diyeceksin ki “her şerde bir hayır vardır” aynı şey değil mi?
yabancı dil olunca daha havalı olm, türkçe isimleri bile yabancı dilde yazan milletiz sonuçta (bkz: shenguel), hatta tabelaların durumu da malum (look at the tabela).
çocukluğumda otobüslerde sigara içildiği için bana mide bulantısı ve baş ağrısı çağrıştıran seyahat türü.
otobüsün içine sinen koku bir yana, cam kenarında otururken arkadaki yolcunun üflediği duman camdan sekip sıcak sıcak yüzüne vururdu yazın yakıcı güneş ışığıyla birlikte…
sonu genellikle kafe açalım ya da deniz kenarına taşınalım gibi vizyonsuz cümlelerle biten sohbet konusudur. her kim ki çalışma yerine ortaya güzel bir alternatif koyar, işte o kişi hayatın anlamını bulmuştur.
hala oynanıyor mu bilmiyorum ama şu an 45 ve üzeri yaş grubundaki erkeklerde görülen bel fıtığı vakalarının muhtemelen yarısının müsebbibi oyundur. ayrıca kilolu çocukların kendilerini en güçlü hissettiği kısmen sportif faaliyettir.
90’ların başında dar kesim jean pantolon modası vardı. mağazaya gider, pantolonun içine sığmak için göbeği çeker, bir şekilde düğmesini ilikleyebilirsek pantolonu satın alırdık. rahat oturup kalkmaktan geçtim, pantolonun darlığı ergenliğin getirdiği hareketlenmeye doğal fren etkisi yapardı. yine de “moda” diye o kalıbın dışına çıkmaya cesaret edemezdik.
türk erkeğinin özetine gelirsek, yukarıdakidir kısaca. toplum tarafından kendine tanımlanan kalıbın dışına çıkmaya cesaret edemeyen, kalıba sığmak için içine çektiği göbeğinin dışarı taşan kısmı anneleri tarafından üzerindeki tişört çekiştirilerek kapatılan ana kuzularıdır.
maalesef şöyle bir gerçek var: yerinde ve kıvamında trip ilişkiyi canlı tutar. fazla huzur sıkıcı gelir, o düzenden, hayattan kaçış arar karşı taraf. bkz: kuzey ülkelerindeki intihar oranlarının fazlalığı. diyeceksiniz ki o yalnızlıktan, elbette o da bir faktör ama adamlar sıkılıyor hayattan, sıkılıyor.
o kadar zavallı, özgüveni olmayan, şekilci bir toplum yetiştirdi ki bu kültür; bireyler "olmayan müzik zevkini arabesk müzik eleştirerek, olmayan parasını borç harç iphone alarak, olmayan ingilizcesini cümle içine olduk olmadık yerde ingilizce kelime serpiştirerek, olmayan modernliğini içki içerek" var göstermeye çalıştı.
oysa bu toplumun müziğinde dram ve hüzün hep vardı. türk sanat müziği, türk pop müziği hep kavuşulamayan aşklar, ölümüne karşılıksız sevda, giden sevgilinin ardından ağıt üzerine kurulu değil mi? hele sezen aksu şarkılarını düşünün, birkaçı hariç tamamen bunalıma iten eserler değil mi?
o yüzden samimi olup ferdi gibi, müslüm gibi isimleri günah keçisi yapmaya çalışmayalım ve "bu toplum neden mutsuz?" ya da "aşkı neden beceremiyoruz?" başlıklarına kafa yoralım.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.