eskicamelsoft yazar profili

eskicamelsoft kapak fotoğrafı
eskicamelsoft profil fotoğrafı
rozet
karma: 1950 tanım: 165 başlık: 84 takipçi: 27
"küçük eyi bir hareket, böyük bir eyi niyetten eyidir."

son tanımları


recep yazıcıoğlu

cumhuriyetin yetiştirdiği en büyük adamlardan biridir. şöyle ki;


"maalesef türkiye'de bir yerlere gelmek için, siyaseten bazı angajmanların, bazı ilişkilerin içine girilmesi gerekiyor. bugün türkiye'deki bütün makamlar siyasi makam oldu. neredeyse odacılık bile siyasi makam haline gelecek. her yere siyaseten geliniyor. yani öyle uzmanlık, deneyim, birikim ve renkli kişilik açısından böyle bir arayış söz konusu değil. işte benim adamım, senin adamın. ne zamana kadar olacak bu?! liyakatı göz ardı eden, tecrübeyi göz ardı eden, beceriyi, verimi göz önüne almayan bir yaklaşımdan ürün çıkmaz, verim çıkmaz, randıman çıkmaz! altı ayda bir hükümetler değişiyor, altı ayda bir sil baştan kadrolar değişiyor. böyle bir şey olamaz efendim! bürokrasi, siyasi bir makam değil, teknik makamlardır bunlar. politikacı siyasi makamdır, bakan siyasi makamdır. ama bakıyorsunuz genel müdürü siyasi, müsteşarı siyasi, il müdürü siyasi... aman allah'ım yahu! gidip il başkanından mı tekmil alacak il müdürleri? zaten il müdürlerinin önerisiyle atanıyor vali önerisiyle atanacak adamlar! sabah erken kalkan.. -ben hep söylemişimdir bunu- müdür oluyor bu memlekette, ondan sonra allah kolaylık versin! bu sefer bütün olay siyasi ilişkilere gelip dayanıyor ve bundan da, dediğim gibi sağlıklı sonuçlar çıkmıyor."

devamını gör...

meyde bektaşi göründüm neyde oldum mevlevi

heccâv-ı azam neyzen tevfik'in, kendisini "beni dilediğiniz kadar meczup veya müfsid bilin. ben buyum, gayrısı değil" edasıyla tariflediği hoş bir dizesi.

"aksedince gönlüme şems-i hakîkat pertevi
meyde bektâşî göründüm neyde oldum mevlevî"


benzer bir içeriğe sahip başka bir şi'ri de şöyledir:

"felsefemde yok ötem ben çünki sırr-ı vâhidim
cem'-i kesrette yekûnen sıfr-ı mutlak olmuşum
yokluğumla âşikârım ehl-i beyt'e âidim
secdemin şeklindeki ism-i muhammed şâhidim"
devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

"batmak üzere geldim, imha edesin şu beni, kullanıp atasın
ırmaklar geçirmeyesin, sallardan itesin, tenha koyasın
senden gayrısına kaymasın gözlerimin ne akı ne karası diye"

ahmet murat, muhayyer münacat.
devamını gör...

geceye ülkenin durumunu anlatan bir yorum bırak

müge anlı'ya "ülkenin en güvenilir insanı" sıfatı veren bir milletin aklında, algısında, vicdanında veya vatan millet sevgisinde maraz vardır. hiç öyle "kusura bakmayın" ılıklığına filan sığınmayacağım, hakikat bu. hakikat acı filan da değildir ayrıca. baldan da tatlıdır amma hasta adama acı gelir. acı geliyorsa hastayız, anlatabiliyor muyum?
devamını gör...

özgürlük

kendini inkar etmemektir. hanya isem hanya'yım, konya isem konya. aksini iddia eden varsa şöyle buyursun. ikna edemesem bile bir zaman sonra kendiliğinden ikna olacaksın amma geç oldu diye şöyle içten bir âh edeceksin. geç olmadan türk ve müslüman olduğuna yeniden iman et. kirlenmişsen de çok şey etme. suyun da sabunun da gözyaşında gizli. seni yuyup akça pakça eder. suya ermeden dirilemezsin.

"derviş yûnus ider ahı
gözyaşı siler günahı"
devamını gör...

evliya çelebi

siyer-i nebi alimlerinden iktibasla hz. muhammed'in kırmızı gül, diğer peygamberlerin ayva, meleklerin elma, hz. ebubekir'in kavun, hz. ömer'in amber, hz. osman'ın menekşe, hz. ali'nin yasemin, hz. hasan'ın karanfil ve hz. hüseyin'in de beyaz gül koktuğunu söyleyen, türk ve dünya tarihinin en büyük seyyahı.


ulemâ-yı sîyer-i nebî kavilleri üzre hazret-i risâlet'den mâ‘adâ sâir enbiyâ aleyhimüsselâm ayva râyihası gibi kokarlarmış. ammâ bizzât hazret-i risâlet-penâh ke-râyihati'l-verdi'l-ahmer imiş derler. ve râyihati'l-melâ’ike aleyhimüsselâm ke-râyihati't-tüffâh demişler, bi-kavli ahâlî-i malatıyye... ve râyiha-i ebâbekri's-sıddîk radıyallahu anh ke-râyihati'l-bıttîh, bi-kavli ahâlî-i diyârbekir. ve râyiha-i ömerü'l-fârûk radıyallahu anh ke-râyihati'l-anber, bi-kavli ahâlî-i hind. ve râyiha-i osmân zi'n-nûreyn radıyallahu anh ke-râyihati'l-benefsec, bi-kavli ahâlî-i belh. ve râyiha-i alîyyü'l-murtezâ radıyallahu anh ke-râyihati'l yâsemen bi-kavli ahâlî-i ırâk-ı acem. ve râyiha-i imâm hasan radıyallahu anh ke-râyihati'l-karanfil, bi-kavli ahâlî-i şâm-ı cennet-meşâm. ve râyiha-i imâm hüseyin radıyallahu anh ke-râyihati'l-verdi'l ebyaz, bi-kavli ahâlî-i mısr-ı ümmü'd-dünyâ.
devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

"öteki odalarda
lambalar
yanıyor."

behçet necatigil
devamını gör...

zamanın en yavaş işlediği anlar

suç niteliği taşımasa bile öyle tahakküm edeceği kesin olarak bilinen herhangi bir olayın ayyuka çıkacağına kendi içinde kesin hüküm verdiğin an. bir an önce yüzleşip cezanı çekmek istersin ama o aradaki zaman dilimi bir türlü geçmek bilmez.
devamını gör...

atforvendetta

birkaç yalancı, medhûş, eyyamcı, desiseci, müfterî, ikiyüzlü, bühtancı, hileci, düzenbaz, entrikacı, kaypak, dalavereci ve dekçiye yedirmeyeceğimiz yazılım üstadı. nâm-ı diğer şöhret âfâk-ı cihân olan gomercan. birinci nesilden bu yana sözlük ve radyo için verdiği emeğe cümle alem şahittir. yedirmeyecü!
devamını gör...

edebiyatımızda isimler sözlüğü

behçet necatigil'in geniş bir yelpazede türk edebiyatına katkıda bulunmuş isimleri derleyip topladığı sözlük. ilk baskısı "360 türk edebiyatçısının hayatı ve eseri" alt başlığıyla 1960 yılında varlık yayınları tarafından yapılmıştır. necatigil, alanında büyük bir boşluğu doldurması sebebiyle her baskısında ilgiyle karşılanan çalışmayı son kez 1978 yılında genişletmiş, vefatı üzerine sözlüğün içeriği farklı isimler tarafından güncellenmiştir.
devamını gör...

elano blumer

1981 ıracemapolis doğumlu, bir dönem galatasaray forması da giymiş alman asıllı brezilyalı eski futbolcu.
devamını gör...

roka salatası

yağda, ocakta, fırında veya ızgarada pişirilmiş herhangi bir balığın yanına yakışan en güzel salatadır. ferahlık hissi vermesi ve balığın damaktaki tadını yoğunlaştırması sebebiyle oldukça iştah açıcıdır. küp şekerinden biraz irice doğranmış domatesleri, uyumlu olacak şekilde kestiğiniz roka yapraklarının üzerine dökün. biraz zeytinyağı ve nar ekşisi gezdirip limon ve tuzla son dokunuşu yapın. afiyet olsun.
devamını gör...

yunus emre

eskiden layıkıyla bilemeyeceğimizin farkında olarak boynumuzu bükerdik. şimdi herkes onu bildiğini ve anladığını düşünüyor ne garip. popüler kültürün yaldızlarla süslenmiş âyinesinde kendi varlığını ay ve güneşle müsavi görmek ayıp değildir ne olsa. her şeyden önce şairi şiiriyle tanımak gerekir. yunus emre'yi dilediğiniz kadar "hümanizma ruhu" sayıklamalarınıza alet edin. şiirlerini okumak gayretine düşmeyenlere gönlünü açmaz. mezhep ve meşrep üstü olduğu halde kendi safınızda görün dilediğiniz kadar. güneş ağdığında yıldızlar bile hükmünü yitirir. siz o yapmacık aynanın önünde yıldız tozu bile değilken kendinizi güneşle denk görmeye devam edin. türk ve muhammedî oluşunu inkar ettiğiniz sürece sofrasına oturmak nasip olmayacak.


aşk ile biliş cânlara ezel ebed olmayısar
gümrâh olup bu cihânda kimse bâkî kalmayısar

bir dona kan bulaşıcak yumayınca mismil olmaz
gönül pâsı yunmayınca namâz edâ olmayısar

gönül pâsın yudun ise kibr ü kîni kodun ise
ikrâr bütün olmayınca erden nazar olmayısar

bu murdârı devşirenler bu su ile yunur sanur
erden himmet olmayınca ömür geçer yunmayısar

yûnus imdi sen hakk'a er dün ü gün gönlün hakk'a ver
gönül gözü görmeyince bu baş gözü görmeyiser

devamını gör...

sabırla beklenen şeyler

cumhuriyeti reddeden bağnaz osmanlıcılarla türk'ün tarihini ve aydınlanışını yalnız cumhuriyetle başlatan ılık cumhuriyetçilerin sürdüreceği hiçbir davanın kalmadığı gün. yani osmanlı'nın son çeyreği ile cumhuriyetin ilk çeyreğinin üstündeki pusun bütünüyle dağıldığı gün. elbet bir gün güneş o aralığa da doğacak. düşünebiliyor musunuz öyle bir türkiye'yi? ne büyük saadet be!
devamını gör...

şarkı olmuş şiirler

ömrünü türk musikisine adamış büyük bestekâr bekir sıtkı sezgin'in saba makamındaki bestesiyle fuzuli'nin âşiyân-ı mürg-i dil zülf-i perişanındadır şiiri bunlardan biridir.

"aşiyân-i mürg-i dil zülf-i perişânındadır 
kande olsam ey perî gönlüm senin yanındadır

çekme dâmen nâz edip üftadelerden vehm kıl
göklere açılmasın eller ki damânındadır"


yasin oğuzhan uğur yorumuyla dinlemek için:

devamını gör...

sevilen şiirin en vurucu dizeleri

"gene kederle yüklü örümcekli duvarlar
her gün aynı ızdırap her gün aynı yaşantı
gene geceye gebe çabuk biten sabahlar
gene her şey kapkara, gene her şey kaskatı!"

ilhami çiçek
devamını gör...

bir ülkeyi daha yaşanılır kılan detaylar

sorumluluk bilinciyle o ülkedeki memurun, amirin veya işini layıkıyla yapmayan herhangi birinin hatasını yüzüne söylemek, gerektiğinde gerekli mercilere bildirmek. "ekmeğiyle oynarım" korkusuyla bir insan özelinde milyonlarca insanın hakkına giriyoruz bunu yapmayarak. çünkü o işi düzgün yapmayan kişi, uyarılmadığı sürece diğerinin işini de düzgün yapmayacak.
devamını gör...

geceye bir bilgi bırak

kur'an'da "elindekini diğeriyle paylaş" emri; namaz, zekat ve hacc emrinden daha çok zikredilir. otuz iki yerde namaz, otuz iki yerde zekat ve bir yerde hacc emri varken yetmiş iki yerde infak emri vardır.
devamını gör...

said nursi

her şeyden önce maskelerimizi sıyırıp şurada bir anlaşalım: said nursi, "bozguncu herifin teki! kürt milliyetçiliği için ermeni ve ruslar'la işbirliği yapmış." yaftalarına maruz bırakılacak birisi değildir. zira ittihat ve terakki'nin düşmanı olmadığını ayan beyan izah ederek gayretlerini takdir etmiş ve "ben tokadımı antranik ile beraber enver'e, venizelos ile beraber said halim'e vurmam. nazarımda vuran da sefildir!" demiştir. size bundan da çarpıcı bir örnek vereyim. enver paşa da onun gayretlerini takdir etmiş ve hatta işaratü'l-i'caz'ın basımına bizzat katkıda bulunmuştur. meseleleri iyi kavramak iktiza eder, efendiler. bir şeye düşman olmak, kin ve öfke beslemek ayrı, muhalif olmak ayrıdır. hemen öyle kestirip atmanın kimseye bir yararı olmaz. hangi hakkı kendinizde görüyorsunuz da ufacık bir kitabını dahi bitirmeden böyle kestirip atıyorsunuz, el-insaf... milletimizin en hakir alışkanlıklarından biri olan, birini layıkıyla tanımak gayretine bile düşmeden ahkam kesmekliği bir kenara bırakalım. avrupa'nın herhangi bir ülkesinde doğmuş ve büyümüş olsaydı o ülkenin her kentinde mutlaka heykeline rastlardınız said nursi'nin. o kadar mı? evet, o kadar. peki n'için? bu adamı bu kadar büyük yapan nedir? her şeyden önce dini kaidelerin muallak kısımlarına kandil tutmuş, kendine özgü şiirsel bir dille o zulmet içre görünen kısımları bilbedahe açıklamanın gayretine düşmüştür. ma'nânın maddeyle olan ilişkisine, âlem ve insan arasındaki ilişkiye ve sayıların kendi içindeki gizemlerine dair tespitleri yeter de artar. bu haliyle musevî veya isevî bir din adamı olmuş olsaydı düşünün ona verilen kıymet ne derece olurdu. buradan bakınca rahmetli oktay sinanoğlu'nun öfkesini öyle iyi anlıyorum ki. biz her değerimizi böyle böyle yitiriyoruz. toplanıp içimize dönelim. şucu bucu olmaklığı bir kenara iterek tarihin en eski efendisi olan milletimiz için toplanalım ve içimize dönelim. tarih bizden bir cevap bekliyor. "madde ve mana hep sende idi. demiri eriten, muhali mümkün yapan, insana ve bilgiye kıymet veren, mazlumu el üstünde tutan hep sendin. bunca zaman sustun, sıra yine sende!" diyecek çok kısa bir zaman sonra. toprağın altındaki bunca yiğidin, bunca şehidin ardından kalplerimizi birleştirip milletçe cevap veremezsek yazıklar olsun hepimize...


baharı icad etmeyen, bir elmayı icad edemez. zira o elma o tezgâhta dokunuyor. bir elmayı icad eden, bir baharı icad edebilir. bir elma; bir ağacın, belki bir bahçenin, belki bir kâinatın misal-i musağğarıdır. hem san'at itibariyle koca ağacın bütün tarih-i hayatını taşıyan elmanın çekirdeği itibariyle öyle bir hârika-i san'attır ki: onu öylece icad eden, hiçbir şeyden âciz kalmaz. öyle de; bugünü halkeden, kıyamet gününü halkedebilir ve baharı icad edecek, haşrin icadına muktedir bir zât olabilir. zaman-ı mazinin bütün âlemlerini zamanın şeridine kemal-i hikmet ve intizam ile takıp gösteren; elbette istikbal şeridine dahi başka kâinatı takıp gösterebilir ve gösterecektir. kaç sözlerde, bilhâssa yirmiikinci söz'de gayet kat'î isbat etmişiz ki: her şeyi yapamayan hiçbir şeyi yapamaz ve bir tek şeyi halkeden, her şeyi yapabilir. hem eşyanın icadı bir tek zâta verilse, bütün eşya bir tek şey gibi kolay olur ve suhulet peyda eder. eğer müteaddid esbaba verilse ve kesrete isnad edilse, bir tek şeyin icadı; bütün eşyanın icadı kadar müşkilâtlı olur ve imtina' derecesinde suubet peyda eder.
devamını gör...

küsuf

güneş tutulması anlamına gelen arapça sözcük. mecazi anlamda ise kişinin sıkıntılı anındaki üzgün görünümünü ifade eder.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim