ötüken yayınevinin yaptığı haksızlık
başlık "apollonia" tarafından 24.07.2023 02:19 tarihinde açılmıştır.
1.
22 temmuz tarihinde twitter'da oykuduroyku kullanıcı adıyla baran güzel isimli biri ötüken yayınevi'nin arkadaşına yaptığı haksızlıktan şöyle bahsetti:
yayınevi arkadaşıma kitap dizmesi (daktilo ile yazılmış bir metni word'e yazma işi) için vuruş başı 23 kuruş önermişti. arkadaş da fiyatı yüksek bulup işi kabul etmiş. teyit etmek için tekrar sormuş, 23 kuruş mu diye, evet demişler. 10-15 günlük bir emek harcamış. basit bir yazma işi olarak görmemiş bunu. metin 1940'lı yılların imlasıyla ve taslak olarak kaleme alınmış. türkçe karakter yokmuş. özel isimlerin hemen hepsi yanlış yazılmış. kitabın müelliği yabancı isimleri okunduğu gibi yazıyormuş iyi bir ücret alacağı için bunun karşılığını vermek istemiş arkadaş. aynı zamanda edebiyat mezunu olduğu ve editörlük de yapabildiği için tertemiz bir dosya teslim etmek istemiş. birçok araştırma yapmak zorunda kalmış. şimdi, buraya kadar her şey normal. arkadaş dosyayı bitirip yayınevine yolladıktan sonra ücretin hesaplanmasını istemiş. kendi hesabına göre 20 bin liraya yakın bir ücret alacakmış. 10-15 günlük bir mesai sonucu, bu ücret makul gelmiş kendisine. yayınevi ise ücreti 240 lira olarak hesaplamış. nasıl ya, demiş arkadaş, 23 kuruştan bu hesap nasıl çıkar? bu işte bir yanlışlık var. yayınevinin editörü demiş ki, 23 kuruş değiş 0.0023.
komedi burada başlıyor. arkadaş demiş ki, ama siz bana 23 kuruş demiştiniz.
editör demiş ki biz o parayı yazara bile vermiyoruz, böyle bir ücret alacağınızı nasıl varsaydınız.
arkadaş demiş ki: "beyefendi ben varsaymadım, siz bana 23 dediniz, 0,0023 demediniz. eğer başta öyle söyleseydiniz ben bu işi hiç almazdım. siz bir insanın 10 günlük çalışmasının karşılığının 240 lira olduğunu nasıl varsayıyorsunuz asıl?"
adam demiş ki, e biz hep bu ücreti veriyoruz insanlara.
ilgili tweet dizisi
iş yapan arkadaş ve ötüken editörü arasında geçen konuşma da şu şekildeymiş
bakın ben bir çevirmenim. ve öyle fiyatlara çeviri yapıyoruz ki aklınız şaşar. ben de yayın evlerine bağlı olarak çevirmenlik yapıyorum. gece gündüz demeden çevirdiğiniz işten asgari ücretin yarısını dahi bazen alamıyorsunuz. komik rakamlar dönüyor kitap sektöründe, çeviri sektöründe. zaten okuma oranı az ülkede. bir de her şeyin maliyeti çok fazla. kağıdıydı bilmemnesiydi. bir de aklınızla dalga geçer gibi fiyatlar veriyor yayınevleri size. ciddi bir şekilde çevirmen olarak vs adınız sanınız yoksa ancak ek iş olarak yapabileceğiniz bir şey oluyor çeviri.
gündüz işinize gidersiniz akşam da gelir sabahlayarak çevirinizi yaparsınız. zirâ geçinmek için ayda 3-4 kitap çevirmek gerekiyor ki hem size kitap veren yayınevi bulmak zordur hem de bir kitap bile aylarınızı alırken bir ayda 3-4 kitap imkansızdır.
sektör böyle işte. berbat bir şey.
