doktor tarık nusret
başlık "inşaatbey" tarafından 17.03.2021 22:30 tarihinde açılmıştır.
çanakkale savaşı sırasında kendi öz oğluna hakkı olmadığı için morfin yapmayan savaşın gizli kahramanı. hikayesini buradan dinleyip 18 mart için özel hazırlanan klibi izleyebilirsiniz. (video bana aittir, destek olursanız sevinirim)
yazılı olarak okumak isteyenler için;
çanakkale savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de, “morfin“di. doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyolardı.
siperlerin bulunduğu yere bir çadır kuruluyor. çadırın içinde ameliyathane. fakat çadıra gelmeden önce bir masa koyuyorlar kenara. kim yaralı olarak getirilirse öncelikle o masaya yatırılıyor. masanın başında da elindeki morfin dolu şırıngayla bekleyen komutan.. komutan şuna karar vermekle yükümlü;
masaya yatırılan yaralı asker ameliyathane çadırına alınıp ameliyat edildiği taktirde yaşar mı, yaşamaz mı? eğer yaşama ihtimali varsa o zaman o morfin iğnesini ona yapıyor. o ihtimal yoksa iğne de yok.. çünkü morfin yok denecek kadar az.
bir asker getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki şansı yok.
"bunu kaldırın." diyor.
bir başkasını getiriyorlar.
"bunu kaldırın." diyor.
sonra bir başkası. bir tane daha, ve bir tane daha… ve bir asker daha getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki yarası çok kötü. cümlesi aynı, değişmiyor.
"bunu kaldırın."
tam o sırada asker kalan takatiyle sesleniyor doktora;
"baba!"
doktor ve diğer askerler kaskatı kesiliyor. asker yalvarıyor;
"baba beni tanımadın mı? benim!"
herkes doktorun ne yapacağına bakarken doktor görmemek için siper ettiği şırıngalı elinin arkasından şöyle diyor;
"bunu gölge bir yere kaldırın.." bu olayın ardından bikaç saat sonra o doktor görevini bir başka arkadaşına devredip, hemen yaralı askerlerin arasına koştu. yaralı askerlerin arasına dalan doktor, çoğu askerin çoktan öldüğünü görüyodu. o arada az önce, ağrı kesici yapmadığı oğlunu buldu. oğluna sarıldı, onu öptü ve gözyaşları içinde oğlunu kucaklayarak;
“affet oğlum, o senin hakkın değildi”
yazılı olarak okumak isteyenler için;
çanakkale savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de, “morfin“di. doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyolardı.
siperlerin bulunduğu yere bir çadır kuruluyor. çadırın içinde ameliyathane. fakat çadıra gelmeden önce bir masa koyuyorlar kenara. kim yaralı olarak getirilirse öncelikle o masaya yatırılıyor. masanın başında da elindeki morfin dolu şırıngayla bekleyen komutan.. komutan şuna karar vermekle yükümlü;
masaya yatırılan yaralı asker ameliyathane çadırına alınıp ameliyat edildiği taktirde yaşar mı, yaşamaz mı? eğer yaşama ihtimali varsa o zaman o morfin iğnesini ona yapıyor. o ihtimal yoksa iğne de yok.. çünkü morfin yok denecek kadar az.
bir asker getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki şansı yok.
"bunu kaldırın." diyor.
bir başkasını getiriyorlar.
"bunu kaldırın." diyor.
sonra bir başkası. bir tane daha, ve bir tane daha… ve bir asker daha getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki yarası çok kötü. cümlesi aynı, değişmiyor.
"bunu kaldırın."
tam o sırada asker kalan takatiyle sesleniyor doktora;
"baba!"
doktor ve diğer askerler kaskatı kesiliyor. asker yalvarıyor;
"baba beni tanımadın mı? benim!"
herkes doktorun ne yapacağına bakarken doktor görmemek için siper ettiği şırıngalı elinin arkasından şöyle diyor;
"bunu gölge bir yere kaldırın.." bu olayın ardından bikaç saat sonra o doktor görevini bir başka arkadaşına devredip, hemen yaralı askerlerin arasına koştu. yaralı askerlerin arasına dalan doktor, çoğu askerin çoktan öldüğünü görüyodu. o arada az önce, ağrı kesici yapmadığı oğlunu buldu. oğluna sarıldı, onu öptü ve gözyaşları içinde oğlunu kucaklayarak;
“affet oğlum, o senin hakkın değildi”
devamını gör...
"doktor tarık nusret" ile benzer başlıklar
nusret
9