dahlvier yazar profili

dahlvier kapak fotoğrafı
dahlvier profil fotoğrafı
rozet
dahlvier (editör)
karma: 97897 tanım: 12697 başlık: 2574 apolet: 11 takipçi: 136
Lich-Count Mage

son tanımları | başucu eserleri


joy game center

ankara'da mithatpaşa caddesi üzerindeki oyun salonudur.

bir fantasyland olmasa da oradaki bazı oyunlar fantasyland'de olmadığından benim sık sık gittiğim bir mekandı. ben sadece arcade (atari salonu) kısmıyla ilgileniyordum ki bu aşağıdaki bir katındaydı binanın. hayal meyal, buranın en alt katında da bilardo salonu vardı diye hatırlıyorum. yani 1-2 kez en alta inip de öyle bir şey gördüğümü hatırlar gibiyim. bir de galiba giriş katında motorsiklet oyunu vardı bir tane. işte motorsiklet şeklindeki bir şeye biniyordunuz ve onu sağa-sola yatırarak falan önünüzdeki büyük ekranda motor sürüyor hissini yaşıyordunuz. benim hiç ilgimi çekmedi de üniversitedeki ev arkadaşlarımdan biri çok severdi bunu ve onu izlerdim arada, kendisi oynarken. şu böyle elinizde tuttuğunuz zımbırtılarla disklere vurarak karşı takımın "kalesine" sokarak skor yapmanız gereken oyundan da vardı galiba burada ki bu da arcade alanındaydı galiba. ama işte ben sadece tipik joystick ve butonlu atari makineleriyle, yani onlardaki oyunlarla ilgileniyordum...

buranın hem jetonları fantasyland'e göre epey daha ucuzdu, hem de işte dediğim gibi buradaki bazı oyunlar fantasyland'de yoktu. mesela favori arcade oyunum olan dungeons & dragons: shadow over mystara fantasyland'de yoktu ve joy game center'da vardı. yerini de hatırlıyorum. işte arcade katında, en arka-sol taraflardaki bir makinede... sırf bu oyunu oynamak için bile buraya gidebilirdim ama bazı başka güzel oyunlar da mevcuttu burada. mesela ergenlikteki favorilerimden tekken 2 de vardı burada. az önce baek başlığında bahsetmiştim. giriş kısmına yakın, hemen ileri-sağ kısımda böyle yayılmalı koltuklu, dev ekranlı dövüş oyunları vardı. bir de gene merdivenlerden inince hemen oralarda çok değişik bir rpg tarzı oyun vardı ki bu 2 jetonla çalışırdı. bunun makinesi de orijinaldi ve kontrolleri de özgündü. büyücü karakter seçip yardırabiliyordunuz ama aslında çok zor bir oyundu bu lan. zaten shadow over mystara kadar da sevmezdim. ahahaha.

bir de bozuk/tekleyen joystick ve butonlar sorunsalı vardı burada. aletlerin bakımı pek iyi yapılmazdı yani. işte ucuz etin yahnisi... fantasyland'de böyle bir şeyin olması düşünülemezdi bile...

gene de sonuçta kolej'deki evimize yakındı ve shadow over mystara oyunu vardı burada. daha ne isterim?..

en son 2020'de gitmiştim herhalde ama cidden son hali benim bile katlanmakta zorlanabileceğim kadar kötüydü. 5 senedir ne halde, hiç bilemiyorum. arcade kültürü öldü zaten. fantasyland bir şekilde aşırı kaliteli/elit bir mekan olduğundan ayakta kalabiliyordur hala herhalde ama joy game center'ın öyle bir lüksü kalmamış olabilir.
devamını gör...

sadettin

üzdün demektir: sad (ingilizcede üzgün) + ettin.

feneliler ali koç'tan kurtuldu ama koçtaş'a gidiyorum, fener'i çok seviyorummmm... pardon, ali koç'tan kurtuluyorum, sadettin saran ile saadete kavuşuyorum derken yeni başkanıyla olan macerasına da kötü başladı. sadede gelirsek, fenerlilerin çilesi bitmiyor arkadaş. bakalım zaman ne gösterecek...
devamını gör...

