bugüne kadar kendimi anlatma fırsatı pek bulamadım. her hikayede olduğu gibi ailede başladı bu durum. sonra beni dinlemek iştemeyen "kısa kesip sadede gelir misin artık?" diyen insanları sevdim. sustum. kendimden bahsederken hep "acaba karşımdaki kişiyi sıkıyor muyum?" düşüncesiyle boguşmaktan anlatamadım ne derdimi ne kendimi. zamanla her şeyi çok fazla düşünen, ne olursa olsun bütün sorunlarını tek başına çözen ve kimseden yardım alamayan birine dönüştüm. sanırım artık bu durumdan sıkıldım, belki de yoruldum bilmiyorum. hala kendimle ilgili bir şeyi anlatırken ya da aklimı kurcalayan, merak ettiğim bir şeyi sorarken kendimi rahatsız hissediyorum. kafamdaki ses susmuyor. ama o sesi susturmanın yolunu bir şekilde bulacağım. sonuç olarak ne demiş
küçük iskender? "bir insan bir insanı sıkamaz. bir insan canı isterse sıkılır"
devamını gör...