dahlvier yazar profili

dahlvier kapak fotoğrafı
dahlvier profil fotoğrafı
rozet
dahlvier (editör)
karma: 103954 tanım: 13266 başlık: 2776 apolet: 11 takipçi: 140
Lich-Count Mage

son tanımları | başucu eserleri


yazarların 2026 yılından beklentileri

daha erken ya. şimdiden bir şeyler beklemeye başlarsam aralık ortalarında sıkılırım kesin. *
devamını gör...

küçük prens'te atatürk'e diktatör denmesi

diktatör, dikte etmekten gelir. birçok insan "hayalimdeki kişi başa gelse de, benim işime gelecek şekilde her şeyi dikte etse" der. yani bunu demese de böyle hayaller kurar. bu çıkarımı yapmama yetecek kadar gözlem yapma fırsatım oldu. ben anarşistim, yani isteyebileceğim son şeylerden biri bu olurdu.

küçük prens'in hem türkçesini hem de ingilizcesini okumuştum aslında ama son okuyalı çok zaman oldu. atatürk'e böyle bir şey denmişse de ya dikkatimi çekmemiş, ya aklımda kalmamış, ya da okuduğum ingilizce versiyon da türkiye'de basılmışsa bu çıkartılmış olabilir. yani aklıma bu ihtimaller geldi.

atatürk bir diktatör müydü?.. yani tarih bilgim pek derin değil maalesef. yani tam hakim olmadığım konularda net yargılara varmaktan kaçınırım ekseriyetle.
devamını gör...

geceye bir tespit bırak

gündem başlıklarında 24 saat kuralı yok. sözlükte benden eski (kayıt olma itibarıyla) ve benden yaş itibarıyla büyük birinin bunu hala öğrenememesi çok komik. ben bunu editör değil, henüz yazarken öğrenmiştim bu arada. ki kendisine belirtmiştim de daha önceki bir tartışmamızda. yani net olarak gündem başlıkları haricinde 24 saat kuralı var dediğimi dün gibi hatırlıyorum kendisine. bir başlıkta da 24 saat konusundan bahsettiğine göre ilgili zat, gene 24 saat dolmasını bekliyordur herhalde. yarına kallavi bir yanıt hazırlanıyordur diye öngörüyorum zira bugünkü 24 saatten sonra geldi. gardımı aldım, bekliyorum. ama şu anda da yazabilirsiniz. tekrarlayayım, gündem başlıklarında 24 saat kuralı yok. yok. şu anda gündem etiketi var ilgili başlıkta da. sanırım 2 gün duruyor o etiket. takip etmedim de, öyle bir şey duymuştum birinden. yarın sabah 10:45'te veya işte etiket birkaç dakika sonra konduysa 10:50'de falan kalkar o etiket diye tahmin ediyorum, başlığın açılma tarihine bakarak. o etiket varken, henüz kalkmamışken 24 saat kuralı işlemez. işlerse bana ulaşınız, ben ulaşırım moderatörlere ve kural değişikliğine mi gittiniz diye sorarım, yapabilirsem silinen tanımınızı geri getirttiririm. getirtemezsem de sözlükte moderatörlere dalarım. sorumluluk bende yani. hatta gündem başlığı etiketi kalktıktan sonra bile maç başlıklarına falan üst üste tanımlar girildiğini görmemden hareketle, yine böyle başlıklar özelinde bu kuralın etiket kalktıktan sonra dahi işlemediği kanısındayım. bundan emin değilim ama. yani bunda sorumluluk bende değil. ayrıca kural değişse bile profilinizden silinen tanımlarınıza ulaşabilirsiniz ve içeriklerini kopyala-yapıştır diyerek uygun zamanda yeniden gönderebilirsiniz. baştan yazmanıza gerek olmaz. bu tür tartışmalardan pek hoşlandığımı söyleyemem de işte bazılarına da haddini bildirmek elzem olabiliyor.
devamını gör...

25 kasım 2025 galatasaray usg maçı

hay allah ya. bu kadar eksikle çıkınca sürpriz sayılmasa da bir beraberlik çıkartabiliriz diyordum ama olmadı. sağlık olsun diyelim. hakem de konuşuluyor ama yarım yamalak izlediğimden, daha çok dinlediğimden o konuya hakim değilim.
devamını gör...

naklen yayın

tdk:


1. isim -> canlı yayın:
      naklen yayını dinlemek, bir futbol maçının kendisini seyretmek kadar tatmin ederdi bizi.

2. isim olay, gösteri, toplantı, etkinlik vb.nin yaşandığı andan daha sonra olduğu gibi bire bir aktarıldığı yayın.

ben bunun eskiden canlı yayın manasına geldiğini biliyordum. sonra spikerler filan pek naklen yayın dememeye başladı ve sürekli canlı yayın diyorlardı. ben de biraz düşünmüştüm, hani montaj/edit işlerine girmeden bir olayın, programın falan, zaman fark etmeksizin, doğrudan aktarıldığı, yani nakledildiği yayın oluyor herhalde naklen yayın diye bir çıkarımda bulundum. iki anlamı da doğruymuş aslında. tdk sağ olsun, demek ki naklen yayını canlı yayın olarak bilmemde de haklıymışım dedirtmişti.

sözlükte bir başlık açmıştım da şu anda bulamıyorum. çok önce açmıştım başlığı. bu başlık da henüz açılmamış olduğuna göre açıp da burada bahsedeyim dedim. aslında hiçbir canlı yayın tam "canlı" yayın olmaz, işte uydudan gelişi vs. ile mini de olsa bir gecikme mutlaka olur diye bir şeyler dediğimi hatırlıyorum. internetten izliyorum ben işte canlı yayınları ve 1-2 dakika geriden izlemem de hiç sürpriz olmuyor. galatasaray gol yediğinde attık sandım hatta işte dakikalar önce. bendeki yayın malum, geç geliyor. dışarıdan biri dana gibi "gooooooooollll!!!" diye bağırdı. aha dedim, attık galiba. 1-2 dakika sonra gördüm ki yemişiz... tatsız bir sürpriz oldu ama karşı apartmanda galatasaray'ın avrupa'da başarısız olmasını isteyen biri olduğunu da öğrenmiş oldum. haha. çok eskiden tersiydi. dışarıdan böğüren başkası vardı ve onun sayesinde gs'nin gol attığını daha benim yayına yansımadan öğreniyordum. demek ki yeni karşı apartman gürültülüsü cimbom düşmanıymış. haha. bu arada bu çok tat kaçıran bir şey. işte o bulamadığım başlıkta bahsetmiştim galiba. yazlıkta karşımızda ingiliz bir kadın ve hollandalı ailesi oturuyor. geçen avrupa futbol şampiyonası'nda mıydı... hollanda'nın gol attığını, bizi (türkiye) elediğini bendeki yayından önce onların coşkulu tezahüratlarıyla öğrenmiştim. bir de spoiler yemek gibi oluyor bu ya. yani olumlu bir şey olsa bile benim adıma, önceden öğrenmek hiç hoş değil. odama bir televizyon mu alsam? *
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

galatasaray maçını pozitif bir sonuç alacağımız inancıyla izlemeye başladığım, demin banyodan sonra çektiğim bu selfie'den belli bence. gözlüksüz de çıkarım abi. *

güncelleme: hay aksi ya, kaybettik. :/

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

neşeliymiş gibi görünen hüzünlü şarkılar

şu bir çizgi filmin müziği, sözleri de pek pozitif ama bana aşırı hazin gelir:

walking in the air



bunun bir de gregorian chant versiyonu var ki ağlatmıştır bile beni.



bir de ergenliğimde, rahmetli robert miles'ın children şarkısında aşırı duygulanırdım ve biraz hüzünlenirdim. yani girişinden sonra cıstak-cıstak diye gider ama işte bana tümden biraz hazin gelir.

devamını gör...

sokak hayvanlarını besleyenleri ihbar etmek

#3803186; şunun, gazze'ye yollanan yardım gemilerinin/tırlarının insanlara ulaşmasına engel olanların, "asla bu insanların kötülüğünü; açlıktan, hastalıktan ölmesini istemiyoruz" demesinden efektif olarak hiçbir farkı yok. bir de tüm başıboş köpekler uyutulmalıdır deyip nasıl düşmanları olmuyorsunuz acaba? uyutmak diye bir şey yok. onun adı, öldürmek.
devamını gör...

25 kasım 2025 galatasaray usg maçı

bu kadar sakatımızın olması elbette çok kötü bir şey, ancak bu durumumuzun bu maça denk gelmesi, önceki şl maçlarımıza denk gelmesinden iyidir; önceki maçlarımıza bu kadar fazla sakatla çıksak pek şansımız olmazdı. yani bir beraberlikle bile ilk 24'e girmeyi büyük oranda garantiliyoruz sanırım ve her ne kadar bir sürü sakatımız olsa da kağıt üstünde en kolay rakibimizle evimizde oynuyoruz.

bastır cimbomum, al bu maçı!
devamını gör...

normal sözlük yazarlarından ingilizce mizah paylaşımları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kaşarlı sucuklu salçalı tost

candır. bana ilkokul-ortaokul-lise dershanelerimi hatırlatır. lise 2-3'te gittiğim dershanedeydi galiba... sucukları o kadar inceydi ki, bir seferinde biz dershanedeyken güneş tutulması olmuştu ve tostumdan bir sucuk çıkartıp güneş tutulmasını izlemiştim teneffüste. ahaha. gene de çok lezzetliydi.
devamını gör...

etli ekmek vs pide vs lahmacun

konya'ya sadece bir kez gittim ama 1 hafta veya biraz üzeri süre kaldım orada; yani has etli ekmek de orada yedim. güzeldi ancak iyi yapılmış bir pideyi tercih ederim açıkçası. lahmacun da ayrı bir güzellik. beni böyle zor tercihlere mahkum bırakmayın arkadaşım! *
devamını gör...

istanbul'da sokak köpeklerini beslemenin yasaklanması

tanım: bir başlık.

#3802958; bir varlık olması dışında hiçbir insani niteliği olmayan cordarone. seni kaç kere rezil ettim. bana şizofren imasında bulunup, söylemediğim şeyleri söyledim sanıyorsun demelerini, aklınca bana psikiyatrist önermeni, karşılığında o dediğin ama inkar ettiğin (bence hatırlamadığın) "şizofreniye yakın depressif bir kişiliğim var" sözünü google'dan bulup çaaat diye önüne koymamı ve buna benzer inkarlarını pat diye önüne getirmelerimi hatırlar mısın? korkarım ki hatırlamayabilirsin. senin gibi egosantrik (egoist anlamında değil, bu daha derin bir kavram) za(r)tlar sadece işine gelen şeyleri hafızasında tutma eğiliminde olur.

şunu ekliyorum sonradan... o şizofreniye yakın bir durumun olması üzerinden kimseye vurmam. bilmeyenler için belirteyim; sen, "bu ittaparları azgın sokak itlerinin ortasında bırakın da bakın neler oluyor" falan demiştin. önceden de şizofrenlerle ilgili de "şizofrenlere tehlikeli değil diyenleri bir akıl hastanesinde şizofrenlerin arasına kapatacaksın birkaç saat, görecekler hanya'yı konya'yı" falan demiştin, gene işte sadece birilerini öldüren şizofren haberleri paylaşarak hepsi tehlikeli manasına getirmiştin olayı. ben de bu ikisi arasındaki paralelliği gösterip, kendisinin şizofreniye yakın bir durumda olduğunu söyleyen birinin şizofrenleri hedef göstermesi de ironik deyince de "ben öyle demedim, görebileceğin en sağlam psikolojideki insanlardanımdır, sende şizofreni emareleri görüyorum, acil şifalar dilerim, ankara'daysan çok iyi bir psikiyatrist tanıdığım var" falan deyip beni tiye aldıktan sonra dediğini google'dan bulup önüne koyunca apışıp kalmıştın.

benim sevdiklerimin başıboş köpekler tarafından parçalanması dileğin de vardı sahi. parçalanarak ölmesi miydi, sadece parçalanması mıydı, bak orasından emin olamadım. merak ettiysen ve/ya sana haz verecekse, babamın başına şu gelmişti: #2985804 senden gaza gelip biri nick altımda benim de "inşallah" parçalanmamı ima eden bir şeyler yazmıştı ama. bunu net hatırlıyorum. şimdi baktım, hala duruyor bu. ben de köpek saldırısına uğradım. çocukken kuduz aşısı da oldum. ergenken üzerime dev gibi ve psikopat bir köpek salındı, bir tepeden aşağı doğru köpekten kaçarken düştüm ve yuvarlandım. ben de ölümden döndüm yani, bir ağaca çarpıp durmasam ölmem işten bile değildi ve her yerim yara bere oldu. o olayı ve fazlasını da şurada anlattım: #2987332 yetişkinliğimde de birkaç ciddi tehlike atlattım bu arada. daha önce belirtmiştim ama unutabildiğin için gene belirteyim, benim hafızam anormal iyidir. sana takık olduğumdan bunları aklımda tutuyor ya da not alıyor falan değilim. ki aşağıda bahsettiklerim, sadece gördüklerim. uğramadığım da bir dolu başlık var sözlükte.

yazının geri kalanının çoğu ilk başta yazdıklarım. sadece üstteki iki paragrafı epey sonra ekledim. ama aralarda da yazdıktan kısa sayılacak süre sonra yaptığım eklemeler var.

bir sürü fake haber de yapıldı ve hayvan saldırısı olmadıkları kanıtlandı. sen hiç bunlardan bahsettin mi? hayır!!! kendi evin camdansa başkasının evine taş atmayacaksın. bak, benim evim çelikten. üzülürsün, cam kırıkları ayaklarını keser. aklını başına devşir diyeceğim de olmayan şeyi de devşiremezsin bittabi.

yahu, denize giriyor diye şikayet edilip barınağa kapatılan köpek orada hastalık kapıp öldü haberine "hastalığı denizden kapmıştır" diyen sen değil misin? nereden biliyorsun? işte egosantrik ve antroposantrist bir zavallı olduğundan bu dediklerimi hiçbir zaman idrak edemeyecek, iğne deliğinden dar vizyonunla dünyaya aval aval bakmaya devam edeceksin. yaşın benden bile büyük. bu saatten sonra kimse seni kurtaramaz.

anadolu'nun bir yerlerinde gömülü hayvan cesetleri bulundu. bu habere de gidip "mama lobisi katledip suçu bizim gibilere attı" diyen sen değil misin? nereden biliyorsun?

"hiçbir hayvanı beslemem, hele it hiç beslemem" falan da dedin bir başlıkta. bunun gibi birçok örnekle birlikte o sümüklü böcek konusunu birleştirince orada öyle salt bilimsel bilgi verme nahifliğinde olmadığını anlamak için ortalama bir zeka yeterli. kaldı ki ben o hayvanlara tuz döküp öldürüyorsun da dememiştim. yani onların "can"ının senin açından değersiz olduğunu destekleyen bir örnek olarak verdim.

köpeklere "it" demeni sanki aşağılama niyetiyle söylemiyormuşsun kisvesine büründürmeye çalışıp, işte özbekler mi azeriler mi öyle diyormuş diye aklamaya çalışma çaban da çok gülünçtü. azeriler silaha da "y...k" diyor. onu da kullan bakalım, küfür kullanımı yüzünden sözlükten atılmamak için aynı bahaneyi üretirsin demiştim. bunu da "beni banlamakla tehdit ettin" diye anlayacak kadar da zekasızsın. ayrıca anadolu'nun bilmem hangi köylerinde köpek denmez, it denir. gidin öyle bir köylünün itine köpek deyin de başınıza ne geliyor görün falan yazmıştın. sen git bakalım o köylüye de itlerin canı yoktur, itlerin hepsi itlaf edilmelidir, itler asalaktır (bunu da demiştin) falan de, o köylü sana neler yapıyor görelim. *

ya da... siyasi konularda da çok tutarsızsın. dem parti'ye oy vermeni "yasal bir partiye oy veriyorum" diye ifade edip, mhp'ye "mhp terör örgütü" diyen sen değil misin? o da yasal parti değil mi? öyle.

sağcıların hepsi "yawşak"tır deyip, sağcı döneklerden örnek vermen üzerine; doğu perinçek ve zamanında (ki epey eskiden), "kendimizi yakın gördüğümüz parti ak partidir" sözünü söyleyen selahattin demirtaş'ın da sol'da paralel örnekler olduğunu hatırlatmam ve senin buna yanıt verememene ne demeli? ben anarşistim bu arada, sağcı (veya solcu) değilim. bu tabii uzun/derin bir konu. şu anda açmak istemiyorum da şurada belirtmiştim: #1931026

hiçbir ölümü kutsamadım deyip; tüm israillilerin, son ferdine kadar gebertilmesi gerektiğini defalarca söyleyen sen değil misin? alain delon öldü ya geçenlerde. ona bile "aşırı sağcıydı; böylelerine öldü değil, geberdi denir" diyen sen değil misin? sözlükte kutsadığın ölümleri ben sayamadım...

bunları da inkar edersen bulurum gerekirse. senin kepazeliğini ortaya dökmek ayrı bir zevk. yani daha fazla ne kadar rezil olabilirsin bilemiyorum gerçi.

bak burada bir manifesto döşerim ki şu üstte yazdıklarım sinek ısırığı gibi kalır [ekleme/güncelleme: yazıda edit'ler yaparak epey ekleme yaptım, yani aklıma gelen çoğu şeyden bahsetmiş oldum artık], aklın şaşar. gerçi olmayan şey de şaşamaz ya... kendimi hayvansever olarak nitelemediğimi belirtmeme rağmen, "sahi evine hamam böceği girince 'onlar da bir can' deyip kardeş kardeş yaşıyor musun?" demen de işte olmayan aklının bir göstergesi.
devamını gör...

ürkünç bakışlı oyuncular

sabaha karşı saçma sapan bir saatte açıp ölümünü duyurduğum içindir herhalde kimsenin ilgilenmediği udo kier başlığında bu aktörün bakışlarından bahsetmiştim. harbiden "ürkünç bakış" denince aklıma gelen ilk oyuncu kendisidir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

sonra da christopher walken gelebilir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aklıma böyle bakışları olan bir aktris gelmedi şu anda. çünkü kadınların hepsi çok masum. *
devamını gör...

kadın botu koklamak

topuksuz 177 cm sena nick'li hesabın bot olduğunu söylüyorlar (ki ben bilmem, öyle diyorlar yani). onu koklamak gibi mi mesela? *
devamını gör...

çocukluktan kalma yara izi

alnımda bir yarık izi var sadece. çok ufakken kafamı sehpaya çarpmışım, o kadar çok kan olmuş ki ortalık, annem çok telaşlanmış. neyse ki ciddi bir şey olmadı; ama alnımda uzun bir yarık izi kaldı işte.
devamını gör...

yazarların hayata karşı duruşları

şu #3680402 tanımımda ifade etmiştim. valla yerine göre kazık gibi dimdik dururum, sataşana "gel otur" dediğim türden bir kazık gibi duruş yani. buna gerek yoksa esnek bir duruşum vardır normalde.
devamını gör...

profil fotosu kapak rozet uyumu ve analizi

back to the future için #3050033 tanımını girmiş, back to the future part ii'nun ise yarım sene kadar önce başlığını açmıştım ve başlıktaki tek tanım benden geldi şimdilik. back to the future part iii'nin başlığı ise açılmadı bile henüz, ki 2.sinin başlığı bile çok geç açıldı bence. kimse açmazsa bir zaman 3. filmin başlığını da ben açacağım. yazarlardan film veya dizi senaryosu fikirleri başlığındaki şu [#3672072] tanımımdan da anlaşılabileceği gibi çok seviyorum bu seriyi. ilk iki film benim için çok özel olsa da üçlemenin son filmini de zamanla bayağı sevdim.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şu anda kapak fotosu olarak kullandığım görsele bayıldım ya [dan schoening imzalıymış] ve profil resmimle de uyumlu oldu, işte kol saati falan. öyle bir niyetle çekilmemiştim bu fotoyu ama şu anda bu profil fotosu ve kapak resmi kullanmamı istetecek kadar beğendim bu uyumu. rozetim de 6.500 karma puanı başlığında dediğim gibi sözlükteki en pahalı rozetlerden biriydi ve bu da gerçek görüntü değil de üzerinde oynanmış fotoların ss'lerinden oluştuğundan kapakla uyumlu oldu bence. sevdim bu kombinasyonu!

ayrıca: (bkz: back in time)

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

her insanın özünde kötü biri olması

valla kendi adıma...

genelde iyi bir insan olduğum söylenir. yani bununla övünmem de genelde öyle denir mevzubahis ben isem.

ben kendimi chaotic neutral olarak görüyorum. yani d&d alignment'larına göre "good" değil de "neutral" olarak görüyorum kendimi; ne iyi ne de kötü. ancak chaotic/kaotik de olduğum için iyilik de yapabilirim. kötülük de yapmışımdır arada sırada, geçmişte ama bir yaştan sonra o yönümü bir şekilde elimine ettim, en azından büyük oranda. daha eski d&d edisyonlarında "neutral (with good tendencies)" diye bir alignment vardı. yani iyiliğe meyilli nötr gibi çevrilebilir. öyleyim galiba esasında.

online personam olan count dahlvier ise neutral evil, yani bildiğin kötü. haha. bu biraz da eğlencesine ya. yani sanal kimlik olarak da kendim gibi olmayan bir karakterin kimliğini almak benim açımdan eğlenceli bir şey.

konu başlığına cevaben; insan da bir hayvan türü yani. nasıl psikopat köpekler de iyi huylu köpekler de varsa, insanlarda da vaziyet böyle bence.
devamını gör...

istanbul'da sokak köpeklerini beslemenin yasaklanması

#3802018; cordarone nick'li varlık, sokak köpekleriyle ilgili "can(!)" deyip durmuş. parantez içindeki ünlem tam tersinin kastedildiği veya "ben ne dedim öyle?!" manasına gelir. yani kendisi için sokak köpeklerinin bir canı yok demek ki.

geçenlerde açtığım salyangoz vs sümüklü böcek başlığındaki şu #3743113 tanımında da, "üstüne tuz dökülünce ikisi de erir." demişti. doğru da yani tüm hayvanların canı var, öyle çorbaya tuz katmıyorsun.

akılalmaz bir merhametsizlik hakikaten. bu konulara bilhassa girmiyordum da bazı zatların bu denli insanlıktan nasibini alamamış olması cidden inanılmaz.

konuya gene de girmiyorum. zaten kendime hayvansever bile demem. yani insanlarda olduğu gibi iyi huylu ve sevimli bulduğum hayvanları severim yalnızca. ancak... hiçbir can'ın bu şekilde katledilmesini de hoş karşılayamam.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim