szal yazar profili

astrolojiyle falan karşılaştırılması dünyanın en boş lakırdısı galiba... belki bilardo.

yok yok, astrolojiyle falan karşılaştırılması daha boş bir lakırdı.

meta-analizlere, hakemli yayınlara, nöropsikiyatri ve nöropsikoloji profesörlerinin** kitaplarına konu olan nöropsikanaliz gibi niş ve görece yeni bir alan, klasik psikanalistler için dahi "obskürantist" olabilen lacancı psikanalizi dahi ele alabilirken (a lacanian neuropsychoanalysis, consciousness enjoying uncertainty)*, psikodinamik terapinin panik bozukluk vb. gibi olgulardaki efektifliği amerikan psikiyatri dergisi'nin (american journal of psychiatry) rastgele kontrollü çalışmalarında ıspat edilmişken böyle saçmasapan iddiaları cahil özgüveniyle dile getirip rezil olmayın.

literatürün neredeyse yirmi beş sene gerisinde kalmışsınız utanmadan konuşup milleti yanlış yönlendiriyorsunuz yav. bir oturun soluklanın gözünüzü seveyim.

bir eski sevgilimle evde kendimi çalışmaya verip kendisiyle ilgilenmediğim için kavga etmiştik bir defasında. o zaman saçma gelmişti ama şimdi üzerine düşününce hak vermedim değil.

(bkz: gıcırtılı olur citroen ami)

(bkz: yaran başlıklar)

müthiş şairler çıkarmıştır. ibn’ mutez’in av, ibn’ şeddad’ın ise savaş temalı şiirleri hayranlık uyandırıcıdır bilhassa.

yok öyle bir şey.

kuralın nadir istisnalarını teşkil edebilecek türkofobların varlığı haricinde bu durum, tipik kemalist ya da türkçü paranoyalarından biridir. kimse türk sözcüğünü duyunca kudurmaz. kimsenin türklerin türklüğü ile de bir sıkıntısı yoktur.

ha türk gidip türk olmayan birine türklüğü dayatmaya kalkışınca o zaman işler değişiyor. insanları sinirlendiren şey bir kimliğin onlara empoze edilmeye çalışılması, yoksa kahir çoğunluğunun bu kimliğe sahip insanlarla ya da kimliğin etnik karşılığı ile bir problemi yok. etnik türklük ya da türklerle niye bir derdimiz olsun ki hafız? senin benim gibi insan onlar da. işin içine ulus devlet gibi meseleler girdiğinde bulanıyor su.

anekdotal olacak ama mesela benim yörük oğlu yörük, lisedeki sıra arkadaşlarımdan biri ile ne gibi bir problemim olsun etnik aidiyetinden dolayı? kafayı yemiş olmam lazım, on numara çocuktur. en fazla sinirlenirsem “çadırcı” derim, o da bana “at hırsızı” der, ödeşiriz, gülüşürüz.

bu kadar donuk zekalı olmayın, nüanslara kafa yorun.*

11. yüzyılda yaşamış yahudi şair, filozof ve mistik.

şafak vakti isimli müthiş bir şiiri vardır. ingilizcesinden naçizane çevirdim, gönül isterdi ki ibranicesinden çevireyim.

"şafak vaktinde düşerim peşine,
ey yaslandığım dağ, kudretim
sana adarım seher ve akşam vakti
ettiğim bütün duaları.

yüceliğin titretir beni
mahrem düşüncelerimi bildiğinden

ne yürek ne de dil
senin şanına şan katabilir
ama yine de hoşnut olursun
kullarının tesbihinden.

haliyle ben de öveceğim seni,
nefesin içimde dolaştıkça."

arap şair. abbasi halifeliği döneminde yaşamıştır. ihtişamlı üslubu, savaş temalı şiirleri ve keskin diliyle bilinmekle birlikte şiirleri yirmiden fazla dile çevirmiştir.

"yağız atlar, kara geceler ve çöl tanır beni
kılıç, mızrak, parşömen ve kalem tanır beni"

beyitiyle gönlümü fethetmiştir ayrıca.

öncelikle belirtmem gerekir ki elhamdülillah müslümanım.

ancak islam'ın dünyada yayılması ve insanların islam'a olan bakış açısı söz konusu olduğunda bu eylemi doğru bulmuyorum. islam'ın kılıçla yayıldığı doğru ancak kılıçla olduğu kadar ilimle de yayılmıştır. şayet müslümansak ve islam'ın en yüce hayrını arzuluyor isek, değişen koşullara da uyum sağlamalıyız.

insan canı, allah'ın nazarında kutsaldır. islam da öyledir. bu cahil kişiyi öldüren zata ya da bu cahil kişiye ne olacaktır? allahualem diyelim.

putkırıcılık olarak çevrilmesi daha makbul olan kelime. bunun sebebi ise söz konusu ikonların bu kelimenin kullanımında sıklıkla mezhebi ya da dini bağlamdan kopartılmış olmasıdır. esasında dini bir terim olan ikonoklazm zaman içerisinde felsefeyi, kültürel çalışmaları, edebiyatı kapsayan bir olgu haline gelmiştir, bu da dilin elastikiyetinin hoş örneklerinden biridir.

(bkz: ikonoklazm)

tedirginlikten ziyade tekinsizliktir. buradaki tedirginlik hissi, tekinsizliğe bir tepki olarak oluşur.

(bkz: testosteron)

maddi olarak ismet özel'in of not being a jew'unun imzalı ilk baskısı.

manevi olarak ise söylemem.

(bkz: queer)

(bkz: agamben iptalim)

ten uyumu, zihinsel uyum, güven.

karakterleriniz de güçlüyse nefis bir power couple olursunuz.

çalışırken dinlendiğinde arkada kaymak gibi akan albüm, kafadan biraz sakatsanız tabii. *

giorgio by moroder bu albümün fikrimce en parlak elmasıdır ama touch, give life back to music, infinity repeating, lose yourself to dance ve tabii ki get lucky gibi harika parçalar da yağ gibidir.

daft punk'ın müzik piyasasına hediye ettiği son albümdür ayrıca, şimdilik. maalesef.

daft punk'ın "disko'nun babası" namıyla anılan giovanni giorgio moroder'e saygı duruşunda bulunduğu mükemmel parça. yaratıcılığın, kalitenin doruklarında bir yolculuk.

random access memories albümünde bulunmaktadır.

eğlenceli troll.

şu anın olmasa da, bir anın fotoğrafı.