1.
kumandalık
bir mastor ukdesidir.
yazarın neyi kastederek bıraktığını bilmiyorum bu ukdeyi. muhtemelen kumandaları koymak için tasarlanan bir ev eşyasını kast etmiştir. ama ben bu ukdeyi doldururken bir kariyer olarak kumandalıktan bahsedeceğim.
evimize televizyon geldiği zamanı hatırlamıyorum ama tek kanallı dönemde iki kanalı döneme geçişi hatırlıyorum. o zamana kadar evde vasıfsız bir insan olarak dolaşırken trt2'nin yayın hayatına başlaması ile benim de yeni bir kariyer fikrim oldu: kumandalık.
ben o zamanlar beş yaş civarındaydım. sanırım sekiz kanal kapasitesi olan bir televizyonumuz vardı. vizontele (film)indeki televizyon gibi idi. düğmeleri yüksük biçiminde. sadece trt1 varken evde varlığım ile yokluğum birdi. küçük kardeşim de zaten henüz iki yaşında idi. o benden daha gereksiz bir insandı.

ben çocukken oldukça yarım akıllı bir çocuktum. bir komşumuz olan turgut amca ile kavga ettiğim zamanı hatırlarım. turgut amca ben eşeğim sen sıpasın dediği için. ortalığı yıkmıştım. hayır ben eşeğim diye ağlaya ağlaya şişmiştim.
ne kadar salak olduğumu anlatan bu anımdan sonra kumandalık görevini ne kadar ciddiye aldığımı anlamış olmalısınız.
mahmut hoca türü bir öğretmen olan babamın okuldan dönme zamanı yaklaşınca ben hafiften heyecana başlardım. eve geldiğinde ben televizyonun yanında olanca salaklığımla bekler olurdum.
neyse efendim babam ve annem televizyon karşısına otururdu. küçük kardeşim hayatı boyunca zekasını idareli kullandığı için eline verdiğimiz naylon poşetle oynamaya devam ederdi. ve babam o büyülü sözü söylerdi. söyle dost öyle gir. yok böyle demezdi. aç bakalım televizyonu derdi babam ve ben de kumandanım hüsamettin gibi kasılarak televizyonu açardım. bir yandan da sütoğlan kardeşime bakarak tabii ki.
ondan sonra ise haberler, şunlar bunlar derken ben bir türlü televizyonun yanından ayrılmazdım. oğlum otur, yok. oğlum sonra kalkarsın yine, asla.
ben görevine tutkuyla bağlı bir kumandalık olarak her an kanal değiştirmeye hazır ve de nazardım.
bu kariyerim uzun sürmedi. ama uzaktan kumandalı televizyon almasaydık ya da hu televizyonlar hiç olmasaydı hala o televizyonun yanında olabilirdim.
yazarın neyi kastederek bıraktığını bilmiyorum bu ukdeyi. muhtemelen kumandaları koymak için tasarlanan bir ev eşyasını kast etmiştir. ama ben bu ukdeyi doldururken bir kariyer olarak kumandalıktan bahsedeceğim.
evimize televizyon geldiği zamanı hatırlamıyorum ama tek kanallı dönemde iki kanalı döneme geçişi hatırlıyorum. o zamana kadar evde vasıfsız bir insan olarak dolaşırken trt2'nin yayın hayatına başlaması ile benim de yeni bir kariyer fikrim oldu: kumandalık.
ben o zamanlar beş yaş civarındaydım. sanırım sekiz kanal kapasitesi olan bir televizyonumuz vardı. vizontele (film)indeki televizyon gibi idi. düğmeleri yüksük biçiminde. sadece trt1 varken evde varlığım ile yokluğum birdi. küçük kardeşim de zaten henüz iki yaşında idi. o benden daha gereksiz bir insandı.

ben çocukken oldukça yarım akıllı bir çocuktum. bir komşumuz olan turgut amca ile kavga ettiğim zamanı hatırlarım. turgut amca ben eşeğim sen sıpasın dediği için. ortalığı yıkmıştım. hayır ben eşeğim diye ağlaya ağlaya şişmiştim.
ne kadar salak olduğumu anlatan bu anımdan sonra kumandalık görevini ne kadar ciddiye aldığımı anlamış olmalısınız.
mahmut hoca türü bir öğretmen olan babamın okuldan dönme zamanı yaklaşınca ben hafiften heyecana başlardım. eve geldiğinde ben televizyonun yanında olanca salaklığımla bekler olurdum.
neyse efendim babam ve annem televizyon karşısına otururdu. küçük kardeşim hayatı boyunca zekasını idareli kullandığı için eline verdiğimiz naylon poşetle oynamaya devam ederdi. ve babam o büyülü sözü söylerdi. söyle dost öyle gir. yok böyle demezdi. aç bakalım televizyonu derdi babam ve ben de kumandanım hüsamettin gibi kasılarak televizyonu açardım. bir yandan da sütoğlan kardeşime bakarak tabii ki.
ondan sonra ise haberler, şunlar bunlar derken ben bir türlü televizyonun yanından ayrılmazdım. oğlum otur, yok. oğlum sonra kalkarsın yine, asla.
ben görevine tutkuyla bağlı bir kumandalık olarak her an kanal değiştirmeye hazır ve de nazardım.
bu kariyerim uzun sürmedi. ama uzaktan kumandalı televizyon almasaydık ya da hu televizyonlar hiç olmasaydı hala o televizyonun yanında olabilirdim.
devamını gör...