stormblessed yazar profili

evet, kusurluydu. fakat gönül meselelerinde bunun ne önemi var? biz insanlar bir şeyi sevdik mi severiz. mantığın bunda yeri yoktur. hatta mantıksız sevgi pek çok açıdan gerçek sevgidir. sevmek için bir sebebi oldu mu herkes sevebilir.

(bkz: bilge adamın korkusu)

thanos haklıydı.

dünyanın en boş beleş fantastik yazarlarından biri olabilir. şeytan döngüsü serisinde yarattığı dünya o kadar orijinallikten uzak ki, hikaye olarak attack on titan'dan, ensestlik olarak game of thrones'dan, yaratılan dünya olarak bir tık zaman çarkı'ndan esinlenmeye çalışmış.

fantastik bir dünya yarattığında zihninin sınırlarını dilediğin kadar zorlayabilirsin ama bu yazar arkadaş kitaba pilavı elle yiyen bir ırk koymuş. bu ırktan birinin birçok karısı olabiliyor ve dış görünüş olarak sakallı olup, kemerli bir buruna sahipler. ayrıca eşleri de baştan aşağı kapalı olup, yüzleri peçeyle kaplı.

bir önceki paragrafımda yazdıklarım şaka olsun isterdim ve arap nefretimi abartarak kustuğumu kabul etmek isterdim ama maalesef değil. ama kendisi sayesinde bir serinin sırf ilk kitabını beğendim diye diğer kitaplarının hepsini birden almamam gerektiğini öğretti kendisi. bu bakımdan bir işe yaradı sayılır.

maalesef tybw versiyonu ile orijinalinin içinden geçilen başka bir bleach şarkısı.

içmemesinin sebebi için sosyal çıkarım kasılmaya gerek olmayan insandır. sigara içmek mantık dışı bir harekettir. özentilik ile başlar zaten genelde. birine özenmiyorsanız veya birinden "içeceksin ulan" diye baskı görmüyorsanız zaten başlamanız için pek geçerli bir sebebiniz olmaz.

bunun zıttı olan sigara içen insanlara da şunu söylemek istiyorum: leş kokuyorsunuz.

avrupalı kızlarla tek münasebeti insta reelsi veya vpn ile girilebilen siteler olanların karşılaştırma yaptığı başlık. muhtemelen bir trolü besleyeceğim ama olsun.

mesela bir tanesine denk gelmiştim yurt dışında yaşadığımda. arkadaş ortamında tanıştığımız için sonraki bir güne date eyleyelim dedik. o date'e 3 dakika geç kaldım. londra metrosnunun klasik azizliğine uğradım ve 3 dakika geç kaldığım bir buluşmada kız bana trip attı. "niye geç kaldın" diyerek. 15 dakika arıza olduğunu söylesem de surat yapmaya devam etti. yemeğimizi yedik, olaysız dağıldık, sonra da aramadım bir daha. arkadaşıma da "niye aramıyor" diye sormuş falan.

yani öyle hepsi ponçik, full anlayışlı tipler değiller. adamı zorla meriç yaparsınız. siz nasıl tiplere denk geliyorsunuz bilmiyorum ama belki sorun sizde olabilir, bir de bunu düşünün.

blackmore's night'ın kendinizi bir fantastik dünyadaki tavernada hissedeceğiniz bir başka şarkısı.

bebeklere tecavüz edilen, afrika'da annesinin kollarında açlıktan ölen bebeklerin olduğu, kötülük yapmasına rağmen hayatını yaşayan insanların olduğu bir dünyayı yaratan yaratıcı için doğru olan bir önermedir. böyle bir yaratıcıya verilecek en hafif sıfat "sadist" olabilir.

kedinin kalp atışını hissetmek gibisi hislerin en güzeli olan his.

negatifliğini kusacak bir yer bulamayanların hezeyanı.

birinin ilgi parazitliği yaptığını düşünüyorsanız bunu özel mesajla dile getirebilirsiniz. cesaretiniz varsa nick altına yazabilirsiniz. böyle dolaylı olarak laf söylemek korkaklık.

bakın burada eleştirilecek zilyon tane şey var. kendimi "normal" sıfatına soktuğum için başkalarının bana bir sürü anormal gelen davranışını görüyorum. mesela geçenlerde bir eleman "anın fotoğrafı" gibilerinden bir başlığa ayaklarını çekip koymuş. ayaklarında da dövme var. bir başlığa bu elemanın "dövmem var bakın" şeklindeki zorlama pozu ile alakalı laf sokmalı, eleştirili bir şey yazdım. sonra sildim. çünkü dedim ki ne gerek var? öyle mutlu oluyorsa, kendi bilir. bana ne. dolayısıyla o kişinin ilgi emcüklemek için yaptıklarının alıcısı varsa bu durum onu ve ilgisini emcüklediğini bağlar.

siz böylelerinden daha üstün olduğunuzu göstermek için de buraya gelip dolaylı olarak ego masturbasyonu yaparsınız anca. bu bakımdan da ilgi emcüklemeye çalışanlar daha bi samimi geliyor bana.

