thomas more ütopyasında tanrının istediği bozulmamış doğayı elde etmek esas meseledir. more eserinde doğanın insanların günahları ve tutkuları tarafından bozulduğunu savunur. ütopya siyaseti, kusur ve yanılgı bataklığına saplanmış günahkar insanoğluna bir başkaldırı modelidir. amaç; insana gerçek doğasını kazandırmak ve dünyaya yaratıcının verdiği gerçekliği aşılamaktır.
more'un ütopyasındaki aristokrat sınıf; soylular aristokrasisi ya da zenginliğe dayalı bir aristokrasi değildir. temel olarak liyakate, değere, erdeme ve özveriye dayanan bir aristokrasidir. beş yüz kişiden oluşur; günün 6 saati çalışmaya ayrılmıştır. sekiz saat uykuya ayrılmıştır. geri kalan zaman da kültürel etkinliklere. ütopyada kimse hayatından sıkılmaz ve ne yapacağını bilemeyen bir insan yoktur. düşselliğin bollaştırıcı ve çoğaltıcı erdemi yoktur. birbirlerini tamamlayan ayrıntılar içinde anlatılan bir masal değildir. mitik bir cumhuriyet silueti değildir. mutlu bir toplumun taleplerini gerçek siyasal şart içinde aktarır. bu toplum rastlantılara ve hayallere, düşlere bırakılamaz. yasalara, kurallara ve kodlara ihtiyacı vardır. bir yasa kesin e belirgindir ya da yasa değildir; bir hukuk kuralı kesin ve somut uygulamaları gerekli kılar; aksi takdirde, hukukun etkili olmadığı durumlarda hukuksuzluk kaosu doğar. öngörülen yapıların ve mekanizmaların, araçların, kendi deneyimlerinden gelen gerçek yaşamın bütün boyutlarına denk düşmesi gerekir. bir deyişle "evinden dışarı çıkmayan bir kanun koyucu değildir." ütopya komünotesinin örgütlenmesi ve yaşamı; sağlıklı bir gerçekçilik simgesi altındadır.
devamını gör...