bir de değinmek istediğim şöyle bir konu var ki.. bu arkadaş okey vermiş ama hiç sözleşme bahsi yok nedense. arkadaşın da ilk işi miymiş? sözleşmesiz iş mi yapılır? sahibinden.com'dan aldığım dandik çeviri işlerinde bile imzalı mimzalı bir şeyler yapıyorum illâ yahu. gel hakkımı ye diye açıkça da beklememek lâzım.
sözleşmelerde ne kadar alacağı harfi harfine yazıyor, yazmalı. benim 300 sayfalık kitap için alacağım şey hem rakamla hem yazıyla yazılmış halde sözleşmemde durur. ben ona göre imzalarım hatta. açıklaması bir maddede yazar: vuruş, kelime, sayfa veyahut bölüm baz alınarak şu kadar şu kadara göre çevirmene sunulan ücret şudur.
whatsapp ve telefondan yapılan sağlıksız iletişime karşılık keşke kendisi sözleşme talep etseymiş ve imzalar atılmadan başlamasaymış. biz bunları işledik hocam. biz bunları çok anlattık...
bu demek değil ki yayınevleri emek hırsızı değil. öyle de güzel hak yiyorlar ki...
iş yapan kişinin de açık gözlü olması mütehattim.
haklarının korunması için çevbir üyesi neden olmamış diye de sorguluyorum.
her böyle paylaşım yapan kurban pozisyonuna sokmasın kendini, akıl var mantık var.
yayınevi arkadaşıma kitap dizmesi (daktilo ile yazılmış bir metni word'e yazma işi) için vuruş başı 23 kuruş önermişti. arkadaş da fiyatı yüksek bulup işi kabul etmiş. teyit etmek için tekrar sormuş, 23 kuruş mu diye, evet demişler. 10-15 günlük bir emek harcamış. basit bir yazma işi olarak görmemiş bunu. metin 1940'lı yılların imlasıyla ve taslak olarak kaleme alınmış. türkçe karakter yokmuş. özel isimlerin hemen hepsi yanlış yazılmış. kitabın müelliği yabancı isimleri okunduğu gibi yazıyormuş iyi bir ücret alacağı için bunun karşılığını vermek istemiş arkadaş. aynı zamanda edebiyat mezunu olduğu ve editörlük de yapabildiği için tertemiz bir dosya teslim etmek istemiş. birçok araştırma yapmak zorunda kalmış. şimdi, buraya kadar her şey normal. arkadaş dosyayı bitirip yayınevine yolladıktan sonra ücretin hesaplanmasını istemiş. kendi hesabına göre 20 bin liraya yakın bir ücret alacakmış. 10-15 günlük bir mesai sonucu, bu ücret makul gelmiş kendisine. yayınevi ise ücreti 240 lira olarak hesaplamış. nasıl ya, demiş arkadaş, 23 kuruştan bu hesap nasıl çıkar? bu işte bir yanlışlık var. yayınevinin editörü demiş ki, 23 kuruş değiş 0.0023.
komedi burada başlıyor. arkadaş demiş ki, ama siz bana 23 kuruş demiştiniz.
editör demiş ki biz o parayı yazara bile vermiyoruz, böyle bir ücret alacağınızı nasıl varsaydınız.
arkadaş demiş ki: "beyefendi ben varsaymadım, siz bana 23 dediniz, 0,0023 demediniz. eğer başta öyle söyleseydiniz ben bu işi hiç almazdım. siz bir insanın 10 günlük çalışmasının karşılığının 240 lira olduğunu nasıl varsayıyorsunuz asıl?"
adam demiş ki, e biz hep bu ücreti veriyoruz insanlara.
