the deep house

yönetmen koltuğunda alexandre bustillo oturan, found footage tarzında bir çekim tekniği ile çekilen ve bu sayede sıradan bir sahneyi bile oldukça güzel bir korku şölenine dönüştüren, bazı sahneler ne kadar boş ve saçmaysa bazı sahneleri de aynı orantıda güzel ve etkileyici olan bu doğaüstü korku filminden sizlere bahsetmem gerekiyor.

filmin konusuyla başlayalım. tatlı olduğu kadar soğuk ve oldukça mesafeli olan bir youtuber çiftimiz mevcut. bu çift hayaletli mekanlarda zaman geçirip izlenmeyi paraya dönüştürmenin peşine düşmüş vaziyette.

hal böyle olunca istedikleri tıklanmayı elde etmek adına çok bilinmeyen bir göl koyuna gidip dalarak izlenme elde etmek istiyorlar ama gittikleri sahil suriyeli ve afgan akımına uğramış türk sahilleri gibi iğrenç bir doluluğa sahip... onlar da yeni tanıştıkları bir insan olan pierre ağabeyimize güvenip başka bir koya gidiyorlar ve film de böylece başlıyor... tahmin ettiğiniz üzere, daldıkları koyun dibinde bir ev ve bu evin içerisindeki esrarengiz şeyleri görüyoruz.

film bazı sahnelerle olağanüstü geriyor insanı ama bunu ne yazık ki çok sığ klişelerle ile yapıyor...

bazı sahneler de gereksiz bir anlamsızlık taşıyor... izlerken kendinizi sorgulayıp gülebiliyorsunuz...

filmin ambiyansı genel olarak çok ürkütücü. hele bir de talasofobiniz var ise fena etkileyebilirz sizi film, aynı zamanda klastrofobi de söz konusu...

genel olarak güzeldi. sadece çok tatmin olmadım, yani bu doağüstü olan şeyler, amaçları, şu bu derken ikinci filmin çıkmasını beklerim sanırım, çıkarsa da izler miyim bilemiyorum. böyle bir şeyleri açıklamadan biten filmlerin yönetmenlerine kafam girsin diyerek sonlandırıyorum.