bir sia şarkısı. şarkının sözleri ve klibi düşünüldüğünde, genelde sia'nın babası için yazdığı düşünülse de sia hiçbir açıklamasında bu yönde bir açıklama yapmamıştır.

zaten “kendimi bir ilişki içinde sürekli savunmaya geçerken buluyordum. sanki esnek bir kalbe sahip olmalıydım; çünkü tekrar tekrar incindim ama hala ayaktaydım.” şeklinde yaptığı açıklamayla geçmişte yaşadığı toksik ilişkileri ve bu ilişkilerden nasıl güçlenerek çıktığını anlatmış bir nevi.

dizi izlemek hazır pizzayı direkt fırına atmak, kitap ise hamurundan tut, içindeki diğer malzemelere kadar her bir şeye direkt emek vererek yaptığınız bir yemek gibidir. bu bakımdan kitap okumak ile dizi izlemek aynı şeyler değildir.

mesela benim küçük beynim asla izin vermez birden fazla kitap okumaya. muhtemelen genelde fantastik kitap okuduğum için, her bir seride yaratılan dünya ve o dünyanın fizik/büyü kanunları için ayrı bir kapasite harcanmasından ötürü aynı anda farklı kitaplar okuyamadım. ben bu olayı anca aynı seri içinde gerçekleştirebildim. işe giderken tekrar yaptığım serinin 4. kitabını okuyordum, evdeyken de güncel 5. kitabı okuyordum.

bu bile zihnimi zorluyordu. o yüzden aynı anda birkaç farklı kitap okuyana saygı duyarım.

22 haziran'da yapacağı stand up gösterisi için kalan 10 tane biletin birine hallensem mi diye karar veremediğim stand up'çı. crowd work olayını çok iyi yapıyor, sempatik ve hazır cevap biri olsa da, takip ettiğim kadarıyla bunun dışında pek de bir olayı yok. yalnız da gitmeyi sevmediğim için sanırım bilet almayacağım ama crowd work sevenler kendisini instagram'dan veya youtube'dan takip edebilir.

sorulara kısa cevap vermenin cinsiyetle bir alakası olmasa gerek. bir şey sorduğunuzda sadece cevap alıyorsanız karşı taraf size ilgi duymuyor veya konuyla alakalı fikrinizi merak etmiyor olabilir. bu durumda yapılması gereken şey üstelememek olur. mesajı almanız gerekiyor.

garip bir yer burası. ekşi'yi toplu protesto vardı 2-3 sene önce. ben de o gazla geldim buraya. başlarda nezih bir yer gibi gelse de sanırım bu durum geçerliliğini yitirmiş. nick altlarında birbirine mesaj atanlar var özel mesaj atmak yerine, direkt foto/insta paylaşanlar var, radyo kanalı başlığı var ve orada atılan mesajlara radyodakiler cevap veriyor sanırım falan. değişik bir kafa var burada.

insanların nasıl mutlu olduklarına laf söylemek hiçbirimize düşmez. bu bakımdan buraya fotosunu koyanları da yargılamak haddime değil. bu cümleleri yazdıktan sonra "ama" ile cümleye başlamak istiyorum ama başlamıyorum. eleştirmeyeceğim. zaman etkileşim zamanı sonuçta. böyle mutlu oluyorsanız ne âlâ.

bir cuma günü blur ile ertesi gün olan cumartesi de gorillaz ile wembley'de biletleri tükenen konserler vererek, iki farklı grup ile iki gün içinde bunu başaran tek kişi. müzik sektörünün devrimcisi.

ricky gervais ile yolları ayırdıktan sonra maalesef piyasada tutunmayı pek başaramamış olan ünlü düşünür, filozof, dünya lideri.

araları bozuk değil ama mesafeli oldukları ortada çünkü ne ricky ne de karl birbiri hakkında kötü konuşuyorlar. zaten ricky komplekssiz biri olduğu için karl ile arası ne kadar bozuk olursa olsun onun iyiliğini ister muhtemelen.

"the problem with me is, i don't know what i think until i say it" gibi bir özeleştiriyi modern zamanlarda kendisine filozof diyen hiçbir düşünür yapmamıştır. adam gerçek hayattaki michael scott resmen.

1986 doğumlu amerikan sağcısı bir yorumcu ve sunucu. pandering için güzelim yapımların içinden geçen liboş ve amerikan solcuları yüzünden, fikirleri normalde sıradan bir redneck ile aynı olan biri olan matt walsh bile bu devirde filozof kalıyor maalesef.

yapmacık liboşların, "ben kendimi cinsiyetsiz olarak tanımlıyorum" diyen kafası karışık tiplerin ikiyüzlülüğünü ve bilgisizliğini gösterdiği am i racist? isimli bir deneysel belgesel de çekmişliği var.

1999 yılında kurulan japon rock grubu. grup, adını 1970'lerdeki bir rock grubu olan extreme'in ilk albümünden esinlerek almış.

fullmetal alchemist, bleach, great teacher onizuka gibi birçok anime için açılış şarkısının sahibilerdir.

bence en iyi şarkıları, zanpaktou ayaklanması gibi meh bir filler arc'a kurban giden anima rossa.