insan olun biraz yazar profili

insan olun biraz kapak fotoğrafı
insan olun biraz profil fotoğrafı
rozet
insan olun biraz (editör)
karma: 184267 tanım: 5272 başlık: 3314 apolet: 10 takipçi: 310
Eğer bir gün ölürsem ve eğer Tanrı varsa ve eğer Tanrı anlatıldığı gibi biriyse ve eğer ben de düşündüğüm, olduğumu sandığım gibi bir insansam ve eğer Tanrı sözünün eriyse ve eğer ben sözümün eriysem ve eğer cennet gerçekten sıkıcı bir yerse ve eğer Tanrı öldüğüm zaman da beni sevmemeye devam ederse ve eğer ben öldüğümde de bu kadar inatçı bir insan olmaya devam edersem herhangi bir sorgu suale gerek kalmadan kendi yerimi kendim bulurum.

son tanımları | başucu eserleri


sözlükçülerin mesleklerine dair karikatürler

öğretmenliğe bir talihsizlik ya da talih eseri ardeşen'de başladım. ve o zamandan sonra çalıştığım her yerde bu insanların genel özelliklerini taşıyan öğrencilerim oldu nedense. laz laneti.

bir keresinde sınıfta bir çalışma esnasında öğrencilerden birbirlerine sorular sormalarını istedim. ben de sınıfta gezerek onları dinliyordum. yasin isimli öğrencimin sıranın arkasına kolunu atarak kendinden çok emin bir şekilde şu soruyu sorduğunu duydum:

- where old are you today?

öğrencimle gurur duydum. üçü bir aradanın mucidi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

başka bir zaman ise bir yazılı sonrası kağıtları kontrol ederken fark ettiğim şey öğrencilerimle ilgili gurur vesilelerimi çoğalttı. sınav kağıdının sonuna bir not baremi koymuşum ve toplayıp en alta toplam 100 puan yazmışım. sınıftan üç öğrencim o bölümde işlem yapmış ve ciddi ciddi sonuçlar bulmuşlar. bir de bana hesap sordular hocam burdan neden puan vermediniz diye. ingilizce öğretmeni olmasam mantıklı bir soru olabilirdi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu karikatür ise herhangi bir anı ile süslenmeye ihtiyaç duymaz benim için zira. tam olarak böyle konuşan insanların arasında 17 sene öğretmenlik yaptım.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

güzel meslek seçmişim. mutluyum.
devamını gör...

yazar olmak isteyenlere tavsiyeler

çok ahkam keserek yazamam bu konuda ama yazmak istedim.

7 yaşından beri bana ne olacağım sorulduğunda yazar olacağım dedim. bu elbette altı yaşında edebiyat aşkına tutulduğum için değil de aziz nesin gibi bir isimle olan akrabalık bağımı öğrendiğim için olmuştu.

5.5 yaşından beri de kitap okuyorum. bir inat uğruna kendi kendime okuma öğrendikten sonra bari ne bulursam okuyayım dediğim için elim geçen her şeyi okudum. hala da okuyorum. ve hiç durmadan okumaya devam edeceğim.

şimdi kendimle ilgili bu gereksiz ama yazının devam etmesi için zorunlu bilgileri verdikten sonra yazar olmak isteyenlere sakallarında bolca beyaz olan bir okur olarak tavsiye vereyim.

yazar olmak için temelde iki gereklilik var. birincisi bolca okumak. çok okuyun. dünyanın her ülkesinden bir kitap okuyun mesela. boş zaman etkinliği olarak değil okumaya zaman ayırarak okuyun. eleştirerek okuyun. hayran olarak okuyun. hatta bazen nefret ettiğiniz kitapları da okuyun. ama okuyun.

ikinci gereklilik ise yazmak. her gün belirli bir konu olmaksızın yazın. ama her gün yazın. aklınıza yazacak hiçbir şey gelmezse aklınıza yazacak bir şey gelmediği için yazı yazamıyor olmanın size ne hissettirdiğini yazın. yazmak istemediğinizde yazmak istemediğinizi anlatan bir yazı yazın. yazmayı bırakmayın. çünkü yazdıkça kendi anlatım tarzınız oturacak. cümleleriniz daha doğal olmaya başlayacak.

başka bir şeye gerek yok. eğer iyi bir yazarsanız instagram hesabınız yoksa bile biraz savaş vermeniz gerekse de bunu başarısınız.
devamını gör...

mutlu hayalperest

bir peter h. reynolds kitabıdır.

bugün hakkında tanım yazdığım üçüncü peter h. reynolds kitabı oldu bu kitap. daha önce nokta (kitap) ve mış gibi isimli kitapları hakkında birer tanım yazmış ve bu kitapları ne kadar beğendiğimi, yazarın ne kadar iyi bir yazar olduğunu anlatmıştım. bu kitap da en az diğer ikisi kadar iyiydi.

çocuk edebiyatı bambaşka bir evrendir. çok kolay yazılmış gibi duran metinler olsalar da aslında altlarında ince elenip sık dokunmuş bir çalışma dönemi yatar. yazarın muhatabı küçük yaş grupları olduğu için yazdığı her sözcük önemlidir. bu kitap da çok kolay yazılmış gibi görünen ama altı dolu, üzerinde çalışılmış bir kitaptır.

kitap çocuklara, özellikle de alt yaş gruplarına hayal kurmanın ne kadar önemli olduğunu, çocukların zaman içinde körelen hayal güçlerini canlı tutmanın ne kadar değerli olduğunu anlatıyor hem çocuklara hem yetişkinlere.

her şey olabilen bir çocuğun öyküsü bu. çünkü o çocuk bir hayalperest ve hayal dünyasında istediği her şey olabilir, istediği her yerde olabilir.

çok sevdim bu kitabı.
devamını gör...

bağırarak ağlamak

yetişkinler tarafından yapıldığı zaman acı verici çocuklar tarafından yapıldığı zaman bana komik gelen eylemdir.

artık veda ettiğim ilkokulda çalıştığım bir sene içinde çokça olay yaşadım. çoğunu da buraya bir uygun başlıklar altında yazdım. bu tanım da hu serinin son tanımı olacak. çünkü artık o ilkokulda çalışmıyorum.

tam çok eğlenceli bir dersin ortadındayken birden kapı açıldı. korku filmlerindeki gibi ağır ağır açılan kapının arkasından ise yerden çok da yüksek olmayan bir çocuk çıktı. alt dudağın sarkmış ağladı ağlayacak. ben ne olduğunu anlamadan çok sevdiğim öğrencilerimden biri olan ömer ayağa kalktı. meğer bu çocuk kardeşi imiş.

ömer kardeşinin yanına gitti. bir iki dakika konuştular ve ömer derse geri döndü. beş dakika sonra bir devam filmi niteliğinde kapı tekrar açıldı. yine aynı ufak çocuk. aynı yüz ifadesi ve ömer'in bıkkın bir şekilde dışarı çıkışı.

filmin üçüncüsü olur mu acaba diye düşünürken ömer geri geldi. derse devam ettik. bir iki dakika sonra ise koridordan bir bağırma sesi geldi. ömer ile birbirimize baktık. ömer sadece güldü. ben de güldüm.

bundan hemen sonra ise birinci katta olan sınıfın camının önünden koşarak bir şey geçti. ömer'i kardeşi.

- anneeeeeeeeeeeeeeeeee!

ses giderek uzaklaşırken çocuk bağırmaya devam ediyordu. bağırarak ağlayan bir insan en fazla bu kadar komik olabilirdi.


- anneeeeeeeeeeeeeee!

önde ömer'in kardeşi arkads sınıf öğretmeni ve müdür yardımcısı koşarak uzaklaştılar. ömer'e baktım. ömer çok sevimli bir şekilde omuz silkti. derse devam ettik. ama herkesin yüzünde bir gülümseme ile.
devamını gör...

alternatif edebiyat evreni

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
- aya çıkabiliriz. balonla beş hafta gezebiliriz. seksen günde dünya seyahati yapabiliriz. denizler altında yirmi bir fersah inebilir. başka bir şey kaldı mı acaba? rica ederim insan ırkı.
devamını gör...

mış gibi

bir peter h. reynolds kitabıdır.

peter h. reynolds ile ilgili yazdığım nokta (kitap) tanımında kendisinin ne kadar iyi bir çocuk kitapları yazarı ve illüstratör olduğundan bahsetmiştim. okuduğum bu ikinci kitabında da beni hayal kırıklığına uğratmadı yazar. bu kitabı da kendisini resim yapmak konusunda cesaretlendiren öğretmenine ithaf etmiş yazar. bence çok güzel bir ahde vefa örneği. ve bir öğretmen için mesleki doyumun doruk noktasıdır bu ithaf.

bu kitapta anlatılan çocuk da nokta (kitap)ta anlatılan çocuk gibi resim yapmaktan çok keyfi alan bir çocuk. ismi ramon. ancak abisi tarafından yaptığı resimler konusunda zorbalanan ramon tam resim yapma isteğini kaybederken ablasının cesaretlendirmesi ile yeniden resim yapmaya başlar.

ablası ona olması gerektiği gibi resim yapmasının şart olmadığını bulutmuş gibi, ağaçmış gibi, kuşmuş gibi çizmesini yeterli olduğunu anlatır. ve ramon deliler gibi resim yapmaya tekrar başlar böylelikle.

bir çocuğun gizli kalmış yeteneğini keşfetmek ve onu yüreklendirmek çok büyük bir olaydır. ve peter h. reynolds bu hikayede olması gereken her şeyi çok güzel anlatmış.
devamını gör...

nokta (kitap)

bir peter h. reynolds kitabıdır.

peter h. reynolds iyi bir yazar ve bir o kadar da iyi bir illüstratördür. sıradışı bir insandır benim gözümde. ve tüm dünyaya çok edebiyatı nasıl yapılır konulu dersler vermiştir yazdığı kitaplarla. daha çok alt yaş grupları için kitaplar yazan peter h. reynolds kitaplarını ince ince işleyen, az sözle çok şey söyleyen bir yazardır.

bu kitap yazar tarafından öğretmenine ithaf edilmiş. ve anlatılan hikaye de sanırım yazarın kendi hikayesinin bir türevi.

resim yapmak isteyen ama yapmayı asla beceremeyen küçük bir çocuk artık kendine olan güvenini ve inancını kaybetmek üzeredir. bu anda bence muhteşem bir insan olan öğretmeni ona bir kağıda bir nokta işareti yapmasını söyler. öfkeyle yapar çocuk. sonra da çocuktan imzalamasını ister kağıdı. çocuk bunu da yapar. ve öğretmen bu eseri arkasındaki duvara asar.

bu andan sonra çocuk özgüven kazanır ve resim yapmaya başlar. yaptıkça yapar. ve öğretmeninden öğrendiklerini de sadece kendisine saklamaz.

harika bir kitaptı benim için.
devamını gör...

everything sucks!

bir ben york jones ve michael mohan dizisidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dizide jahi diallo winston, peyton kennedy, patch darragh, sydney sweeney, abi brittle, zachary ray sherman, quinn liebling ve elijah stevenson rol almıştır. dizinin senaryosunu da ben york jones ve michael mohan birlikte yazmıştır.

sadece on bölüm süren bu dizi ilk sezondan sonra devam etmedi. sanırım bence de böyle kalması iyi oldu. çünkü sonraki sezon biraz zorlama olabilirdi.

doksanlar batağında geçen bir okul hikayesi anlatılıyor bu filmde. okula yeni gelen ve bir nevi sinema kulübüne üye olan gençler ile tiyatro kulübünde olan ve okulun eskilerinden gençler arasında önce bir gerginlik sonra ise bir işbirliği başlar.

ama devam eden asıl hikaye okul müdürünün kızı olan kate messner'in tiyatro kulübünde olan ve çok çekici bir kız olarak görülen emaline'e karşı hissettiği cinsel çekim ve kendi gerçekliğinin farkına varmasıdır.

diziyi çok beğendim. doksanlar batağı ile ilgili çok doğru gözlem ve görseller var filmde. ama filmin tek sezonda kalması da doğru karardı bence.
devamını gör...

mırıldanan çocuk

bir gabriele clima kitabıdır.

çocuk kitaplarının vazgeçilmez kahramanları hayvanlardır. bu hayvanlar arasında başı çekenler ise köpekler, kediler ve kuşlar olur genelde. çocuklara hayvan sevgisi aşılamak açısından da önemli olan bu alışkanlığı sonuna kadar destekliyorum. belki bu kitapları okuyan çocuklar büyüdükleri zaman daha merhamet dolu bir yere çevirirler dünyayı.

bu kitabımızın kahramanı da bir ev kedisi. bu kedi anne, baba ve tato ile birlikte yaşasa da aslında dışarıda da çok yoğun bir hayatı var. güvercinlere öfkelenmek, çok zeki olmadığını düşündüğü komşu köpeğe öfkelenmek, sonra dönüp güvercinlere biraz daha öfkelenmek gibi.

ancak pepe isimli bu meraklı, akıllı ve sevimli kedinin hayatı dördüncü kata taşınan bir anne ve çocuğu ile değişime uğrar. çocuk hiç dışarı çıkmaz, hiç konuşmaz ve odasının pencerelerinde kilit vardır. pepe'ye göre bu durumda bu çocuk tutsak alınmış olmalıdır. ve pepe bu adaletsizliğe bir el atmaya karar verir. ancak hikaye aslından pepe'nin düşündüğü gibi değildir.

çok beğendiğim bir çocuk kitabı oldu kesinlikle.
devamını gör...

karga beyaz ve posbıyık usta

bir koray avcı çakman kitabıdır.

çocuk kitapları maceram tüm hızıyla devam ediyor. tebeşirli kara tahtayı iki silgiyle sildikten sonra silgileri birbirine vuran bir erkek çocuğunun çıkardığı tebeşir tozu dumanı doldu zihnime okuya okuya. ama bu kitabı çok sevdim. gözde bitir tarafından çok güzel bir şekilde resimlenen kitap benim çok beğendiğim can yayınları'nın can çocuk serisinden çıkmış.

ismi beyaz olan ve 180 yaşında olan bir karga çok meraklıdır. arkadaşları gibi çöplerde eşelenmek yerine kendince keşif gezilerine çıkar ve bir gün tahta oyuncakların olduğu bir dükkan görür. bu dükkanın sahibi çok iyi bir insan olan posbıyık ustadır. zamanla ikili çok yakın arkadaş olur ve birbirlerine yardım etmeye başlar.

ancak karga beyaz bu tahta oyuncakların zaman zaman canlandığına emindir ve meraklı bir karakteri olduğu için de bu konuyu araştırmaya karar verir. elbette bu araştırma sırasında yalnız olmayacaktır.

son zamanlarda okuduğum en iyi çocuk kitaplarından biriydi. koray avcı çakman'ın bu konuda çok iyi olduğunu düşünüyorum ve kendisini okumaya devam edeceğim.
devamını gör...

hey gidi hey

bir recebim şarkısıdır.

kendini sahiplenmenin en güzel örneklerinden birini sergileyen recebim isimli karadenizli şarkıcı bu şarkının söz ve müziğinin de sahibidir sanırım. 2013 yılında çıkan hey gidi hey/ şehitler ölmez isimli adı kendinden menkul albümde bulunur bu şarkı.

şarkı bir başyapıt olmaktan sadece birkaç adım uzaklıktadır. ama başyapıt olmakla şarkı arasında you shall not pass tehdidi savuran gandalf vardır.

şarkının müzik kısmı ile başlamak gerekirse eğer, ki gerekir, hemen girişte otuz sekiz saniyelik bir tulum sesi vardır ki ben bu sesi dinlediğim zaman dönüş yok filmdeki uzun tecavüz sahnesine sert tepki gösteren fransız adam gibi hissettim kendimi. öyle bir isyan oluştu içimde.

daha sonra kemençe ve elektronik bağlamanın girişi ile muhteşem bir uyum yakalandı. şarkı bu iki müzik aleti ile öyle akışkan hale geldi ki bunu ancak bir yaz günü göt cebinde unutulmuş bir biskreme benzetebilirim.

şarkının sözleri ile başyapıt olmak arasında ise saruman'ı yerden yere vuran bir gandalf bulunmaktadır.

ehehe he ehe ehhhe he
oho ho ho ohhohho


bu kısmı alıntı içine almadım çünkü hangi çılgın bu sözlere zincir vurabilir ki! sonuçta evrensel bir nidadan bahsediyorum.

karadeniz'de doğup büyüyüp adam olan recebim nedense hayat felsefesini gurbet ellerden almıştır. sakın karadeniz'de felsefe olmadığı fikri düşmesin o lekesiz aklınıza. zira daha önce bir tanımda anlattığım gibi derin bir felsefe vardır memleketime ama çok derinde. umarım karadeniz'de bulunan doğalgaz ile birlikte ortaya çıkar. daha detaylı bilgi isteyenler yazıyorsa kalemdir başlığında yazdığım tanıma bakabilir.

kimi zaman bağıran kimi zaman mum olan recebim kafiye uğruna anlamları feda ederken bir yandan da gırtlağa kadar dolduğundan yakınır.

nakarat bölümünde ise mutlu ve huzurlu olduğunu söyler recebim. çok iyi durumu vardır. yani özetle para var huzur var demek ister. daha sonra ise şerefinden ve onurundan bahseder. bunların maddiyattan sonra gelmesi size düşündürücü geldiyse hemen sonradan gelen kalp ve itibarın sıralamasını bekleyen.

şarkının ikinci kısmı ise arkasından konuşan insanların yanılması üzerine kurulmuştur. gıyabında konuşan insanların yerden yere vurduklarını ve kendisi için adam olmaz dediklerini duymak üzücüdür elbette.

bu ikinci kısımda benim dikkatimi çeken şeylerden biri karadeniz ağzıyla söylenen giyabumda sözüdür. giyabumda dendiği zaman harry potter benzeri bir fantastik evrende sürünerek dolaşan bilge bir büyücü geliyor gözümün önünde. yine de şarkıyı severus.

asıl bomba ise *'in arkasından konuşan insanların onun için bitti demesidir. ama bu insanlar "yok o bitti" derler ama recebim bu sözü o kadar güzel söyler ki şarkıda yokobiti diye duyulur. elbette herkes de tıpkı benim gibi yosemiti sam ve calamity jane karışımı bir çizgi film kahramanı düşünüyordur eminim. (bkz: yokobiti recep) mesela.

gereksizce uzayan bir tanım oldu. farkındayım. ama bu şarkı derinlemesine bir analizi hak ediyordu bence. dinleyin ve kendiniz karar verin.

hey gidi hey
devamını gör...

uzaya giden tren

bir mert arık kitabıdır.

çocuk kitabı okuma maceralarıma bu sefer de yine ilk kez bir kitabını okuduğum ve çok olmasa da beğendiğim bir yazarla devam ediyorum. bu hacimsiz kitap eğlenceli olduğu kadar öğretici de. zaten aslında amacı bir rehber kitap olmak olsa da keşke bu kadar kör göze parmak olmasaymış dedirdi bana okurken. kitabı resmileyen isim ise hüseyin sönmezay. kendisi gayet başarılı idi bence.

öğretmenlerinin verdiği bir ödev sonucunda bir tren hikayesi yazmak durumunda kalan bir grup çocuk önce sıradan bir hikaye kurgulayıp sonra hayal güçlerinin akışına kendilerini bırakarak bambaşka yerlere seyahat eden tren fikirleri bulmaya başlarlar.

hikayenin devamında yazı yazmakla ilgili verilen bilgilerin yanı sıra yeni sözcük kullanımı ile bilgiler ve yazı konuları ile fikirler de var. bazı noktalarda kurgu olmaktan çıkması beni rahatsız etse de genel itibariyle kitap güzel bir eser olmuş.

bence sevgili meslektaşlarımın ve özellikle de alt yaş grupları ile çalışanların mutlaka okuması ve okutması gerektiğini düşündüğüm bir rehber kitaptır.
devamını gör...

alternatif edebiyat evreni

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
-ülke kötüye gidiyor. siyaset yozlaşmış. insanlar cehalete tutunmuş bırakmıyor. eğitim desen hak getire. her şey çürüyor. gülmeyin artık. sizinle ilgili aklımdaki yüzdeyi arttırmayın.
devamını gör...

röveşata mustafa

bir sinan yaşar kitabıdır.

yazarın daha önce yazıyı bulan çocuk isimli kitabını okumuş ve bu kitapla ilgili övgü dolu bir tanım da girmiştim. bu kitabı o kadar iyi değildi. belki bir seri olarak yazılmış olabilir. eğer öyleyse kitapla ilgili bir sorun yok benim açımdan. kitabı resimleyen isim ise bu sefer ahmet uzun olmuş ve o da çok iyi bir iş çıkarmış.

futbolda hem yapmayı hem izlemeyi en sevdiğim gol vuruşu röveşatadır. çok estetik bir harekettir ve bence bir kaleci için en beklenmedik şutlar röveşata ile atılan şutlardır.

kitabımızın kahramanı ise futbolu çok seven, futbolla yatıp kalkan, ayağının altından futbol topu eksik olmayan küçük bir çocuktur. ve kitaba ismini veren röveşatasını ise okuldaki son maçında kimsenin beklemediği bir anda yapar.

mustafa'nın okul maçından mahalle maçına uzanan macerasını izlerken metin kral isimli eski bir futbolcuya da rastlarız ama onun kim olduğunu anlatıp okuyacak olan insanları üzmeyelim baba.

içinde futbol olan hemen her şeyi severim ve eksik olduğunu hissetsem de bu kitabı da sevdim.
devamını gör...

dündar dinç

en sevdiğim komedi filmlerinden biri olan ölümlü dünya filminin devamı olan ve bence en az ilki kadar iyi bir film olan ölümlü dünya 2'de kurgusal bir karakterdir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
büyükşehir belediye başkan adayı olduğunu düşündüğüm dündar dinç öyle sıradan bir aday değildir. dündar dinç için model olarak seçilen ve bu dizinin ve benim için efsane olan gibi (dizi)sinin senaristlerinden biri olan aziz kedi üstadım alınmasın ama dündar dinç görüntü olarak kendini mesih ilan eden hasan mezarcı'yı andırmaktadır. ne oldu şimdi? hı?

9d sloganı ile ortaya atılan dündar dinç kolunu kolumuza sokarak dimdik yürümemizi sağlama sözü veren usta bir devlet adamı profili çizmektedir.

bu dokuz d; diyalektik, delişmen, dinamik, duru, dengeli, dik ve dahi olarak sayılabilir. kalan ikisi ise elbette dündar dinç'tir.

dündar dinç dimdik olma konusunda çok ısrarcıdır.

dündar dinç'in akıllardan çıkmayan sesi ise dönemin gaziantep belediye başkanı celal doğan için "madem eşitlik istiyorsun pezevenk adam" diye başlayan bir konuşma yapan ve kendisine deyyus dedikten sonra mecliste deyyus-u ekber pankartı ile karşılanan eski milletvekili ve rize eski belediye başkanı şevki yılmaz'ı andırır. ancak bu sesin içinde ülke gündemine püskevit krizini sokan ve muhtemelen vampir olan devlet bahçeli tınıları da vardır.

her şey bir yana eğer bir gün dündar dinç herhangi bir mevki için aday olursa kolunu koluma sokmasına da müsaade ederek kendisine oy veririm.

peki ne diyoruz?


dündar dündar dündar dinç, dündar dinç.
dündar dündar dündar dinç, dündar dinç.
devamını gör...

yazıyı bulan çocuk

bir sinan yaşar kitabıdır.

her sene mutlaka belli bir zaman ayırdığım çocuk kitabı okumalarına bu kitapla devam ettim. daha önce okumadığım bir yazardı sinan yaşar ama beni bu güzel kitabı okuduğuma pişman etmedi. bu kitabın içindeki resimleri ise mert tugen çizmiş ve gayet iyi bir iş çıkarmış.

yazıyı bulan çocuk gerçekten de binlerce yıl önce yazıyı ilk bulan ve ilk kez kullanan beyaz bulut isimli bir çocuğun öyküsü. bir talihsizlik sonucu ailesini kaybeden beyaz bulut ormanda bilge bir kadına rastlar ve ölümsüzlük meyvesinden yer.

ölümsüzlük olmak onun için o kadar önemli değildir aslında o an çünkü ailesini bulmaktan başka bir şey yoktur aklında ve bu arayış esnasında da sümer ülkesine gider.

burada bir yandan ailesini ararken bir yandan da kendi derdini anlatmak için bir yöntem bulmak zorunda kalır. ve bu yöntem tarihi baştan sonra değiştiren yazıdır.

çok iyi bir çocuk kitabıydı. hem fantastik, masalsı bir yanı hem de çocuklar için öğretici bir yanı vardı.
devamını gör...

masal masal içinde

bir ahmet ümit kitabıdır.

ahmet ümit ile tuhaf bir ilişkimiz var. ilk zamanlar yazdığı öyküleri çok beğeniyorum aslında, polisiye konusunda da çok iyi olduğuna şüphem yok. yine sosyal medya hesabının ismini başkomiser nevzat yapan ve medyatik olmak için bu kadar çaba harcayan bir insanın kitaplarına mesafeli durma eğilimindeyim.

ancak yiğidi öldürüp hakkını da teslim edeceğim bu tanımda. çünkü bu masal kitabını cidden çok beğendim. annesinin kendisine anlattığı masalları biraz değiştirerek bize aktardığını belirten yazar ortaya cidden harika bir kitap çıkarmış.

bir çerçeve hikaye içinde birkaç farklı masal anlatan bir kitap bu. ki ben bu tarza bayılırım.

çerçeve hikayede bir kral ve çocukluk arkadaşı olan vezirin hikayesini dinlerken bu masalın içindeki diğer masallarda ise kör bir adamın, bir peri kızına aşık olan bir müezzinin, bir şapkacının, bir kuyumcunun ve bir demircinin masallarını okuyoruz.

önce peş peşe düğümler atıyor kitap sonra da bu düğümleri geri doğru çözerek bize bambaşka bir hikaye sunuyor.

çok beğendiğim bir kitap oldu.
devamını gör...

bayramlık (film)

bir hasan doğan filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu cüneyt inay yazmıştır. filmde uzun zamanlardır tiyatro sahnelerinde ve sinema perdesinde izlediğimiz ve bir dönem kemal sunal filmlerini yeniden çekmek gibi saçma bir hevese kapılmış olan sinan bengier, alican aytekin, şiva behrouzfar, cem cücenoğlu, gülizar nisa uyar, ayşen gürler, ali rıza tanyeli, sultan sarohan, metin keçeci ve birgül ulusoy rol almıştır.

nerede o eski bayramlar sorusunu bir uzun metraja çevirmiş olan bu filmde eşinin ölümünden sonra yalnız kalan ve bir oğlu, iki kızı, gelini, damatları ve torunları tarafından ihmal edilen yaşlı bir adamın hikayesi anlatılıyor.

bir bayram günü küçük bir kız çocuğu ile arkadaş olan bu yaşlı adam çocuklarına bir oyun oynar ve onlara gönderdiği kira paralarını keser. çocukları ve gelini ve damatları koşa koşa yaşlı adamı görmeye gelirler mecburen.

bozulan aile bağlarını sağlamlaştırma temalı olan filmde iyi oynayan herhangi bir oyuncu yoktu. senaryo ise oldukça vasattı.

izlenecek hiçbir şey yoksa boş zaman doldurmak için şöyle bir göz atılabilecek bir filmdir.
devamını gör...

başkasının yüzü

bir kobo abe kitabıdır.

defalarca yazmıştım belki bunu. japon edebiyatı özellikle hayran olduğum ülke edebiyatlarından biridir. japon edebiyatında birçok büyük yazar var çok beğendiğim. yasunari kavabata, cuniçiro tanizaki ve osamu dazai bu isimlerden bazıları ama kobo abe her zaman bambaşka bir yerde olmuştur benim için.

hakkında neden tanım yazdığımı anlamadığım kutu adam kitabında benzer bir görme ve görünme şekilleri ile ilgili tartışma yapmıştı yazar kobo abe. bu kitapta da neredeyse aynı konu üzerinden bambaşka bir hikaye okuyoruz.

yaptığı bir deney esnasında yaşanan büyük bir patlama sonucu yüzü feci şekilde parçalanan kimyager bir bilim insanı önce yüzünde sargılarla yaşamaya başlar. bir süre sonra ise kendine gerçek bir yüzden ayırt etmenin pek mümkün olmadığı bir maske yapar.

sonra bu maske ile birlikte hayatında olan içsel ve dıştan gelen değişiklikleri ve karmaşaları eşine bazı defterler ve bir mektup aracılığıyla aktaran bilim insanı insanın sahip olduğu yüz ile karakteri arasındaki bağlantı hakkında sorgulamalara girişir.

filme de çekilmiş olan bu kitap muhteşem bir eserdir.
devamını gör...

the exorcist: believer

bir david gordon green filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
filmin senaryosunu da yönetmen david gordon green, peter sattler, scott teems ve danny mcbride birlikte yazmıştır. william friedkin'in eserinden uyarlanan bir devam filmidir bu film.

filmde leslie odom jr., tracey graves, lidya jewett, danny mccharty, ann dowd, norbert leo butz, olivia oneill ve norah murphy rol almıştır.

şeytan çıkarma filmleri bitmiyordu. bugün yazdığım tanımlardan birinde prey for the devil isimli filmde bir rahip yerine bir rahibe kullanarak yenilik yaptığını düşünen insanlardan sonra bu seferde bir yerine iki kız çocuğunu kurban ederek yenilik yapan insanları gördük bu filmde.

birlikte ortadan kaybolan iki kız çocuğu geri döndükleri zaman tuhaf davranırlar ve bu iki kız çocuğunun ruhuna şeytan girdiği anlaşılır ve bunun üzerine de bir şeytan çıkarma ayini düzenlenir. ancak kızlardan ancak bir tanesini kurtarmak mümkün olacaktır zira şeytan böyle uygun görmüştür.

son zamanlarda izlediğim en kötü korku filmi olabilir. iddialı bir filmin devam filmin çekmek için biraz daha çaba sarf etmek gerekir bence. ama maalesef karşımda böyle bir film yoktu.

vasatın altında bir filmdi.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim