aurora - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
en sevilen ressam ve eseri
en sevilen yazdığı için çok stres oldum hangi birini seçeyim.

frederic edwin church - aurora borealis (1865)
ayrıca (bkz: en sevilen tablolar)

frederic edwin church - aurora borealis (1865)
ayrıca (bkz: en sevilen tablolar)
devamını gör...
2.
fotoğrafın hikayesi
nefretin gözleri (eyes of hate)
nazi dönemi propaganda bakanı joseph goebbels, 1933 yılının eylül ayında cenevre'deki milletler cemiyeti toplantısına katılır. life dergisi için çalışan o dönemin başarılı fotoğrafçılarından alfred eisenstaedt, önce şu fotoğrafı çekmiş:

burada alman siyasetçi mutlu gördüğümüz üzere. ama çektiği bir başka fotoğrafta goebbel'in tüm tavrı değişiyor. fotoğrafçıya korkunç bakışlar atıyor kendisi. eyes of hate.

peki neden? cevap basit. eisenstaedt'ın yahudi olduğunu öğrendiği için.
eisenstaedt yıllar sonra bu karşılaşma için şunları söylemiş:
bana nefret dolu gözlerle baktı ve sinmemi bekledi. ama sinmedim. elimde kameram varken hiç bir şeyden korkmam.
hikayenin sonunu biliyoruz. ikinci dünya savaşı biter, almanlar kaybeder.
goebbels, tüm ailesiyle beraber 1945'in mayıs ayında intihar eder.
eisenstaedt, aynı yılın ağustos ayında savaşın bitmesiyle yapılan zafer kutlamalarında çektiği v-j day in times square (1945) fotoğrafıyla ünlenir. bugün bilinen en önemli foto muhabirlerden biridir. 1995 yılında hayatını kaybeder.
konuyla ilgili güzel bir yazı için kaynak
nazi dönemi propaganda bakanı joseph goebbels, 1933 yılının eylül ayında cenevre'deki milletler cemiyeti toplantısına katılır. life dergisi için çalışan o dönemin başarılı fotoğrafçılarından alfred eisenstaedt, önce şu fotoğrafı çekmiş:

burada alman siyasetçi mutlu gördüğümüz üzere. ama çektiği bir başka fotoğrafta goebbel'in tüm tavrı değişiyor. fotoğrafçıya korkunç bakışlar atıyor kendisi. eyes of hate.

peki neden? cevap basit. eisenstaedt'ın yahudi olduğunu öğrendiği için.
eisenstaedt yıllar sonra bu karşılaşma için şunları söylemiş:
bana nefret dolu gözlerle baktı ve sinmemi bekledi. ama sinmedim. elimde kameram varken hiç bir şeyden korkmam.
hikayenin sonunu biliyoruz. ikinci dünya savaşı biter, almanlar kaybeder.
goebbels, tüm ailesiyle beraber 1945'in mayıs ayında intihar eder.
eisenstaedt, aynı yılın ağustos ayında savaşın bitmesiyle yapılan zafer kutlamalarında çektiği v-j day in times square (1945) fotoğrafıyla ünlenir. bugün bilinen en önemli foto muhabirlerden biridir. 1995 yılında hayatını kaybeder.
konuyla ilgili güzel bir yazı için kaynak
devamını gör...
8.
yazarların cep telefonu duvar kağıtları
muzei uygulaması her gün yeni bir sanat eserini telefonuma duvar kağıdı yaptığı için hiç uğraşmadığım hede. bugün modigliani var.
amedeo modigliani - young girl seated (1918)
kaynak:wikiart

kaynak:wikiart
devamını gör...
10.
christina's world
andrew wyeth'in 1948 yılında yaptığı en ünlü eseri.

resme ilk baktığımda eve çaresizce uzaktan bakan, belki o evden kovulmuş ve geri dönmek isteyen umutsuz bir kadın görmüştüm. ama resmin hikayesi başka.
wyeth, bir gün kendi evinin manzarasından anna christina olson isimli komşusunu yerden yaban mersini toplarken gördüğünde bu resmi çizmeye karar vermiş. christina'nın duruşunun sebebi, küçükken geçirdiği bir kas hastalığı sebebiyle yürüyemiyor olması.
bu bilgiyi öğrendikten sonra resmin detaylarına baktığımızda aslında figürün duruş biçiminden, elinden destek almasından ve ellerinin kirli olmasından, ayaklarının güçsüzlüğünün başarılı bir şekilde resmedilmiş oluşundan gerçekten de yürüyemediği sonucunu çıkarabiliyoruz.

ressam realist üslubunu bu eserde muhteşem yansıtmış. resme yaklaştığınızda kadının saç tellerine kadar detayları inceleyebiliyorsunuz. ayrıca renklerin donuk olması resme kasvet katıyor bence. figürün duruşu da cabası. bize christina'nın zor yaşamından bir gününü, onun dünyasını sunuyor ressam.
eser moma'da (museum of modern art) sergileniyor.
kaynak

resme ilk baktığımda eve çaresizce uzaktan bakan, belki o evden kovulmuş ve geri dönmek isteyen umutsuz bir kadın görmüştüm. ama resmin hikayesi başka.
wyeth, bir gün kendi evinin manzarasından anna christina olson isimli komşusunu yerden yaban mersini toplarken gördüğünde bu resmi çizmeye karar vermiş. christina'nın duruşunun sebebi, küçükken geçirdiği bir kas hastalığı sebebiyle yürüyemiyor olması.
bu bilgiyi öğrendikten sonra resmin detaylarına baktığımızda aslında figürün duruş biçiminden, elinden destek almasından ve ellerinin kirli olmasından, ayaklarının güçsüzlüğünün başarılı bir şekilde resmedilmiş oluşundan gerçekten de yürüyemediği sonucunu çıkarabiliyoruz.

ressam realist üslubunu bu eserde muhteşem yansıtmış. resme yaklaştığınızda kadının saç tellerine kadar detayları inceleyebiliyorsunuz. ayrıca renklerin donuk olması resme kasvet katıyor bence. figürün duruşu da cabası. bize christina'nın zor yaşamından bir gününü, onun dünyasını sunuyor ressam.
eser moma'da (museum of modern art) sergileniyor.
kaynak
devamını gör...
11.
sokak sanatı
bazen bilmediğiniz bir şehrin sokaklarını dolaşırken ansızın karşınıza çıkan, çok ilginç örneklerine rastlayabileceginiz sanat türü.
ben de floransa'da denk geldiğim, sanat eserlerini su altındaymış gibi çizen blub isimli sanatçıdan bir örnek ilistireyim.
ben de floransa'da denk geldiğim, sanat eserlerini su altındaymış gibi çizen blub isimli sanatçıdan bir örnek ilistireyim.

devamını gör...
12.
the blind girl
ingiliz ressam john everett millais'nin 1856 tarihli tablosu.

iki kız, muhtemelen iki kız kardeş, dinlenmek için bir kasabanın yakınlarında oturmuşlar. yağmur sonrası çifte gökkuşağı çıkmış, küçüğü çok etkilenmiş manzarayı izliyor. büyüğünün ise gözleri kapalı.
resme yaklaşıp detaylarına bakalım çünkü detaylar bize eseri daha iyi açıklıyor.

büyük kızın boynunda ''köre merhamet edin'' (pity the blind) yazısı asılı. kızın kucağında bir akordiyon duruyor ve ikisinin de kıyafetleri eski püskü. demek ki bu iki kız akordiyon çalarak geçinmeye çalışıyor.

kıyafetlerinin eski olduğunu burada daha net görebiliyoruz. bunun yanında, kör olan büyük kızın çimenleri nasıl sıkıca tuttuğuna dikkat edelim. sol eliyle de küçük kızın elini tutmuş.
arkasında muhteşem bir manzaranın olduğunu biliyor olsa gerek, küçük kız muhteşem manzararaya bakarken o manzaraya arkasını dönmüş. güneş ışığı yüzüne vuruyor, çimenlere dokunarak, belki etrafındaki hayvanların sesini dinleyerek ya da yağmur sonrası toprağın kokusunu alarak etrafı hissediyor.
kör kızın diğer duyularına yoğunlaştığını anlayabiliyoruz aslında. ressam bize kızın gözleri kapalı olduğu halde onun kör olduğunu anlatacak bir çok ipucu bırakmış.
eser ne kadar muhteşem gökkuşaklarıyla canlı renklere sahip olsa da hüzünlü bir hava veriyor. bu kızların burada ne kadar uzun süre otururlarsa otursunlar, kalkıp yola devam etmeleri gerektiğini ve hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz çünkü. bu tezatı yansıtması açısından çok başarılı bana göre.
millais'nin resmin sağ altındaki imzasına, özellikle m harfine hayran kaldım ayrıca. böyle detaylara bayılıyorum. onu da ekleyeyim buraya. çünkü neden olmasın.

