ayaz2535 yazar profili

belki bir gün... belki bir gün geri dönerim... hoşçakalın saygıdeğer dostlarım.

hey, merhaba, benim adımı biliyorsunuz: ayaz. yazdığım ve yayımladığım tanımları da biliyorsunuz. beni sevmeyenler oldu ama sevenlerin sayısı sevmeyenlerin sayısını bir karınca gibi gösterdi. bana ve düşüncelerime saygı duyan herkese teşekkür ederim. iyi arkadaşlar edindim, bazılarıyla saatlerce konuştum. onlara müteşekkirim. bu platformda çok güzel zamanlar geçirdim, sanki sürükleyici bir kitabı okuyormuş gibi bu platforma kısa süreli aşık oldum. keşke kısa süreli olmasaydı... ama şartlar gerektirdi. hepinizi, daha yazar olmayanların yazar olmasını; yazar olanların ise en yakın zamanda moderatörlüğe yükseltilmesini en içten dileklerimle istiyorum. eminim ki, neredeyse hepiniz iyi ve gelecekte başarılı olacak insanlarsınızdır. fikirleriniz bu platformu yaşatıyor. siz kalpsiniz, normal sözlük ise bir beden, bir vücut, bir organizma. kalp olmadan bir canlı yaşayamaz. siz bu platformu yaşatıyorsunuz, biz yaşatıyoruz. bu benim son tanımım olacak, veda tanımı... bırakmamın birçok sebebi var, bazıları özel olduğu için hepsini açıklamayacağım. bırakmamın en ana sebebi okul, dersler. derslere daha fazla konsantre olmak için futbol okulumu bıraktım, yazmayı bıraktım, eskisi kadar normal sözlük'e giremedim, tanım yazamadım... bunun için sizden özür dilerim, en çok kendimden özür diliyorum. iki tane söz söyleyerek siz okuyucular ve sözlük'e veda edeceğim...
"sevildi çiçek,
sevdi arı,
sordu çiçek,
neden beni yanında götür müyorsun?
cevap verdi arı,
seni yanımda götürürsem ölürsün,
ben de ölürüm..."

"ayrılık, demir çubuk gibi sallanıyor havada,
çarpıyor yüzüme yüzüme,
sersemledim.

kaçıyorum ayrılık kovalıyor beni,
yolu yok elinden kurtulmanın,
dizlerim kesildi, yıkılacağım…

ayrılık, zaman değil, yol değil;
ayrılık, aramızda bir köprü…
kıldan ince, kılıçtan keskin.

kıldan ince, kılıçtan keskin;
ayrılık, aramızda bir köprü.
seninle diz dize otururken de..."

elveda... elveda sevgili sözlük ve sevgili arkadaşlarım... elveda.

yahu, bunların hepsi ya iyi tanımlar yazıyordur, ya da kankacılardır.

din tarafından bakıldığında günah ve kesinlikle yapılmaması gereken bir eylemdir. ama dini karıştırmayalım, kendi düşüncemi söyleyeceğim: bence bu eylem biraz gereksiz ve eşcinsellikte seksi hiç anlamıyorum. yani, örneğin lezbiyenler, senin penisin yok. seksi yapmak için bir aletin yok. ama galiba bunun için bir şey varmış, adı... dildo idi galiba. dildoyu nereye, nasıl, hangi biçimde takıyorsunuz siz ya! eğer gerçek bir penis istiyorsanız bu eşcinselliği bırakın, kızlara diyorum: erkek bir sevgiliniz olsun. erkeklere diyorum: kız bir sevgiliniz olsun. bu kadar basit.

özgüvensizlik ve erteleme...

putin, dostoyevski, gogol, tolstoy, çaykovski, soğuk, votkadır.

cahil bir beyin kadar boş, küçük çocuk heyecanı kadar istekli, mermiye kafa atan dwayne kadar cesur ama bir o kadar da şüpheli olan rüyalarım...

öncelikle 'konuşanlar' adlı programı izlemek için exxen adlı platformu satın almanız gerekir. tabii bu programda birden fazla küfür var. kişi isterse bu programı izleyebilir, istemezse izlemeyebilir. rtük'ün özel bir platformdaki, özel bir programa ceza ve inceleme başlatması çok komik bir durum. biliyorsunuz ki trt'de daha kötüleri var. özellikle o konak dizileri... oradaki kadına şiddet ve şiddete çağrışımlar çok fazla... ya da camdaki ***'daki işkence, mazoşizm ve sadizm çağrışımları... siz daha bunlara bakmadan özel bir kuruluştaki programa karışıyorsunuz!

"varsa sıkıntı, yoksa akıntıya ver gönlünü."
-ayaz aktaş

önceki sene iyiydi. kupalar kazandık... ama bu sene takıma, oyunculara bir şeyler oldu. oynamamaya başladılar, içlerindeki ateş sönmüştü. başkan ahmet nur çebi bunun fişini birisine kesmek zorundaydı. ve hoca takımdan ayrıldı. yeni bir teknik direktör için iki ana isim: şenol güneş ve slaven bilic'dir. bana göre sergen yalçın'ın takımdan ayrılması gerekliydi. yalçın'a başarılar, beşiktaş'a güzel günler dilerim.

suç ve ceza= işle suçu gör cezayı

burada aşk ve seks arasındaki fark ve benzerlikleri açıkladım. buradan istediğiniz gibi bilgilenebilirsiniz.

burcum olur kendisi ama ben burçlara inanan biri değilim. yinede söylemeliyim. boğa burcu; sadık, zeki, akıllı, komik, başarılı, açık görüşlü, arkadaş canlısı, hayvansever, felsefeci, edebiyatcı, derslerde sözelde daha iyidir, insanların arasında ağlamaz, kendini küçük düşürmez, kendini herkesten kaliteli ve yüksek görür. bu da üstinsan, bencillik, faşizm ve kendini beğenmişlik kavramlarına dayanır. insanlardan intikam almaz çünkü intikamı aptalca ve gereksiz bulur. insanları affetmez; kendisine kötü davranan kişiyi hayatından çıkarır ve onu asla affetmez. meraklıdır. meslek seçimleri ve meslek istekleri, maaşı iyi olan ve geleceğin meslekleridir. komünizmden nefret eder. saygın ve saygılır. onunla arkadaş olmak isteyebilirsiniz, öneririm.

en b*ktan aşktır. bir kere gerçek duygulardan oluşmaz. ben de ilkokulda aşık oldum, hatta 3-4 kere. ama bunlar sadece güzel bulduğum kızlara karşı yapılan eylemlerimdi. yani ilkokulda hiç bir kıza gerçek, saf duygularımla yaklaşmadım. biraz çapkındım -şimdi de-, bu yüzden hiç bir kıza kalıcı bağlanmadım, bağlanamadım, bağlanmak istemiyorum. herşey geçicidir. bu evren bir gün yok olacak da duygular mı yok olmayacak?

siyaset
zam ya da vergi
yolsuzluk

(bkz: rte)

1 saat önce girdim ve 4 tane tanım paylaştım, belki daha fazla. veee... evet, ben buradayım.

asla anlayamayacağım zevklerdir...

kitaplar
temel ihtiyaçlar
duygular

bilgisayar mühendisi ve ünlü bir yazar olmak için çalışıyorum.