urfalı kaygısızlar*... çocukluk kabusumdur aynı zamanda. dizideki kültigin abi karakterinden korkardım. hala korkarım. benim garip korkularım vardır. bu da onlardan biri...
diziyi hiçbir zaman anlamamıştım. o dönem portakalda vitamin, hatta mandalinada vitamin olmamdan kaynaklı olacak ki anlamamışımdır. yakın zamanda açıp izlediğimde, hatta incelediğimde, güya kaygısızlar'ın; 1. neden istanbul'a geldiği,
2. istanbul'da kimde kaldığı,
3. niçin kaygısız oldukları?.. gibi gibi sorunların hepsinin cevabını buldum.
bir kere çok çocuklu bir aile. onun öncesinde de çok çocuklu bir aile... yani aile, çok çocuklu olunca miras paylaşımında bölüşülen tarladan paya düşen, mevcut aileyi doyurmaya yetmiyor. burada memnun kaygısız'ın oğluna söylediği, "biz de zengindik ama tarlalar pay edilince bu kadara bölündü. şuralar, komple bizimdi ama artık herkes kendi payını aldı, onu ekecek. tabi ki yetmez, aç kalırız." ifadesi, durumu komple özetliyor.
urfalı ailelerin, niçin istanbul'a göç ettiğini, o dönemin şartları içerisinde müthiş ele almışlar dizide.
devlet ise şu anda, bu konu ile ilgili belli dönümün altındaki tarlaların bölünmemesi üzerine bir karar çıkarmış ve bunu da uyguluyor. yani tarlalar, tereke kabul edilecek ancak ortak mal kabul edilip bölünmeyecek. ya ortak ekilecek ya da icar vs. her ne ise; ortak değerlendirilecek... hepsi bu.
dizide müthiş bir sistem ve bölge özelinde eleştiri söz konusu ama bunu tatlı dille, güler yüzle yapmışlar. kimseyi kırmamışlar.
kısa kısa bölümlerden oluşan dizinin tamamını izleyemedim çünkü yoruyor. kultigin, aslında kültegin rolüne bile ulaşamadım henüz. çünkü daha ileriki bölümlerde idi. şoray uzun bu rolü oynamamış, adeta yaşamış. korkunç biri ya...
dizinin içerisi şampiyonlar ligi gibi. insan olun biraz, yukarıda bundan bahsettiği için yeniden dile getirmek anlamsız...
ancak
* türkiye cumhuriyeti,
* kadın hakları,
* tereke ve miras paylaşımı,
* urfa ve çevre yörelerde aile, halk ve sosyal politikalar;
* keza istanbul'un göç ve yerleşke sorunu,
* çalışma ve sosyal politikalar,
* işçi ve işçi hakları,
* çocuk işçi ve çocuk işçiler hususunda bilinç;
* özellikle sosyal ve kültürel bilinç hususlarında, son derece aydınlatıcı, rahatsız edici noktalara, durum komedisi eşliğinde değinilmiş bir dizi olması yönüyle önemli olduğunu belirtmeliyim.
izler misiniz, izlemeyi gerekli görür müsünüz? bilmem ama sosyolojik incelemeler açısından kült bir dizidir. bu yönüyle de ele alınmalı kanımca...*
ekleme: dm'den uyarı geldi: ailenin ordu'lu olduğu yönünde... dizide başlangıçta urfalı olarak gösterilen ailenin daha sonra karadenizli olarak ele alınması, urfalıların durumdan rahatsızlık duyması ve şikayet etmesi ile açıklanabilir sanırım.
yahu neresi ordulu şu adamın allah aşkına. şalvar, fötr şapka altına mendil. esmer ten... yaaa. zihnimin bana yaptığı yamuklar. ah ah. yoksa hiç mi urfalı demediler? vooov. düşünceler... düşünceler...
bıldırcın adlı kuşun, şeker gibi görünen yumurtasıdır. yumurta yemeyi sevmeyen çocuklarınız varsa değerlendirebilirsiniz. ben çocukluğumda tavuk yumurtası yemezdim ama bu bıldırcın yumurtalarını severdim. ailemin uyanıklığı, baska bir şey değil...
tavuk yumurtasından daha besleyici olduğu söyleniyor ancak o kadarını bilmiyorum. bildiğim şey, hoş görüntüsü ve lezzeti... onun dışında bu yumurtayı elde edebilmek için çiftliklerde ne gibi çalışmalar yapıldığı da bilgim dahilinde değil. yurtdışına ihraç ettiğimiz maddeler arasında ve sanırsam bir dönem dışarıdan da ithal ediyorduk bu yumurtaları.*
dave gahan'ın, şu konserde giydiği gömlek...
ona yetişemediysem o gömleğin aynısı...
benim birkaç zamandır gündem maddem bu. tabi ki daha önemli şeyler de var hayatımda ama onları yazmam. daha basit ve ulaşılabilir hedefler üzerinden gitmek bana çok çok daha güdülenilesi geliyor. hatta daha da zor şeyler için motivasyon kaynağı oluyor benim için.
neyse özetle; bu gömlekten istiyorum. hem de çok istiyorum. kumaşı, cebi, bolluğu bile aynı, apaynı olmalı.
hangi şehir olduğu da önemli... can sıkıcı şeylerin yaşanmasını istemeyiz. yoksa dolaşılır, gayet mutlu edici eylemdir. bazı şehirlerde; ne yapıyor bu salak, diye yaftalanabilirsiniz. çünkü bu ülkenin bazi şehirlerinde, dolaşmak kültürü yok. hakim değil. ya turist yerine koyup çarpmaya çalışırlar ya da avel avel suratınıza bakarlar. yahut ikisi de...
romantik olmayı bırakıp yabancı şehirde, uyanık olmak lazımdır bence.*
hayli romantik bir eylemdir. fakat ne yazık, dünyada romantizm iş görse idi, realizm çıkmazdı...
nefret ettiğim tek bir burç var.
kaçıp yakalandığım tek bir burc var.
allah'ın belasına uğramasını istediğim tek bir burç var, o da: oğlak burcu erkeği...
doğruya yakın bir iddia. bilimsel bir kanıt yok bildiğim kadarıyla... ancak doğruya yakin görünüyor. çünkü egzersiz; bedeni gençleştirdiği kadar, zihni de gençleştirici bir etki yapar. bireyin, uzun bir yaşam için fiziksel sağlığı kadar ruhsal sağlığının da yerinde olması gerekir. dolayısıyla doğru egzersiz, ömrü uzatıcı güçtedir diyebiliriz.
biyolojik saatinize göre olan saattir. yaşadığınız hayat tarzı, beslenme stiliniz, çalışma dönem ve şeklinize bağlı olarak değişen saattir. bireysel anlamda nasıl hissettiğiniz kadar, fizyolojik yapınızın da bunda etkileri söz konusudur.
inceleme videoları rekor kıran, birinciliği değil ikinciliği bilerek tercih ettiği, yabancı medya ve sosyal medyada konuşulan, olimpiyatlara damga vuran atışı ile gümüş madalya kazanan türk.
tetikçi olduğu, türklerin bilinçli sekilde dünyaya meydan okumak -özellikle 3. dünya savaşı arifesinde- için onu özellikle olimpiyatlara gönderdiği konuşuluyor.
ayrıca japonlar, türklerden daha cok benimsemiş durumda. ruslar daha fazla videosunu bekliyor. dünya kadınları bir günde adama aşık oldu resmen. bu arada gerçekten karizma. normal halinde de öyle adam, yürüyen karizma.
ütopya - thomas more, küçük ağa - tarık buğra, sivas kongresi - mahmut goloğlu
yeniden nutuk. bu kez ezberleyeceğim artık. motamot bir şey olduğunda, sorulduğunda buradan cevap.
ceylan ertem'in ayşegül aldinç'e eslik ettiği bir versiyonu da vardır.
sözleri;
bir tek gördüğüm çözülmez bir kördüğüm aramızda
yanlış yollara sürüldü kalpler
kaçıncı kor bu söndürdüğüm
sonların peşindeyiz
çare yok dönülmüyor
bir garip eşikteyiz
taş duvar aşılmıyor
aaaaaaaaaaaaahhhhhhh
ah sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsamda gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçti geçiyor deneriz gel vazgeç
sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsamda gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçiyor demimiz gel vazgeç
na na na naaaaa naa laaa laaaa
laa laa laa laa naa laaa
yakıldı yok yere kapımda küllerin
aklımdan bir haber yok
yenildi kaç kere yeminlerim sana
aslında hiç mecal yok
naa naa naaa naaa naaa
sen biliyorsun beni aşkım bitmez
kaybediyorsamda gönül dert etmez
sevme diyorsun beni öldür bari
geçti geçti geçiyor deneriz gel vazgeç
bir tek gördüğüm çözülmez bir kördüğüm aramızda
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.