#ödüllü filmler
yönetmen koltuğunda roman polanski'nin yer aldığı 1999 yapımlı gerilim-dram filmidir. konu; dean corso adındaki bir kitap koleksiyoncusu/araştırmacısının yaşadıklarını ele almaktadır.
yönetmen:roman polanski
oyuncular:
johnny depp
emmanuelle seigner
lena olin
frank langella
josé lópez rodero
tony amoni
oyuncular:
johnny depp
emmanuelle seigner
lena olin
frank langella
josé lópez rodero
tony amoni
avrupa film ödülleri dünya sinemasında başarı ödülü
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 02.05.2021 17:15 tarihinde açılmıştır.
1.
aslında çoklarının dile getirdiği kadar kötü bir film değildir. yok efendim neo-noir film olma beklentilerini karşılamıyor, yok efendim polanski 'ye yakışmıyor. bunlar işin aslı beni çok ilgilendiren şeyler değil * evet, eldeki konu çok daha güzel işlenebilirdi buna eyvallah. amma velâkin bir filmi izlerken tek tarafa odaklanır kalırsanız filmdeki başarılı unsurları göremezsiniz. misal bana göre bu filmde deep'in canlandırdığı dean corso karakteri ve onun yansıtılış tarzı gayet başarılı. adam tam bir koleksiyoncu. yani bir şeylerin peşinden koşuyorsanız ve bir şeyler toplamayı seviyorsanız, o karakterin verdiği hissi sonuna kadar alırsınız. bunun nasıl bir hastalık olduğu ve bu hastalığın getirdiği ayrıntıcı bakış açısı bana göre çok güzel yansıtılmış. zaten bu filmin lokomotifi de corso karakteri. geri kalan her şey onun etrafında şekilleniyor.
filmde çok fazla boşluk var mı? var. misal lena olin'in canlandırdığı abla ne ayak çözemiyorsunuz. tamam ablacım ruhani bir varlıksın, her yerde bitiyorsun, en nihayetinde altın vuruşu da yapıyorsun ama sen kimsin? nesin? kimlerdensin? belli değil. şeytan değilsin bir kere. olamazsın. zira o kadar ritüel var hepsinde şeytanın erilliğine vurgu yapılıyor. hadi form değiştirdin diyelim. niye ve neden sürekli corso 'ya yardım ediyorsun? seni takip edenlerle de mi sorunun var? neyin tavrı bu? yani özetle bu karakter muammalı çok hummalı bir karmaşa yaratıyor filmin içerisinde. artı boris denen manyak üstatlık mertebesinde bir abi, bu adam o yaş tahtaya nasıl basıyor o kısımda hayret verici. süzmesi lazımdı meseleyi. başka bir vesileyle ters köşe yapılmalıydı. işte böyle gariplikleri var filmin ama yine söylüyorum çoklarının dile getirdiği kadar gömülecek bir film değil. oturup corso karakteri için bile izlenebilir. tabi birde o yaşlı teyzenin kütüphanesi var, orası da güzel mekân. filmin sonu tahmin edilebilir olsa da finali güzel sayılır. söylediğim gibi ben severim bu filmi. corso gibi karakter her filme nasip olmaz. bana göre izlenesidir tabi baktığınız yere göre durum değişiklik arz eder.
filmde çok fazla boşluk var mı? var. misal lena olin'in canlandırdığı abla ne ayak çözemiyorsunuz. tamam ablacım ruhani bir varlıksın, her yerde bitiyorsun, en nihayetinde altın vuruşu da yapıyorsun ama sen kimsin? nesin? kimlerdensin? belli değil. şeytan değilsin bir kere. olamazsın. zira o kadar ritüel var hepsinde şeytanın erilliğine vurgu yapılıyor. hadi form değiştirdin diyelim. niye ve neden sürekli corso 'ya yardım ediyorsun? seni takip edenlerle de mi sorunun var? neyin tavrı bu? yani özetle bu karakter muammalı çok hummalı bir karmaşa yaratıyor filmin içerisinde. artı boris denen manyak üstatlık mertebesinde bir abi, bu adam o yaş tahtaya nasıl basıyor o kısımda hayret verici. süzmesi lazımdı meseleyi. başka bir vesileyle ters köşe yapılmalıydı. işte böyle gariplikleri var filmin ama yine söylüyorum çoklarının dile getirdiği kadar gömülecek bir film değil. oturup corso karakteri için bile izlenebilir. tabi birde o yaşlı teyzenin kütüphanesi var, orası da güzel mekân. filmin sonu tahmin edilebilir olsa da finali güzel sayılır. söylediğim gibi ben severim bu filmi. corso gibi karakter her filme nasip olmaz. bana göre izlenesidir tabi baktığınız yere göre durum değişiklik arz eder.
devamını gör...
2.
depp’in başrolde olduğu 1999 yılı çıkışlı ilginç bir filmdi. sanıyorum 2 veya 3 defa izledim.
polanski bazı yerlerde soru işareti bırakmış ama bazı yönetmenler bazı boşluklar bırakıp, kalanını seyircinin hayal gücüne bırakıyor. son izlediğim filmlerden kutsal geyiğin ölümü’nde de benzer bir durum vardı.
bana film, işleniş ve gizem tarzıyla dan brown’ın da vinci’nin şifresi kitabını anımsattı. çünkü bazı parçalar var ve gizemi bulmaya çalışıyor kahramanımız. sahnelerin geçişleri iyi olsa da , sonu beklenenden biraz daha vasat geldi açıkçası. ama gizem öğeleri ve özellikle resimdekilere benzer ölümler etkileyiciydi.
bazıları sarışın hatunun kim olduğu ve depp’in nasıl şeytana ulaşabildiği konusunda muallakta kalmış. çünkü depp’in karakteri öyle alıştığımız kötü adam karakteri değil. aksine boris, baştan ayağa kötü adam. peki neden boris değil de depp seçildi?
bence şeytanın başta amacı depp idi ve yapılan tüm aktiviteler, aslında depp’in şeytanı bulması içindi. demek içinde ne cevher varsa(bana göre zeka) şeytan onu seçmişti.
kadın ise bana göre şeytan değildi. nasıl melek tanrının yardımcısıysa, sarışın hatun da şeytanın yardımcısıydı. ayrıca oyunculuğunu beğenmediğim ve bana çok iyici gelen bir performansı vardı; belki de amaç buydu bilemem.
neyse efendim; 9.kapı bir şekilde açıldı. izlenir bir film. ama özümsemek için gerçekten 3/4 kere izlemek gerekiyor. izledikçe taşlar daha çok yerine oturuyor.
polanski bazı yerlerde soru işareti bırakmış ama bazı yönetmenler bazı boşluklar bırakıp, kalanını seyircinin hayal gücüne bırakıyor. son izlediğim filmlerden kutsal geyiğin ölümü’nde de benzer bir durum vardı.
bana film, işleniş ve gizem tarzıyla dan brown’ın da vinci’nin şifresi kitabını anımsattı. çünkü bazı parçalar var ve gizemi bulmaya çalışıyor kahramanımız. sahnelerin geçişleri iyi olsa da , sonu beklenenden biraz daha vasat geldi açıkçası. ama gizem öğeleri ve özellikle resimdekilere benzer ölümler etkileyiciydi.
bazıları sarışın hatunun kim olduğu ve depp’in nasıl şeytana ulaşabildiği konusunda muallakta kalmış. çünkü depp’in karakteri öyle alıştığımız kötü adam karakteri değil. aksine boris, baştan ayağa kötü adam. peki neden boris değil de depp seçildi?
bence şeytanın başta amacı depp idi ve yapılan tüm aktiviteler, aslında depp’in şeytanı bulması içindi. demek içinde ne cevher varsa(bana göre zeka) şeytan onu seçmişti.
kadın ise bana göre şeytan değildi. nasıl melek tanrının yardımcısıysa, sarışın hatun da şeytanın yardımcısıydı. ayrıca oyunculuğunu beğenmediğim ve bana çok iyici gelen bir performansı vardı; belki de amaç buydu bilemem.
neyse efendim; 9.kapı bir şekilde açıldı. izlenir bir film. ama özümsemek için gerçekten 3/4 kere izlemek gerekiyor. izledikçe taşlar daha çok yerine oturuyor.
devamını gör...