lisyantus yazar profili

parçalandım bana böyle bir şeyden oldu.

bomboş bir gün daha. her yeni gün daha sıkıcı. işe git eve dön. dün bir eski tanıdığımı gördüm. evli çocuklu mutlu vs. bana öyle bir baktı ki. ömrümü boşa harcadığımı hissettim. üstümde iş kıyafetleri, saçlarımı kestirmişim de kestirmişim. ömrüm acıtarak acıyarak geçmiş. mutlu olabileceğime karşı inancımın azaldığı günlerdeyiz.

bazen hayatım boyunca her seçimi en iyisi bu diyerek yaptığımı ama hiçbir zaman da en iyisini ve en doğrusunu yapmadığımı düşünüyorum. kendimi yoran üzen sıkan benim tercihlerim. hiç doğru bir yoldan gitmedim her yaptığım yanlış gibi hissediyorum.

biri malınıza zarar verse bunu tespit edebilirsiniz. ancak size psikolojik şiddet uygulayan; dış görünüşünüz veya fikirleriniz sebebiyle uğradığınız baskı ve dışlanmayı ispat edemezsiniz. sinsiler de oraya oynarlar. bu sebeple mülkünüzden daha çok özdeğerinizi koruyacaksınız.

borç isteyen insan genel olarak itici geliyor. ben çok zor durumlarda da kalıyorum ama hiç borç almak gibi normal bir durumu yaşamadığım için benden istenmesi de hoşuma gitmiyor. bazı insanların sürekli borç alma ay sonunu öyle çıkarma alışkanlığı var. bana gelsin desin ki paraya ihtiyacım var veririm. ama şöyle. o para geri gelmeyecek simge, senin için önemsizse o miktar veya o kişi senin için değerliyse ver derim kendime. borç geri gelirse şaşırtıyor. ya da zamanında ödenmiyor pek. ben kendim isteyemiyorken bunu gurur haline çevirmişken üstümde yok sen ver sonra öderim tavrı hoşuma gitmiyor sonra da ödenmiyor. erkek ya da kadın fark etmez borc istemesin. zaten çok yakınlarıyla borç olmaz onun adı. aldı verdi gibi bir şey olur. onlarla hesabım da birdir naktim de sonsuza kadar açıktır. diğer türlüsü çıkar ilişkisi.

yüksek sesten çok kolay irkiliyorum ve çok korkuyorum. garson bıçağı çatalı cam masaya düşürse sıçrarım. biri bana sesini yükseltse çok rahatsız olurum. yüksek desibel insanlara tahammül edemiyorum. bana haber vermeden çamaşır ya da bulasik makinası çalıştırılsa irkiliyorum. evde televizyon bile açmadan oturan bir tipim. sesi sevmiyorum. en en en ürkütücü ses boks makinasi. yani yanından geçerken vurma. sıçrıyorum havaya. gök gürültüsü sesi de ürkütür hep. telefonu da hep titreşimde ya da sessizde kullanıyorum. bir kere gece kulübüne girdim. yüksek ses çok kötü hissettirdi. mide bulantısı kalp çarpıntısı. heavy metali de belki de bu yüzden sevip dinleyemiyorum. sinemadaki yüksek sesli reklamlar da çok rahatsız edici. kulağımın bir huzur eşiği var.

aramız serin..
kaçmak - sokrat st

yenen her kazıkta "o öyle biri değil" diyemem hiç sana ederi kadarım adamım.
dünün hataları

otobüs yolculuklarını sevmem. ben bu araca binince ya büyük bir mutsuzluk yaşayacağım tarihe rast geliyor ya da bir şeyler bitiyor. bir yolculuğun bağladığı bir insan sen bir yolculuktayken başka bir yolculuğa başlamış olabiliyor. her şey çok can sıkıcı.