yönetmen koltuğunda tony scott'ın yer aldığı, 1996 yapımlı gerilim/suç/spor filmidir. konu, ünlü bir beyzbol oyuncusu olan bobby rayburn'ün muhteşem yaşantısıyla ve ona fanatik derecede bağlı olan hayranı, gill çerçevesinde gelişmektedir. ilerleyen zaman içerisinde bobby'nin şöhreti yavaş yavaş kaybolurken gill'de onunla birlikte düşüşü yaşayacaktır.
gişe rekortmeni eğlence ödülleri 1997 gişe rekortmeni eğlence ödülü en sevilen yardımcı kadın oyuncu - macera/drama
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 10.07.2021 20:33 tarihinde açılmıştır.
1.
peter abrahams’ın kitabından uyarlanan bir tony scott filmidir. filmin başrol oyuncuları ise benim için dünya sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi aktörü olan robert de niro ve blade filminin kahramanı wesley snipes’tır.
bir spora tutkuyla bağlı olmanın ne demek olduğunu herkes bilmez. spor tutkunları o sporların endüstriyel hale gelmiş postmodern versiyonları ile ilgili değildir. onlar spor dalının kendisine aşıktır.
ben futbol aşığı bir galatasaray taraftarı olarak büyük bir gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki alex de souza’nın fernando muslera’ya ceza sahası dışından attığı o müthiş golle çok üzülsem de ustanın yetenekleri önünde saygıyla eğilmekten de kendimi alamadım.
yani spor fanatikleri güzel oyun, estetik ve sporun büyüsünün peşindedir. bu filmde de bir beyzbol tutkunun hikayesi anlatılıyor. gil renard av bıçakları satan bir dükkanın sahibidir ve bobby rayburn tuttuğu takıma transfer olunca büyük bir heyecan ve mutluluk duyar ancak bobby umursamaz oynadığı bir sezon geçirmektedir.
ve bu durum gil için git gide sinir bozucu olmaya başlar. ve gil kontrolünü kaybeder zaman içinde.
izlediğim en görkemli final sahnelerinden birine sahip olan filmdir benim için. ve beyzbol hayatın kendisinden daha adildir.
bir spora tutkuyla bağlı olmanın ne demek olduğunu herkes bilmez. spor tutkunları o sporların endüstriyel hale gelmiş postmodern versiyonları ile ilgili değildir. onlar spor dalının kendisine aşıktır.
ben futbol aşığı bir galatasaray taraftarı olarak büyük bir gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki alex de souza’nın fernando muslera’ya ceza sahası dışından attığı o müthiş golle çok üzülsem de ustanın yetenekleri önünde saygıyla eğilmekten de kendimi alamadım.
yani spor fanatikleri güzel oyun, estetik ve sporun büyüsünün peşindedir. bu filmde de bir beyzbol tutkunun hikayesi anlatılıyor. gil renard av bıçakları satan bir dükkanın sahibidir ve bobby rayburn tuttuğu takıma transfer olunca büyük bir heyecan ve mutluluk duyar ancak bobby umursamaz oynadığı bir sezon geçirmektedir.
ve bu durum gil için git gide sinir bozucu olmaya başlar. ve gil kontrolünü kaybeder zaman içinde.
izlediğim en görkemli final sahnelerinden birine sahip olan filmdir benim için. ve beyzbol hayatın kendisinden daha adildir.
devamını gör...