1.
graveyard keeper
100+ saati pc'de, 100+ saati de xbox'ta devirdiğim, düşünürken bile kafamın içini karıncalandıran ve arka arkaya yüklenen görevlerle strese sokan oyun. kendisinin öncülü olan stardew valley ve diğer benzerlerinde olduğu gibi bu oyun da "sit back and relax" diye tanımlansa bile ismi geçen oyuna aşina olan* arkadaşlar bu işlerin hiç de öyle olmadığını, oyunun bir yerden sonra şuna dönüştüğünü fark* edeceklerdir.

geçirdiğiniz* bir trafik kazasının ardından başka boyuttaki fantastik bir köyde uyanarak, o köyün bir önceki mezarlık bekçisinin yerini alıyorsunuz oyunda. başlıca sorumluluğunuz evinize dönmek ama bunu yapmanızın yolu da belirli bir rutinin dışında morgunuza bırakılan cesetlerle ve köyün mezarlığıyla ilgilenmekten geçiyor. cesetleri tahnit etmeli, tercihinize göre gömmeli, yakmalı ya da uğraşacak vaktiniz yoksa evinizin biraz batısındaki yırmağa atmalısınız. tabii bu kolaylık cesedi yakınca ya da gömünce aldığınız sertifikadan, haliyle gelirinizden de olmanız anlamına geliyor. bu kadar basit anlattığıma bakmayın, oyunda inanılmaz seviyede bir crafting ve materyal dinamiği var. cesetleri gömmek için mezarlığı düzenlemeli, ana görevde ilerlemek için mezarlığı güzelleştirmeli, bunun için cesetleri çürümeden gömmeli, cesetlerin çürümemesi için morgunuzu geliştirmeli*, morgunuzu geliştirmek için tadilasdfsdfgh hoff yazarken bile koltukta huzursuzca kıpırdandım... ki bunlar oyunun henüz başlarında uğraşmanız gereken şeyler. daha tarım mekaniklerinden, ticaretten, cesetleri zombileştirerek başlardaki ufak tefek amelelikleri onlara yükleyebildiğiniz dlc'sinden bahsetmedim bile... oyunda ihtiyacınız olan neredeyse her şeyi kendiniz bi şekilde craft edebiliyorsunuz. üşenenler çeşitli vendorlardan satın alabilir ama o ekonomiye gelebilmek için de ciddi bir uğraş vermeniz gerekiyor.
kimler sever? açık dünyada sağa sola gidem, ırgatlık edem, ağaç kesem, çapa vuram, taş kıram, envanter yönetem diyen amele ruhlu oyuncular sever. stardew valley'in başarılı bir benzeri olduğu için tabii ki sv'ciler sever. sv'ciler b.k atabilirler kopyalara (gerçi niye atsınlar) ama o da harvest moon kopyası olduğu için o toplara isterseniz hiç girmeyelim. minecraftçılar sever ama sakın ha öyle bi sandbox oynanışı beklemeyin, sadece aşırı geniş crafting olanaklarından ötürü söylüyorum bunu. şöyle büyükçe bi yetenek ağacı olsun, bi dalı açmak için g.tümü yırtayım diyenler sever. "ben oynadığım oyunda biraz nüktedanlık ararım, popüler kültür göndermeleri olsun, gönderme vaaar, selam çakmışlaaağğr diyecekler sever. pikselciler sever. otizm spektrumundakiler sever. aksiyon, gerçekçi grafik vs. peşindekiler sevmez.

geçirdiğiniz* bir trafik kazasının ardından başka boyuttaki fantastik bir köyde uyanarak, o köyün bir önceki mezarlık bekçisinin yerini alıyorsunuz oyunda. başlıca sorumluluğunuz evinize dönmek ama bunu yapmanızın yolu da belirli bir rutinin dışında morgunuza bırakılan cesetlerle ve köyün mezarlığıyla ilgilenmekten geçiyor. cesetleri tahnit etmeli, tercihinize göre gömmeli, yakmalı ya da uğraşacak vaktiniz yoksa evinizin biraz batısındaki yırmağa atmalısınız. tabii bu kolaylık cesedi yakınca ya da gömünce aldığınız sertifikadan, haliyle gelirinizden de olmanız anlamına geliyor. bu kadar basit anlattığıma bakmayın, oyunda inanılmaz seviyede bir crafting ve materyal dinamiği var. cesetleri gömmek için mezarlığı düzenlemeli, ana görevde ilerlemek için mezarlığı güzelleştirmeli, bunun için cesetleri çürümeden gömmeli, cesetlerin çürümemesi için morgunuzu geliştirmeli*, morgunuzu geliştirmek için tadilasdfsdfgh hoff yazarken bile koltukta huzursuzca kıpırdandım... ki bunlar oyunun henüz başlarında uğraşmanız gereken şeyler. daha tarım mekaniklerinden, ticaretten, cesetleri zombileştirerek başlardaki ufak tefek amelelikleri onlara yükleyebildiğiniz dlc'sinden bahsetmedim bile... oyunda ihtiyacınız olan neredeyse her şeyi kendiniz bi şekilde craft edebiliyorsunuz. üşenenler çeşitli vendorlardan satın alabilir ama o ekonomiye gelebilmek için de ciddi bir uğraş vermeniz gerekiyor.
kimler sever? açık dünyada sağa sola gidem, ırgatlık edem, ağaç kesem, çapa vuram, taş kıram, envanter yönetem diyen amele ruhlu oyuncular sever. stardew valley'in başarılı bir benzeri olduğu için tabii ki sv'ciler sever. sv'ciler b.k atabilirler kopyalara (gerçi niye atsınlar) ama o da harvest moon kopyası olduğu için o toplara isterseniz hiç girmeyelim. minecraftçılar sever ama sakın ha öyle bi sandbox oynanışı beklemeyin, sadece aşırı geniş crafting olanaklarından ötürü söylüyorum bunu. şöyle büyükçe bi yetenek ağacı olsun, bi dalı açmak için g.tümü yırtayım diyenler sever. "ben oynadığım oyunda biraz nüktedanlık ararım, popüler kültür göndermeleri olsun, gönderme vaaar, selam çakmışlaaağğr diyecekler sever. pikselciler sever. otizm spektrumundakiler sever. aksiyon, gerçekçi grafik vs. peşindekiler sevmez.
devamını gör...