"Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye,
zaman ki sana hasta oldu; incelikli haytasın.
nüksederken raksına mahallenin maşallahı/eyvallahı,
güzelleş be oğluuum! şimdilik ölümüne kadar hayattasın."
yıl 2004 arkadaşlarla kadıköy de içmişiz, sabaha karşı eve gelmişim salonda sızmışım,babam bana sövmüş işe gitmiş,hava soğuk,üstümde battaniye,beni uyandıran o ses “elektrikli süpürge sesi” rahmetli annem evi süpürüyor o ses beni daha fazla uyutur ve çok hoşuma giderdi.
koltuğumun ucunda da yemeğim hazırmış,kıyamamış ..
bir duvar var aramızda
dün yokken, bugün örülmüş
ve yarın ayakta duracak olanbir duvar var aramızda
benim bir adım yaklaşmak istedikçe
senin onlarca adım kaçtığınbir duvar var aramızda
senin bir tuğla daha ördüğün
benim ise tamamını yıkmak istediğim
biraz geç olsa da uyandım bi' rüyadan
yıkadım yüzümü gözyaşlarımla
kendim buldum bütün o gerçekleri
öylece çarptım su diye suratıma
baktığın yerden gördüğün neydi, neydi?
elimle diktim ben beyaz elbisemi
gömüldüm en diplere, en diplere
hiç sevmemiştim o perşembeyi
razı geldi gönül, sustu senelerce
dinlemez de seni, dibe vurursun gecelerce
bulutlar bile çarpmıyor artık birbirine
akıtmıyor yaşını bu yalan dünya için
değmez, değmez
değmez, değmez
değmez, değmez
değmez, değmez
a'dan b'ye giden bi' aracın içinde
öylece oturanım, şoför bile değil
yol güzel, sevinmeli miyim?
uçurumlar aşıyorum sırf senin için
değmez, değmez
değmez, değmez
bu kadar üzülmeye değmez
bu kadar üzülmeye değmez
"acı en üst sınırına ulaştığında alçakçasına zayıflamaya, yerini daha önce hiç tatmadığım cinsten başka bir duyguya bırakmaya başladı. kendini olağanca şiddetiyle hissettiren, diş ağrısına benzeyen zevkli bir duygu. birden başıma gelen bütün felaketlerin nedeninin bu olduğunu anladım. artık değişemeyeceğimi, bunu kendimin de istemediğini, başka bir adam olamayacağımı söylüyordum.”
zaten istanbul da park sorunu var, bir de getiraraçları doldu her yer!!! geçen gün sokağın tam ortasına park etmiş gitmiş... küfür etmekten başka bir şey yapamadım malesef!!!!
ilk yardım eğitimi verilirken kullanılan yapay mankenleri bir defa da olsa görmüşüzdür. peki bu manken yüzü kimden ilham alınarak yapıldı? bu gizemli hikayeyi hep birlikte öğrenelim.
19. yüzyıl sonlarına doğru fransa'da sein nehri'nin kıyısına bir kız çocuğu cesedi vurdu. yapılan araştırmalar sonucu kızın 16 yaşında olduğu ancak intihar mı yoksa başka biri tarafından dolayı mı o hâlde olduğu bilinmiyordu. bulunan bu cesede l'lnconnve de la seine yani "sein nehrinin bilinmeyen kadını" ismini verdiler. bu küçük kız cesedi çok yakın bir gelecekte milyonlarca insanın hayatını dolaylı olarak kurtaracaktı.
küçük kız çocuğunun bedeni sudan çıkarıldıktan sonra paris'te bir morga götürüldü ve kimliği belirlenemeyen diğer cesetlerin yanına katılarak halka sergilendi. umut edilen kızı tanıyan birinin çıkmasıydı ama hiç tanıyan çıkmadı. aslında bu halka sergilenme olayı o dönemlere ait yaygın bir gelenekti günümüzde bu gelenek yok denecek kadar azaldı. bilinmeyen kadının yüzünde belli belirsiz bir gülümseme hakimdi ve ona bakanlar son derece huzurlu bir ölüm yaşadığını düşünüyorlardı. hatta rivayete göre ceset ile ilgilenen morg görevlisi bu kızdan öyle bir etkilendi ki yüzüne plaster döküp kalıbını çıkardı ve bundan bir maske üretti. bu üretimden kısa bir süre sonra paris'te birçok dükkanda satılmaya başlandı ve zamanla bütün avrupa ülkelerine sıçradı. cesedin ünü öyle bir yayıldı ki meşhur yazar albert camus ona "boğulmuş mona lisa" adını verdi. 1950'lere gelindiğinde cesedin yüzü popüleriterliğini koruyordu. norveç'te asmund laerdal adında oyuncak üreticisi bir adam ilk defa plastikten değil tahtadan oyuncak üretmek istemişti ve birkaç denemeden sonra plastikten yaptığı bebek oyuncağına annie ismini verdi. birkaç yıl sonra tıp alanında eğitim amacı ile nefes alamayan ve kalbi durmuş kişilere yapılması gereken müdahaleler konusunda bir yapay mankene ihtiyaç vardı. bir grup anesteziyolog, laerdal'ın şirketi ile anlaştı. laerdal bir oyuncakçı olsa bile kalp masajının fiziksel karmaşıklığını güvenilir bir şekilde gösteren gerçekçi bir manken yapması zor oldu. vücut kısmı bir şekilde halledildi ama yüzü nasıl olacak ve neye benzeyecekti? yüz hatları hakkında düşünürken kayınvalidesinin evinin duvarında asılı duran bir manken yüzü aklına geldi.işte o yüz l'lcconnue de la seine'ye aitti. ne kadar mankenin yüzü buradan alınmış olsa da laerdal ismini değiştirmedi
birkaç denemeden sonra resusci annie adı verilen bu manken kısa sürede satış rekoru kırdı ve tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü ünvanına sahip oldu. bu manken üzerinde eğitim gören uzmanlar sayesinde bugüne kadar milyonlarca insanın hayatı kurtuldu. bu durum ise resusci annie'yi dudaklarına en çok dudak götürülen surat yaptı.
rivayete göre michael jackson’ın “smooth criminal” esnasında tam 46 kez sorduğu “annie, are you ok?” yani “annie, iyi misin?” ifadesinin kaynağı buradan geliyor. çünkü ilkyardım kursu alan kişilere yaralıya “annie, iyi misin?” diye sormaları da öğretiliyor.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.