metrobuste oturan adam yazar profili

ahtapotun anneliği hiçbir canlının anneliğine benzemez.
dişi ahtapot çiftleşmeden sonra bir oyuk bularak oraya yerleşir.
yumurtlamaya başlar ve yumurtlama işlemi bittikten sonra kuluçkaya yatar.
yumurtalarını yuvanın tavanına çengelle asar gibi dizer.
yumurtalara devamlı su pompalayarak onların temiz kalmalarını sağlar.
her ne pahasına olursa olsun yuvasını terk etmez.
yavrular yumurtadan çıkmadan açlığa dayanamazsa birkaç kolunu yer ve bu şekilde tüm yavrular yumurtadan çıkıncaya kadar hayatta kalır ve yumurtaları korur...

ancak uzun süren kuluçka dönemi onu aç ve bitkin bırakır,
tüm yavrular yumurtadan çıkınca o da yuvasında can verir.
hayata yeni başlayan yavrular için anne ahtapotun cansız vücudu yaşama tutunmaları için iyi bir besin kaynağı olur.
bu yüzdendir ki hiçbir dişi ahtapot yavrularının büyüdüğünü göremez.

dilan polat'ın kocası hapisten çıkarıldığı gün çevremdekilere "göreceksiniz, haftasonu gündemi değiştirmek için, toplum psikolojisini bütünüyle etkileyen bir duruma, bir vakaya insanları yönlendirecekler" demiştim.

evet bunu dedim lakin narin bebek hiç aklıma gelmemişti. o kadar da yapmazlar diyordum. meğer stepnede tutuyorlarmış. her şey bir plan eşliğinde raks ediyormuş. bütün medya şu an narin yavrumuza yönlendi. dilan polat, eşi ve bu gibiler ise unutuldu.

alcatraz kuşçusu filminde müdürün müebbetlik stuart'a bir lafı vardı "kamuoyu çok çabuk unutur stuart."

eylüldü.
dalından kopan yaprakların
sararan yanlarına yazdım adını
sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.

eylüldü.
di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
adımlarımızın kısalığı bundandı
bundandı gözlerimin durgunluğu.
sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
ellerin kadar ıssız,
sen kadar zamansız molalar veriyordum
ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.

eylüldü.
izlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
en çok sesini aradım.
gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
gözlerini sildi zaman..

dedim ya… eylüldü.
savruluşu bundandı kimsesizliğimizin

cemal süreya

moderasyonun vurdumduymaz oluşundan dolayı uzun süredir entry yazmadığım sözlüğe, tekrar entry girmemi sağlayan başlık.(haremini arttırmak için sözlükte moderatörlük yapan er kişisi ya da hatun kişisi bak bu bir tanımdır.)

içmede, sıçmada, vurmada, vurdurmada foto çekilip atmadığım ve vajinam olmadığı için de fazla favori almayacağını biliyorum. olsun ben "tesadüf" sonucu oluştuğu düşünülen bu muhteşem canlının özelliklerini sayayım, sonra kararı siz ılık kıçlı cihangir solcuları olarak oturduğunuz kafede baygın baygın konuşurken verebilirsiniz.

o ufacık kafasında tam 100 adet göz var.
mikroskopla bile zor görülebilen ağzında 48 adet diş bulunuyor.
göğsünde biri merkezi, ikisi de kanatlar için olmak üzere 3 adet kalp mevcut ve her bir kalpte 2 adet kulakçık, 2 adet de karıncık yer alıyor.
bu ufacık sivrisinek, son teknoloji uçaklar olmak üzere en gelişmiş cihazlarda bile bulunmayan bir termal alıcıya sahip.
canlıları ısı ile buluyor. bu cihazın ısı hassasiyeti santigrat derecenin binde biri.
son derece gelişmiş bir kan tahlil cihazı, bir anestezi cihazı ve kanı kolayca emebilmek için bir kan sulandırıcı cihaza sahip.
hortumunda altı adet bıçak bulunuyor.
bunlardan dört tanesi ile kare biçimli bir kesi meydana getiriyor, diğer ikisiyle de kanı emmek için bir tüp şeklini oluşturuyor.
ayaklarında da pençeler ve kancalar mevcut.

bu da sözlüğe girdiğim son entry.
pardon, adında sözlük ibaresi olup da tanımsız entry'lerin kol gezdiği, de ve da'yı ayırmayı bilmeyenlerin harem peşinde koştuğu, minnak tinderciğe girdiğim son entry. şimdi artık banned mı atıyorsunuz, yasaklıyor musunuz ne yaparsanız yapın. çok daha iyi anlıyorum; 2-3 senedir entry girmeyen, çok iyi yazarların neden yazmadığını...

sağlıcakla kal a-normal "sözlük".