ilgili tweet dizisi
iş yapan arkadaş ve ötüken editörü arasında geçen konuşma da şu şekildeymiş
bakın ben bir çevirmenim. ve öyle fiyatlara çeviri yapıyoruz ki aklınız şaşar. ben de yayın evlerine bağlı olarak çevirmenlik yapıyorum. gece gündüz demeden çevirdiğiniz işten asgari ücretin yarısını dahi bazen alamıyorsunuz. komik rakamlar dönüyor kitap sektöründe, çeviri sektöründe. zaten okuma oranı az ülkede. bir de her şeyin maliyeti çok fazla. kağıdıydı bilmemnesiydi. bir de aklınızla dalga geçer gibi fiyatlar veriyor yayınevleri size. ciddi bir şekilde çevirmen olarak vs adınız sanınız yoksa ancak ek iş olarak yapabileceğiniz bir şey oluyor çeviri.
gündüz işinize gidersiniz akşam da gelir sabahlayarak çevirinizi yaparsınız. zirâ geçinmek için ayda 3-4 kitap çevirmek gerekiyor ki hem size kitap veren yayınevi bulmak zordur hem de bir kitap bile aylarınızı alırken bir ayda 3-4 kitap imkansızdır.
sektör böyle işte. berbat bir şey.
bir de değinmek istediğim şöyle bir konu var ki.. bu arkadaş okey vermiş ama hiç sözleşme bahsi yok nedense. arkadaşın da ilk işi miymiş? sözleşmesiz iş mi yapılır? sahibinden.com'dan aldığım dandik çeviri işlerinde bile imzalı mimzalı bir şeyler yapıyorum illâ yahu. gel hakkımı ye diye açıkça da beklememek lâzım.
sözleşmelerde ne kadar alacağı harfi harfine yazıyor, yazmalı. benim 300 sayfalık kitap için alacağım şey hem rakamla hem yazıyla yazılmış halde sözleşmemde durur. ben ona göre imzalarım hatta. açıklaması bir maddede yazar: vuruş, kelime, sayfa veyahut bölüm baz alınarak şu kadar şu kadara göre çevirmene sunulan ücret şudur.
whatsapp ve telefondan yapılan sağlıksız iletişime karşılık keşke kendisi sözleşme talep etseymiş ve imzalar atılmadan başlamasaymış. biz bunları işledik hocam. biz bunları çok anlattık...
bu demek değil ki yayınevleri emek hırsızı değil. öyle de güzel hak yiyorlar ki...
iş yapan kişinin de açık gözlü olması mütehattim.
haklarının korunması için çevbir üyesi neden olmamış diye de sorguluyorum.
her böyle paylaşım yapan kurban pozisyonuna sokmasın kendini, akıl var mantık var.
devamını gör...
2.
parasal anlamda haksızlık yapanlar için annemin şöyle bir sözü vardır:
"o para kefen parası olur inşallah."
"o para kefen parası olur inşallah."
devamını gör...
3.
sözleşmesiz işlerde asla paranızı almayı beklemeyin. resmi mail üzerinden yapılan yazışmaları kabul etmiş mahkemeler var bildiğim kadarıyla ama o da şans. watsapp falan hikaye.
bir tanıdığım fuar için eleman arıyorum dedi, üniversitede paraya çok ihtiyacı olan bir çocuğa yönlendirdim. çocuk onun için olmayan parasıyla kravat aldı, traş oldu 4 gün 11 saat çalıştı ve sonra beş kuruş alamadı. sözleşme olsa bile şikayeti mahkemesi olmazdı ama sözleşme de yoktu. hele böyle günlük işlerde mutlaka günlük ödeme isteyin.
insaniyet, vicdan, şeref, anne sevgisi yok hiçbir sektörde.
bir tanıdığım fuar için eleman arıyorum dedi, üniversitede paraya çok ihtiyacı olan bir çocuğa yönlendirdim. çocuk onun için olmayan parasıyla kravat aldı, traş oldu 4 gün 11 saat çalıştı ve sonra beş kuruş alamadı. sözleşme olsa bile şikayeti mahkemesi olmazdı ama sözleşme de yoktu. hele böyle günlük işlerde mutlaka günlük ödeme isteyin.
insaniyet, vicdan, şeref, anne sevgisi yok hiçbir sektörde.
devamını gör...
"ötüken yayınevinin yaptığı haksızlık" ile benzer başlıklar
ötüken
14