rosei yazar profili

yurtdışında yaşayan bir insan okusa şok olur belki de bu habere ama tc'de bu sıradan bir olay. her geçen gün daha garip ve mantık dışı haberler okuduğumuzdan bunlar bize çerez gibi geliyor. ki zaten memlekette kimsenin oturup haberlerde çıkan kötü şeylere ya da başımıza gelen felaketlere gülmek dışında bir tepki verebilecek hali kalmadı. artık her şeyi mizah ürünü yapıyoruz delirmemek için. ha bu arada bu hırsızı da tebrik etmek lazım hem cesareti için hem de adamı arabaya aldıktan sonra büyük ihtimalle onunla dertleşip kendilerine söverken sergiledikleri oyunculuk için. *

the weeknd adlı şarkıcının mütiş ötesi şarkısıdır. eski sevgilisi selena gomez'e ithafen yazdığı düşülüyor bu şarkının. ve sözlere bakınca da aslında doğru bir iddia olduğunu anlayabiliriz. şarkıda en sevdiğim cümle ise cümlesi. şarkının bu bölümü gerçekten birine derin duygular beslediğinizde neler feda edebileceğinizi, o insanın iyiliği için kendinizden nasıl ödünler vereceğinizi anlatıyor bence. daha çok üzgün ya da düşük bir ruh halinde olduğum zaman dinlesem de şarkı zamanla bağımlılık yapıyor. her ruh halinde dinleyesi geliyor insanın.

daha yeni katıldım sözlüğe ama nedense sevdim bu ortamı. hiç tanımadan samimi ve rahat bir ortam gibi geldi. rahat dediysem de genişşşş bir ortam değil. istediğin şekilde istediğin başlığa yazıyosun haddini hududunu bilerek. diğer göz attığım sözlükler gibi toxic saçma sapan yazılar, küfür edince ve herkese giydirince kendini lider bir bad boy/girl sanan garip insanlar ya da ne bileyim belirli bir kesimi yüceltmeli putperest kafalı insanlar yok. o yüzden miss gibi temiz nefes alıp takılabileceğim sonra da realiteye döneceğim bir sözlük olmuş. çok da iyi olmuş bence. ayrıca katılanların varlığından haberdar olmayan bir yönetim kesimi yok, girer girmez olayı anlamanı sağlayan bir ortam hafif de oryantasyon havasında. çok iyi yani. fena sevdim burayı.

sözlükte çaylak olunca adımız sönük gri rengiyle çıkıyormuş. aslında renk kötü değil ama bir okyanus mavisi değil sonuçta. neyse üzülme çaylak kendim bir gün sen de mavi olacaksın.

sms yoluyla ya da başka yollarla devletimize destek atmaktan bahsediyoruz dimi. o zaman allah bereket versin, cepler dolsun, cumanız mübarek olsun. bir ara hep beraber bir partea yapmaya gidelim de orada içtiklerimizin vergisiyle her bela ve felakette yanımızda olup bize destek veren canım devletimize hayırda bulunmuş oluruz. miss.

bu öneriyi sunan kişiye saygılarımı iletiyorum ve sanıyorum ki çocuklar hayata pozitif bakmamızı sağlayan minik insanlar oldukları için 3 ve daha fazla çocuk sahibi olmamızı önermiş. ben de ek olarak şunu belirtmek isterim, eğer maddi durumunuz çok iyi ve manevi yapınız kuvvetliyse istediğiniz kadar çocuğa sahip olabilirsiniz. çünkü marifet çocuk yapmakta değil o çocukları her bakımdan yeterli koşullarda mutlu bir şekilde büyütebilmekte. yani bence böylee.

bana kalırsa ikisi de değildir. intihar sadece acıyı dindirme ümidi ve çabasıdır. yalnızlığı doldurma amacıyla atılır aslında her darbe ve bir insan eğer intihar etmeyi düşünebilecek duruma gelmişse cidden tek ihtiyacı olan onu yargılamadan dinleyebilecek her konuda muhabbet edebilecek ve sıkı sıkı sarılabilecek bir arkadaştır. lise dönemimde bazı zor durumlar bana düşündürmüştü bunu. ama sonra kendimi ve yaşadıklarımı düşündüğümde ve neden her şeyi sonlandırmak istediğimi sorguladığımda tek tek istediğim cevapları buldum ve bu cevaplar benim tekrar nefes almama sebep oldu. o yüzden eğer hayatını sonlandırmak istediğini düşünen veya o noktaya gelen biri bu yazıyı okuyorsa bir dursun ve kendine dinlenebilmek ve iç sesini dinleyebilmek için biraz zaman versin. sonra bazı şeyler tekrar nefes almanı ve tekrar tutunmanı sağlayacaktır.
benden kocaman sevgiler, ihtiyacı olan herkese.

kendime doctor who evreni temalı bir mekan yaptırırdım. gece uyumadan önce aklıma şu zamanda şunu deseydim ya da bunu yapsaydım fikirleri geldiğinde giderdim oraya tıptıss diye zamanda yolculuk yapmışcasına her şeyi söyler yapardım. sonra da kafamı rahatlatıp mışıl mışıl uyurdum.
düşününce bile gençleştim resmen bu kadar mı fark eder.

anne marie'nin theraphy albümünden breathing şarkısı. bir şarkı bir insana ancak bu kadar huzur verebilir gerçekten.

çok şanssız bir kesimdir. manga'nın dünyanın sonunda doğmuşum sözünün karşılığıdır resmen. her felaketten nasibini almış ve almaya devam etmekte, her şeyin farkında ve farkına varamayan insanları da uyandırmaya çalışmakta olan bir topluluk. ama uyandırmaya çalıştıkları kesim çocuklarının ve torunlarının geleceğini bizzat kendi elleriyle yaktıklarıyla yüzleşmek istemedikleri için kulaklarını tıkamış olduğundan türk gençliğinin işleri çok zor. ayrıca böyle bir dönemde hala gençliklerini yaşamaya çalışmaları da tüm yüreğimizle tebrik edilesi. umarım hiçbirine ve hiçbirimize yazık olmadan gün yüzü görüp doyasıya türk gençliği gençliklerini yaşayabilir.