miko yazar profili

miko kapak fotoğrafı
miko profil fotoğrafı
rozet
karma: 26295 tanım: 1677 başlık: 455 apolet: 6 takipçi: 155
hey there i am using whatsapp

son tanımları | başucu eserleri


jin jiyan azadi

türkiye'de kadın mücadelesinin en yaygın kullanılan sloganlarındandır. bu toprakların en çok konuşulan ikinci dilinde kadın, yaşam, özgürlük demektir. bununla derdi olan da ağlayarak günlüğüne yazabilir.
bin yıllık mücadele alanında bin yıldır kızkardeşlerimizle atıyoruz biz jin jiyan azadi sloganını. ümit özdağ denen vasıfsızın lafıyla ne bize ne sloganımıza saldırmanıza cevaz veririz. gidin twitter'da falan havlayın, alanda karşımıza çıkmaya kalkmayın. gerçi kıçınızı kaldırıp bir yere geldiğiniz pek az görülmüştür de neyse. ben söylemiş olayım.
bugün de atıyoruz, yarın da atacağız çünkü küçük, hazımsız kurtçuklar sizi.

konu ötekinin ötekisi olan kürt kızkardeşlerimizden bu sloganı öğrenmemiz ve benimsememiz. bundan rahatsız olan bir kimsenin kadın mücadelesinden bir şey anlıyor olması mümkün olamaz. ötekileştirildiğini bilen biri ötekileştirilenle empati kurmuyor olamaz çünkü. çok öteki dedim, bir de bazı uzun cümleler kurdum biraz zorlamış olabilirim zihinlerinizi.

sori not sori.
devamını gör...

ankara gar katliamı

ölüm ne yana düşer usta?



2015 yılı yakın dönem türkiye tarihinin en kanlı yılı olarak kazındı belleklerimize.. 7 haziran seçimlerinin hemen iki gün öncesinde, 5 haziran 2015’de diyarbakır’da patlayan ve beş kişinin ölümüne, yüzlerce kişinin yaralanmasına neden olan diyarbakır katliamını suruç ve ankara katliamları izledi. her seferinde daha çok öldük; suruç’ta 33, ankara’da 103 canımızı kaybettik.
karanlık, tekinsiz zamanlardı bu zamanlar; hayatımıza tüm vahşeti ile giren ışıd, delik deşik sınırlar, karanlık otoyollar, çalışmayan kameralar, hücre evleri, tonlarca amonyum nitrat ve çelik bilye, canlı bomba yelekleri, neredeyse bütün insanlığı yok etmeye yeminli görünen katiller.. dikkatle bakınca hepsini gördük, çünkü hakikat bu idi.
2015 yılı ve sonrasında sakat kalanlar, yaralananlar, sevdiklerini kaybedenler, katliam alanlarında bulunanlar ya da sevdikleri orada olanlar; binlerce insan süre giden bir travmanın orta yerine düştü. bir daha hiçbirimiz eskisi gibi olamadık! çiçeğin kokusunu, ekmeğin tadını almadık, rüzgarın sesini duymadık.
tek merkezden planlanmış bu üç katliamın davaları hala sürüyor. ne yazık ki, hüküm bir türlü “insanlığa karşı suç” üzerinden kurulamıyor.
ve bizler “barış” talebimizin yanına, şimdi “adalet” talebimizi de iliştiriyoruz.
“ölüm ne yana düşer usta” bütün bu süreci anlatmanın peşine düşüyor.

yönetmen gül büyükbeşe
yapımcı sibel tekin
kurgu sibel tekin
metin gül büyükbeşe
renk düzeltme onur şen
seslendirme oğulcan aşkın
kamera sibel tekin, levent ahi, hayri çölaşan
fotoğraflar emine kart, erol üçem, sultan güner

arşiv görüntüleri: hayri tunç, garip çelik, aktivist kamera, kudbettin cebe, sultan güner, turgut dedeoğlu, fatih pınar, seyri sokak

müzik
tristan lohengrin - bittersweet season
licensed under creative commons: attribution 3.0 unported (cc by 3.0)
/ tristanlohengrin

tristan lohengrin - the end of the world"
is under a creative commons license (cc by 3.0).
music promoted by breakingcopyright: • video

ross bugden - apocalypse
creative commons license (cc by 4.0) • ♩♫ sad and dramatic music ♪♬ - apocal...

