plover - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
1.
silmarillion
yeni başlayanlar için :
6:45 baskısını, ithaki baskısına göre daha başarılı bulduğum, hobbit ve yüzüklerin efendisi serisinin evveliyatını oluşturmakla kalmayıp, başlı başına bir mitoloji olan muazzam eser. artık yalnızca sahaflarda bulabileceğiniz 6:45 çevirisinin orijinal metindeki üsluba yakın hissiyatı verdiğini düşünüyorum.
silmarillion zikredildiğinde herkesin kafasını karıştıran okuma sırasına gelince. bence kronolojik okuma bu muazzam esere haksızlık etmenize sebebiyet verebilir ve yüzüklerin efendisi üçlemesi gibi bir şaheserle tanışmanıza engel olabilir. bu nedenle yüzüklerin efendisi serisini okuyup önce bu evrenin gönüllü manyağı olun. ardından çerezlik hobbit geçişi sonrası silmarillion ile kendinizi dipsiz kuyularda merdivensiz bırakın. bundan sonraki sayko seviye 12 ciltlik history of middle earth'dür ve buraya bulaştıysanız artık geri dönüşü olmayan bir yoldasınızdır.
ayrıca silmarillion temalı, blind guardian tarafından bestelenen ve zaman geçtikçe efsaneleşen, soundtrack niteliğinde bir albüm vardır " nightfall in middle earth". kitabı bitirdikten sonra bu albümdeki her şarkıyı, sözlerini inceleyerek dinlerseniz, sizin gibi manyakların olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla dünyaya aidiyet duygunuz artar ve bu çileli ama güzel yolun sonunda huzurlu bir yaşamın kapılarını aralarsınız. işte bu kitap böyle bir kitaptır.
6:45 baskısını, ithaki baskısına göre daha başarılı bulduğum, hobbit ve yüzüklerin efendisi serisinin evveliyatını oluşturmakla kalmayıp, başlı başına bir mitoloji olan muazzam eser. artık yalnızca sahaflarda bulabileceğiniz 6:45 çevirisinin orijinal metindeki üsluba yakın hissiyatı verdiğini düşünüyorum.
silmarillion zikredildiğinde herkesin kafasını karıştıran okuma sırasına gelince. bence kronolojik okuma bu muazzam esere haksızlık etmenize sebebiyet verebilir ve yüzüklerin efendisi üçlemesi gibi bir şaheserle tanışmanıza engel olabilir. bu nedenle yüzüklerin efendisi serisini okuyup önce bu evrenin gönüllü manyağı olun. ardından çerezlik hobbit geçişi sonrası silmarillion ile kendinizi dipsiz kuyularda merdivensiz bırakın. bundan sonraki sayko seviye 12 ciltlik history of middle earth'dür ve buraya bulaştıysanız artık geri dönüşü olmayan bir yoldasınızdır.
ayrıca silmarillion temalı, blind guardian tarafından bestelenen ve zaman geçtikçe efsaneleşen, soundtrack niteliğinde bir albüm vardır " nightfall in middle earth". kitabı bitirdikten sonra bu albümdeki her şarkıyı, sözlerini inceleyerek dinlerseniz, sizin gibi manyakların olduğunu bilmenin verdiği rahatlıkla dünyaya aidiyet duygunuz artar ve bu çileli ama güzel yolun sonunda huzurlu bir yaşamın kapılarını aralarsınız. işte bu kitap böyle bir kitaptır.
devamını gör...
2.
trabzonspor
trabzonlu hatta karadenizli olmadığım halde tuttuğum, maçlarına gittiğim, lisanslı ürünlerini kovaladığım takımdır. çok sesli, çok renkli bir ligin ilk umududur. kadın taraftar spektrumu çok geniştir üstelik 7'den 70'e teknik anlamda futbolu okuyabilen, tartışabilen ve yaşayabilen kadınlardır bunlar. serie a'da da napoli'yi benzer sebeplerden desteklerim.
devamını gör...
3.
cesur yeni dünya
kitapla ilgili spoilersız yorumum, temiz temiz okuyun.
