1.
james cameron'un avatar için yarattığı kurgusal evrende, filmin ana hikayesinin geçtiği pandora isimli uyduda yaşayan yerel halk. na'viler mavi ten rengine sahip, barışçıl ve akıllı bir ırktır. filmin ana hikayesi, na'vi ırkının insansı yaşam formuyla benzerliği olduğu kadar farklılığı etrafında şekillenip ilerler. na'viler bir tehdit altında değilken saldırgan değillerdir. askeri bir yapılanmaları, ekonomik bir sistemleri yoktur. bir arada yaşarlar, avcı/toplayıcı özelliklerini kaybetmemişlerdir. cameron, ihtiyaçların primitif kalınarak karşılanmaya devam edilmesinin, gelişmiş bir sosyal topluluk olmaya engel olmadığını na'vi ırkını tasvir ederek epik bir dille anlatmıştır filminde. na'viler birbirleriyle, pandora uydusundaki diğer tüm canlılarla ve hatta uydunun kendisiyle telepatik düzeyde iletişim kurarlar. uydudaki tüm ekolojik sistem birbirine bağlıdır. na'viler sinir sistemine benzetebilecek bu ağa bedenleri aracılığı ile bağlanabilir, sistemin sorunlarını, eksiklerini, ihtiyaçlarını ve sistem tarafından iletilen çözüm önerilerini özümseyebilirler.
cameron diğer tüm filmlerinde olduğu gibi bu film için de uzun süre masa başında çalışmış. na'vi ırkının kendi arasında konuştuğu dil için, ırkın fiziksel özellikleri için, kültürleri için konunun uzmanları ile kafa patlatmış. na'vi dili, filmin gösterime girdiği tarihte ortalama 1000 kelimelik bir dil iken filmin gösteriminden sonra, gelen talepler doğrultusunda ve devam filmlerinin geleceği duyurulduktan sonra bu bir ihtiyaç olduğundan geliştirilmek durumunda kalmış. güney kaliforniya üniversitesi'den dilbilimci dr. paul frommer tarafından yaratılan bu dil bugün yaklaşık 2600 kelimelik bir dağarcığa sahip. na'vi sözlüğü için buradan. bugün bakmazsanız göreceğim ben sizi ikinci, üçüncü filmden sonra. dört, beş? ömrümüz vefa eder mi? etsin!
efendim na'vileri seviyoruz. çok güzeller. çok naifler. çok da güçlüler ve en önemlisi çok doğrular. cameron gibi, standardı o dönem için* saniyede 35-40 kare ile film çekilen bir zamanda ortalama 50 kareyle film çeken bir yönetmen tarafından bize izletildiği için de çok şanslıyız. senaryo çalıntıymış. meh. hep söylüyorum, titanik'in batacağını hepimiz biliyorduk, izlemedik mi? dibimiz düşmedi mi? based ona a true story falan da izlemeyelim o zaman? sinema neyin anlatıldığının değil nasıl anlatıldığının önemli olduğu bir sanat dalıdır.
allasen şunların mükemmelliğe bakar mısınız?
cameron diğer tüm filmlerinde olduğu gibi bu film için de uzun süre masa başında çalışmış. na'vi ırkının kendi arasında konuştuğu dil için, ırkın fiziksel özellikleri için, kültürleri için konunun uzmanları ile kafa patlatmış. na'vi dili, filmin gösterime girdiği tarihte ortalama 1000 kelimelik bir dil iken filmin gösteriminden sonra, gelen talepler doğrultusunda ve devam filmlerinin geleceği duyurulduktan sonra bu bir ihtiyaç olduğundan geliştirilmek durumunda kalmış. güney kaliforniya üniversitesi'den dilbilimci dr. paul frommer tarafından yaratılan bu dil bugün yaklaşık 2600 kelimelik bir dağarcığa sahip. na'vi sözlüğü için buradan. bugün bakmazsanız göreceğim ben sizi ikinci, üçüncü filmden sonra. dört, beş? ömrümüz vefa eder mi? etsin!
efendim na'vileri seviyoruz. çok güzeller. çok naifler. çok da güçlüler ve en önemlisi çok doğrular. cameron gibi, standardı o dönem için* saniyede 35-40 kare ile film çekilen bir zamanda ortalama 50 kareyle film çeken bir yönetmen tarafından bize izletildiği için de çok şanslıyız. senaryo çalıntıymış. meh. hep söylüyorum, titanik'in batacağını hepimiz biliyorduk, izlemedik mi? dibimiz düşmedi mi? based ona a true story falan da izlemeyelim o zaman? sinema neyin anlatıldığının değil nasıl anlatıldığının önemli olduğu bir sanat dalıdır.
allasen şunların mükemmelliğe bakar mısınız?
devamını gör...