iki kız, muhtemelen iki kız kardeş, dinlenmek için bir kasabanın yakınlarında oturmuşlar. yağmur sonrası çifte gökkuşağı çıkmış, küçüğü çok etkilenmiş manzarayı izliyor. büyüğünün ise gözleri kapalı.
resme yaklaşıp detaylarına bakalım çünkü detaylar bize eseri daha iyi açıklıyor.

büyük kızın boynunda ''köre merhamet edin'' (pity the blind) yazısı asılı. kızın kucağında bir akordiyon duruyor ve ikisinin de kıyafetleri eski püskü. demek ki bu iki kız akordiyon çalarak geçinmeye çalışıyor.

kıyafetlerinin eski olduğunu burada daha net görebiliyoruz. bunun yanında, kör olan büyük kızın çimenleri nasıl sıkıca tuttuğuna dikkat edelim. sol eliyle de küçük kızın elini tutmuş.
arkasında muhteşem bir manzaranın olduğunu biliyor olsa gerek, küçük kız muhteşem manzararaya bakarken o manzaraya arkasını dönmüş. güneş ışığı yüzüne vuruyor, çimenlere dokunarak, belki etrafındaki hayvanların sesini dinleyerek ya da yağmur sonrası toprağın kokusunu alarak etrafı hissediyor.
kör kızın diğer duyularına yoğunlaştığını anlayabiliyoruz aslında. ressam bize kızın gözleri kapalı olduğu halde onun kör olduğunu anlatacak bir çok ipucu bırakmış.
eser ne kadar muhteşem gökkuşaklarıyla canlı renklere sahip olsa da hüzünlü bir hava veriyor. bu kızların burada ne kadar uzun süre otururlarsa otursunlar, kalkıp yola devam etmeleri gerektiğini ve hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu az çok tahmin edebiliyoruz çünkü. bu tezatı yansıtması açısından çok başarılı bana göre.
millais'nin resmin sağ altındaki imzasına, özellikle m harfine hayran kaldım ayrıca. böyle detaylara bayılıyorum. onu da ekleyeyim buraya. çünkü neden olmasın.

devamını gör...
15.
childe hassam
1859-1935 yılları arasında yaşamış, amerikan empresyonist ressam.
eserlerinde şehrin günlük hayatından kareleri broadway and 42nd street (1902), notre dame cathedral, paris (1888),
kırsal ve deniz manzaralarını the south ledges, appledore (1913), coast scene, isles of shoals (1901),
ve çok çok güzel çizilmiş çiçekleri görüyoruz. the water garden (1909),room of flowers (1894)
resimleri bana claude monet'yi hatırlatmakla beraber renklerin pastel tonları, çizdiği çiçeklerin ve manzaraların güzelliği baktıkça insana huzur veriyor.
summer evening, paris (1889)
poppies on the ısles of shoals (1890)
tüm eserlerini incelemek isterseniz buradan
eserlerinde şehrin günlük hayatından kareleri broadway and 42nd street (1902), notre dame cathedral, paris (1888),
kırsal ve deniz manzaralarını the south ledges, appledore (1913), coast scene, isles of shoals (1901),
ve çok çok güzel çizilmiş çiçekleri görüyoruz. the water garden (1909),room of flowers (1894)
resimleri bana claude monet'yi hatırlatmakla beraber renklerin pastel tonları, çizdiği çiçeklerin ve manzaraların güzelliği baktıkça insana huzur veriyor.


tüm eserlerini incelemek isterseniz buradan
devamını gör...
16.
2. ramses
adına pasaport çıkarılan ilk firavun.

1974 yılında ii.ramses'in mumyası bozulmaya başladığında incelenmesi için fransa'ya gönderilmesine karar verilmiş. fransa pasaportsuz ülkeye kimseyi almayacağını belirttiği için mısır kralı adına pasaport çıkarılmış.
pasaportun meslek kısmında ise ''kral (merhum)'' yazıyor.
sonuçta mısır kralı olduğu için mumyası fransa'da özel bir törenle karşılanmış. mumyanın incelemeleri yapıldıktan sonra kahire müzesi'ne iade edilmiştir.
kaynak

1974 yılında ii.ramses'in mumyası bozulmaya başladığında incelenmesi için fransa'ya gönderilmesine karar verilmiş. fransa pasaportsuz ülkeye kimseyi almayacağını belirttiği için mısır kralı adına pasaport çıkarılmış.
pasaportun meslek kısmında ise ''kral (merhum)'' yazıyor.
sonuçta mısır kralı olduğu için mumyası fransa'da özel bir törenle karşılanmış. mumyanın incelemeleri yapıldıktan sonra kahire müzesi'ne iade edilmiştir.
kaynak
devamını gör...
19.
vlora han
istanbul sirkeci'de, büyük postane'nin sokağında bulunan han.

günlerden bir gün amaçsızca eminönü'nde dolaşırken rastlamıştım bu binaya. öncelikle fotoğrafta binanın etrafındaki 32 tabelaya dikkat çekmek isterim. kokoreççi, dürümcü, kahveci ve kocaman noter tabelalarının arasında bina varolmaya çalışıyor. istanbul'un kaosunun özeti gibi.
20. yüzyıla tarihleniyor bu han ve art nouveau tarzında inşa edilmiş. döneminde büro han olarak kullanılmış, hatta bir dönem mimar kemaleddin'in ofisi de bu binadaymış. mimarı bilinmemekle birlikte, mimar kemaleddin ya da raimondo d’aronco olabileceği düşünülüyor.

insanın gül motifleriyle ve aslan figürleriyle bezenmiş bu çok zarif binaya boynu ağrıyana kadar bakası geliyor. istanbul'un keşmekeşinin ortasında, çirkin binaların arasında güzelliğini koruyor. istanbul'da görülmesi gereken önemli tarihi yapılardan birisi bana göre.
güzel olmasına güzel ama günümüzde binanın içi yıkık dökük, çoğu bölümü depo olarak kullanılıyor ve bakıma ihtiyacı var. 2018 yılında restorasyonunun yapılacağıyla ilgili haberler çıktıysa da hiç bir gelişme yok. bina kaderine terkedilmiş. bu kadar önemli tarihi bir binanın bekletmeden acilen restore edilmesi gerek.
binanın mimari yapısıyla ilgili detayları da içeren kaynak

günlerden bir gün amaçsızca eminönü'nde dolaşırken rastlamıştım bu binaya. öncelikle fotoğrafta binanın etrafındaki 32 tabelaya dikkat çekmek isterim. kokoreççi, dürümcü, kahveci ve kocaman noter tabelalarının arasında bina varolmaya çalışıyor. istanbul'un kaosunun özeti gibi.
20. yüzyıla tarihleniyor bu han ve art nouveau tarzında inşa edilmiş. döneminde büro han olarak kullanılmış, hatta bir dönem mimar kemaleddin'in ofisi de bu binadaymış. mimarı bilinmemekle birlikte, mimar kemaleddin ya da raimondo d’aronco olabileceği düşünülüyor.

insanın gül motifleriyle ve aslan figürleriyle bezenmiş bu çok zarif binaya boynu ağrıyana kadar bakası geliyor. istanbul'un keşmekeşinin ortasında, çirkin binaların arasında güzelliğini koruyor. istanbul'da görülmesi gereken önemli tarihi yapılardan birisi bana göre.
güzel olmasına güzel ama günümüzde binanın içi yıkık dökük, çoğu bölümü depo olarak kullanılıyor ve bakıma ihtiyacı var. 2018 yılında restorasyonunun yapılacağıyla ilgili haberler çıktıysa da hiç bir gelişme yok. bina kaderine terkedilmiş. bu kadar önemli tarihi bir binanın bekletmeden acilen restore edilmesi gerek.
binanın mimari yapısıyla ilgili detayları da içeren kaynak
devamını gör...