bir üstteki yazar hakkında düşünülenler

ilk kez gördüğüm yazardır. 41 karma puanı varmış şu anda. 41 kere maşallah diyelim. 40 olsa kahve ve hatır muhabbeti yapardım. ya da 40 katır mı, 40 satır mı muhabbeti. kendisi hakkında henüz bir düşüncem yok zira tanımıyorum şimdilik ama o, "deli galiba" diye düşünmüştür bence benim için. *
devamını gör...

baek

baek doo san

tekken 2 oyununda tanıştığımız, düşmanını tekme manyağı yapan karakter.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu oyun 1995 çıkışlı ve benim ergenliğime denk geliyor çıkışı. o zamanlarda tanışmıştım kendisiyle yani ve cidden de tekme kombolarıyla düşmanı haşat ederken kendim de zevkten zevke koşardım.

iki tane tekmeli uzun kombosu vardır. ikisinde de nerede yukarıdan, nerede aşağıdan tekme vuracağı fikstir. yani karşınızda bir insan varsa rakip olarak ve baek'in kombolarını ezberlemişse normalde bu komboları savunabilir ama bu durumda bile savunabilmek çok kolay değildir zira iyi timing gerektirir.

şu şekildeydi bu uzun, 10'lu komboları:

4, 3, 3, 4, 3, 3, 3, 4, 3, 3
4, 3, 4, 3, 3, 3, 3, 3, 4, 3

burada 3 ve 4, iki ayrı tekme tuşu oluyor. ilkini yapması da savunması da daha zordu ama ustalaşınca da kolaylaşıyordu elbette. ikinci ise basitti. ilkinin tek zorluğu tuşa basma sıralaması değil, zamanlaması da maharet isterdi ve hakikaten zordu ve birçok kişi beceremezdi bunu.

karşınızdaki kişi bu komboları savunabilse bile baek'in birçok başka kombosu ve "numarası" da vardı.

bu oyunu üniversitede, hatta 2020 yılında bile oynamıştım galiba ankara'da. 2010'larda kesin oynadım oradaki atari salonlarında ama ankara'dan 2020'de temelli taşındık. o yıl dahi oynamış olabilirim. baek de seçtiğim karakterlerdendi elbette. gerçi ankara'daki joy game center'da kesin vardı ve orada oynuyordum tekken 2'yi ama fantasyland'de de var mıydı anımsayamadım. tek atari salonunda oynuyor da olabilirim orada yani.

sonraki bazı başka tekken oyunlarında da vardı herhalde kendisi ve kimisini oynamıştım bunların, fakat tekken serisinin 3. oyunundan sonrakileri öyle deli gibi oynadığımı söyleyemem ki tekken 4, 2000'lerde çıktı ve benim üniversite dönemime denk geliyor. hala giderdim atari salonlarına bu zamanlarda da ama ilkokul, ortaokul ve lisedeki kadar değil elbette.
devamını gör...

son şakasını yaptı dedirtecek hareketler

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

artık şiir okuyan hiç kimsenin kalmaması

ben eskiden de okumazdım. lisansta ingiliz dili ve edebiyatı okudum, yüksek lisansta da aynı bölüm... yani ama edebiyatın şiir dalı hiç benlik olmadı hiçbir zaman. zaten üniversitede kaldığım tek bölüm dersi de şiir idi. :d

düzyazı seviyorum. şiir ile cidden hiçbir zaman ilgilenmedim.
devamını gör...

salyangoz vs sümüklü böcek

bir zamanlar evli olan bir çift olabilir. boşandıktan sonra salyangoz evi almış olabilir yani. sümüklü böcek de salya sümük ağlıyor falan işte boşanıp evsiz kalınca. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hangi yazar gözünde nasıl canlanıyor sorusu

melancholyman - valla görseli önce ufak gördüm ve melancholyman sandım. büyütünce inceledim ve o olmadığını anladım. haha.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarından ingilizce mizah paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yazarlarının en çok etkilendiği hikaye

sözlük yazarlarının etkilendiği hikayeler başlığı var ama bunda sadece 1 tanesini söyleyebileceğiz.

benimki ursula k. le guin imzalı "the ones who walk away from omelas" olabilir. aklıma ilk bu geliyor yani böyle düşününce.

türkçesi omelas'ı terk edip gidenler, ve sözlükte bu şekilde başlığı da açılmış zaten ve oradaki tanımı giren yazar da yeterince açıklamış hikayeyi (tıklayıp okuyabilirsiniz).

hikayenin etrafında şekillendiği, insanı sorgulamalara iten fikir fyodor mihayloviç dostoyevski'nin karamazov kardeşler adlı eserinden gelmektedir fakat guin, william james'e referans vermiştir zira o zamanlar 25 yaşındaymış ve dostoyevski'yi yeniden okuyamamış o dönem, çok sevmesine rağmen ve bu fikrin ilk ondan çıktığını kaçırmış/unutmuş.

dürüst olmam gerekirse (ki neden gerekmesin), 20'li yaşlarımda ben de omelas'ı terk edip gidenlerden olurdum. şu yaşımda ise emin değilim. ama o kurgusal yerde tüm mutluluk ve refahımın birinin, bilhassa da bir ufaklığın korkunç koşullarda yaşamasına bağlı olduğunu çok erken yaşlarımda öğreneceğim için belki de 20 yaşına bile gelmeden terk ederdim orayı ve bir daha dönmezdim. veya bir direniş hareketi falan varsa kentte, ona katılabilirdim ve sistemle içeriden savaşırdım.

cidden çok etkilenmiştim bu hikayeden. okuyalı da asırlar oldu ama bende bıraktığı iz baki kaldı.
devamını gör...

müzikal araklama şüphesi uyandıran şarkılar

80'lerin en ikonik nakaratlarından birine sahip olan madonna klasiği papa don't preach'in işte o ağızlara sakız, kulaklara bal olan nakaratı bana göre ingiliz classix nouveaux grubunun is it a dream'inden araklanmış. şarkının hemen başlarında buna siz de şahit olabilirsiniz. yani synth'li melodi; sözsüz. buradan kopya çekilip papa don't preach'e nakarat yazıldığı kanısındayım. bu arada bu ingiliz grubun şarkısı da zamanında british top 20'de 11. sıraya yükselmiş. öyle hiç bilinmeyen bir çalışma değil yani ki amerikan müzik insanları zaten ingiliz müzik listelerini falan mutlaka takip ederler.

classix nouveaux - is it a dream



madonna - papa don't preach

devamını gör...

agentic ai browser

yani standart internet tarayıcısından öte, sizin bir ajanınız gibi davranabilen ve aksiyon alabilen yeni nesil browser/tarayıcı çeşidi.

bilindik tarayıcılardan opera bu bağlamda bir atılım yaptı sanırım öncelikle: (bkz: opera neon). opera'nın inovatifliği zaten meşhurdur. hatta chrome ve edge gibi devlerin de opera'dan belirli şeyleri "arakladığı" belirtilir. illegal bir şeyden bahsetmiyorum elbette de işte opera'nın bu bağlamda dev firmalara ilham vermesi epey konuşulan bir şey.

fazla bilinmediklerden fellou var ve dünyanın ilk agentic ai browser'ını ürettiklerini söylüyorlar.

perplexity comet de sanırım büyük gelecek vadedenlerden. perplexity, tarayıcılara eklenti olarak verdiği ai desteğiyle epey isim yapmıştı ve bu comet adlı agentic ai browser'ları da bir hayli ilgi çekti bu yüzden.

the browser company'nin de arc browser'dan sonra piyasaya sunduğu dia browser da bu kategoride. arc browser, öncelikle apple/mac kullanıcılarına sunuldu ve ben windows'ta kullansam da belirli sebeplerle aradığımı bulamadım. dia da galiba şu anda sadece apple/mac kullanıcılarına sunuldu ve herhalde windows için de bir zaman çıkar ama özünde mac için geliştirildiğinden windows'ta gene ideal bir kullanım sunamayabilir, korkarım ki. firma aslında bu dia browser'a epey özeniyor sanırım ki birçok arc kullanıcısı, artık o tarayıcının yeterince geliştirilmediğini/desteklenmediğini söyleyerek hayal kırıklıklarını belirtiyorlardı en son. dia browser ile ilgili ise ağırlıkla olumlu kritikler okudum.

sigma ai browser da sanırım bu kategoride ve sigmaos ile aynı şey değil bu. sigma ai browser'ı ben çok önceden kurmuştum bilgisayarıma ve galiba kimi "agentic" özellikleri sonradan eklenmiş. bendeki de bir şekilde güncellenmemiş ve güncelleyemedim. zaten şu anda indirilemiyor da resmi sitesinden. anladığım kadarıyla tam bir ai-first ve/ya agentic ai browser haline getirdikten sonra yeniden indirilmeye açacaklar (şu anda "join waitlist" deniyor). bendeki halinde de ayırt edici belli ai bazlı özellikleri olsa da işte yeterli de diyemem.

çinliler de geri durmadı elbette. baidu firması genspark browser ile girdi mesela bu olaya ki benim denediğim bir tek bu oldu şimdiye kadar ama bu da tam agentic ai browser değil sanırım. yani agent'ları (ya da kendi deyişleriyle super agent'ları) bulunan bir ai browser bu herhalde şimdilik ama sanki zamanla tam bir agentic ai browser haline gitirilmesi planlanıyor izlenimi de verdi bana. bana göre daha çoook yolu var, ideal bir kullanım deneyimi sunabilmek için. çin'deki super-app kültürü ve bu türden entegrasyon alışkanlıklarıyla birlikte çin'in ai dünyasına yaptığı devasa yatırımları düşündüğümüzde bu alanda daha çok atılımlar yaparlar gibi görünüyor bana göre.

daha bu gece şu başlıkta bahsettiğim gibi microsoft da, full agentic ai browser çıkartmasa da microsoft edge'in bu pazar alanında rekabet edebilmesi için şöyle bir hizmeti sundu: (bkz: microsoft edge copilot mode)

norton firması da neo browser ile tam agentic ai olmasa da ai-native denen türde bir browser çıkardı [ai-first (yapay zeka merkezli tasarlanmış) ile ai-native (yapay zeka entegrasyonu baştan düşünülmüş]. norton firması geçmişte antivirus hizmetiyle çok meşhurdu ama son zamanlarda hatta galiba bayağı senedir (ki kimisine göre 90'lardan sonra) prestiji çok düşmüş diye gözlemledim. bakalım böyle bir browser ile toparlayabilecekler mi...

hatta aslında ücretli chatgpt paketlerinden birinde (galiba en üstündeydi) de bu agentic ai browser'ların yapabildiği kimi şeyleri yapabilme olayı vardı. yani browser/tarayıcı olarak bakmazsak bu bağlamda "ajanlık" ya da süper ajanlık (öyle diyenler de var) sunan başka firmalar/hizmetler/aplikasyonlar da mevcut, chatgpt ile birlikte; manus, kortix suna ve coze space gibi misal. çinliler de bu alanda bir hayli iddialı ve bu zamanla oradan çıkacak browser'lara da yansır kanısındayım. bunlar (yani browser'sız agent'lar) elbette ilintili olsa da esasında başka bir başlığın konusu, o yüzden de burada detaylandırmayacağım. kaldı ki ai-first, ai-native falan da bu başlığın konusu olmasa da agentic ile aralarındaki farkları belirlemek ve diğer türlerdeki ai browser'ların da agentic kimi özellikleri olabileceğini vurgulamak için bunlardan bahsetmek gene de yerindeydi bence.

peki bu agentic ai browser'lar neler yapabiliyor?.. önceden kendisine direktiflerinizi veriyorsunuz ve onlar da gerektiğinde sizden bağımsız ama sizin dediklerinizin çerçevesinden çıkmadan aksiyon alabiliyorlar. mesela, sizin yerinize hesaplarınıza giriş-çıkış yapabiliyorlar, sizin yerinize randevu alabiliyorlar, internetten alışveriş yapabiliyorlar, size gelen kimi e-mail'lere yanıt yazabiliyorlar, sosyal medyada size gelen mesajlara da yanıt verebiliyorlar, veya bir araştırmacısınız mesela ve siz başka bir şeylerle ilgilenirken o sizin yerinize araştırma yapabilir vs. daha da bir dolu şey... yani işte bir asistanınız/ajanınız gibi olabiliyorlar internette. tabii ki her firma başka başka özellikler ekleyebiliyor ama bunların çoğu zaten ai-assistant'ı olan standart browser'larda da olabilir. mesela bir ürünü google'dan arattınız. benim denediğim genspark'ta, açık sayfanın bir tarafında çeşitli butonlar beliriyordu ve tek tıklamayla bu ürünle ilgili bilgiler, fiyat karşılaştırmalarını vs. sunuyordu bana tarayıcı. ama dediğim gibi, bunu aslında microsoft edge de yapabilir. yani bir browser'ı "agentic" yapan şey, sizin yerinize aksiyon alabilmesi.

üstte bahsettiklerimin çoğu ya alfa, ya beta aşamasında, ya da sınırlı sayıda kullanıcıya sunulmuş durumda şu anda. dia browser sanırım sadece apple macos kullanıcılarına açık ve henüz windows'a gelmedi diye biliyorum örneğin. böyle "join waitlist/wishlist" falan demeniz gerekiyor diğer çoğu için de veya işte "invite only" falan sistemindeler henüz. tam sürümü çıkmış olanı yok diye biliyorum, kullanılabilen herhangi birinin de.

bu tür tarayıcılara güvenebilir miyim bilemiyorum. bir kodlama hatasıyla patronunuza yanlış anlaşılabilecek bir mail atarsa "ajanınız" ve işten kovulursanız ne olacak mesela? ya da aynı şekilde ters bir mesaj yüzünden sevgilinizle/eşinizle ayrılırsanız? veya bir virüs girse ya da bişey olsa, bir bakmışsınız banka hesabınızın tümüyle alışveriş yapmış sizin adınıza "ajan"ınız... agentic ai browser'ınızı mı suçlarsınız böyle bir durumda ya da buna güvenen kendinizi mi?.. çok yoğun çalışanlar için muazzam faydalı bir browser türü olduğu/olacağı aşikar olsa da belki de bu tarayıcılar tam güven verebilecek kadar geliştiğinde güvenmek lazım, bilemiyorum. veri gizliliği olayı da bambaşka ve mühimsenesi bir husus elbette. sizin yerinize hesaplarınıza giriş-çıkış yapabildiği için şifrelerinizi bilebilen/kullanabilen, sizin yerinize alışveriş yapabildiği için kredi kartı bilgilerinize falan hakim olan bir ajan... bilemedim...

ama işte, sonuçta bu tür tarayıcılar mevzubahsinde tam yetkinleşildiğinde, bilhassa zamanla yarışması gereken birçok kişinin işinin çok kolaylaşacağı da aşikar. bakalım bu rekabet, browser teknolojisini nerelere taşıyacak ve kullanım yelpazesini daha ne kadar açabilecek...
devamını gör...

soft edge

tasarım, illüstrasyon, çizim, resim, fotoğrafçılık gibi alanlarda, grafiklerdeki/görsellerdeki kenarların/sınırların böyle keskin değil de işte flu olması durumu. yani görselde net bir kontrasttan ziyade yumuşak bir geçiş sağlandığında ortaya çıkan sınır görüntüsü. bu görüntü/teknik, renklerle ve/ya mesela blur efektiyle sağlanabilir ve böyle görseller göze genelde daha estetik görünür.

tahminimce microsoft'un browser'ı olan microsoft edge'in ismi de bu kavram düşünülerek konmuştur [microsoft edge].
devamını gör...

microsoft edge copilot mode

default browser'ım olan microsoft edge'in 2025'te çıkan ve henüz test aşamasında olan ve belirli bir süre ücretsiz olarak kullanılabilecek, benim yeni kullanmaya başladığım ve ilk izlenimimin çok olumlu olduğu modudur. yani burada microsoft edge ve microsoft copilot entegrasyonunun da ötesinde bir şeyler var: microsoft copilot adeta browser'ınızın böyle hakimi gibi bir şey oluyor (kontrol sizde ama tabii hala). ücretli yapılırsa/yapıldığında kullanmam sanırım ama profesyonel amaçlarla kullanması gerekebilecek kişilere kesinlikle önerirdim. bir akademisyen olsam mesela kesin ücretli üyeliğine geçerdim.

henüz az denedim ama cidden belirli amaçlar için çok avantajlı bir mod gibi duruyor.

öncelikle tanıtım videosunu koyayım:



sonra edge kullanıcılarının aktive edebilecekleri ve bu mod nedir, ne değildir öğrenilebilecek internet sayfasını ekleyeyim: www.microsoft.com/en-us/edg...

uzun youtube videolarında, "şundan bahsedilen kısmına atla" komutu verip şak diye videonun oraya atlayabilmesi mesela müthiş bir şey bence.

veya misal bir konuda 15 tane sekme açtınız diyelim. hepsini görebiliyor copilot ve o sekmelerin içerikleri ışığında kendisine sorular sorabilirsiniz. yani hepsini görebilmesi edge-copilot entegrasyonundaki sadece açık olan sekmeyi görebilmesinden çok daha üstün bir özellik.

kendisine conjuror dediğim copilot dostuma sen de anlat bakalım bu mod(un) nasılmış dedim ve aşağıdaki içerik de ondan geliyor. yani ben yeni kullanmaya başladığımdan tüm fonksiyonlarını kendim sayamazdım zaten. haha. bu arada şu başlıkta yazdıklarım da bununla alakalı: (bkz: agentic ai browser)


microsoft edge – copilot mode tanıtımı
copilot mode, microsoft edge’in yeni deneysel modu ve web’de gezinme biçimini kökten değiştirmeyi hedefleyen yapay zekâ destekli bir deneyimdir. bu mod, klasik tarayıcı kullanımını; arama, sohbet, içerik analizi ve görev yönetimini tek bir akışta birleştirerek “tarayıcı” kavramını yeniden tanımlıyor.

ne zaman çıktı?
2025 yılı içinde, microsoft edge’in “aı-powered browser” vizyonunun bir parçası olarak tanıtıldı. şu anda deneysel aşamada, ancak pek çok özellik aktif olarak kullanılabiliyor.

şu anki öne çıkan özellikler
yeni copilot ana sayfası → arama, sohbet ve gezinmeyi tek ekranda birleştiren modern bir başlangıç sayfası.

görev devri (simple task handoff) → rutin işleri (randevu alma, alışveriş listesi oluşturma, içerik taslağı çıkarma) copilot’a devredip odaklanmak istediğin konulara zaman ayırabilme.

sesle gezinme (voice navigation) → klavye kullanmadan, sadece konuşarak site açma ve komut verme.

çoklu sekme bağlamı (multi-tab context) → açık sekmelerdeki içerikleri özetleyip karşılaştırarak daha isabetli yanıtlar verme.

copilot vision → ekranını “görerek” anında tarama, analiz ve öneriler sunma.

video özeti → uzun videolarda, aradığın konunun geçtiği dakika/saniyeyi bulma.

görsel üretimi (ımage generation) → metinden görsel oluşturma, tasarım becerisi gerektirmeden.

smart (gpt‑5) modu → karmaşık sorularda daha derin analiz, basit sorularda hızlı yanıt.

gelecekte planlananlar
daha gelişmiş çoklu ortam analizi (video, ses, görsel içeriklerin birlikte işlenmesi).

kişiselleştirilmiş çalışma alanları: projeler, notlar ve kaynakların tek yerde yönetilmesi.

topluluk geri bildirimleriyle yeni özelliklerin hızla eklenmesi (microsoft, discord üzerinden aktif geri bildirim topluyor).

neden ilgi çekici?
copilot mode, tarayıcıyı sadece “internete açılan pencere” olmaktan çıkarıp, aktif bir çalışma ve keşif asistanına dönüştürüyor. uzun videolarda zaman kazandırması, sekmeler arası içerik analizi yapabilmesi ve rutin işleri devralması, özellikle profesyonel kullanıcılar için büyük avantaj. ama aynı zamanda meraklı, araştırmacı ve yaratıcı kullanıcılar için de yeni bir oyun alanı.

neden denemeli?
zaman kazandırır → uzun videolarda aradığın saniyeyi bulur, sekmeler arası içerikleri özetler.

odaklanmanı sağlar → rutin işleri devralır, sen büyük hedeflere odaklanırsın.

çok yönlüdür → arama, sohbet, görsel üretimi, ekran analizi… hepsi tek akışta.

geleceğe hazırdır → gpt‑5 desteği ve sürekli eklenen yeni özelliklerle her gün gelişir.
devamını gör...

yazıyla 1'den 1 milyona kadar tüm sayıları daktiloyla yazmak

adamın biri yapmış ve tam 16 senesini almış. yazıyla olduğunun altını çizeyim: 1-2-3 değil, one-two-three şeklinde yani.

obsesyonda apayrı bir seviyeymiş hakikaten. jack torrance, bu adamın yanında daha aklıselim sahibi kalır. haha.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yandex browser

türkiye'de desktopta: google chrome, microsoft edge ve opera browser'dan sonra en çok kullanılan browser'dır: gs.statcounter.com/browser-...

yine türkiye'de genel kullanımdaki pazar payında ise daha üstlerde; chrome ve safari'nin hemen ardından geliyor: gs.statcounter.com/browser-...

gene ülkemizde mobilde de üstlerde: chrome, safari ve samsung internet'ten hemen sonra geliyor: gs.statcounter.com/browser-...

globalde listede yok bu arada. yani brave browser'ı görebildim ben en son. diğerleri "others" şeklinde paketlenmiş.

chrome hepsinde çok fena eziyor tabii. yani 1. sırada ve 2. sıradaki(lerle) ile bile arada uçurum var, herhangi bir kullanım tarzında.

ben sadece laptop ile internete giriyorum ve desktop istatistiklerini baz almalıyım sanırım ve edge kullanıcısı olarak en çok kullanılan 2. browser'ı kullanmaktayım ki son zamanlarda yükselişe geçmiş bu tarayıcı.

yandex browser'ı da kurayım dedim bilgisayarıma bugün. yani microsoft'un windows 10'a desteği yakında bitecek ama 10'daki edge'e desteği 3 sene daha devam edecekmiş minimum. windows 11'e geçmemi gerektiren hiçbir şey yok şu anda zira çok basit beklentilerim var bu bağlamda ve fazlasına da ihtiyacım yok. bu şekilde devam ettiği sürece 2017'de aldığım -ki aldığımda canavardı, hala çok iyi- laptopumu değiştirmeyi düşünmüyorum ve anca işte laptop bozulursa veya win 11'e geçmem gerekirse bir bilgisayar değişikliğine giderim.

lafı çok uzattım da işte bir şekilde win 10'a destek kesilince edge'e 10 kullanıcıları için minimum 3 sene daha destek verileceği söylense de, veya işte teoride sözlerini tutsalar da uygulamada vaatlerini yerine getirip getiremeyeceklerine tam güvenemediğimden yandex'i de kurayım dedim. bir ara opera'yı da kuracağım ve önemli browser'ların hepsi bilgisayarımda olmuş olacak ki hemen hiç bilinmeyen bazı browser'lar bile kurulu bilgisayarımda.

bir de yandex bilindiği üzere rus menşeli hatta galiba direkt rus ve işte eski bilgisayarlarda kullanmak için ideal olduğu söyleniyor browser'ının. bu da işte bugün bu kurulumu yapmamda etkin oldu. bilgisayarım hala canavar gibi olsa da bu uzun seneler böyle gitmeyebilir neticede...

yandex browser'ın kurulumu çok basitti. hemen bir yandex id de aldım ve birkaç eklenti kurdum, birkaç da ayar yaptım ve şu anda gayet de kullanabileceğim bir hale getirdim.

yani ne kadar iyi-kötü henüz net bir şey diyemesem de sağlam bir browser ilk izlenimini verdi bana ve işte chromium tabanlı olduğundan da hemen alıştım.

dikey sekmeler şeysine çok alıştım ben edge'de ve bu yandex browser'da maalesef yok. yani bilindik üstte yatay sekme formasyonuyla da kullanabilirim tabii de işte anca mecbur kalırsam...

edge hala benim için en ideal browser olsa da yandex'i de kurduğuma sevindim. günün birinde edge bozarsa ya da işte windows 10 kullandığım için ideal performans sunmamaya başlarsa kullanmayı düşüneceğim tarayıcılardan biri olacak yandex browser da.
devamını gör...

stephen king

benim için "özel" olan sanatçıların doğum günleri olduğunu görünce tanımlar giriyorum genelde sözlükte ama king'de bu şimdiye kadar denk gelmemiş dediğim başlıktır. bu sefer bugün doğum günü olduğunu bir yerlerde gördüm ve bu fırsatı değerlendiriyorum.

ama öyle çok uzun, detaylı bir tanım girecek modda değilim maalesef şu anda. yani geçen sam neill için öyle bir tanım girsem de şu anda öyle bir havada değilim ne yazık ki.

stephen king, bana kitap okumayı sevdirmiş olan yazardır. 90'ların başları. herhalde çocukluğumun son evreleri. yani ortaokul başlarım... king'i keşfetmeden önce öyle çocuk klasikleri falan okurdum ama abim gibi, ilkokulda başlayan bir kitap kurtluğum vardı da denemez.

king'in ilk hayvan mezarlığı kitabını okumuştum. acayip sarmıştı, yani su gibi okumuştum ama çok da beğenmemiştim açıkçası. yazarın üslubunu sevmiştim ama kitabın konusu aşırı ilgimi çekmemişti.

beni bir king fanı ve kitap kurdu yapan kitap ise korku ağı idi. hala da favori king romanlarımdan biridir.

sonra da işte birçok kitabını okudum ünlü yazarın ve 1998'de de kendisinin magnum opus'u olan [opus] kara kule serisi ile tanışmıştım ve bu serinin yeri bende apayrıdır hala.

king'in hala fanıyım elbette ama clive barker'ın lanetlenme oyunu kitabını 2000'lerin hemen başlarında, belki de 90'ların sonlarında keşfedince aslında stephen dedenin "tek gerçek korku yazarı" olmadığını da anlamıştım.

gene tahmin ettiğimden uzun yazdım. alksjdlakjsdlkadjs.

neyse... edwin (ikinci ismi) dedeme daha nice güzel seneler dilerim.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarından ingilizce mizah paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

balkonda gıda kurutmak

her sene yaptığımdır. şu anda trabzon hurmaları ve biberler kurumakta balkonumda. alttaki fotoyu demin çektim. bir önce salça olayını balkonumda halletmiştim. bahçemizde yetiştirdiğimiz şeyleri kurutuyoruz bu arada. valla bana iş gibi gelmiyor. yani eğlenceli diyemesem de öyle çok emek isteyen bir şey de değil. asıl enerjiyi güneş harcıyor zaten. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim