1.
"Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye,
zaman ki sana hasta oldu; incelikli haytasın.
nüksederken raksına mahallenin maşallahı/eyvallahı,
güzelleş be oğluuum! şimdilik ölümüne kadar hayattasın."
son tanımları
2.
geçmiş zaman makinesi
yıl 2004 arkadaşlarla kadıköy de içmişiz, sabaha karşı eve gelmişim salonda sızmışım,babam bana sövmüş işe gitmiş,hava soğuk,üstümde battaniye,beni uyandıran o ses “elektrikli süpürge sesi” rahmetli annem evi süpürüyor o ses beni daha fazla uyutur ve çok hoşuma giderdi.
koltuğumun ucunda da yemeğim hazırmış,kıyamamış ..
devamını gör...
3.
şiir
bir duvar var aramızda
dün yokken, bugün örülmüş
ve yarın ayakta duracak olanbir duvar var aramızda
benim bir adım yaklaşmak istedikçe
senin onlarca adım kaçtığınbir duvar var aramızda
senin bir tuğla daha ördüğün
benim ise tamamını yıkmak istediğim
dün yokken, bugün örülmüş
ve yarın ayakta duracak olanbir duvar var aramızda
benim bir adım yaklaşmak istedikçe
senin onlarca adım kaçtığınbir duvar var aramızda
senin bir tuğla daha ördüğün
benim ise tamamını yıkmak istediğim
devamını gör...
4.
suzan hacıgarip
biraz geç olsa da uyandım bi' rüyadan
yıkadım yüzümü gözyaşlarımla
kendim buldum bütün o gerçekleri
öylece çarptım su diye suratıma
baktığın yerden gördüğün neydi, neydi?
elimle diktim ben beyaz elbisemi
gömüldüm en diplere, en diplere
hiç sevmemiştim o perşembeyi
razı geldi gönül, sustu senelerce
dinlemez de seni, dibe vurursun gecelerce
bulutlar bile çarpmıyor artık birbirine
akıtmıyor yaşını bu yalan dünya için
değmez, değmez
değmez, değmez
değmez, değmez
değmez, değmez
a'dan b'ye giden bi' aracın içinde
öylece oturanım, şoför bile değil
yol güzel, sevinmeli miyim?
uçurumlar aşıyorum sırf senin için
değmez, değmez
değmez, değmez
bu kadar üzülmeye değmez
bu kadar üzülmeye değmez
devamını gör...
6.
küçük bir zebellah
iyi bi yazar kendisini severek takip ediyoruz.size tanım yaparken inanın şu an bu haldeyim
syg.
syg.
devamını gör...
7.
içimden geldi
"acı en üst sınırına ulaştığında alçakçasına zayıflamaya, yerini daha önce hiç tatmadığım cinsten başka bir duyguya bırakmaya başladı. kendini olağanca şiddetiyle hissettiren, diş ağrısına benzeyen zevkli bir duygu. birden başıma gelen bütün felaketlerin nedeninin bu olduğunu anladım. artık değişemeyeceğimi, bunu kendimin de istemediğini, başka bir adam olamayacağımı söylüyordum.”
devamını gör...
8.
brütalizm
9.
brütalizm
10.
brütalizm
12.
brütalizm
13.
getir araç
zaten istanbul da park sorunu var, bir de getiraraçları doldu her yer!!! geçen gün sokağın tam ortasına park etmiş gitmiş... küfür etmekten başka bir şey yapamadım malesef!!!!
devamını gör...
14.
dünyanın en çok öpülen dudağı
ilk yardım eğitimi verilirken kullanılan yapay mankenleri bir defa da olsa görmüşüzdür. peki bu manken yüzü kimden ilham alınarak yapıldı? bu gizemli hikayeyi hep birlikte öğrenelim.
19. yüzyıl sonlarına doğru fransa'da sein nehri'nin kıyısına bir kız çocuğu cesedi vurdu. yapılan araştırmalar sonucu kızın 16 yaşında olduğu ancak intihar mı yoksa başka biri tarafından dolayı mı o hâlde olduğu bilinmiyordu. bulunan bu cesede l'lnconnve de la seine yani "sein nehrinin bilinmeyen kadını" ismini verdiler. bu küçük kız cesedi çok yakın bir gelecekte milyonlarca insanın hayatını dolaylı olarak kurtaracaktı.
küçük kız çocuğunun bedeni sudan çıkarıldıktan sonra paris'te bir morga götürüldü ve kimliği belirlenemeyen diğer cesetlerin yanına katılarak halka sergilendi. umut edilen kızı tanıyan birinin çıkmasıydı ama hiç tanıyan çıkmadı. aslında bu halka sergilenme olayı o dönemlere ait yaygın bir gelenekti günümüzde bu gelenek yok denecek kadar azaldı. bilinmeyen kadının yüzünde belli belirsiz bir gülümseme hakimdi ve ona bakanlar son derece huzurlu bir ölüm yaşadığını düşünüyorlardı. hatta rivayete göre ceset ile ilgilenen morg görevlisi bu kızdan öyle bir etkilendi ki yüzüne plaster döküp kalıbını çıkardı ve bundan bir maske üretti. bu üretimden kısa bir süre sonra paris'te birçok dükkanda satılmaya başlandı ve zamanla bütün avrupa ülkelerine sıçradı. cesedin ünü öyle bir yayıldı ki meşhur yazar albert camus ona "boğulmuş mona lisa" adını verdi. 1950'lere gelindiğinde cesedin yüzü popüleriterliğini koruyordu. norveç'te asmund laerdal adında oyuncak üreticisi bir adam ilk defa plastikten değil tahtadan oyuncak üretmek istemişti ve birkaç denemeden sonra plastikten yaptığı bebek oyuncağına annie ismini verdi. birkaç yıl sonra tıp alanında eğitim amacı ile nefes alamayan ve kalbi durmuş kişilere yapılması gereken müdahaleler konusunda bir yapay mankene ihtiyaç vardı. bir grup anesteziyolog, laerdal'ın şirketi ile anlaştı. laerdal bir oyuncakçı olsa bile kalp masajının fiziksel karmaşıklığını güvenilir bir şekilde gösteren gerçekçi bir manken yapması zor oldu. vücut kısmı bir şekilde halledildi ama yüzü nasıl olacak ve neye benzeyecekti? yüz hatları hakkında düşünürken kayınvalidesinin evinin duvarında asılı duran bir manken yüzü aklına geldi.işte o yüz l'lcconnue de la seine'ye aitti. ne kadar mankenin yüzü buradan alınmış olsa da laerdal ismini değiştirmedi
birkaç denemeden sonra resusci annie adı verilen bu manken kısa sürede satış rekoru kırdı ve tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü ünvanına sahip oldu. bu manken üzerinde eğitim gören uzmanlar sayesinde bugüne kadar milyonlarca insanın hayatı kurtuldu. bu durum ise resusci annie'yi dudaklarına en çok dudak götürülen surat yaptı.
rivayete göre michael jackson’ın “smooth criminal” esnasında tam 46 kez sorduğu “annie, are you ok?” yani “annie, iyi misin?” ifadesinin kaynağı buradan geliyor. çünkü ilkyardım kursu alan kişilere yaralıya “annie, iyi misin?” diye sormaları da öğretiliyor.
19. yüzyıl sonlarına doğru fransa'da sein nehri'nin kıyısına bir kız çocuğu cesedi vurdu. yapılan araştırmalar sonucu kızın 16 yaşında olduğu ancak intihar mı yoksa başka biri tarafından dolayı mı o hâlde olduğu bilinmiyordu. bulunan bu cesede l'lnconnve de la seine yani "sein nehrinin bilinmeyen kadını" ismini verdiler. bu küçük kız cesedi çok yakın bir gelecekte milyonlarca insanın hayatını dolaylı olarak kurtaracaktı.
küçük kız çocuğunun bedeni sudan çıkarıldıktan sonra paris'te bir morga götürüldü ve kimliği belirlenemeyen diğer cesetlerin yanına katılarak halka sergilendi. umut edilen kızı tanıyan birinin çıkmasıydı ama hiç tanıyan çıkmadı. aslında bu halka sergilenme olayı o dönemlere ait yaygın bir gelenekti günümüzde bu gelenek yok denecek kadar azaldı. bilinmeyen kadının yüzünde belli belirsiz bir gülümseme hakimdi ve ona bakanlar son derece huzurlu bir ölüm yaşadığını düşünüyorlardı. hatta rivayete göre ceset ile ilgilenen morg görevlisi bu kızdan öyle bir etkilendi ki yüzüne plaster döküp kalıbını çıkardı ve bundan bir maske üretti. bu üretimden kısa bir süre sonra paris'te birçok dükkanda satılmaya başlandı ve zamanla bütün avrupa ülkelerine sıçradı. cesedin ünü öyle bir yayıldı ki meşhur yazar albert camus ona "boğulmuş mona lisa" adını verdi. 1950'lere gelindiğinde cesedin yüzü popüleriterliğini koruyordu. norveç'te asmund laerdal adında oyuncak üreticisi bir adam ilk defa plastikten değil tahtadan oyuncak üretmek istemişti ve birkaç denemeden sonra plastikten yaptığı bebek oyuncağına annie ismini verdi. birkaç yıl sonra tıp alanında eğitim amacı ile nefes alamayan ve kalbi durmuş kişilere yapılması gereken müdahaleler konusunda bir yapay mankene ihtiyaç vardı. bir grup anesteziyolog, laerdal'ın şirketi ile anlaştı. laerdal bir oyuncakçı olsa bile kalp masajının fiziksel karmaşıklığını güvenilir bir şekilde gösteren gerçekçi bir manken yapması zor oldu. vücut kısmı bir şekilde halledildi ama yüzü nasıl olacak ve neye benzeyecekti? yüz hatları hakkında düşünürken kayınvalidesinin evinin duvarında asılı duran bir manken yüzü aklına geldi.işte o yüz l'lcconnue de la seine'ye aitti. ne kadar mankenin yüzü buradan alınmış olsa da laerdal ismini değiştirmedi
birkaç denemeden sonra resusci annie adı verilen bu manken kısa sürede satış rekoru kırdı ve tarihte üretilmiş en başarılı hasta simülatörü ünvanına sahip oldu. bu manken üzerinde eğitim gören uzmanlar sayesinde bugüne kadar milyonlarca insanın hayatı kurtuldu. bu durum ise resusci annie'yi dudaklarına en çok dudak götürülen surat yaptı.
rivayete göre michael jackson’ın “smooth criminal” esnasında tam 46 kez sorduğu “annie, are you ok?” yani “annie, iyi misin?” ifadesinin kaynağı buradan geliyor. çünkü ilkyardım kursu alan kişilere yaralıya “annie, iyi misin?” diye sormaları da öğretiliyor.
devamını gör...
16.
günün anlam ve önemini belirten şarkı
başına bela oldum ve olmaya devam edeceğim senin.....
devamını gör...
17.
mabel matiz
mabel matiz allah senin belanı vermesin
bir insan bu kadar gönüllere tercüman olabilir mi?
bir insan bu kadar güzel şarkılar yapabilir mi?
şarkının sözlerini okumadan önce dinlemeye başladım,aklıma rahmetli annem geldi...
ama ilerleyince bir baktım ki anneye itafen yazılmış bir şarki olduğunu anladım...
sen gerçekten bir gönül tercümanısın
ıyi ki varsın...
devamını gör...
18.
bazen
sözleri mazhar alanson, müziği özkan uğur ve düzenlemesi fuat güner’e ait olan bazen şarkısı mfö’nün 1984’te çıkan vak the rock albümünde yer alır.
40 yıllık bir şarkıdır ama sanki günümüz insanını anlatmak için yazılmıştır.
bizler çünkü kötü şeylere, olumsuzluklara, şikayet etmeye o kadar odaklı yaşıyoruz ki, burnumuzun dibinde olan güzel şeyleri görmek mümkün olmuyor bazen…
örneğin hayatı boyunca sevmemiş, sevilmemiş, değer görmemiş insanlar varken şu dünyada, bizi her şeye rağmen sevenler var. ya da bir sürü imkansızlıkla mücadele eden insan var, hele de şu an.
belki de seneler geçmesine, her şeyin her an değişiyor olmasına rağmen insan hiç değişmiyordur!
kıymet bilmek, şükretmek, bazı şeyleri kabullenmek belki ve sorunları büyütmemek… mümkün mü?
sevenin var bak, ne güzel…
güneş doğar
güneş batar
ama insan uyumaz bazen,
düşünür
geceler kısa çabuk geçer
ama insan uyumaz bazen
düşünür
deniz masmavidir ne güzel
ama insanlar görmez bazen
şiirler şarkılar masallar
ama insanlar duymaz bazen
üzme kendini
ümitsiz gibi
sevenin var bak
ne güzel
40 yıllık bir şarkıdır ama sanki günümüz insanını anlatmak için yazılmıştır.
bizler çünkü kötü şeylere, olumsuzluklara, şikayet etmeye o kadar odaklı yaşıyoruz ki, burnumuzun dibinde olan güzel şeyleri görmek mümkün olmuyor bazen…
örneğin hayatı boyunca sevmemiş, sevilmemiş, değer görmemiş insanlar varken şu dünyada, bizi her şeye rağmen sevenler var. ya da bir sürü imkansızlıkla mücadele eden insan var, hele de şu an.
belki de seneler geçmesine, her şeyin her an değişiyor olmasına rağmen insan hiç değişmiyordur!
kıymet bilmek, şükretmek, bazı şeyleri kabullenmek belki ve sorunları büyütmemek… mümkün mü?
sevenin var bak, ne güzel…
güneş doğar
güneş batar
ama insan uyumaz bazen,
düşünür
geceler kısa çabuk geçer
ama insan uyumaz bazen
düşünür
deniz masmavidir ne güzel
ama insanlar görmez bazen
şiirler şarkılar masallar
ama insanlar duymaz bazen
üzme kendini
ümitsiz gibi
sevenin var bak
ne güzel
devamını gör...
19.
ali cabbar
kendisini beğenerek dinlediğim emircan iğrek in seslendirdiği "ali cabbar" parçasının hikayesi biraz hüzünlü
ali cabbar, şarkıda anlatıldığı kadarıyla istanbul'da yoksul bir mahallede yaşayan, genç bir adam. eğitim hayatına ekonomik zorluklar nedeniyle devam edemeyen ali cabbar, ailesinin darbuka ve gırnata çaldığı düğünlerde çalışıyor.
mahallesindeki bir kadına karşılıklı hislerle aşık oluyor ancak bu aşkı hiç dile getiremiyorlar. genç kadın, ailesi tarafından zengin bir erkekle zorla evlendiriliyor ve ali cabbar, sevdiği kadının düğününde gırnata çalmak zorunda kalıyor.
bu acı olayın ardından askere giden ali cabbar, orada hayatını kaybediyor ve geride hüzünlü bir hikaye bırakıyor.
devamını gör...