yenigün mü - en çok favorilenen tanımları (1. sayfa)
2.
mutluluk
ancak içimizde bulabileceğimiz bir gerçek. arayışı içe yönlendirmek gerek.
devamını gör...
4.
birini gözünde çok büyütmek
hiçbir özelliği olmadığı halde sadece ulaşamadığım, ulaşabilsem bile yeteri yakınlığı kuramadığım için, sanki onun için benim hiçbir önemim yokmuş gibi hissettiğimden dolayı oluşan kırıcı duygu.
devamını gör...
5.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
ayrıştırdığınız tüm insanlar aynı sizin gibi kendi farklı yaşam koşullarından geçerek edindiģ bilgilerle sahip olduğu inançları sizin aynı şekilde sahip olduğunuz inançlarla aynı derecede önemli veya önemsiz. ortak bir paydanız var, herkes bir şeylere inanıyor.
bu yüzden insanları sevmemen ya da nefret etmen için bir neden yok. nefret etmeye hak görürsen nefret edilmeyi hak etmeyi kabul etmiş olursun.
dönüştürmeye de çalışmamalısın, kendi inancına sahip çık ve kendin için yaşa en sonunda ise sadece öl. sen bundan ibaretsin.
bu yüzden insanları sevmemen ya da nefret etmen için bir neden yok. nefret etmeye hak görürsen nefret edilmeyi hak etmeyi kabul etmiş olursun.
dönüştürmeye de çalışmamalısın, kendi inancına sahip çık ve kendin için yaşa en sonunda ise sadece öl. sen bundan ibaretsin.
devamını gör...
6.
fatma
daha şimdi bitti, etkilendim. gün geçtikçe ülkenin film-dizi kalite seviyesi yükseliyor. mutluluk verici.
dizinin ortaya çıkardığı duygum: her an her kesi kesme isteği.
dizinin ortaya çıkardığı duygum: her an her kesi kesme isteği.
devamını gör...
7.
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
dudakların cehennemi unutturacak kadar sıcak, cenneti hissettirebilecek kadar eşsiz nitelikteydi.
yıldızlar yok oluyordu parmaklarımı teninde gezdirirken, ufuklarda nice galaksiler doğuyordu.
belki bir hayat var oluyordu, belki ben yok oluyordum.
her şey var ile yokluk kadar gerçek, derin ve bir o kadar da belirsizdi.
gözlerin..
sarhoşluğumdan mı sesin buğulaşıyordu gözlerine daldığımda, yoksa yavaşça içine çeken dipsiz bir kuyu muydun?
sesin netleştiğinde nefesimi kesiyor, kulağımdaki diğer tüm sesleri unutturuyordu.
aşık mı oluyordum varlığına, yoksa bedenim mi çok acizdi ?
yokluğun fark eder miydi dünyama bu vakitten sonra, yoksa tüm amacım artık varlığına şahit olmak mıydı ?
cayır cayır yanmak ister miydi bir ruh ? tek günahım olsan; her an işlemek ister miydi bu kalp ?
kurduğun her cümlenin öznesi olmak ister miydi bu benlik, kurduğun her cümleni dinlemek ister miydim?
söyleyeceklerimi merak eder miydin yoksa dinler gibi mi yapardın sadece? benim kadar derin hisseder miydin yoksa hisler yalancı mıydı sende?
aklımda kalan parça parça anıların, yapboz gibi ama uyuşmuyor kırıntılar. korkunun peşinden gelenler ile konuşmuyor kalbimin kapısından çıkanlar. hiçbir şeye benzemiyor bu safsatalar.
belirsizlik çıldırtıyor her zerremi.
anılar özlettiriyor, özlem sınırlıyor korkumu, korkum hatırlatıyor imkansızları, imkânsızlar gülüyor sonra yaşananlara, yaşananlar inanmıyor aynadaki yansımasına. yansıma...
her şey bir yanılsama.
zihnim, her şeyi anlayabilecek kadar genişti o an. her şeyin sebebini sen yapabilecek kadar dindar. tapardı ruhum, ruhuna; eğer ruhlarımız da sevişebilseydi.
dünyayı yedi günde var eder, yok olana kadar seninle sevişirdim.
günlük sıkıntılarına gülümser, hislerimin eşsizsizliğini mahşer gününü bekleyene dek dillerimden dökerdim.
sahi, anlatsam anlar mıydın? yoksa korkar mıydın sözcüklerimden.
evren inanmazdı bu denli yakacağına, kalbim inkâr ederdi eğer bahsetseydim bu hislerden.
evrenim ol isterdim, sonsuza kadar yak beni. kalbimin karşısına geç, kül olana kadar sar beni.
a.y.
yıldızlar yok oluyordu parmaklarımı teninde gezdirirken, ufuklarda nice galaksiler doğuyordu.
belki bir hayat var oluyordu, belki ben yok oluyordum.
her şey var ile yokluk kadar gerçek, derin ve bir o kadar da belirsizdi.
gözlerin..
sarhoşluğumdan mı sesin buğulaşıyordu gözlerine daldığımda, yoksa yavaşça içine çeken dipsiz bir kuyu muydun?
sesin netleştiğinde nefesimi kesiyor, kulağımdaki diğer tüm sesleri unutturuyordu.
aşık mı oluyordum varlığına, yoksa bedenim mi çok acizdi ?
yokluğun fark eder miydi dünyama bu vakitten sonra, yoksa tüm amacım artık varlığına şahit olmak mıydı ?
cayır cayır yanmak ister miydi bir ruh ? tek günahım olsan; her an işlemek ister miydi bu kalp ?
kurduğun her cümlenin öznesi olmak ister miydi bu benlik, kurduğun her cümleni dinlemek ister miydim?
söyleyeceklerimi merak eder miydin yoksa dinler gibi mi yapardın sadece? benim kadar derin hisseder miydin yoksa hisler yalancı mıydı sende?
aklımda kalan parça parça anıların, yapboz gibi ama uyuşmuyor kırıntılar. korkunun peşinden gelenler ile konuşmuyor kalbimin kapısından çıkanlar. hiçbir şeye benzemiyor bu safsatalar.
belirsizlik çıldırtıyor her zerremi.
anılar özlettiriyor, özlem sınırlıyor korkumu, korkum hatırlatıyor imkansızları, imkânsızlar gülüyor sonra yaşananlara, yaşananlar inanmıyor aynadaki yansımasına. yansıma...
her şey bir yanılsama.
zihnim, her şeyi anlayabilecek kadar genişti o an. her şeyin sebebini sen yapabilecek kadar dindar. tapardı ruhum, ruhuna; eğer ruhlarımız da sevişebilseydi.
dünyayı yedi günde var eder, yok olana kadar seninle sevişirdim.
günlük sıkıntılarına gülümser, hislerimin eşsizsizliğini mahşer gününü bekleyene dek dillerimden dökerdim.
sahi, anlatsam anlar mıydın? yoksa korkar mıydın sözcüklerimden.
evren inanmazdı bu denli yakacağına, kalbim inkâr ederdi eğer bahsetseydim bu hislerden.
evrenim ol isterdim, sonsuza kadar yak beni. kalbimin karşısına geç, kül olana kadar sar beni.
a.y.
devamını gör...
8.
günlük tutan insan
günlüğüm genelde anlaşılması zor üstü kapalı edebi yönden ağır metinlerden oluştuğu için ailem okusa bile ne yaşadığımı ve neden yazdığımı anlayamaz. o yüzden her gün olmasa da her ihtiyacım olduğunda yazarım.
devamını gör...