1.
(çaylak)
madame seraphina
(çaylak)
son tanımları
2.
(çaylak)
taschen
beyaz eldivenle bile dokunmaya kıyamayacağım muazzam kaliteli kitaplarının hastasıyım. tam coffee table’da sergilemelik kitaplar.
devamını gör...
3.
(çaylak)
yann tiersen
geçtiğimiz ay konserine gitme şansım oldu. konser boyunca inanılmaz enerjik ve tipik fransızların aksine son derece sıcakkanlıydı. konserinde piyano çalmakla dj’lik arasında geçiş yapması etkileyici olsa da konser ortasında salondan çıkanlar oldu. şaşırdım açıkçası, beklemiyordum böyle şeyler
devamını gör...
4.
(çaylak)
david hockney
“ıf you are not playful, you aren’t alive” sözüyle -kendisinin buna ihtiyacı yok ama- benim de onayımı almıştır. hayatı oyunla ve tutkuyla yaşamanın, beni gerçekten hayatta tutan şey olduğunu düşünüyorum, zira. rutin bakış, rutin kavrayışlar.. ı’ıh nope. bana göre değil.
devamını gör...
5.
(çaylak)
geceye fransızca bir cümle bırak
“je t’aime… moi non plus” … yatak odası sesiyle ve elbette jane birkin gibi gözlerini kapayarak. aşkla ve tutkuyla.
devamını gör...
6.
(çaylak)
fransızların ingilizce konuşmama takıntısı
konuşmasınlar da zaten. fransız arkadaşlarımdan biri ingilizce konuşurken öyle bir gırtlaktan konuşuyor ki asla dinlemeye tahammül edemiyorum. öyle ki ingilizce mi konuşuyor, fransızca mı belli değil. sophie seni seviyorum ama ingilizce konuşurken değil. kulaklarıma dondurulmuş brokoli, please. thanks
ms.
ms.
devamını gör...