gün içerisinde sayısız şarkı dinlememize rağmen, bir kaç tane hiç vazgeçemediğimiz, hep sevdiğimiz, hep en çok sevdiğimiz şarkılardan biri..
ve benim anlayamadığım engel yok aslında aramızda, senden başka! deme çığlığıydı...
önce ellerimi aradım
bilen bilir
bir şeyler söylerdim, ama ellerimle
ve yalnız gözlerimle görürdüm
yetmeyen bir şey sezerdim
dirilir-dirilir ölürdüm
şimdi –
ne sordularsa söyledim
ellerim değdi dedim
gözlerim değdi dedim
ne sordularsa söyledim
+ dün gece sen bana seslendin mi?
- bir kaç kez sanırım
+ ne dediğini anlayamadım
- uyumadan önce bir şeyler mırıldanmıştım kısık sesle.. malum olmuştur
+ yine de bana seslendin ya, o yeter bana :)
"canım, hiçbir yere kaybolma"
en çok da insanın omuzlarına mı iniyordu bu hüznün ağırlığı?
ve olası tüm kronolojik olaylar dizisini tersten yaşayan bir aşktı bu. dikiş tutmaz, yamalı, bir o kadar da ışıl ışıl parlayan bir kaftan gibi.. kafada bir sürü soruyla anlamsızca birbirimize bakıyor ne olacak şimdi der gibi çıkacak bir yol bulmaya çalıştık...
arada evin odalarında birbirimizden kaçıp arada görme mesafesinden bir adım öteye gidemiyorduk.. kaldık böyle.. cam bir fanusun içindeyiz ışık vurdukça, renklerine göre şekil alıyor yaşadıklarımız sanki.. denenmesi mümkün tüm yollar denenmiş ve artık teslim olmuştuk.. kabul dedik.. hem çok zor bir o kadar da güzeldi.. bilemediğimiz ise ışığın hangi tonu vurduğunda gülüp eğlendiğimiz zamanların olduğuydu..
şimdi yine o renge denk gelene kadar kaçak savaşmaya devam edecektik..
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.