(bkz: ayrton senna)

bu arada ölmeden senna belgeselini izleyin derim. sanki o bologna'da son kez start alırken öyle bir bakışları var ki, gerek gökyüzüne gerek çevreye birkaç dakika sonra öleceğini anlamış gibi bakışlardı.

muazzam bir belgeseldir. belki de çekilen en iyi belgeseldir. puanı da sanırım 9 civarı.

cennette sıkılacağını sananlar, orada bakkal, turkcell bayii, iddia bayii falan da var sananlar işte.

yahu insani şeyler olmayacak. uyuma, acıkma, doyma, üşüme, terleme, yorulma, sıkılma gibi şeyler yok başka bir boyuta geçiyorsun ama tam olarak nedir ne değildir bilinmez.

kılavuzu kanzuk olanın burnu lağımdan çıkmaz lafını bana anımsatan başlık.

bülbül ile gülün aşkıdır. tasavvuftaki bülbül kasidesi buradan gelir.
bir de kardelen çiçeğinin göğe aşkı vardır. kar çiçeğidir kardelen, karların altındadır. güneş çıkar, karlar erir, göğü görür ve ölür kardelen.
zemheri aşk da buna denir.

semavi kitaplara göre iki çeşittir. insanlığın yaptığı ve yapmadıkları şeylere bağlı olarak kendi iradesinde olanlara küçük alametler, ikincisi de insanlığın küçük alametleri gerçekleştirmesinden sonra artık işin raydan çıkması neticesinde ilahi güç tarafından yavaş yavaş insana musallat olacak büyük alametlerdir.

tane tane yazayım, istersen krem peynire tap beni ilgilendirmez lakin şu küçük alametlerin olmayan hangisi var bir düşün...

küçük alametler
• kur'an'ın öneminin insanlar tarafından önemsenmeyecek olması.
• namaz kılınmayacak.
• camiler süslenecek ama ibadete önem berilmeyecek.
• emanete kıymet verilmeyecek.
• ticarette dürüstlük olmayacak.
• faiz yayılacak.
• fitne dedikodu ve yalancılık artacak.
• zina ve içki artacak.
• çeşitli isimlerde şaraplar çıkacak, bir kısmı helal sayılacak.
• açık saçıklık ve müstehcenlik yayılacak, hayasızlık artacak.
• erkek erkekle, kadın kadınla olacak.
• cimrilik ve hırs artacak.
• akrabalık bağları kopma noktasına gelecek.
• büyükler küçüklere merhamet etmezken, küçükler de büyüklere saygı göstermeyecek.
• boşanmalar ve gayri meşru çocuklar artacak.
• tabiatın dengesi bozulacak. seller, yangınlar artacak madenler yok olacak.
• cinayetler artacak.
• yüksek binalar inşa edilecek.
• kader ve ahiret günü inkar edilecek.
• yaratılan varlıklar insan tarafından yok edilip, toplu kıyımlar başlayacak.

büyük alametler

• dabbetül arz yerden çıkıp kafirlerle müminleri ayıracak.
• yecüc ve mecüc topluluklarının yeryüzüne geleceği. insanoğlu arasında bozgunculuk yapacaklardır.(ışid ve benzeri şeyşer böyledir işte)
• deccal'in çıkışı. 30 olarak sayıları hadiste belirlenmiş. genelde ülke yçnetenlerdir bu deccal'ler. süfyan ve deccal olarak ikiye ayrılırlar. süfyan islam deccalidir ve islam ülkelerinde çıkacaktır. dinsizliği ve haramı yayacaktır süfyan.(beştepeye doğru bakmanız yeter)
• deccalden insanlığı kurtatmak için mehdinin inmesi. islam dinini büyün dünyaya yayıp kötülükleri ortadan kaldıracak.
• hazreti isa'nın gökten indirilmesi.
• duha (kıyametin son alametlerindendir. dumandır anlamı. kıyametr 40 gün kala bütün dünyayı kaplayacak bir dumandır bu. müminler bu dumandan hafif nezleyle kurtılacakken kafir ve münafıklar adeta yumruk yemiş boksör gibi olacak, sarhoş gibi gezecek, nefes dahi alamayacaklardır)
• güneşin batıdan doğması. (son alamet)

güneş batıdan doğunca herkes imana gelmek isteyecek ama tövbe kapısı kapandığı için artık iş işten geçmiş olacak.

şunu düşünebiliriz madem bütün küçük alametler oldu neden büyük alametler gerçekleşmiyor?
bilemiyoruz belki de gerçekleşiyor ve allah'ın biz insanlar gibi bir zaman kavramı yoktur. yani bu 6 bin sene sonra da olabilir 6 gün sonra da. onu levh-i mahfuz'da sadece göklerin ve yerin tek sahibi biliyor.

inanmayan arkadaşlardan da ricam; dinci ve dindar aynı şey değildir bunu sakın unutmayın.

facebook'taki dayıların ve teyzelerin çiçekli böcekli görsellere eklediği "hayırlı cumalar" paylaşımlarının sözlükteki, pardon tanımsız entry yazılan ve sadece adı sözlük olan sözlükteki, muadili olan başlık.

neyse madem geldik bu başlığa, gününüzün güzel haberlerle geçmesi temennisiyle.

öncelikle tanımımızı yapalım. ben biraz fazla vereceğim. daha doğrusu birden fazla vereceğim dedirten başlık.



not : inanmıyorsan aha dayıya sor.

çiçeklerin çöplerden güzel olduğunu sineklere ispatlayamazsın.

arkadaş 170 yıldır şu adamı bize ponçik gösterdiler ya daha da bir şey demiyorum.
yahu alyona ivanova'yı vahşice öldürdün; peki o masum lizaveta'dan ne istedin be adam.
bir de balta ile öldürmeler falan filan hırsızlık için girdin hiç kıvırma şimdi. gözü dönmüş bir canisin sen.
fyodor mezarında ters dön sen de.

ek : zaharoviç marmeladov adamdır onu da belirteyim.

en romantik ada heybeli ada, en efsunlu ve paranormal ada burgaz ada, en kendi halinde az turist çeken genelde yerlisinin olduğu ada kınalı ada, en kalabalık ve kosmopolit ada da büyük ada kanımca.
he bir de yassı ada, imralı falan var da siyasetten nefret ederim hiç girmeyeyim oralara.

şehir hatları vapuru ile adalar'a gidiyorsanız bilmeyenler ve hep karıştıranlar için sıra şu şekildedir; kımalı, burgaz, heybeli, büyük. bu arada burgaz ve heybeli arası kaşık şeklinde olduğundan bir de kaşık adası vardır. özel mülktür. koç ailesi'ne aittir.

bizleri üç saatlik, uzak doğu senaryolu leş türk dizilerinden kurtarmaya geldiklerinin sinyalini veren billboard.
manası çok derin, "-merhaba"

kahve ama gerçek kahve.
sırf bu sebeple mavi çekirdekli kahveleri, robusta çekirdekli kahveleri araştırmak ve yerinde görmek, tatmak için meksika'da chiapas, veracruz ve puebla'ya gittim.

zile basmazsın, anahtarla açarsın kapını hep.

aldığın nefesle verdiğin nefes kadar bireye yakın olgudan insan neden korkar ki?
ölüm anında bilinç gideceği için yanma ve donma harici birçok ölüm şeklinde acıyı bile saniyenin yüzde 1'i kadar bir zamanda hissedeceğiz. hissettiğimiz acıyı da bir daha hatırlamayacağız.

zira ölüm kişinin bir anısı olarak kalmayacak son anıdır.

barok dönemi fransız bestecidir. bana çok büyülü gelmese de eserleri, şöyle bir benzetmede bulunursam; klasik müzik bir parfümse, vivaldi'nin eserleri şekerli parfümler sınıfından geliyor bana.

yani bir berlioz, bach, mozart, hendel, schubert daha sert ve daha büyüleyici benim açımdan.

vivaldi'nin eserleri bir yerde duyulduğunda katalog nosunu bilmeseniz de "bu vivaldi'nin eseri" dersiniz.
kendine özgü bir bestecidir, lakabı da kızıl papazdır.