kendi yolunu çizen ve seçimlerinin arkasında durabilen,
bilgiye açık, donanımlı ve yaşam boyu öğrenmek isteyen,
duygusal zekası yüksek ve empatik,
bedenine ve ruhuna iyi bakan,
toplumsal sorumluluk sahibi ve dayanışmacı olması gereken kişidir.
özetle, 21. yüzyıl kadını; kalıplara sığmayan, kendini sürekli geliştiren, ekonomik ve zihinsel olarak özgür, kendine ve çevresine karşı şefkatli, cesur ve en önemlisi kendi hayatının başrolünde olan kişidir.
toksik erkeklik, genellikle duyguları bastırma, sürekli bir hakimiyet kurma arzusu, saldırganlık ve kadınlara karşı üstünlük taslama gibi zararlı davranış kalıplarını içerir. aragorn ise bu kalıpların hiçbirine uymaz. o, doğuştan bir lider olmasına rağmen, bu rolü zorbalıkla değil, hizmet ederek ve güven kazanarak benimser. gondor tahtının varisi olmasına rağmen, yıllarca kimliğini gizleyerek "yolgezer" adıyla orta dünya'nın yabanında kolculuk yapar. bu süreç, onun için bir alçakgönüllülük ve bilgelik kazanma dönemidir. gücünü ve soyunu bir üstünlük aracı olarak kullanmak yerine, halkını ve dostlarını korumak için bir sorumluluk olarak görür. tahtı aceleyle talep etmek yerine, doğru zamanı bekler ve liderliği hak ederek kazanır. aragorn, duygularını bastıran bir karakter değildir. frodo'nun çektiği acıyı anlar, onunla empati kurar ve ona destek olur. boromir'in yüzük'ün cazibesine kapılıp hata yapmasının ardından ona öfkeyle değil, anlayışla yaklaşır ve ölüm döşeğindeyken onu affeder. kederini ve umudunu dostlarıyla paylaşmaktan çekinmez. bu, onu zayıf değil, aksine insani ve güvenilir bir lider yapar. kara kapılar'ın önünde ordusuna yaptığı konuşma, sadece bir komutanın değil, aynı zamanda dostlarının hayatını derinden önemseyen birinin sözleridir.
aragorn'un karakteri, ilişkilerinde de pozitif erkeklik örneği sergiler. özellikle arwen ile olan ilişkisi, karşılıklı saygı, sevgi ve fedakarlığa dayanır. aragorn, arwen'e olan aşkında ataerkil bir tutum sergilemez. arwen, onun için kazanılması gereken bir "ödül" değil, hayatını birleştirmek istediği, kararlarına ve seçimine saygı duyduğu biridir. arwen'in ölümsüzlüğünden vazgeçme kararı, aragorn'un bir dayatması değil, arwen'in kendi özgür iradesiyle aldığı bir karardır. bu ilişki, iki güçlü bireyin birbirini tamamladığı, eşitlikçi bir ortaklıktır.
yüzük kardeşliği içinde aragorn, bir "alfa" figürü gibi davranmaz. gandalf'ın yokluğunda liderliği üstlenmek zorunda kaldığında bile, bunu grubun diğer üyelerinin fikirlerine ve yeteneklerine saygı duyarak yapar. legolas ve gimli arasındaki atışmalara anlayışla yaklaşır, hobbitlerin kırılganlığını ve cesaretini aynı anda görür ve onlara kol kanat gerer. herkesin değerli olduğunu hissettirir ve bir takım ruhu oluşturur.
aragorn'un erkeklik anlayışının temelinde, gücün getirdiği sorumluluk bilinci yatar. o, üstün bir savaşçı ve kılıç ustasıdır, ancak gücünü asla başkalarını ezmek veya kontrol etmek için kullanmaz. savaş yeteneklerini, daima daha büyük bir iyilik için, savunmasızları korumak ve barışı sağlamak için kullanır. miğfer dibi'nde veya pelennor çayırları'nda en ön safta savaşması, onun liderliğinin sadece sözde değil, eylemde de olduğunu gösterir. sonuç olarak aragorn, erkekliğin saldırganlık, duygusuzluk ve tahakkümle değil; bilgelik, şefkat, alçakgönüllülük, sorumluluk ve sevgiyle tanımlandığı bir modeli temsil eder. kendi içindeki korku ve şüphelerle yüzleşerek büyüyen, gücünü hizmet etmek için kullanan ve ilişkilerinde saygıyı temel alan bir karakterdir. bu özellikleriyle aragorn, sadece fantastik bir dünyanın kahramanı değil, aynı zamanda günümüz dünyasında da ilham verici bir "gerçek erkeklik" simgesi olarak öne çıkmaktadır.
hürriyet'in ankara eki vardı yıllar önce, hala var mı bilmiyorum. güney amerika'dan bir dolandırıcı çetesi gelmiş, 3-4 kişiler, neyse işte ankara'da yakalanıyorlar. bunların isimlerinin hepsini yazmışlar; santos marcos rodrigez ortega cart curt. haberin yarısını bunların ismi oluşturuyordu. kahkaha atmıştım.
bilinenin aksine, ilk insanlar avcı-toplayıcı değil, halaycı-toplayıcıydı. özellikle bir grup, o kadar coşkulu halay çekiyordu ki, bir gün davulun ve zurnanın ritmine kendilerini fazla kaptırdılar. başta bir kişi mendili sallıyordu, arkasındakiler omuz omuza vermiş, ayakları senkronize bir şekilde toprağı dövüyordu.
bu halay o kadar uzadı, o kadar uzadı ki... kervan durduğu yerde duramadı. önce düz ovaları aştılar, sonra nehirleri geçtiler. halay başı nereye, halk oraya! en sonunda, yorgun ama mutlu bir şekilde bugünkü coğrafyaya geldiklerinde, halay başı mendili yere attı ve "tamamdır beyler, buranın manzarası güzel, hem halay çekerken ayağımız da burkulmaz. burada kalıyoruz!" dedi. işte o efsanevi halay, tarihin ilk ve en uzun süren göçüydü. dna'larında hala o ritmin izleri bulunur.
gemi yorgun, dalga hırçın, liman ise meçhulde,
emanet ettim gönlümü, benim rotamı çizene,
alnıma ne yazıldıysa, odur en güzel beste,
sükûtuma büründüm, her nefeste, her seste.
"yapamayacağım sam."
"ah, yüzük çok ağır sam."
"gollum sinsi sinsi bakıyor sam."
"sanırım öleceğiz sam."
sam'in cevapları:
"yapacaksınız bay frodo!"
"dayanın bay frodo!"
"ben o sinsi herifin icabına bakarım bay frodo!"
"ölmek yok, shire'a dönüp evleneceğim daha bay frodo!"
hüküm dağı'nın etekleri... frodo, bitmiş, tükenmiş ve pes etmiştir. "artık gidemem," der. fiziksel ve ruhsal olarak iflas bayrağını çekmiştir. proje çökmek üzeredir. sam ne yapar? "yüzüğü sizin için taşıyamam... ama sizi taşıyabilirim!" diyerek, 50 kiloluk hobbiti sırtına attığı gibi yanardağa tırmanmaya başlar.
evet, frodo yüzük taşıyıcısı'ydı. ama sam, "taşıyıcı taşıyıcısı" idi. frodo, görevin adını taşıyan isimdi; sam ise görevin kendisiydi. frodo eve döndüğünde anılarını yazıp elf diyarlarına yelken açarken, sam evlendi, çoluk çocuğa karıştı, shire'ın belediye başkanı oldu ve mutlu bir hayat sürdü.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.