diğer adı ile (bkz: giresun üstünde vapur bağrıyor)
giresun piraziz'de bir fındık fabrikası sahibi eşref bey'in öldürülmesini konu alan bir giresun türküsüdür.
ilk zamanlar mani olarak dillerde dolaşan sözler daha sonra giresun'un en tanınan kemençe üstatlarından biri olan (bkz: piçoğlu osman) osman gökçe tarafından kemençe ile çalınıp söylenmiş.

türkünün hikayesini spoiler içine bırakıyorum, elbette kaynaktaki hiçbir şeye dokunmadan paylaşacağım, üstüne söyleyecek sözü olan da buyursun tabii...
bu türkünün 3 farklı linkini bırakıyorum buraya.

en orjinali, piçoğlu osman tarafından çalının söyleneni:


bağlama ile muhteşem icra edilmiş ismail hakkı demircioğlu kaydı:


bu da türküyü ilk dinlediğim, imera yorumu. ilk ddinlediğim olsa gerek, en beğendiğim kayıt buu. genelde bir türküyü ilk dinleyip beğendiysem daha sonra en orjinalini de dinlesem ilk dinlediğim versiyon en sevdiğim versiyon oluyor...




eşref gedikali 1905 yılında o zamanki adıyla abdal diye bilinen piraziz ilçesinde dünyaya gelir. dönemin sayılı ailelerinden gedikalizadelere mensup imiş. ağabeyi murat gedikali ile babasından kalan fındık fabrikasını işletir. kişilik olarak son derece sosyal, yardımsever, cömert, yakışıklı, iyi giyimli, halk tarafından sevilen eşref bey, 1933 yılında fabrikasında muhasebeci olarak çalıştırmak için hakkı isimli bir kişiyi işe alır. hakkı'yı geniş yetkiyle donatır. ancak, bir süre sonra fabrikada çalışan bayan işçiler hakkı'yı eşref bey'e şikayet ederler. hakkı'nın kendilerini rahatsız ettiğini ve kendi çalıştıkları bölüme gelmemesini talep ederler. eşref bey, hakkı'ya kadın işçilerin çalıştığı bölüme girmemesini sıkı sıkı tembih eder. ancak, kısa bir sonra hakkı'nın, yine o bölümde dolaştığını görerek kendisini sert bir dille uyarır. izleyen gün, giresun'da adet olduğu üzere, giresun limanı'ndan sezonun ilk fındık nakliyesi için tören düzenlenmiştir. o yıl ilk seferi düzenleyen eşref bey'in fabrikasının ürünüdür. tören bittikten sonra eşref bey, hakkı'yı da yanına alarak lokantaya gider, yemek yerler, ardından fabrikaya dönerler. ofiste sohbet esnasında hakkı, eşref bey'den tabancasını beğendiğini, görmek istediğini söyler. eşref bey de tabancasını verir, fakat hakkı orada eşref bey'i kendi silahıyla vurur. eşref bey vurulduktan sonra camlı sokak’ta yer alan fabrikasından çıkar, geçmekte olan otel sahibi talat bey'e, "hakkı beni vurdu talat!" der. hemen ardından çevredeki eşrafla birlikte eşref bey hastaneye kaldırılır. ancak iki saat geçmeden vefat eder. hakkı yakalanır, cezaevine götürülür. ancak hakkı, daha hapishaneye varmadan eşref bey'in vurulduğunun haberi cezaevinde duyulur. içeri girdikten birkaç dakika sonra bir mahkum, mangal demirini hakkı'nın sırtına saplayarak yaralar. cezaevinde iki ay yatan hakkı, cumhuriyet'in kuruluşunun onuncu yılı münasebetiyle çıkarılan af kanunundan yararlanarak serbest kalır ve izini kaybettirir. eşref bey'in vefatından çok kısa bir süre sonra kendisini sevenlerin önce maniler şeklinde yazdığı ve söylediği dizeler, yine kısa bir süre sonra yakılan eşref bey türküye dönüşür. hikayenin günümüze ulaşmasını sağlayan eşref’in ağabeyi murat gedikali’nin kızı 1927 doğumlu ruhniyaz karaibrahim’dir. bu türküyü kemençeyle ilk kez söyleyen kişi ise türkünün kaynak kişisi picoğlu osman gökçe’dir.
kaynak: tr.wikisource.org/wiki/Gire...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"eşref bey ağıdı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim