son zamanlarda japon edebiyatından da kitaplar okumaya çalışıyorum. hep rus, fransız, ispanyol edebiyatı nereye kadar. kenzaburo oe 1994 yılında nobel edebiyatı ödülünü alan bir yazar. hakkında araştırma yaparken japonya'nın prestijli üniversitelerinden birinde fransız edebiyatı okuduğunu öğrendim. yazar pek iyi bir çocukluk geçirmemiş aslında. hem japonya savaşına hem de babasının ölümüne şahit olmuş. bu yıkım da yıllarca sürmüş zihninde ve eserlerine de yansımış.

sessiz çığlık kitabına gelecek olursak, yazarın dili çok güzel. olayları ağır ağır ama güzel bir dille işliyor. insanı bu ağırlık, dilinden ötürü yormuyor. habil ile kabili bilmeyenimiz yoktur. japon mitolojisinde bu olay yerini susanoo ile amaterasu'ya bırakır. bu kitapta da kardeş olgusu yer almaktadır. bireylerin hem dış dünyaları hem de iç dünyaları ustalıkla anlatılır. artık iki yetişkin olan iki kardeş, çocukluklarında yaşadıkları evi satmak amacıyla doğdukları yere dönerler. ancak bu dönüş, aralarındaki farkı çok net fark ettirecektir kendilerine. hem geçmişle yüzleşmek, hem bu farklılıkları fark etmek, hem kent-kırsal çatışması hem de iç sorgulamaları hiç kolay olmayacaktır.
devamını gör...

taht oyunları ve game of thrones'un sahibi george r.r. martin eseri desem de serinin tüm kitaplarını kendisi yazmamış. her bölümü oyun oynamak için toplaştığı başka bir arkadaşı yazmış ve ortaya enfes fakat az kişi tarafından bilinen bir kitap çıkmış. 1987 yılında yayınlandığı notunu düşüp kitap yorumuma geçeyim.

bugün serinin ilk kitabı vahşi kartlar yani wild cards'tan bahsedeceğim. 2. dünya savaşı zamanlarında, 1940 yılında bir bilim insanı tehdit olarak kullandığı ve insanların mutasyon geçirmesine neden olacak virüse sahip bombayı patlatıyor ve birçok kişi bu virüsten hayatını kaybederken bazı kişiler de mutasyon geçirip farklı kişiliklere bürünüyorlar: aslar, jokerler ve maça kızları.

asların özellikleri doğaüstü güçlere sahip olmaları. jokerler çirkin bir şekle bürünenleri. maça kızlarıysa bu ölen kişiler. ölen kişiler zaten kurtuluyor diyebiliriz fakat hayatta kalan aslar ve jokerlerin birbirleriyle olan mücadelelerini görüyoruz.

kişisel görüşlerime gelecek olursam ise kitapta çok fazla isim geçmesinin zihnimi biraz yorduğunu ve takibi zorlaştırdığını söyleyebilirim. onun dışında bu kitabın neden bilinmediğini veya bazıları tarafından beğenilmediğini anlamıyorum. akıp giden ve güzel konuya sahip kitap.
devamını gör...

beth coates ve elizabeth foley'in yazdığı bir kitap. ben helikopter yayınlarından zeynep avcı çevirisiyle okumuştum.
william shakespeare'in eserlerini okumasa dahi birçok kişi üstünkörü de olsa bilir. fakat eserlerini tam olarak bilen veya sonelerinde geçen kişilerin aslında kim olduğunu ya da oyunlarının kendi zamanında nasıl oynandığı pek bilen yoktur. bunları öğrenmek açısından değerli bir kitap.
william shakespeare'in yazarlığını, diğer yazarlarla etkileşimini, üslubunu ve o ünlü eserlerindeki ünlü alıntıları rahatlıkla bulabilirsiniz bu kitapta ve eğer anne babaysanız çocuklarınıza da ya da bir yetişkin olarak yaşıtlarınıza ve sizden küçüklere ayrıntılı bir şekilde anlatma kabiliyetine erişebilirsiniz. rehber bir kitap anlayacağınız. tarihi çerçeveden inceleme imkanı vermesi en sevdiğim yönü olmuştu. sonuçta yazarın zihniyetini dönemin zihniyeti ile bağdaştırma imkanı buluyoruz. hala da ara ara açar aldığım notlara, altını çizdiğim cümlelere bakarım.

kitap shakespeare'in eserlerini tek tek ele alıyor. kitap bitmeye yakın içerisinde de bir test bulunuyor, neler öğrendiğinizi bu testi çözerek anlayabilirsiniz. işte ne yaparsın hayat, hep sınav hep sınav.
devamını gör...

zamanında ute kabilesinin yaşadığı skinwalker toprakları kızıldereli kabileler için bile girilmemesi gereken topraklardan biriydi. bölgeden sürüldükten sonra utelerin bu toprakları lanetlediğine inanıldı ki bu inanç için gerekli sebepler de yok değildi. çiftliğin başına tahmin edileceği gibi gelmeyen kalmamıştı.

öyle ki skinwalker çiftliği kurulurken birçok paranormal olayla karşılaşılmıştı ve çiftlik tamamlandıktan sonra oraya yerleşen aile bir süre sonra kendilerini asmıştı. daha sonrasında çiftlik, ailenin yabancı ülkeden dönen yetişkin evlatları tarafından el değiştirdi ve bu sefer de sebebi bilinmeyen yangınlar çıkmaya başladı. yangınlar eve zarar vermiyordu sadece yanık izleri bırakıyordu ki bu da oldukça ilginçti. ve ne yazık ki aynı kaderi daha sonrasında ailenin diğer bireyleri de yaşadı.

çiftlik daha sonrasında sessiz bir çift tarafından satın alındı. kendileri ihbarda bulunmasa da çevrede bulunan kişiler ufo gördüklerine dair ihbarda bulundular. olaylar olaylar anlayacağınız. 1900'lü yılların başında yaşandığının da altını çizeyim. daha sonrasında çok değişik (kırmızı gözlü, vurulsalar da vücutlarından kan akmayan) hayvanları gördüklerini söyleyen birçok kişi çıktı. en sonunda bölgede araştırmalar yapılıp belgesel çekildi.
buradan link.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim