dahlvier yazar profili

dahlvier kapak fotoğrafı
dahlvier profil fotoğrafı
rozet
dahlvier (editör)
karma: 100562 tanım: 12902 başlık: 2636 apolet: 11 takipçi: 137
Lich-Count Mage

son tanımları | başucu eserleri


1995 yılından akılda kalanlar

orta 3 ve lise 1'ime denk gelmesi. değişik bir seneydi benim açımdan. yani anadolu lisesi hazırlık, orta 1-2-3'te aynı sınıfta olduğumuz kişiler lise 1'de dağıtılmıştı. yani sınıflar karıştırılmıştı. bazı sınıf arkadaşlarımla yollarımız ayrıldı, kimi yeni arkadaşlarım da oldu doğal olarak. zaten bir sonraki sene bölüm seçmiştik. yani orada ayrılma doğaldı. ama lise 1, böyle atipik bir durum yaşadığımız tek seneydi. ekleme/düzeltme: pardon, yanlış hesaplamışım. orta 2 ve 3'üme denk geliyor. sözelci bile değil, dilciyim. matematiksel kusurlarımı mazur görünüz. haha. orta 3 işte liseden önceki son seneydi bizim zamanımızda. lise 1 ile birlikte dediğim gibi sınıf arkadaşlarım değişti, yani yarısından çoğu hatta galiba. kimisi fen liselerine, kimisi kolejlere gitti, orta 3 dahil aynı sınıfta olduğumuz kişilerin. sınıflar karma yapıldı ve yepyeni arkadaşlar da geldi. işte bundan önceki 4 senelik sürecin son senesiydi orta 3.

bir de benim futbolla ilk ciddi ilgilenmeye başladığım seneydi, 1995. graeme souness'lı galatasaray... 1980'lerden de futbolla alakalı şeyler hatırlasam da gazetelerin spor sayfalarını okuyacak kadar futbolla ciddi ilgilenmem 1995-1996 sezonunda başlamıştı. sonra da gs manyak süper bir döneme girdi zaten, ki milenyumun sonunda türk avrupa kupaları tarihinin en büyük başarılarını yaşamamızla duble (uefa kupası ve süper kupa) taçlanmıştı bu dönem.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çocukluk fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yazarlarının fotoğrafları

bugün eski fotolarımın bir kısmını buldum ve görmemiş gibi bir sürü başlığa fotolar yükledim. bu da şimdilik son olsun. haha. burası güllübahçe'deki dedemlerin evinin oradaki aziz nikolaos kilisesi. fotonun/pozun tam tarihi: 19 haziran 2000 (fotoğrafta tarih var). aynı günden/yerden "korkunçlu" pozlarımı bir başlıkta paylaşmıştım ama bunda daha "normal" bir poz vermişim. o yüzden buraya atayım. benim normal pozum da ne kadar normal, tartışılabilir tabii. alksjdlakjdlkaj.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ün tek görselle özeti

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük'ün belirli bir standardının olması

artık bu standart testis mi oldu ya arkadaşlar? diye sormak istediğim başlıktır. gece 12 bile olmadan uyuduğumdan kaçırdım herhalde o "testis" gündemini. yani ama bugün sözlüğe her baktığımda da bunu gördüm. testisi göremesem de konusu yetti. burası apış arası koktu tüm gün!!! *

peki, yeni standardımız testis mi? tartacak mıyız hangimiz daha t...klıyız diye testislerimizi?

yoksa teslis inancı mı? holy trinity!

veyahut tetris mi oynasak?

geyik bir tarafa online olan yazar sayımız da düşmüş. günlük online olan yazar sayımız 500'lerdeyken, 400'lere düşmüş ki 300'lere doğru da gidiyor gibi.

testis de ratingimizi yükseltmedi demek ki.

meme mi denesek.

bir şekilde sözlüğü yükselişe geçirmeliyiz yoldaşlar!!! *
devamını gör...

davutlar

1997'den beri hemen her yazımı geçirdiğim, bazı seneler 4 mevsim yaşadığım, birkaç senedir de kış haricindeki tüm zamanlarımı geçirdiğim, kuşadası'na bağlı sahil kasabasıdır..

ilk tanımımda da dediğim gibi, çok seviyorum burayı. ama eskiden daha güzeldi. benim odamın manzarası şuydu mesela. fotodaki de benim. zaten ev terlikleriyleyim ve bizim evden çekilmişti foto. sonra 2000'lerin başları gibi, yabancıların (yani çeşitli avrupalıların) kaldığı bir site yapıldı oraya. yani manzaramı bozdular... gerçi artık diğer tarafa bakan bir odada kalıyorum.

bu foto da 2002 yılından falandır herhalde. saçlarım epey uzamış ama henüz pek kilo almamışım. 2001-2002 falandır diye tahmin ediyorum bu yüzden.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

zaten artık buralarda birçok narenciye, şeftali bahçesi falan satıldı. hatta sanki yakında söke ve davutlar da birleşecek gibi görünüyor. ev yapılmadık alan kalmadı gibi bir şey buralarda ve işte söke'ye kadar her yere ev yapılacak diye öngörüyorum.

gene de kuşadası merkezden iyidir. orası minyatür bir metropol gibi oldu çünkü. burası her şeye rağmen yaz dışındaki mevsimlerde tenha sayılır.
devamını gör...

sözlük yazarlarının gençlik fotoğrafı

2000'lerin başları olması lazım.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sözlük yazarlarının en rezil fotoğrafları

19 haziran 2000 (fotoğrafta tarih var). yani üniversitedeki ilk senem bitmiş ve yaz tatilim başlamış. yer: memleketim güllübahçe, aziz nikolaos kilisesi. tıklayarak* bu çekildiğim yerin dıştan görünüşünü görebilirsiniz. osteofilak deniyor. gerçek insan kemikleri!

rezil fotoğraflarım arasında saymazdım normalde ama ilkinde düz haç sembolü yapmışım. ters haç olsaymış keşke ya. başka pozlarım da vardı aslında. kimisinde x yapıyordum kemiklerle. onları bulamadım şu anda.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çocukluk fotoğrafları

seneleeeerdir kayıp olan eski fotoğraflarımızın en azından bir kısmı evde bir yerlerden çıktı. 1 tane dışında çocukluk fotomu atamamıştım buraya, kayıp olduklarından. nihayet buldum ve 6 tane birden atayım dedim. *

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yakın gözlüğü

yakmayın bence. camları is olur. yani bir tek güneş tutulmasını optik bir gözlükle izleyecekseniz isli camlı gözlük işe yarar. ama bi seferlik bir şey için o kadar para verdiğiniz gözlüğü yakmayın bence.

(bkz: kötü esprilerde bugün)
devamını gör...

en son izlediğiniz film

(bkz: book of shadows: blair witch 2) - belki biri başlığını açar diye bakınız veriyorum ama ben açmayacağım sanırım.

2000'de gösterilen bu filmi 25 sene kadar sonra yeniden izledim. bizde 2001'de de gösterime girmiş olabilir bu arada ve dolayısıyla 24 sene sonra izliyor da olabilirim.

ankara - mithatpaşa caddesi'ndeki bir sinemada üniversite ve ev arkadaşlarımla izlemiştik. gerçi onlarla daha sonra ev arkadaşı olmuş da olabiliriz ama işte biriyle aynı bölüm [ingiliz dili ve edebiyatı] ve sınıftaydık, diğeri de bizimle aynı fakülte ve katta amerikan kültürü ve edebiyatı okuyordu.

neyse, filme geçelim. öncelikle the blair witch project filmi gösterime girdiğinde üniversiteye yeni başlamıştım ve bunu da sinemaya gelir gelmez izlemiş, hiç beğenmemiştim. found footage denen dandik akımı körüklemesi yüzünden kin bile güdüyorum bu filme açıkçası.

bu ikinci filmin fragmanı müthiş etkileyiciydi ve o iki arkadaşımla kesin gidelim dedik. yani hatunlar seksiydi falan işte... film de ilginç görünüyordu.

o sinemada kocaman bir dekorunu kurmuşlardi blair witch 2 filminin ve mesela böyle butonlar vardı, filmden görsellerin yanında. basınca ürpertici ses efektleriyle birlikte film karakterlerinin diyalogları falan çalıyordu. biz hatta bunu aşırı pahalı değilse film gösterimden kalktıktan sonra bize satsalar da eve dekor yapsak diye bile düşünmüştük ama sinemadaki görevliler satılık olmadığını söylediler. ühühühü.

işte demin, 24 sene sonra falan ikinci kez izledim filmi. sinemada bayağı eğlenerek izlemiştik. bu sefer o kadar etkileyici gelmedi bana. gene de ilk filmine tercih ederim elbette.

yani 6/10 veriyorum. bolca sürprizli bir yapım ve her ne kadar çok kaliteli olmasa da bir "film" en azından. found footage denen garabetlerden biri değil...
devamını gör...