ingilizce çeviri kate ferguson
kürtçe çeviri azad zal
afiş resmi günay karakuş
afiş tasarım gökçen taner
yapım yılı 2019
fotoğraflar emine kart, erol üçem, sultan güner
devamını gör...

ankara gar katliamı

(bkz: ankara gar katliamı)
unutmak yok. affetmek yok!
devamını gör...

folloş baksır

#3140089
işte bu yeni yetmelere böyle korku salacaksın*
devamını gör...

bengaripsengüzeldünyaumutlu

direktörünüzün doğum günü değil. ama varlığını her gün kutlamanızda bir mahsur yok. teşekkürler.
devamını gör...

demiral’ın bozit işaretinin enflasyon oranı yalanını katkısı

tespit doğru, başlık fecaat. arkadaşlar 1568 yıl oldu artık biraz hakimiyet sözlük dili ve edebiyatına ya çok rica edeceğim.

neyse sulandırmıyorum, konu ciddi.

kapitalizm tam olarak budur. doğru damarı bulup toplumları asıl sorundan, sınıf kavgasından uzak zemine savuracak yöntemler üretmek konusunda da çok beceriklidir. bin yıldır da bu pratikler işletiliyor türkiye'de. sınıfın kavgasını, sermayedarı korumak zorunluluğunun şiddeti ile doğru orantıda bastırmaya çalışıyor devlet ve bunu pek de güzel beceriyor. işçi sınıfının içine türk-alevi, türk-kürt ikiliğinin tohumlarını da bu sebepten ekti, ekiyor varlığı ile yaşıt süredir, bugün göçmen sorununu da bu sebepten kaşıyor. dün o sebepten yaratmış olduğunu anlatmıyorum bile, o başka başlığın konusu. orada emperyalizmin yarattığı kaostan bana da düşecek bir şey var mı burada nemalanma güdüsü falan vardı... doğal bir sonuç olarak göçmen sorunu göze alındı yani sonra da kullanılan anlamlı bir konsolidasyon aparatı halinde ele alınmaya başlandı.

özetle kolektif bilinci eleştirel düşünce ve rasyonalizmden çok uzak bir yerde inşa edilmiş türkiye toplumları için en kolay "uyuşturma yöntemi" ırki temelli çatışmalar. her dara düştüklerinde başvurabilecekleri canlı bir "öteki" sorununa sahip olmak zorundalıklarına bu açıdan da bakmaya davet ediyor herkesi, sahip oldukları servet bizden çaldıkları, türkiye'nin tek bir gündemi var; ekmek kavgası diyorum ve gidiyorum.
devamını gör...

kinds of kindness

5 temmuz 2024 itibariyle (yarın) türkiye'de vizyona girecek, palme d'or adayı olarak da yarışmış lanthimos filmi. erkek başrol jesse plemons'ın cannes'da en iyi erkek oyuncu ödülü ile (sonunda) onurlandırıldığını da hatırlatalım.
devamını gör...

sivas katliamı

unutmadımaklımda diyeceksin bugün çünkü sünniysen aleviye, aleviysen sünniye karşı seni kışkırtan politik iklime maruz kalmadın. kalanlarınsa üzerinden 31 yıl geçti ve "yakanlardan olanları" tükakalamak moda olan şimdi. sermayedar huzur içinde emekçinin boğazına çöksün diye ikilik yaratacak çorum'u, maraş'ı da onlar örgütlemişti; sivas'tan 3 gün sonra yine onlarca sivili de aynı karanlık güçler kurşuna dizdi. devlet davasını bile el ucuyla gördürüp alelacele kapattı dosyayı da yıllar sonra hakimi dayanamayıp itiraf etmek, yapmayın etmeyin, gerçek suçluları yargılayın demek zorunda kaldı... değil unutmamak haberin bile yok değil mi başbağlar köylülerinden? aaa ne kadar enteresan, niye öyle oldu ki o acaba?

şimdiyse "ırkçı değilsin ama enayi de değilsin" değil mi? o şahane ülken emperyalistlerin yayılmacı politikaları sebebiyle dağıtılmaya zorlanan suriye topraklarında işgalci konumunda falan da değil? mesela neden kuzey suriye'de ptt var lan diye sormak da hiç aklına gelmiyor? ya da silahlandırılan, eğitilen cihatçı öso çetelerine dün değil bugün kızıyor olmanda da bir tutarsızlık yok? dün yapmayın, bu savaş bile olmayan "bana da bir şey düşer mi" politikası en çok türkiye'ye zarar verir diye uyaranları vatan haini -hadi en iyi ihtimalle ülkenin bekasını istemeyenler- olarak suçladığın için de vicdani sorumluluk hissetmiyorsun? göçmen sorunu bilerek, istenerek yaratılıyor, savaş çığırtkanlığı en çok buna yarıyor, siyaseten, toplumu kutuplaştırmak için kullanmak üzere yeni zemin yaratılıyor diyen bu ülkenin gerçek yurtseverlerini, suriye bizim şahsi meselemiz diyerek susturmaya çalışıyordun ya hani, şimdi ne değişti şimdi?!

ne güzel dünya ya... hiçbir şey senin ya da devletinin suçu değil! nasıl olsa tahrik olursan yeterince, hak görürsün kendine her şeyi. türksün neticede! hep sen haklısın, en çok sen! alışıksın!

aynaya bak, gerçeklerinle yüzleş, ölülülerimizi de rahat bırak!

yananları ikiyüzlüce "andığın" bugün yakanların tarafındasın çünkü! o ateş tüm dehşetiyle tutuşsun diye bugün en çok uğraşansın!
devamını gör...

bekirçavuş

sözlüğün herhangi bir halinin sorumlusu olamadığından yanmakta, tutuşmakta olan biri. yazık ona, ne zamandır yazar çizer, ne zamandır ilgi arsızlığı yapar, iyi kötü bir şekilde çalışır, beceriksizliğinden tepki entrysi bile alamamış, bu ne lan, rüsva persona mı olur nickaltı boş olan.

sen ve tayfan ne boş insanlardınız ya. bak hatırladım şimdi yine. nerde insanların birbirini yükseltmeye, mutlu etmeye çalıştığı iş var hemen damlar çok samimiyetsizsiniz diye ağlardınız. kankacılık falan lafı çıkarmış, arkadaşlığı, pandemi sürecinde birer ekran arkasından insanların birbirleriyle gerçekten ilişkilenebilmelerini o sevgisiz zihinleriniz alamadığı için kendinizce aşağılamaya falan çalışmıştınız. en pik zamanlarınız o zamandı ama, bir şekilde cevap almış, yaygara kopmasına sebep olmayı başararak minnak zaferler kazandığınızı zannetmiş, mutlu rüyalara dalmıştınız tek kişilik anne evi odalarınızda değil mi? pek kısa sürdü o günler... ne mal olduğunuz da neye mal olmaya çalıştığınız da çok kısa zaman içinde anlaşıldığından. daha doğrusu siz anlaşılmamasını sağlayacak kadar akıllı olamadığınızdan.

özetle bekirciiiğim, kalemimiz değilsin. bak belki 2-3 entry koparırsın şimdi. ama esas mesele ne biliyor musun, kıçını da yırtsan maksimumu bu. sen trol bile değilsin çünkü, hiç de olamadın. o kadar range'i değilsin ki bu sözlüğün, bak benim demedim, sözlüğün tümünün, o kadar altında bi yerde ki ki kavrayış, algılayış ve ifade ediş seviyen insanlar seni dikkate bile almadılar, almıyorlar ve almayacaklar.

kendini geliştirmek mi istiyorsun? artık bu makus kaderimden kurtulayım mı diyorsun, benden sana ödev; hayali kurgular üret, hayali mizansenlerle bol bol pratik yap ayna karşısında evladım. önce sözlü çalış sonra da yazılı. birden zorlama kendini ama, yavaş yavaş. kendine gözlemciler de bulman lazım. insan içinde dışavurum işi kolay değil neticede. yağmurlularda sümüklü böcekleri, kuru gecelerde de kirpileri öneririm. belki bi noktada karıncaları da dahil edebilirsin ama onlar kalabalık gezer, heyecanlanma şimdi büyük topluluklar önünde başlar başlamaz. gecede 2 tekrar, 3 ay sonra gel başka ödev vereceğim.

hadi öptüm.
devamını gör...

bengaripsengüzeldünyaumutlu

isyanım var ulann!
nasıl tak diye burdayım!
saniyede!
bilgi!
deneyim!
disiplin!

herkes güzelcim, herkess…**
devamını gör...

josef stalin

şuraya şöyle bir kitap önerisi bırakayım. yanlış anlaşılmasın, eğrisine, doğrusuna meraklısına

buyrun bir de küçük anlatı, madem metin abiden açtık, o da çok severdi anekdot paylaşmayı;

ben küçükken yaşadığımız sitede bir olay olmuştu. günlerce, haftalarca, dalga dalga etkisi sürmüştü, herkes bir süre sadece bu olayı konuşmuştu.

özetle şöyle; evli bir adam başka bir kadınla daha ilişki yaşıyor, diğer kadın bir süre sonra hamile kalıyor, çocukları oluyor. bir süre geçiyor, bir gün kadın sitedeki dükkanlardan birinde birlikte olduğu, çocuğunun babası olan adamın fotoğrafını görüyor. bu adam kim diye dükkan sahibine soruyor ve bingo, dükkan sahibi, mezkur adamın karısı çıkıyor.

adam iki kadını, aynı sitede birkaç blok mesafede yaşarlarken yıllarca idare etmiş, karda yürümüş izini belli etmemiş. pilottu adam, sürekli uçuşum var yalanı söylüyor ve kadınlar da durumu fark etmiyorlar. aptallar azcık galiba da neys, konumuz bu değil şimdi. hayır bu da yetmezmiş gibi iki kadından da doğan çocuğuna aynı ismi vermiş herif, riski minimize etmek için iyi mi? karıştırırım falan diye mi düşündü artık, bilemedim, iş işte!

madem sahtekarsın bari tembel olma değil mi?

aklıma geldi nedense.
devamını gör...

josef stalin

#2893498 noktasına virgülüne dokunmadan entry aşıran, hatta kopyalayan ahlaklıların hakkında fikir beyan ettiği sovyet lider. önce hizaya girmeleri gerektiğinden bihaber...

siz antikomünist propagandanın oyuncağı olamaya devam. biz kendimize ait üretim araçlarını geri aldığımızda o girmediğiniz hizaya sokacağız sizi nasıl olsa.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
eksisozluk.com/entry/162162425
devamını gör...

bengaripsengüzeldünyaumutlu

biz geliriz adımız döner düşmanlar ayağını denk alsın*
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

ben hep daha fazlasını isteyen insanlardan değilim. hiç olmadım demiyorum, olmamam gerektiğini öğrendim zaman içinde diyorum. beşer şaşar, illa ki nazarı dikkatimi celbediyordur o tüketim çılgınlığı tanrıları hala zaman zaman. algıma, davranışlarıma yansıyordur, yetinemediğim oluyordur muhakkak da elimden gelenden razıyım yine de. sanırım yani. galiba. yettiriyorum bir şekil.

bir takım garip şeyler oldu. oluyor. olurken garip olması bir yana olduktan sonra daha da garipleşti ya işbu entry bu yüzden yazılıyor. bir sakinlik çöktü üzerime. saldırasım gelmeliydi halbuki. sinirlenmeliydim, birine, bir şeye, hiçbiri mi olmadı, sebep mi bulamadım güdüleyecek, o zaman kendime. kararını verirken, tespitini yapmaktayken böyle de projekte etmiştik halbuki değil mi? daha kötü olur/olacak, bağımlılıkları beslememeli, biz yetinmeyi bilemeyiz tek günlük cennete gidişle. bak ne boş ne yersiz korkularmış.

ya da acaba keramet bizde değil mi? acaba biz hala yetinmeyi bilemeyen sıradan insanlarız da, bizden yarattığımız "şey" düzlemsiz, seviyesi ölçülemez bir hâl mi? görmüşsün, görmemişsin, aradan yıl geçmiş, bir saniye geçmiş hepsi bir mi? birliktesin, ayrısın, kızmışsın, sevmişsin, sevişmiş aynı anda özlemişsin, hepsi birlikte ve bunun yanında da apayrı mı? yetinilecek bir şey yok belki de nimo, yetinilemez zaten belki. haliyle eksikliği de hissedilemez. ömrümüz boyunca hissettiğimiz yoksunluktan, asla tam olamamışlıktan farksız belki birbirimizsizlik. belki de bu yüzden ayırt edemedik. edemiyoruz. edemeyeceğiz.

iyiyim. çok iyiyim. garipse bu, garip olan ben değilim ya, bu yüzden daha da iyiyim.
devamını gör...

söz verip tutmayan insan

insanları kategorize etmeye bayılıyorsunuz değil mi?

cuma akşamı görüşelim, illa görüşelim, ben seni çok özledim ile başlayan cümleleri peş peşe kurup perşembe geldiğindeki hatırlatmanıza "aa unuttum ben onu, çünkü sözüne de duygusuna da güvenilmez yavşağın tekiyim" diye cevap veremeyeceği için türlü bahaneyle karşılık verenlerle, söz veriyorum yapacağım, zor olacak ama yapacağım dediği bir şeyi, o şeyi de yaparsa geriye yapacak başka bir şey kalmayacağı, nokta konmuş olacağı için erteledikçe erteleyen insanları bir tutuyorsunuz mesela.

eylemleri sebeplerinden ve değişkenlerinden bağımsız değerlendiremezsiniz söz konusu insansa. sonuçlar, anlamlar çıkarmak, tüme varmak bu kadar kolay olacak olsaydı ohoo...
devamını gör...

koku duyusu

(bkz: ya ben lan neyse bir şey demiyorum)
devamını gör...

clarkent

deli deliyi görünce sopasını saklarmış. heh işte ben o sopayım. denklemi yanlış kuruyor aslında da farkında değil. erkek işte.

özetle ensende, sırtında, bilumum uzvundayım kardeşim. belki de elinde. duruma göre. bu denklemi doğru kur diye açık açık yazdım bak. öptüm.*
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

hala hıçkırık tuttuğunda yeni yıkanmış bir yeşil elmanın üzerindeki o tek damlacığı gözümün önüne getirip odaklanma metotuna başvuruyorum. ya da ne zaman omlet yapmak için yumurta çırpsam kavanoza kırıp çalkalamanın daha iyi bir fikir olacağını düşünüp iç çekiyorum. daha kötüsü hayatım boyunca hiçbir zaman “somut data” kovalamaktan vazgeçemeyeceğimin farkındayım. hafızam kötüdür benim halbuki değil mi? aynen.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

etrafımdaki hemen hemen herkes iphone kullanıyor. hatta galiba hepimizin etrafındaki hemen hemen herkes iphone kullanıcısı. bu telefonun popüler birkaç zil sesi var. ya öyle çalıyor senin ya da arkadaşının, sevgilinin telefonu ya öbür türlü. 4-5 seçenekten fazlası değil. kalabalık bir ortamda bir iphone çaldı mı herkes önce bi kendi telefonunu boşuna yoklamıyor.

ee senem? di mi, evet, eee. şimdi anlatamayacağım, ben anlatmadığımda da tahminle ulaşamayacağınız bir yaşanmışlıktan, o yaşanmışlığın sebebiyet verdiği bir travmadan ötürü iphone olmayan bir telefonun yine sıklıkla kullanılan, popüler bir melodisinden aşırı bir şekilde tetikleniyorum. tamam biliyorum her şeye travma dememek gerek. travma öyle basit bir şey mi? değil. ama benim tetiklenişim de hiç öyle basit bir şekilde vuku bulmuyor. aradan bunca zaman geçti hala travmanın sebebiyle kurduğum tek somut bağ olan bu sesten nabzım yükseliyor, modum o an ne yapmakta olursam olayım major bir şekilde değişiyor.

neyse, az önce yine pek az işittiğim bu melodinin etki/çekim alanına girmiş bulundum. her denk gelişimde hissettiğim şeyi de (şeyi tarif etmiş olmasam da bu anlatıda, hissediyor olduğumu ifade ettim en azından) not düşmek istedim buraya. neden? çünkü alıcısı buralarda bir yerlerde hala sanırım. ne yapacak bu bilgiyle? hiçbir şey. ama iyi ki telefonunu değiştirmişsin diye mesaj atamayacağıma göre yapabileceğim en iyi şey buydu. umarım melodin iphone'un sık kullanılan melodilerinden biridir diyerek de bitireyim madem.

ben iyi biriyim. başkaları için iyi şeyler dileyecek biri.
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

yaz da bitti schengenim de. abv korona.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim