1.
normal sözlük yazarlarının hissettikleri
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak biliyorum. kim bilir belki de eskisi gibi olsun istemem hiçbir şey.
kalbim acırdı, 90lardı, kalbim acırdı... 2000'lerin başıydı, kalbim acırdı. 10'lardı... hep kalbimi acıtan. şimdi 20'li yıllar. gerçeklik kaybolmakta iken, yani sanal bir dünyanın kucağına atılmışken, etimizle kanımızla gerçeğiz. her şeyimizle hissediyoruz gerçeği... umutlarımızın kırılışı gerçek, bitmek bilmeyen market hesaplarımız gerçek... etrafımızda olmasını istediğimiz kimsenin var olmaması gerçek. yalnızlığımız ezelden beri gerçek...
oysa kalbim isterdi ki, baştan başlasın zaman; hiç akmayacak gibi tekrar o acılar yüreğime. tekrar tekrar terk edilmeyecekmişim gibi. bir evin tekne kazıntısı olmak demek, en sevdiklerinden başlamak demektir ayrılmaya. hep bir bağ vardır da yok gibidir. her an kapı çalacak gibidir ya da her an kapı açılacak ve birisi daha evden ayrılacak gibidir. bu bazen davul zurnalarla olur. bazen tavandan sarkıtılmış kemal sunal filmi oynayan televizyonlu bir otobüsle... gitmenin her türlüsü vardır dünyada bu bazen daha da içine doğrudur dünyanın. kazma kürekler alınır ve yer küre kazılır. cansız bir beden omuzlardan toprağa atılır. sonra üzerine toprak atılır ki kokmasın dünya. kim bilir belki de baş edemediğimiz her şeyin üzerine bir avuç toprak atarız biz bu dünyada.
yaşamaktan bir bıkkınlık duyuyorum artık. kalbim daha zor atıyor... insanlara tahammülüm yok... yeni şeyler yaşamıyorum. yürürken ayaklarım ağrıyor. uyurken nefesim daralıyor. bitecek zannediyorum... ama hiç bitmiyor... aklım sürekli geçmişte. insanların arasında dolanıyorum. sonra o binanın yerinde bir futbol sahası vardı diyorum. ben çok hızlı koşardım. ama topa bir türlü iyi vurmayı başaramazdım. sonra okulun ek binası henüz yapılmamıştı ve öğretmenim bu kadar yaşlı değildi. ama ben de hayata bu kadar küs değildim. bu kadar... yani aslında küstüm de, bu kadar değildi. yoksa hangi hayatla nasıl barışayım. sonuçta o hayatın basamakları beni buraya getirmedi mi? sonra ölen çocuklar... nedense artık hiç düşünmüyorum.
artık hiçbir şey eskisi gibi değil, biliyorum, duyarlılıklarım bile... hem olsun da istemem eskisi gibi hiçbir şey. tekrar tekrar aynı acıların sokaklarında kaybolmak. ama yine de aklım geçmişe takılıp kalıyor. diyorum ki daha farklı olabilirdi...
şimdi gelecek için uğraşıyorum. farklı bir gelecek kurgulamaya. belki yeniden ve tamamen yalnız kaldığım bu gelecekte, kalbim bile atmaz diyorum. kim bilir belki de kalbim bu sıkıntılardan kurtulur. coğrafya kaderdir diyorlar. görüyor ve artırıyorum... insanın coğrafyası yüreğinde saklıdır. kendi nerede olursa olsun...
kalbim acırdı, 90lardı, kalbim acırdı... 2000'lerin başıydı, kalbim acırdı. 10'lardı... hep kalbimi acıtan. şimdi 20'li yıllar. gerçeklik kaybolmakta iken, yani sanal bir dünyanın kucağına atılmışken, etimizle kanımızla gerçeğiz. her şeyimizle hissediyoruz gerçeği... umutlarımızın kırılışı gerçek, bitmek bilmeyen market hesaplarımız gerçek... etrafımızda olmasını istediğimiz kimsenin var olmaması gerçek. yalnızlığımız ezelden beri gerçek...
oysa kalbim isterdi ki, baştan başlasın zaman; hiç akmayacak gibi tekrar o acılar yüreğime. tekrar tekrar terk edilmeyecekmişim gibi. bir evin tekne kazıntısı olmak demek, en sevdiklerinden başlamak demektir ayrılmaya. hep bir bağ vardır da yok gibidir. her an kapı çalacak gibidir ya da her an kapı açılacak ve birisi daha evden ayrılacak gibidir. bu bazen davul zurnalarla olur. bazen tavandan sarkıtılmış kemal sunal filmi oynayan televizyonlu bir otobüsle... gitmenin her türlüsü vardır dünyada bu bazen daha da içine doğrudur dünyanın. kazma kürekler alınır ve yer küre kazılır. cansız bir beden omuzlardan toprağa atılır. sonra üzerine toprak atılır ki kokmasın dünya. kim bilir belki de baş edemediğimiz her şeyin üzerine bir avuç toprak atarız biz bu dünyada.
yaşamaktan bir bıkkınlık duyuyorum artık. kalbim daha zor atıyor... insanlara tahammülüm yok... yeni şeyler yaşamıyorum. yürürken ayaklarım ağrıyor. uyurken nefesim daralıyor. bitecek zannediyorum... ama hiç bitmiyor... aklım sürekli geçmişte. insanların arasında dolanıyorum. sonra o binanın yerinde bir futbol sahası vardı diyorum. ben çok hızlı koşardım. ama topa bir türlü iyi vurmayı başaramazdım. sonra okulun ek binası henüz yapılmamıştı ve öğretmenim bu kadar yaşlı değildi. ama ben de hayata bu kadar küs değildim. bu kadar... yani aslında küstüm de, bu kadar değildi. yoksa hangi hayatla nasıl barışayım. sonuçta o hayatın basamakları beni buraya getirmedi mi? sonra ölen çocuklar... nedense artık hiç düşünmüyorum.
artık hiçbir şey eskisi gibi değil, biliyorum, duyarlılıklarım bile... hem olsun da istemem eskisi gibi hiçbir şey. tekrar tekrar aynı acıların sokaklarında kaybolmak. ama yine de aklım geçmişe takılıp kalıyor. diyorum ki daha farklı olabilirdi...
şimdi gelecek için uğraşıyorum. farklı bir gelecek kurgulamaya. belki yeniden ve tamamen yalnız kaldığım bu gelecekte, kalbim bile atmaz diyorum. kim bilir belki de kalbim bu sıkıntılardan kurtulur. coğrafya kaderdir diyorlar. görüyor ve artırıyorum... insanın coğrafyası yüreğinde saklıdır. kendi nerede olursa olsun...
devamını gör...