muhteva - en beğenilen tanımları (1. sayfa)

ben de yoluma giderim
ezdirmem kendimi
ama gezdirmem de gönlümü
gider acımı çekerim (bkz: sezen aksu)

didem madak onüç yaşında annesini kaybeder. yıllar sonra henüz kızı üç yaşındayken kendisi dünyaya veda eder. ve muhtemelen bilmeden kızına şu dizeleri bırakır:

"canım kızım, cehaletimden şair oldum… annesizlikten. sen sakın şair olma."

"kader, bu da senin sınavın."

filler sultanı ile kırmızı sakallı topal karınca (çocukken okumadım, keşke o zaman okusaymışım derim hep.)

"sonra patladı gitti."

bu başlık ve tanımların çoğu "ne iğrenç bir güruh varmış bu sözlükte" dedirtti bana.

insanı dolu günleri değil, boş günleri dolduruyor..
(bkz: sait faik abasıyanık)

"ayla örtünüyoruz çağlardır, buğulu camlar ve farklanmış yüzümüzle. başkaları uygarlıktan söz ediyor, bilmeden her geriye dönüşün belki ulaşılmaz bir ileriye adım olduğunu. tohumdan korkuyoruz, yeryüzünün ilgisizliği hafif kılıyor bedenlerimizi, bakışımız göğe yönelirken yürekler serin tutuluyor. sonra her çınlamayla endişe güğümleri omzuma biniyor; toprağın değişmezliği, yapıların kalıcılığı, anaların istemi kadar tehdit edici yükler. örümcek ağında gizlenen eski yazılar kinin kuşkusunu kusuyor. yeniden hatırlanıyor bir zamanın beyaz evleri, dudakların uyarısıyla sonu ertelenen aşkın iyicil kucağı açılıyor, öte dünyanın gerçek konutlarında. çerçeveleri yalnızlıklarımızdan oluşan, kapıları acılardan örülmüş, toz, taş, geçmiş ve şimdiyi saklayan güzellik! hiç bitmesin diyoruz dingin tavrımız, bir kez seçilmiş uğraşı yaşamdan ayırmamakla. arınalım, arınalım artık yolsuzluklarından şu densiz yeryüzünün kalık çirkefinden; sevgi yazısıyla!"

ülkemizde bir şeyleri elden çıkarıp sadesiyle değiştirmek gibi algılanan, sadece maddesel olduğu yanılgısına düşülen akım.

minimalizm yüklerinizden kurtulmaktır. misal yaptığınız koleksiyon size yük gelmiyorsa kurtulmanız gerekmez.

kitap okursa en azından "zorlan" değil de "zorla" yazar o insan. ha bir de "yada" değil ya da.

en sevdiğim oturma şekli, sandalyede bile böyle otururum çoğunlukla.

ülkü tamer'in "aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci" dizesini hatrıma getiren kafa sözlük başlığı.

ben de sevilmeyecek adam değilim, güzel adamım bir kere.

bilimsel açıklama teorileri oldukça ürkütücü olan etkidir.
1. paralel evren çakışması
2. zamanda yolculuk-kelebek etkisi

bir örnek de evrim ağacından gelsin;

mesleğimi açık etmem, o yüzden başka bir meslekten örnek vereceğim.

rivayet odur ki bir coğrafya öğretmeni kızına nazlı dicle(dicle yavaş akar), oğluna ise çoşkun fırat(fırat hızlı akar) ismini koymuş.

kim olduğunuzu ve ne istediğinizi arayın ki omurgalı durabilesiniz. ve bir de hiçbir şey sizden daha değerli değil.

"ben bir birey değilim, tek başıma bir hiçim." demenin bir çeşidi.

dün gittiğim, pavyonda tuvalet temizlikçisi bir kadının hayatını konu alan bir oyun. başlarda -muhtemelen oyun gereği- oyuncu seyircilere bulaşıyor, şakalaşıyor. ama sonrasında hem çok iyi bir tiyatro izlemiş oluyorsunuz hem de pınar güntürkün muhteşem sesinden neşet ertaş türkülerini dinliyorsunuz.
denk gelirseniz muhakkak gidin, hatta sonrasında oyun üzerine konuşmak için eşinizi dostunuzu da götürün.

uşaklılar ile birbirlerinden pek haz etmiyor oluşları.

"çok hoşgörülü bir milletiz. "