normal sözlük ilkeleri

hanımcılık.
devamını gör...

türkiye'nin sakin bir ülke olamamasının nedenleri

sakin olamamamız.

yani soğukkanlı olamamamız.
devamını gör...

helal et

(bkz: hayalet sevgilim) (yani bu ekonomide et almak hayal diyor)
devamını gör...

kiloda artış fark edildiğinde yapılan ilk şey

kıtlık falan olursa bir süre göbeğimle idare ederim diye kendimi teselli etmek. *

şaka bir yana, yani 70'li kilolara inersem ideal olurum da 80'li kilolarda da çok kötü değilim. 88-90'a falan çıktığımda biraz az yemeye başlıyorum. ilk yaptığım şey bu. ama senelerdir 80'lerin üzerine çıkmadı kilom. şu anda da 83 kilo falanımdır tahminen. 1.80 üzeri boyda çok fazla durmuyor bende bu kilo. ama gönül isterdi ki sağlıklı bir zayıflıkta olayım. yani 70 kilo olmak isterdim. 75 de okey. ama artık rejim de yapmıyorum. yani bu kilolara inebilsem bile çok yavaş olur bu ve seneler sürer.
devamını gör...

beni muz gibi soyup tam şeftali gibi yemeni istiyorum

bunca yıllık manavım, böyle fantaazi görmedim. *
devamını gör...

rasyonalist

tdk: akılcı

akılcılık ve rasyonalizm başlıkları var sözlükte zaten ve ben burada felsefi bağlamlara girmeyeceğim.

rasyonel kelimesinden gelir. rasyonel sözcüğünün tdk'nin online sözlüğündeki anlamları ise: akla uygun, aklın kurallarına dayanan; ölçülü, ussal, hesaplı

burada "hesaplı" önemli bence. yani ratio/oran.

mesela dünyadaki iyilikleri de kötülükleri de görürsünüz. sadece kötü olayları görüp "dünya kötü bir yer" demezsiniz. güdümlü bir zihniniz olmaz, rasyonalist biriyseniz. bir tartarsınız, ölçersiniz, oranlarsınız. buna göre de bir çıkarımda bulunursunuz. veya hayata dair gizemler görürsünüz. veyahut işte sistemsel işleyişler ve örüntüler. akılcı bir insan "demek ki bir yaradan var" veya "demek ki the matrix filmindeki gibi bir sistem var, bir simülasyon içindeyiz" demez. yani bilim bunu net olarak söylemediği sürece... zira görür ki her şey de o kadar sistemli değildir. demek ki bir sonuca varmak çok akıllıca olmaz. başkaları gibi her şeyde bir mistik boyut görmek sağlıklı bir algının tezahürü değildir... tabii koyu bir ateist olup da mistik olan her şeyi reddetmek de bence bir rasyonalistin yapacağı bir şey değildir. reactionary atheism bana göre hiç de sağlıklı bir şey değildir. her ateist böyledir demiyorum -ki ben de bir apatetik ateistim- ama birçok ateist sırf "dinlerde/teolojide böyle deniyor" diye reaksiyonel bir reddetme moduna geçiyor. bana göre rasyonalist biri önce değerlendirir ve böyle şeylerde bazı doğruluk payları görebilir. veya görmeyebilir de. ancak öncelikle ön yargısız olarak bir değerlendirir. tabii bu çok geniş bir konu...

rasyonalist biri bana göre hakikaten bir kıyametin, hakiki bir distopyanın içine falan doğmadıysa veya gerçek manada ütopik bir dünyaya doğmadıysa pesimist veya optimist olmaz. realist olabilir. ama romantik de olabilir. bende bu ikisinden de var mesela.

ha, hakikaten bir maymunlar cehennemi (film) gibi bir gezegende tutsaksınızdır, bir insan olarak. o zaman optimist veya pesimist olabilirsiniz elbette. yani o korkunç esaretten kurtulabilme inancınız varsa optimist, yoksa pesimist olabilirsiniz.

ama şu yaşadığımız dünyanın bu denli "ekstrem" olduğunu düşünmüyorum. mesela şu anda ekonomimiz çok kötü, kabul. birçok insan karnını zor doyuruyor. kabul. ama... ekonomimiz bundan 10 kat iyiyken de birçok insan şikayet ediyordu. bunu bizzat deneyimledim, gözlemledim, biliyorum.

ben geçmişte çok "mantıkçı" biriydim. (bkz: mantıkçılık) - bunu, o başlıkta* da dediğim gibi felsefe ve mantık/matematik bağlamlarında kullanmıyorum. yani mantığı her zaman ön plana almak şeklindeydi. sonra akılcılık/rasyonellik ve mantıkçılık sentezinin daha sağlıklı olduğunda karar kıldım. mesela bir konuda en mantıklı kararı almaktansa, bu sefer de kalbimi/sezgilerimi dinleyeyim diyebiliyorum ve bu da duygusal olarak bana iyi gelebiliyor. burada akılcılık da devreye giriyor işte. ya da mesela yaptığım bir şeyin mantıksız olduğunu fark ediyorum. olsun ya, bunu yapmak hoşuma gidiyor deyip bunu yapmaya devam edebiliyorum ki bu da hayatıma renk katabiliyor. geçmişte işte mantık benim için şaşmaz bir öncelik taşıyordu. belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra akılcılık ile bunu dengeledim. zaten aklınız bazen de duygularını dinle der. yani akılcılık ille duygusuzluk demek değildir. sadece kontrol aklınızdadır ve duygusal kararlarınız size zarar vermeye başlarsa sizi o girdaptan çekip alabilecek şeydir. bir de her şeyde mantığı öne almak bana göre "akıllıca" bir tutum da değildir. ben bu konuda dersimi aldığımı düşünüyorum.

bu arada ingilizce rationalist kelimesine bakarsak, bunda ise mantığın vurgulandığını görürüz. yani mantıkçılık olarak da görebiliriz, ingilizce karşılıklarına göre. ama ben ayırdım zira türkçede rasyonalist, akıl/us ile tanımlanmıştır.
devamını gör...

en sevilmeyen kelimeler

(bkz: farkındalık)
devamını gör...

nike air force 1

az önce elime ulaşan spor ayakkabısı markası/modelidir. meşhur bir model sanırım.

anormal uygun fiyata aldım. sanki orijinal gibi de? şaşkın ve sevinçliyim. çok klas!

bundan bir önceki spor ayakkabım da nike markaydı ama bu modelinden ilk defa alıyorum. bu kadar uygun fiyatı olunca kesin bir falsosu, defosu falan vardır demiştim ama demin inceledim ve aşağıdaki fotosunu çektim. yani göremedim bir yamuğunu. bir de çorapla beyaz bağcıklar geldi ekstra olarak.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pesimist insanların egolarını beslemesi

insan acısını daha çok paylaşır derler ya. doğru. yani acısını, kötü deneyimlerini falan.

pesimist insanların, düşünce okyanuslarında boğulan insanların belirli tesellilerini ben gülünç buluyorum genelde. mesela kafaya bir şeyleri takarlar ve geceleri uyuyamazlar. sonra bir bakmışsın, "zeki insanların az uyuması" görseli paylaşırlar. duygusal olarak sorunludurlar. hemen bir "dünya, hassas kalpler için bir cehennemdir" alıntısını yapıştırırlar. sorsan hepsi müthiş "farkındalık sahibi"dir.

sadece bunlarla da sınırlı değil aslında. mesela "hayat kısa" derler. bana göre kısa değil?.. ama sizin pesimistliğinize ne kadar da uygun bir söz "hayat kısa". değil mi?..

ya da "koskoca galakside bir toz tanesi kadar bile değiliz" şeysi. eee? yani bunu biliyoruz zaten. sen demek ki geçmişte kendini çok kocaman görmüşsün. ben zaten her zaman evrende miniminicik bir yer kapladığımın idrakindeydim.

pozitif düşünce kelebeklerinden biri değilim. dünyayı bir cennet gibi de görmüyorum. optimist de pesimist de değilim. realist denebilir belki ama rasyonalist olduğum kesin. (bkz: mantıkçılık) yani dünya olduğu gibi. anneniz sizi eğlenceli bir partiye doğurmadı ve ebeniz sizi "dünya bir cennet" yazılı bir pankartla karşılamadı. yani belki siz başlarda dünyayla ilgili fazla beklentilere girdiniz ve hayal kırıklığınız sonucunda kırılgan ve pesimist oldunuz. ama bu sizin subjektif deneyimlerinizle şekillenmiş algınız. evrenselleştiremezsiniz...

bu arada korona dönemi ve sonrasında dünyadaki koşullar cidden çok kötüleşti. ama benim tespitlerim öncesini kapsıyor esas. yani bu tür bir algıyı ben 80'lerden beri görüyorum, ki öncesinde de vardır mutlaka da benim öncesine yaşım yetmez.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim