onu seviyorum, sen de onu seviyorsun." (müstedrek, sahih bir zincirle. zehebi tarafından tasdik edilmiştir.)

said el makburi, hz. ebu hureyre'nin hz. hasan'a duyduğu sevginin başka bir örneğini bize anlattı: "hasan bin ali bize yaklaşıp bizi selamladığında ebu hureyre ile oturuyorduk. selamını geri verdik ama ebu hureyre
selamladığının farkında değildi. biz de ona, "ey ebu hureyre, hasan bin ali bizi selamladı" dedik. sonra yanına gitti ve şöyle dedi: "ve selâm senin üzerine olsun, liderim." bunun üzerine şöyle söyledi: "resulullah'in "o bir liderdir" dediğini işittim." (müstedrek, sahih bir zincirle. heyseymi, "mecmaül zevaid"'de taberani'den nakletti ve ravilerinin güvenilir olduğunu bildirdi.)

hz. ebu hureyre'nin hz. hasan'a olan sevgisi bu olduğunda, hz. ebu hureyre'nin hz. hasan'nın vefat ettiği gün ağladığını ve başkalarına da üzülmelerini söylediğini görmek şaşırtıcı değildir. o gün etrafındakiler şunları anlatıyor: "ebu hureyre'nin mescid'de durduğunu ve hasan'ın vefat ettiği gün ağladığını, sesinin yüksekliğiyle seslendiğini gördüm: "bugün resulullah vefat etti, öyleyse ağlayın!"" (el tahzib, ibn ishak'ın yetkisiyle.)

hz. ebu hureyre'nin hz. hüseyin'e olan sevgisi, hz. hasan'a olan sevgisinden daha az değildi. hz. ebu hureyre bize başka bir olayı anlatır: "gözlerimin yaşarmaya başlaması dışında hüseyin bin ali'ye hiç bakmadım. çünkü resulullah bir gün çıkıp beni mescitte buldu. elimi tuttu ve üzerime yaslandı. ben de onunla beni kaynuka pazarına kadar gittim. benimle konuşmadı: yürüdü, etrafına baktı ve sonra geri döndü; ve onunla birlikte geri döndüm. daha sonra mescidde oturdu, otururken elleri bacaklarının etrafındaydı. bana "benim için küçüğü ara" dedi. böylece hüseyin, kucağına düşene kadar yalpalayarak geldi. daha sonra resulullah'ın sakalı ile oynamaya başladı ve resulullah ağzını ağzına koydu. "allah'ım, ben onu seviyorum, sen de onu seviyorsun" diyordu." (müstedrek, sahih bir isnad ile. zehebi tarafından tasdik edilmiştir.)

benzer bir olay buhari tarafından da bildirilmiştir, ancak hz. hüseyin'in yerine hz. hasan'dan bahsedilmiştir. bununla birlikte, hakim, her iki rivayetin de kesin bir mümkünlük olan doğru olarak kaydedildiğini belirtmiştir; daha da önemlisi bu rivayette mescid'e döndüğünde olduğundan bahsedilir. hz. ebu hureyre her ikisiyle birlikte başka bir olayı anlattığı için rivayetlerden hangisinin daha sahih olduğu çok da önemli değildir.

hakim, hz. ebu hureyre'den bildiriyor: "resulullah bize geldi ve onunla birlikte omuzlarında hasan ve hüseyin vardı. bize ulaşana kadar birini ve diğerini öperdi. birisi ona, "ey allah'ın resûlü, onları seviyor musun?" dedi. resulullah şöyle buyurdur: "evet, kim onları seviyorsa beni sever, kim de onlardan nefret ederse benden nefret eder."" (müstedrek, sahih bir isnad ile. zehebi tarafından tasdik edilmiştir.) imam ahmed de bu rivayeti aktarmıştır ama daha kısa ve öz bir ifadeyle. (müsned ahmed, sahih bir zincirle.)

hakim, hz. ebu hureyre'den bildirmiştir: "resulullah ile "işa" namazını kılıyorduk. secdeye doğru ilerlediğinde, hasan ve hüseyin sırtına tırmandılar ve başını kaldırdığında onları nazikçe kaldırdı. tekrar secdeye doğru ilerleyince tekrar üstüne tırmandılar. okumak için ayağa kalktığında birini soluna, birini de sağına yerleştirdi. ona (namazdan sonra)gittim ve sordum: "ey allah'ın resûlü, onları annelerine götüreyim mi?" resulullah, aniden bir şimşek çakması üzerine olumsuz cevap verdi ve "onları annelerine götürün" dedi. ona ulaşana kadar ışıkta yürümeye devam ettiler." (müstedrek, delail nübüvve, el tahzib)

ibn hacer başka bir olay daha aktarmıştır: "ishak bin ebu habibe, hz. ebu hureyre'den bildirmektedir: resulullah ile dışarı çıktığımızda, biraz mesafe kat ettiğimizde resulullah'ın hasan ve hüseyin'in anneleri tarafından ağladığını duyduğuna tanıklık ederim. resulullah onlara ulaşana kadar acele etti. onun şöyle dediğini duydum: "benim (torunlarımın) ne işi var?" fatima cevap verdi: "susuzluk!" resulullah, su olup olmadığını görmek için su derisine uzandı (ama yoktu) ve o gün su kıttı. insanlar su aramaya çıkmışlardı ve resulullah, "herhangi birinizin suyu var mı?" diye seslendi. ama hiçbirinde tek bir damla su bile yoktu. resulullah, "onlardan birini bana ver" dedi ve onu perdenin altından resulullah'a verdi. resulullah onu tuttu ve göğsüne sarıldı, ama ağlamaya devam etti. resulullah daha sonra dilini çıkardı ve çocuk sakinleştirilinceye kadar onu emmeye başladı. resulullah daha sonra aynı şeyi diğerine de yaptı." (el tahzib)

yine hz. ebu hureyre'nin, hz. hasan'nın vefat ettiği gün faziletlerini kitlelerle paylaştığını görüyoruz. hakim, ebu hazim'den bildiriyor: "hasan bin ali'nin vefat ettiği gün oradaydım; hüseyin bin ali'nin sa'id bin el as'a şöyle dediğini gördüm: "ilerle (namaza önderlik etmek için), eğer sünnet olmasaydı seni öne sürmezdim." ve aralarında kötü duygular vardı, ebû hureyre şöyle söyledi: "peygamberinizin oğluna bir parça kum gömülecek diye mi cimrilik ediyorsunuz? şüphesiz resulullah'in şöyle dediğini işittim: "kim ikisini de severse beni sever, kim de ikisine de nefret ederse benden nefret eder."" (müstedrek, sahih bir isnad ile. zehebi tarafından tasdik edilmiştir.)

hz. ebu hureyre, hz. hasan'nın dedesi (resulullah)'ın yanına gömülmesine izin vermeyi reddettiğinde mervan'a şöyle dedi: "sen vali değilsin, vali başkası. onu rahat bırak!" sonra dedi ki: "seni ilgilendirmeyen şeylere burnunu sokuyorsun, yanında olmayan birine (hz. muaviye) lütufta bulunmaya çalışıyorsun." (el bidaye ve el nihaye)

allah senden razı olsun ey ali'nin ve soyunun dostu ebu hureyre.
bazı sapık yazarlar, -aldatmaca ve yalanlarla dolu- kitaplar kaleme almışlar ve bu kitaplarda hz. ebu hureyre'yi yalancı, sahih haberlere ve sabit gerçeklere aykırı asılsız bir iddiacı olarak yaftalamışlardır. hz. ali bin ebu talib'in bazı çocukları hz. ebu hureyre'den rivayet ettiler ve onun rivayetlerine güvendiler.

hz. ali bin hüseyin, yani zeynelabidin ünlü bir imam, güvenilir bir alim ve emirül mü'minin hz. ali bin ebu talib'in torunudur. buhari'nin bildirdiğine göre -ve sahih-i buhari'nin bütün rivayetleri sahihtir: "ahmed bin yunus bize anlattı -asım bin muhammed bize anlattı- vakıd bin muhammed bana anlattı -ali bin hüseyin'in arkadaşı sa'id bin mercana bana anlattı: ebu hureyre bana şöyle dedi: resulullah şöyle buyurmuştur: "kim müslüman bir köleyi azat ederse, allah da kölenin vücut kısımlarını kurtardığı gibi onun vücudunun bütün kısımlarını da (cehennem) ateşinden kurtaracaktır." sa'id bin mercana dedi ki: "bu hadis-i şerifi ali bin hüseyin'e anlattım ve abdullah bin cafer'in kendisine on bin dirhem veya bin dinar teklif ettiği kölesini serbest bıraktı."'" (sahih-i buhari, sahih-i müslim)

başka bir anlatım daha fazla ayrıntıya sahiptir: "ali bin hüseyin, "ey saîd, bunu ebu hüreyre'den mi duydun?" diye sordu. sa'id, "evet" diye cevap verdi. ali bin hüseyin daha sonra bütün kölelerinden sorumlu olan kölelerinden birine, "benim için mutraf'ı çağırın" dedi. ali bin hüseyin'in yanına çıktığında, "git, allah'ın rızası için özgürsün" dedi." (muntaka ibn el carud, doğru bir zincirle. müsned ebi uvana, fethül bari)

açıktır ki hz. ali bin hüseyin, gerçekten hz. ebu hureyre'den duyulduğuna dair açıklama istiyor, bu güvenilirliğine bir tanıklıktır, daha sonra ona gerçekten hz. ebu hureyre olduğu söylendikten sonra üzerinde uygulamaya devam ediyor. bu rivayet onun lehine ikinci bir şahitliktir.
hz. ali bin hüseyin ve ibn mercana daha sonra bu rivayeti aktarmaya ve hz. ebu hureyre tarafından iletilen resulullah'ın sevindirici haberini insanlara bildirmeye devam ettiler. ömer bin ali bin hüseyin daha sonra ibn mercana'dan (sahih-i müslim, müşkil el athar, tarih curcan) rivayet etmiş, hz. zeyd bin eslem de hz. ali bin hüseyin'den rivayet etmiştir. (sahih-i buhari, müsned ahmed)

said bin abdullah bin mercana erken dönem şiilerindendir. el barki onu hz. ali bin hüseyin'in (ricalül barki) yüksek yoldaşları arasında saymıştır ve "kendini ona adamıştı ve ona eşlik biliniyor." (el feth)

hz. ali bin hüseyin'in, hz. ebu hureyre'nin anlattıklarını tasdik etmekten, uygulamaktan ve ondan öğrendiklerini başkalarına vermekten nasıl çekinmediğini görüyoruz. hz. ali bin hüseyin'in, hz. ebu hureyre'nin hadislerini rivayet edenlerden biri olan medineli fakih hz. zeyd bin eslem'in toplantılarına katıldığı bilinmektedir. ve hiç şüphe yok ki, doğrudan işittiği rivayetler -doğrudan işittiği rivayetler ve hz. ebu hureyre'nin diğer öğrencilerinden işittiği- onun toplantılarında tartışılacaktı ama hz. ali bin hüseyin bir kez bile bu rivayetleri çürütmedi veya hz. ebu hureyre'den rivayet etmemesi konusunda onu uyarmadı.

aslında, hz. ali bin hüseyin, hz. zeyd bin aslam'ın toplantılarını haklı çıkaran kişidir: "gerçekten de kişi, dinine fayda sağlayan biriyle oturur." (el tahzib. el barki, hz. ali bin hüseyin'in arkadaşları arasında hz. zeyd bin eslem'i de gösterir.)

araştırmamız daha sonra önümüzde paha biçilmez bir hazine ortaya çıkardı; iki ünlü imamını bulduk: hz. muhammed el bakır bin ali bin hüseyin bin ali bin ebi talib ve oğlu hz. cafer el sadık bin muhammed -şiilerin istisnasız olarak kendilerini atfettikleri ve fıkıhlarının adını aldıkları kişi- her ikisi de hz. ebu hureyre'den rivayet ediyor.
her ikisi de hz. ebu hureyre'nin hadislerini aktarmışlardır, aslında sahih -müslim'de bulunan iki rivayette her ikisi de aynı rivayet zincirinde bulunabilirler. "abdülaziz el dareverdi, hatim bin ismail ve sulaiman bin bilal (hz. cafer el sadık'tan rivayet eden el dareverdi, ibn mace'de bildirilmiştir. hatim bi ismail'in hz. cafer el sadık'tan rivayeti sünen el nesai'de bildirilmiştir. süleyman'ın hz. cafer el sadık'tan rivayeti sahih müslim'de diğerlerinde bildirilmiştir) her üçü de -hz. cafer el sadık'ta -babası hz. muhammed el bakır'dan- imam hz. ali bin ebu talib'inn azat edilmiş kölesi ve katibi ubeydullah bin ebu rafi'den- hz. ebu hureyre'den rivayet ediyor." (sahih-i müslim)

imam hz. muhammed el bakır, sadece hz. ebu hureyre'nin haberlerini nakletmekle kalmadı, aynı zamanda onun rivayetlerinden doğruladı ve imam şafii tarafından belirtildiği gibi çeşitli fıkıh hükümlerine delil olarak gösterdi.

imam şafii hz., haber vahid'in (tek rivayetler) geçerliliğini ve ondan ispat etmenin caizliğini tartışırken şöyle diyor: "muhammed bin ali bin hüseyin'in bunun gibi, cabir'den resulullah'dan ve ubeydullah bin ebu rafi'den ebu hureyre'den resulullah'dan haber verdiğini ve sünnet olarak bildirdikleri her birini saptatığını gördük." (el risale li imam el şafii)

imam el şafii, hz. muhammed bin ali'nin, bizzat imam el şafii tarafından açıklandığı gibi, hz. ebu hureyre'nin tekil anlatımlarına dayalı olarak fıkıh hükümleri geçtiği anlamına geliyordu. (el risale li imam el şafii)

hz. ali bin hüseyin'in öğrencilerine ve arkadaşlarına hz. ebu hureyre'nin anlatımlarını özgürce iletmelerine izin verdiğini, onları asla yasaklamadığını bulduğumuz gibi; ayrıca oğlu hz. muhammed el bakır'ın ve torunu hz. cafer el sadık'ın arkadaşlarının hz. ebu hureyre'nin rivayetlerini özgürce aktardıklarını görüyoruz ve onlar da bunu yapmalarını asla yasaklamadılar. bu konuda sessiz kalmaları da hz. ebu hureyre'nin rivayetlerini zimnen onaylamak ve onu şeriat'ın geçerli bir hücceti olarak tanımaktır.

imam hz. el bakır'ın arkadaşlarından bazıları bunlardır:
1. medineli fakih amr bin dinar (sahihi buhari, burda hz. el bakır'dan rivayet ediyor)
2. ünlü sire'nin yazarı muhammed bin ishak (sünen-i nesai'de hz. el bakır'dan naklediyor, ricalül barki)
3. suriyelilerin imamı el evzai (sünen-i nesai, burda hz. el bakır'dan rivayet ediyor)
4. el zühri
5. ebu ishak el hamdani (el cerh ve tadil, burda hz. el bakır'ın arkadaşları arasında bahsediliyor)
6. kufenin ünlü fakihi abdullah bin şubrume (el-rical'de)
7. al arac
8. ibn cüreyc
9. el ameş (el-tahzib'de onlardan bahsediliyor)

imam hz. cafer el sadık'ın arkadaşlarına gelince, onlar hz. ebu hureyre'nin rivayetlerini bolca aktarmışlardır. bunlar arasında:
1. el dareverdi
2. hatim bin ismail
3. süleyman bin bilal (ilk üçünden daha önce bahsedilmişti)
4. imam malik (ibn mace'de hz. sadık'tan rivayet ediyor, sünen-i nesai)
5. yahya bin sa'id el kattan (müsned ahmed'de hz. sadıktan naklediyor, sünen ebu davud, sünen-i nesai)
6. yahya bin sa'id el ensari (sünen el nesai'de hz. sadık'tan rivayet ediyor, rical ibn davud el hilli)
7. süfyan el sevri (sünen-i nesai, sahih-i müslim)
8. süfyan bin uyeyne (sünen-i tirmizi, sünen ibn mace, ricalül barki)
9. hafs bin gayyat (sünen-i nesai, sünen ebu davud, sünen ibn mace, tarih el buhari el sağir)
10. abdülvahhab bin abdülmecid el sekafi (sünen ebu davud, sünen ibn mace, ricalül barki) 11. ibn cüreyc (sünen-i nesai)
12. yezid bin el had (sünen-i nesai)
13. ismail bin cafer (sünen-i nesai)
14. abdülmelik bin umeyr
15. abdürrezzak bin el humam (her ikisinden de el barki, ricalül barki'de bahsetmiştir)
ve isimleri birincil hadis kaynaklarında yer alan diğer birçok ravi.

ayrıca hz. ali bin ebu talib'in oğullarından hz. muhammed bin ali bin ebu talib, ibn-i hanefiyye olarak bilinen, güvenilir bir alim, münzevi ve dindar mümindir. babasından rivayetleri sahih-i buhari ve sahih-i müslim'de bolca görülür. doğrudan hz. ebu hureyreden (rivayetleri müsnedül tayalisi'de yer almaktadır) rivayet etmiştir ve oğlu hz. hasan bin muhammed onun uygulamasını takip etmiştir ve hz. ebu hureyre'den de rivayet edenlerdendir.
hz. ebu hureyre'den hz. hasan'ın fazileti hakkında ali bin zeyd bin ali bin hüseyin'in bir mürsel anlatımını buldum (el 'llal ve marifetül rical) (benim notum: bu arada arkadaşlar mürsel, isnadındaki sahabi olan ravi veya diğer ravilerinden birinin zikredilmediği hadistir) ve bu da hz. ebu hureyre'nin rivayetlerini aktaran ehl-i beyt'in listesine eklendi.

ayrıca hz. ebu hureyre'den rivayet edenlerin kervanında, hz. hasan el müsenna'nın torunu, hz. muhammed bin abdullah bin hasan bin hasan bin ali bin ebu talib, nesai ve ibn hibban tarafından güvenilir kabul edilmiştir. (el tahzib)

hz. ali ve çocuklarının seçkin sahabi hz. ebu hureyre'yi hiçbir şekilde küçümsemediğini daha önce tartışmıştık. aksine, ondan hadis naklettiler. bu, onların bu büyük hadis anlatıcısına olan güvenlerinin yeterli bir kanıtıdır. hz. hasan ve hz. hüseyin'in birçok arkadaşı olduğunu ve birçoğunun hz. ebu hureyre'den rivayet ettiğini görüyoruz, ancak bir kez bile bunu yapmalarını yasaklamadılar. dedeleri'nin (resulullah) mescidini ziyaret ederler ve hz. ebu hureyre'nin hadisinin nakledildiğini ancak asla onaylanmadığını duymazlardı.

hz. hasan'ın arkadaşları arasında:
1. zamanının imamı muhammed bin sirin (ibn hacer, el tahzib'de hz. hasan'dan rivayet ettiğini belirtti) 2. hz. ibn abbas'ın azatlı kölesi ikrime
3. ebu miclaz lahik bin humeyd (ibn hacer, her ikisinin de el tahzib'de hz. hasan'dan rivayet ettiklerini belirtti) 4. selman ebu hazim el eşcai (el cerh ve ta'dil)
5. hz. hasan ve hz. hüseyin'den (el cerh ve ta'dil) rivayet eden abdurrahman bin buzarc

hz. hüseyin'in arkadaşları arasında, daha önce bahsedilenlerin dışında:
1. hz. hüseyin (el cerh ve tadil, el tahzib) ve hz. ebu hureyre'den (sahih-i buhari, sahih-i müslim) rivayet eden sinan bin ebu sinan el duali
2. her ikisinden de rivayet eden bişr bin galib el esed (el cerh ve tadil)
3. amir el şabi (tahzib)
4. hz. ebu hureyre'den (el cerh ve tadil) rivayet eden ünlü şair ferezdak bin galib el temimi -hz. hüseyin'e olan sevgilisi, hz. hüseyin ile mekke dışında, ırak yoluna tanıştığında onun için okuduğu şiirden belli oluyor (eı asbahani bunu el agani'de bildirdi.)
6. beni haşim'in azatlı kölesi olan umeyr bin ishak, malik, ibn ma'in ve nesai tarafından güvenilir kabul edildi ki hz. hasan ve hz. hüseyinden rivayet etmiştir (el tahzib. hz. ebu hureyre'den rivayetleri müsned ahmed'de
bildirilmektedir.)

ayrıca hz. ebu hureyre'nin hadislerini nakleden ehl-i beyt arasındakiler:
hz. hasan soyundan:
1. zeyd bin hasan bin ali bin ebu talib
2. oğlu hasan bin zeyd
3. muhammed bin amr bin hasan bin ali bin ebu talib
4. abdullah bin hasan el müsenna bin hasan bin ali bin ebu talib

hz. hüseyin soyundan:
1. hüseyin bin ali bin hüseyin bin ali bin ebu talib, abdullah bin mübarek'in öğrencisi
2. abdullah bin ali bin hüseyin bin ali
3. ömer bin ali bin hüseyin bin ali
4. zeyd bin ali bin hüseyin bin ali
5. hüseyin bin zeyd bin ali bin hüseyin bin ali.
hz. cafer el sadık soyundan:
1. muhammed bin cafer bin muhammed bin ali bin hüseyin bin ali bin ebu talib 2. ishak bin cafer bin muhammed bin ali
3. ali bin cafer bin muhammed bin ali

ve ayrıca:
1. ali bin ömer bin hüseyin bin ali


hz. muhammed bin hanefiyye soyundan:
1. muhammed bin hanefiyye doğrudan hz. ebu hureyre'den rivayet etti. (onun rivayetlerini bir önceki bölümde zikretmiştik.)


oğullarına gelince, onlar da hz. ebu hureyre'yui asla küçük düşürmediler. kendi babalarının doğrudan ondan rivayet ettiğini gördüklerinde neden bunu istesinler ki?

hz. ebu hureyre'den rivayet eden hz. muhammed bin el hanefiyye'nin çocukları arasında:
1. abdullah bin muhammed bin ali bin ebu talib
2. ibrahim bin muhammed bin ali bin ebu talib
3. hasan bin muhammed bin ali bin ebu talib (önceki bölümde onun hz. ebu hureyre'den tıpkı babası gibi rivayet ettiğini belirtmiştik.)


ömer bin ali bin ebu talib (hz. ali'nin oğludur) soyundan: 1. muhammed bin ömer bin ali bin ebu talib
2. abdullah bin muhammed bin ömer bin ali bin ebu talib
3. ubeydullah bin muhammed bin ömer bin ali bin ebu talib


bunların dışında beni haşim'den -hz. cafer bin ebu talib'in çocukları, akil bin ebu talib'den ve emirül mü'minin sahabe'den hz. ali'nin arkadaşları ve tabii'den (tabiin-hz. muhammed'i görmemiş ama sahabileri görmüş kişilerdir) birçok kişi var. hz. ebu hureyre'nin hadislerini kim ilettiyse, ona karşı asla küçük düşürücü bir söz söylemedi.

bundan sonra hiçbir müslüman'ın hz. ebu hureyre'ye karşı herhangi bir eleştiri sözü söylemesi mümkün değildir. bunun yerine şunları söylemelidir:
1. hz. ebu hureyre, islam'ın parlak ışıklarından bir kandildir.
2. hz. ebu hureyre, kalbi aydınlatan bir ışıktır.
3. ebu hureyre, din'in temellerini saptamaya çalışan bir islam aydınıdır.
4. hz. ebu hureyre, bu ümmetin dinin esaslarını saptayan, bize kur'an'ı açıklayan, resulullah'ın mübarek hayatını açıklayan, formüle eden alimleri için bir sembol ve örnektir. nebevî hadisleri iman yönüne çevirmiş, şahsiyetini muhafaza etmiş, cihad ruhunu diriltmiş... ve bunun neticesi olarak, bütün düşman saldırılarının odak noktası haline gelmiş ve bu yüzden hevâ ve tutkuların müritleri tarafından hor görülmüştür.

aksine, her dindar müslümanın ve islam'ın iyiliğini dileyenin hz. ebu hureyre'yi sevmesinin nedeni budur. resulullah'ın "nesillerin en hayırlısı benim neslimdir" sözüyle tasdik ettiği gibi, her müslüman o mübarek neslin üstünlüğünü ve faziletini kabul etmekle yükümlü iken, nasıl olur da onların birbirlerine düşman olduları ve her fırsatta birbirlerinden nefret ettileri tasavvur edilebilir? hele de birbirlerine olan saygı ve şeref alametleri bu kadar bariz ortadayken!"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
en çok hadis rivayet eden sahabedir. fakat hadislerinin bir çoğu yanlıştır.

ibn kesir, el-bidâye ve’n-nihâye isimli kitabının 8. cilt 110. sayfasında ebu zur'a ed-dımaşkî, saib b. yezid'in şöyle dediğini rivayet etmiş­tir: ömer b. hattab'ın, ebu hüreyre'ye şöyle dediğini işittim: "ya rasûlullah'dan hadis rivayetini terk edeceksin ya da seni devs diyarına sürerim."

ömer b. hattab, ka'bül-ahbar'a da şöyle demişti: "önceki kavimler hakkındaki hadisleri rivayet etmeyi terk et, yoksa seni maymunlar di­yarına sürerim."
kitabın pdf hali. 8. cilt, 3. bölümü açıp bakabilirsiniz.

yani ömer bile bu adamdan şüphe etmiş, onu uyarmıştır.
devamını gör...
hadislerin ravi zinciri yani rivayet edenlerin kimden duyduğu, ne zaman duyduğu, ne duyduğu , nasıl duyduğu ile alakalı teşhis ve tespit halkası bir çok ilme ve bilgi sistemine örnek olması gereken bir konudur.

bazen "ben bunu falancadan duydum" dediği kişiyi bulmak için 7-8 ay ay yol katetmiş adamlar. hatta ilk dikkat ettikleri şey rivayet eden kişinin karakteri. mesela meşhurdur anlatılır . imam buhari "şu kişiden duydum ben bunu" dediği kişiyi bulmak için aylarca yol gidiyor sonra bir bakıyor ki keçileri kandırmak için tasın içinde tuz olmamasına rağmen tuz varmış gibi keçileri çağırıyor adam. ve imam buhari " bu adam keçileri kandırdığına göre beni de kandırmış olabilir" diye düşünüyor ve hadise "zayıf hadis" notu düşüyor.

çok meşakkatli ve ciddi bir emek isteyen bu ilme hayatını adamış insanların her şeyden önce emeğine saygı göstermek lazım. boş yapmaya gerek yok. uydurma hadisler de var illaki ama ravisi ve senedi çok sağlam bir çok sahih hadis de var. bunu kabul etmemek akıl işi değil.
devamını gör...
ömer 'bile' hureyre için şöyle demiş, böyle demiş.. iyi ama peygamberden yüzyıllar sonra yüzbinlerce hadis uyduran bu adam kaynaklı onbinlerce hadis, buharice kütüb-i sittede yer alabilmiş, bir çoklarınca kurana eş hüküm sayılmış, ehli sünnetin temel din kaynakları arasında referans kaynağı sayılmıştır. sünnet ne demektir. sünnet kuranda olmamakla birlikte güya peygamberin uygulamaları iddiası, rivayeti, inancı değil midir. reelde sünnet/hadis, kuranın yerini almamış mıdır.
reel islam, kuranın islamı yaşamak için yeterli sayılamayacağı, hadissiz islam olamayacağı, islamın kuran ve akıl değil, 'nakil' dini olduğunu söyleme noktasındadır. birlikte izleyip görmüyor muyuz. yaşamıyor muyuz..
hureyre ya da bir öteki, beriki, "ilim" adı altında kendi kuranlarını! ortaya koymamışlar mıdır..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ebu hureyre" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim