1.
çanakkale savaşı sırasında kendi öz oğluna hakkı olmadığı için morfin yapmayan savaşın gizli kahramanı. hikayesini buradan dinleyip 18 mart için özel hazırlanan klibi izleyebilirsiniz. (video bana aittir, destek olursanız sevinirim)
yazılı olarak okumak isteyenler için;
çanakkale savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de, “morfin“di. doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyolardı.
siperlerin bulunduğu yere bir çadır kuruluyor. çadırın içinde ameliyathane. fakat çadıra gelmeden önce bir masa koyuyorlar kenara. kim yaralı olarak getirilirse öncelikle o masaya yatırılıyor. masanın başında da elindeki morfin dolu şırıngayla bekleyen komutan.. komutan şuna karar vermekle yükümlü;
masaya yatırılan yaralı asker ameliyathane çadırına alınıp ameliyat edildiği taktirde yaşar mı, yaşamaz mı? eğer yaşama ihtimali varsa o zaman o morfin iğnesini ona yapıyor. o ihtimal yoksa iğne de yok.. çünkü morfin yok denecek kadar az.
bir asker getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki şansı yok.
"bunu kaldırın." diyor.
bir başkasını getiriyorlar.
"bunu kaldırın." diyor.
sonra bir başkası. bir tane daha, ve bir tane daha… ve bir asker daha getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki yarası çok kötü. cümlesi aynı, değişmiyor.
"bunu kaldırın."
tam o sırada asker kalan takatiyle sesleniyor doktora;
"baba!"
doktor ve diğer askerler kaskatı kesiliyor. asker yalvarıyor;
"baba beni tanımadın mı? benim!"
herkes doktorun ne yapacağına bakarken doktor görmemek için siper ettiği şırıngalı elinin arkasından şöyle diyor;
"bunu gölge bir yere kaldırın.." bu olayın ardından bikaç saat sonra o doktor görevini bir başka arkadaşına devredip, hemen yaralı askerlerin arasına koştu. yaralı askerlerin arasına dalan doktor, çoğu askerin çoktan öldüğünü görüyodu. o arada az önce, ağrı kesici yapmadığı oğlunu buldu. oğluna sarıldı, onu öptü ve gözyaşları içinde oğlunu kucaklayarak;
“affet oğlum, o senin hakkın değildi”
yazılı olarak okumak isteyenler için;
çanakkale savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey belki de, “morfin“di. doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyolardı.
siperlerin bulunduğu yere bir çadır kuruluyor. çadırın içinde ameliyathane. fakat çadıra gelmeden önce bir masa koyuyorlar kenara. kim yaralı olarak getirilirse öncelikle o masaya yatırılıyor. masanın başında da elindeki morfin dolu şırıngayla bekleyen komutan.. komutan şuna karar vermekle yükümlü;
masaya yatırılan yaralı asker ameliyathane çadırına alınıp ameliyat edildiği taktirde yaşar mı, yaşamaz mı? eğer yaşama ihtimali varsa o zaman o morfin iğnesini ona yapıyor. o ihtimal yoksa iğne de yok.. çünkü morfin yok denecek kadar az.
bir asker getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki şansı yok.
"bunu kaldırın." diyor.
bir başkasını getiriyorlar.
"bunu kaldırın." diyor.
sonra bir başkası. bir tane daha, ve bir tane daha… ve bir asker daha getiriliyor masaya.. doktor bakıyor ki yarası çok kötü. cümlesi aynı, değişmiyor.
"bunu kaldırın."
tam o sırada asker kalan takatiyle sesleniyor doktora;
"baba!"
doktor ve diğer askerler kaskatı kesiliyor. asker yalvarıyor;
"baba beni tanımadın mı? benim!"
herkes doktorun ne yapacağına bakarken doktor görmemek için siper ettiği şırıngalı elinin arkasından şöyle diyor;
"bunu gölge bir yere kaldırın.." bu olayın ardından bikaç saat sonra o doktor görevini bir başka arkadaşına devredip, hemen yaralı askerlerin arasına koştu. yaralı askerlerin arasına dalan doktor, çoğu askerin çoktan öldüğünü görüyodu. o arada az önce, ağrı kesici yapmadığı oğlunu buldu. oğluna sarıldı, onu öptü ve gözyaşları içinde oğlunu kucaklayarak;
“affet oğlum, o senin hakkın değildi”
devamını gör...
2.
gerçek vatanseverliğin ve bu vatan için ödenen bedellerin büyüklüğünün farkına varacağınız kahraman bir tabibin gerçek öyküsüdür. izledikten sonra inanılmaz etkilendiğimi söylemeliyim. youtube kanalında harika işler başaran yazar arkadaşımızı da ayrıca tebrik ediyorum.
devamını gör...
3.
doktor tarık nusret'ı̇ tanır mısınız?
duydunuz mu hiç adını?
o bir doktordu
o bir babaydı..
çok acılı bir hikayesi vardır.
bilmemiz gereken..
anlatmamız gereken..
herkesin okuması gereken...
çanakkale savaşında siperlerin gerisinde yaralı askerlerin en çok ihtiyaç duyduğu şey “morfin“di.
doktorlar yaralı askerlere ağrı kesici bulmakta zorlanıyorlardı. bu yüzden bir nöbet tutuluyordu.
hastaların ameliyatı için hazırlanan çadırın önüne bir masa kurulmuştu..
sedye ile gelen her yaralı, burada masaya koyuluyordu. doktorun elinde enjektör, enjektörün içinde ağrı kesici..
doktor ilk muayeneyi yapıyordu ve yaşama olasılığı olan, ameliyat edilmesi halinde yaşayacağına inandıkları askerlere ağrı kesiciyi yapıyordu..
oysa gelen her yaralının ağrı kesiciye ihtiyacı vardı. fakat herkese yetecek kadar ağrı kesici yoktu..
doktor duygusal karar vermemek için yaralıların yüzüne bakmamakta, iyileşme şansı yüksek olan yaralılara ağrı kesici yapmaktaydı..
yine doktorun önüne bir asker getirilir
yaralının ağır yaralarına bakan doktor, askerin iyileşemeyeceğini öngörür ve ona ağrı kesiciyi yapmaz..
o sırada askerden iniltili bir ses duyulur..
“baba!”
herkesin gözü doktora çevrilir, yaralar içinde kıvranan asker doktorun öz oğludur..
doktor buna rağmen yine ağrı kesiciyi oğluna yapmaz ve bir kaç saat sonra da oğlu şehit olur..
doktor, şehit olan oğlunun cansız bedenine sarılır ve şöyle der:
“affet oğlum, o senin hakkın değildi”
ı̇şte bu topraklar hakkı olmadığı için tek bir ağrı kesiciyi bile oğlundan esirgeyen o güzel insanlar tarafından vatan yapılmıştır.
ve bizim..
çanakkale savaşını kazandığımız o tarihi anlardan biri de hiç şüphesiz doktor tarık nusret’in hakkı olmadığı için öz oğluna ağrı kesici yapmadığı o an’dır..
tarihin tozlu sayfalarına adını kazımış tüm kahramanlara sonsuz saygıyla, rahmetle..
*netleştirdiğimiz, sosyal medyada bilinen bir fotoğrafı." the rebirth of a nation turkey
devamını gör...
"doktor tarık nusret" ile benzer başlıklar
nusret
9