////
"bu kitap bir distopya mı yoksa ütopya mı?" başlığıyla tartışılan başka bir eser daha yoktur herhalde. bu noktada, cesur yeni dünya'nın "kendi distopyasını yaratan bir ütopya" olduğu, hakkında yazılan en doğru değerlendirme olacaktır. bu kitap benim gözümde yalnızca bir bilim kurgu romanı olmaktan öte, felsefi ve psikolojik alt metinlere sahip bir insanlık trajedisi.
genelde george orwell ile kıyaslanmasını da oldukca yersiz ve gereksiz bulduğumu söylemeliyim. en basit örnekle hayvan çiftliği ya da 1984 bizleri "ben hangisini seçerdim" gibi bir soruyla muhattap etmeden, apokaliptik bir senaryo sunarak mevcut durumunuzdan memnuniyet duymamızı sağlıyor.
huxley'nin yaptığı ise kurguladığı dünyanın sizi sürekli olarak soru işaretleri ve düşünceler eşliğinde rahatsız etmesi. bu rahatsızlık orwell'in sunduğu gibi mutlak bir mutsuzluğun verdiği rahatsızlık değil, mutlak bir mutluluğun verdiği bir rahatsızlık. bu da sanırım thomas hobbes'un seveceği türden bir ütopya.
romanın bende bıraktığı sorulardan en güçlüsü "gerçeklik ve mutsuz olma özgürlüğü mü, yapay ama mutlak mutluluk mu?" oldu. bu noktada john'un yanında yer alarak sentetik kahkahalarımı gerçek gözyaşlarıma tercih edeceğim bir cevap verirdim. özgürlüğünüzün olmadığı,aile kavramının yok edildiği, birey olma hakkınızın doğumunuzdan ölümünüze kontrol altında tutulduğu ama karşılığında hastalıksız, dertsiz, savaşsız bir mekanizmanın parçası olarak sanattan ve yaratıcılıktan uzak yaşam.
tatsız olan herşeyin sizin bir çabanız olmadan kökünü kazıyan bu sistem, katlanma sonucu refaha ermek ve nefs ile mücadelenin vereceği insani zaferlerden mahrum kaldığınız, bunun yerine soma'lara bağımlı olduğunuz bir dünya sunuyor. shakespeare bu noktada, tatsız olsa da insani ve gerçek nimetlerin alegorisi olarak kullanılmış ki çok yerinde bir seçim.
bilimin iki ucu keskin bıçak bir olgu olması da çok güzel işlenmiş. öyle ki, bilimin insanlara hizmet etmesi gerekirken, insanların bilime hizmet ettiği bir sistemin etikten ne kadar uzaklaşabileceği gösterilmiş. ayrıca, hem kapitalizm hem de sosyalizmin körü körüne uygulandığında topluma vereceği zarar da spesifik örneklerle oldukça etkili bir eleştiri üzerinden okuyucuya aktarılmış. (üretim için tüketimi arttırmak ve herkes herkes içindir) bu arada sosyalizm eleştirisi orwell'in hayvan çiftliği'ndekinden çok daha adil bir şekilde yapılmış.
kitapta beğenmediğim ve beni bir anlamda hayal kırıklığına uğratan kurgusal bir sıkıntıya değinerek değerlendirmemi bitiriyorum; 9 yıl savaşları'nı milad olarak kabul etmemizi isteyen yazar, bu kadar önemli bir konuyu neden adam akıllı anlatmadı ? 9 yıl savaşları kimler arasında ve nasıl oldu? neden başladı? o kadar kör kalmış bir başlık ki bu, neredeyse yazara sinirleniyorum.
sonuç olarak, beni düşünmeye sevk eden ve bolca not aldıran her kitapta olduğu gibi bu kitabı da beğenerek okudum. aileme ve arkadaşlarıma tavsiye ettiğim kitaplar arasında yeri hazır.
////
devamını gör...
4.
kitap okuma müzikleri
herhangi bir müzik platformuna "jazz for reading" yazarak ulaşılabilecek chill ve sözsüz müziklerden oluşan playlist.
devamını gör...
5.
thomas bernhard
1931 yılında hollanda'da doğsa da aslen avusturyalı'dır ve büyüdüğü bu ülkeye öfke kusar. 2 kez nobel'e aday gösterilmiştir. nobel kazansaydı da muhtemelen kabul etmeyecekti. öyle ki herkesce takdir edilen, sevilen, saygı duyulan değerlere, insanlara ve sanatcılara karşı bile hakarete varan yorumları vardır. tüm bu sebeplerle tarihteki ilk ekşici yazar olabilir. swh
devamını gör...
6.
fransızca
şaşırtıcı gelebeilir ama çok kolay bir dildir. dile yatkınlığınız varsa ve kendisine biraz zaman verirseniz çok kısa sürede orta seviyelerde fransızcayı öğrenirsiniz. bu dil ile ilgili ilk deneyimimden örnek vereyim, sadece 1-2 hafta yoğun bir şekilde fransızca'ya maruz kalmıştım ve bu süre sonunda söylenen her şeyi anladığımı farkettim. latince kökenli olduğu için ve dilimiz 18.yy 'dan itibaren fransızca'dan bir çok kelime aldığından dolayı sahip olduğunuz aşinalık ile bir anda edinirsiniz bu dili. mesela aynı deneyimi almanca ile ilgili söylemek benim için imkansız.
fransızcanın okur yazarlık kısmı biraz sıkıntılıdır ama dediğim gibi ortalama çaba ve 1-2 kur desteği ile o da hallolur. hatta ingilizce'ye göre çok çok daha kolaydır. bu nedenle ülkemizde belli bir jenerasyon bülbül gibi fransızca konuşur. ya da frankofon eğitim almış insanlar ingilizce eğitim alanlara göre kendilerini yabancı dilde daha iyi ifade ederler. neden? çünkü türkçe konuşan biri için daha kolay. şimdi okul öncesi çocuğum fransızca eğitim alıyor ve sınıfındaki tüm çocuklarla birlikte zorlandıkları tek bir nokta bile yok. bonus: bu dili öğrenirseniz italyanca ve ispanyolcaya zemin hazırlamış olursunuz. psikopatsanız romence ve latince de promosyona dahil.
unutmadan: fransızcanızı pekiştirmek için serge gainsbourg dinleyebilirsiniz. fransızlar biraz da latife ile fransızcayı aslında bu dahi/deli adamın icat ettiğini söylerler.
fransızcanın okur yazarlık kısmı biraz sıkıntılıdır ama dediğim gibi ortalama çaba ve 1-2 kur desteği ile o da hallolur. hatta ingilizce'ye göre çok çok daha kolaydır. bu nedenle ülkemizde belli bir jenerasyon bülbül gibi fransızca konuşur. ya da frankofon eğitim almış insanlar ingilizce eğitim alanlara göre kendilerini yabancı dilde daha iyi ifade ederler. neden? çünkü türkçe konuşan biri için daha kolay. şimdi okul öncesi çocuğum fransızca eğitim alıyor ve sınıfındaki tüm çocuklarla birlikte zorlandıkları tek bir nokta bile yok. bonus: bu dili öğrenirseniz italyanca ve ispanyolcaya zemin hazırlamış olursunuz. psikopatsanız romence ve latince de promosyona dahil.
unutmadan: fransızcanızı pekiştirmek için serge gainsbourg dinleyebilirsiniz. fransızlar biraz da latife ile fransızcayı aslında bu dahi/deli adamın icat ettiğini söylerler.
devamını gör...
7.
istanbul ansiklopedisi
1975'te vefat eden reşad ekrem koçu'nun başlattığı ve tamamlanamamış çalışma. iyi anlamda tuhaf bir ansiklopedidir. çok küçük detaylar satırlarca betimlenir. reşad ekrem koçu'nun üslubu sayesinde eserde bir karnaval bir cümbüş havası hakimdir.
devamını gör...
8.
ayfer tunç
karnavalesk anlatım türünü kendisinin kaleme aldığı “bir deliler evinin yalan yanlış anlatılan kısa tarihi” kitabıyla tanıdım. bana göre değil ama şapka çıkartılacak cinsten yetenekli bir yazar.
devamını gör...
9.
kanye west
delilik ve dahilik arasındaki ince çizginin üzerindeki cambaz. bu adamın müzikal dehası zamanın çok ötesinde. ama narsist ve dengesiz çıkışları sebebiyle maalesef kuyruğunu yiyen bir yılana benziyor.
devamını gör...
10.
vespertine
björk'ün tam da şu mevsimde dinlenirse etkisi arşa uzanan şaheser albümü. björk tam bir aşk güzellemesi olan bu çalışmayı matthew barney ile ilişkisi başladığı dönem yazmıştır. geçtiğimiz yıllarda ilişkileri bittikten sonra da vespertine'in darkside'ı niteliğinde vulnicura'yı çıkarmıştır. bu iki albümü ard arda dinlemek hayatın ta kendisi gibi bir deneyimdir.
devamını gör...
12.
küresel ısınma
bir ankara insanı olarak bugün beni ciddi ciddi düşündürmüştür. aralık ortasında baharı yaşıyoruz. normalde kasımın ilk günleri başlayan, nisana kadar aralıklarla devam eden ve yoğun ayaz sebebiyle yol kenarlarından bahara kadar kalkmayan kar, haftalar süren kuraklıktan sora ilk kez bugün ılık bir yağmur olarak şöyle bir ıslatıp geçti şehri. geçen yıl da kar yağmamıştı.
küresel ısınma çok geç olmadan (belki de çok geçtir) somut ve sistematik adımlarla önlenmesi gereken gerçek bir sorun. kendi adıma çöplerimi ayrıştırıyorum ve kozmetik ürün satın alırken think dirty uygulamasını kullanıyorum. bireysel olarak daha fazla yapabileceğimiz bir şeyler varsa geleceğimiz için lütfen doldurun bu başlığı.
küresel ısınma çok geç olmadan (belki de çok geçtir) somut ve sistematik adımlarla önlenmesi gereken gerçek bir sorun. kendi adıma çöplerimi ayrıştırıyorum ve kozmetik ürün satın alırken think dirty uygulamasını kullanıyorum. bireysel olarak daha fazla yapabileceğimiz bir şeyler varsa geleceğimiz için lütfen doldurun bu başlığı.
devamını gör...
13.
ikizler burcu
bu burcun insanı (ben) uyumludur, pozitiftir, optimisttir, her alanda en az iki üç cümle kuracak kadar okur araştırır. depresyona giriyorsak bile kendi hür irademizle melankolinin serin sularında yüzmek için giriyoruzdur. istediğimiz zaman çıkarız ordan merak etmeyin.
neyse arada bi bunu salın, kendi haline bırakın. muhtemelen dış dünyaya çok fazla uyum sağlamaktan ve yüzeysellikten bunalıp kabuğuna çekilmek ve derinlere dalmak istiyor olabilir. belki de sadece yeni çıkan bir albümü emikliyodur (mix'cisinin, prodüktörünün biyografisine varana kadar) belki bi diziye başlamıştır maraton yapıyodur. olmadı ucuza bilet bulmuştur, seyahati gelmiştir ve gitmiştir biyerlere ya da sadece evde tek başına kalıp bangır bangır müzik eşliğinde kitaplığını düzenleyecektir. o sırada telefonu 267 okunmamış bildirim artı 34 cevapsız aramayla dolu olabilir, kızmayın onlara.
sırf bu yüzden dengesiz ve sağı solu belli olmayan, bazen yaşamayı sevmek için hayatın pause tuşuna basan, değişikliği sevdiği için bir günü bir gününü tutmayan insansak, olalım bakalım. iki yüzlülüğe gelince, bu bir şehir efsanesidir. belki sadece bazı inatçı ruhları ehlileştirmek için arabuluculuk yapıyoruzdur ve bunun adı nedense iki yüzlülük olmuştur. emin olun kin nedir bilmez, kimsenin kötülüğünü istemez bu burç insanı, çünkü -bence en kötü özelliği asıl budur- çok da ciddiye almaz her şeyi, kendini bile.
(farkındaysanız işbu entryde kendimden 1. tekil, 3. tekil ve 3. çoğul olarak bahsediyorum. bu da merkürün manyak çocukları adına size bi ipucu, toplum sağlığı için bir amme hizmeti.)
neyse arada bi bunu salın, kendi haline bırakın. muhtemelen dış dünyaya çok fazla uyum sağlamaktan ve yüzeysellikten bunalıp kabuğuna çekilmek ve derinlere dalmak istiyor olabilir. belki de sadece yeni çıkan bir albümü emikliyodur (mix'cisinin, prodüktörünün biyografisine varana kadar) belki bi diziye başlamıştır maraton yapıyodur. olmadı ucuza bilet bulmuştur, seyahati gelmiştir ve gitmiştir biyerlere ya da sadece evde tek başına kalıp bangır bangır müzik eşliğinde kitaplığını düzenleyecektir. o sırada telefonu 267 okunmamış bildirim artı 34 cevapsız aramayla dolu olabilir, kızmayın onlara.
sırf bu yüzden dengesiz ve sağı solu belli olmayan, bazen yaşamayı sevmek için hayatın pause tuşuna basan, değişikliği sevdiği için bir günü bir gününü tutmayan insansak, olalım bakalım. iki yüzlülüğe gelince, bu bir şehir efsanesidir. belki sadece bazı inatçı ruhları ehlileştirmek için arabuluculuk yapıyoruzdur ve bunun adı nedense iki yüzlülük olmuştur. emin olun kin nedir bilmez, kimsenin kötülüğünü istemez bu burç insanı, çünkü -bence en kötü özelliği asıl budur- çok da ciddiye almaz her şeyi, kendini bile.
(farkındaysanız işbu entryde kendimden 1. tekil, 3. tekil ve 3. çoğul olarak bahsediyorum. bu da merkürün manyak çocukları adına size bi ipucu, toplum sağlığı için bir amme hizmeti.)
devamını gör...
14.
kova burcu
ikizler insanı olarak arkadaşlarımın yarısı kova yarısı koç burcudur. koç burcu konu başlığında aynısını yazdım ama yapacak bişey yok.
koç arkadaşlarımla nasıl geyiğin dibine vurup kendimizce günü ve dünyayı kurtarırsak, bu burctan arkadaşlarımla daha derin, daha uhrevi, daha entellektüel efendime söyleyim sanki karşımdaki yoda ve ben de dizlerine kıvrılmış jedi'yım etkili bir ilişkimiz vardır. olmazsa olmazlarım, iyi ki varsınız deliler.
ayrıca bana göre zodyakın en sorunsuz ve ideal burcudur.
koç arkadaşlarımla nasıl geyiğin dibine vurup kendimizce günü ve dünyayı kurtarırsak, bu burctan arkadaşlarımla daha derin, daha uhrevi, daha entellektüel efendime söyleyim sanki karşımdaki yoda ve ben de dizlerine kıvrılmış jedi'yım etkili bir ilişkimiz vardır. olmazsa olmazlarım, iyi ki varsınız deliler.
ayrıca bana göre zodyakın en sorunsuz ve ideal burcudur.
devamını gör...
15.
koleksiyon yapmak
gittiğim her ülkeden aldığım kar küresi koleksiyonum var. bir de kahve zincirlerinin/dükkanlarının satın alınabiliyorsa ve beğendiysem logolu bardakları.
devamını gör...
16.
stoacılık
stoa okuşunu kıbrıslı zenon kurmuştur. temel amaç çoğu kişinin bildiği gibi mutluluktur ama buradaki en önemli nüans bu mutluluk kaynağı çevresel kaynaklı değildir. bireysel açıdan nispeten kolay ama toplumsal alanda uygulaması zor bir ütopya prospektüsüdür. "her şeyin kaynağı tanrıdır" ve "tanrı tüm doğada bulunan bir varlıktır" önermesi ile akla panenteizm, şükür ve tefekkür ibadeti ve tasavvufu getirir.
devamını gör...
17.
birine kitap hediye etmek
kitap perisi hareketi kapsamında tanımadığım insanlar alıp okusun diye farklı yerlere farklı kitaplar bırakırdım. kitabın içine okuduktan sonra aynısının yapılması ve bir okuma zinciri oluşturulması için bir not yazardım. pandemi şartlarında artık mazide kaldı.
devamını gör...
18.
yakutsk
an itibariyle -44 dereceyi gösteren şehir. psikopat gibi burayı havadurumu uygulamama kaydettim ve ara sıra girip bakarım vaziyet ne diye. sonbahar ve kış seven bir insan olarak ard arda sıralanan kar sembollerinden teselli buluyorum sanırım. bir de ankara'da kuru temmuz sıcağında boğulurken youtube'dan burada çekilmiş random videoları izlemeyi seviyorum. korona krizi biterse ve dolar kuru düzelirse bir gün bu uzak akrabalarımızın şehrini ziyaret etme planım var.
devamını gör...
19.
okunması gereken kitaplar
ahmet hamdi tanpınar'ın kaleminden çıkan her şey. kendisini okumak türkçe bilmenin şükür sebeplerindendir.
devamını gör...
20.
uzak mesafe ilişkisi
uzak mesafe ilişkisi (kesintisiz 7 yıl) sonucu evlendiğim ve çocuğumun babası olan insanla an itibarıyla marmaris emeklisi gibi yaşıyoruz. evet bu ilişki türü zordur ama zoru başarmak aradaki bağı güçlendirir. çünkü çok sınanmışsınızdır ve her şeye rağmen hala birlikteyseniz dünyayı beraber kucaklıyorsunuz hissi verir.
devamını gör...