2023 bizi denize dökeceğini sanan dangalakların seçimi olacak

kaynak
çanakkale’de partisinin bayramlaşma törenine katılan akp grup başkanvekili ve çanakkale milletvekili bülent turan, 1915 çanakkale köprüsü’nü eleştirenleri sert bir dille eleştirerek, “2023, çanakkale'ye dünyanın en büyük köprüsünü yapanlarla köprüyü sadece polemik konusu yapıp oradan bizi denize dökeceğini düşünen dangalakların seçimi olacak” diye konuşmuş.

vav, kapak olsun diyen bakanımıza ek olarak siyasi rakiplerine dangalak diyen grup başkan vekilimiz oldu.
nezaket hayatı kolaylaştırır oysa, bir deneseler hep beraber kazanabiliriz belki de.

ellerinde yeni hikaye, yeni mağduriyet, krizlere yeni çözümler olmayınca işi hakarete vardırıyorlar. evet, biz dangalaklar 2023'te sandıklara koşa koşa gidip size bu ülkenin sahibi olmadığınızı göstereceğiz. lütfen böyle devam edin, uyumasın kimse.

seçimden sonra kaybolma bir yere.
yerimizi alalım.

akp iktidarında yandaşından çapulcusuna marjinalinden emperyalist uşağına her şey olduk da bir türk vatandaşı olamadık.

konuşmanın devamında bir akp klasiği olan, olmazsa olmaz yere çekip kendinden olmayanı fetocu ilan etmiş. bin kere söyledik yine söyleyelim; fetonun silahına harbi çekenleri görmek istiyorsa dönsün yanındakilerin geçmişine baksın. en alt kademesinden en üst kademesine kadar!

bence dangalaklar kendine kaçacak ülke arayacak ama gene de kendi bilir.

kendisini denize dökülecek rum gibi hissetmek.

böylece fesli o.ç. gibi yunan olduklarını kabul etmişler.

yunanlarla mı giriyoruz seçime anlamadım?

(bkz: akp'li vekilin imamoğlu'na alçak özgür özel'e kahpe demesi)

bakin yukaridaki baslikta yazdigimi burada da yazayim.


ıyicene kontrollerini kaybettiler. cunku gidiciler. cunku korkuyorlar.

çok özür dilerim ve fakat daha doğru ifade etmek için boşa kelime sarfiyatı yapmak istemiyorum.
kısacası; böyle saça böyle tarak.
tarafsızım ve hatta ben muhalefete muhalifim.
acı ama gerçek.
dön bir bak aynaya. ne kalmış senden,
atatürk izlerinden... birkaç dövme birkaç araç camlarına imzalar. fırsat bekleyen yandaşlar.
sürekli rakibine bakmaktan kendine çeki düzen veremeyen yönü yolu belli olmadan sadece lafta yürütülen söylemler.
aynısının larcivertinin iktidarda olmayan hali.
hepsi bu.

2023'ü iple çekiyorum sırf şu zirzop'un yüzünü görmek için.

2023 sevri yırtıp atanların lozanı imzalayıp türkiye cumhuriyetinin temellerini atanların zaferi olacak.

senelerce "şöyle mağdur olduk, böyle hayatımıza müdahale edildi" diyen insanların, fırsat bulunca nasıl intikamcı varlıklara dönüştüklerini görmemize vesile olan ifade.

şimdi ben baş örtüsü konusunda eski uygulamaların doğruluğunu veya yanlışlığını tartışmayacağım burada. sorumuz şu; eğer kılık kıyafet ya da düşüncenizden ötürü haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız, elinize geçen ilk fırsatta başka insanlara aynı haksızlıkları yapmak yahut hakarete uğradığınızı düşünüyorsanız, herkese aynı şekilde hakaret etmek sizi ne duruma düşürür, hiç düşündünüz mü? tabii ki başlıktaki ifadede konu doğrudan baş örtüsü falan değil ama o olayların başa getirdiği zihniyetin nasıl herkese sürekli hakaret ettiğini, küfrettiğini görüyoruz hep birlikte.

ben kötülüğe kötülükle karşılık vermek üzere yetiştirilmedim. fırsatını bulduğumda kimseden intikam falan almam. bakın suça ceza verilmesinden bahsetmiyorum. birisi bana kötülük yaptıysa ondan uzak dururum ve utanmasını istiyorsam ona kesinlikle bana davrandığı gibi davranmam. ama bugün ama yarın kendinden utanır böyle tipler mutlaka. fakat ben de ona kötülük yaparsam olay kan davasına dönüşür. bu kez ilk fırsatta o yine bana kötülük yapar, sonra ben ona... ve bu böyle sürüp gider. hiçbir şeyi çözmeyeceği gibi her şeyi daha da içinden çıkılmaz hâle getirir.

burada olan şey tam da bu. bir parti başa gelip insanlardan intikam alamaz. böyle bir anlayışın dinde de yeri yok, insanlıkta da. bu mantığa göre, bugün muhalefet partilerinden biri seçilirse, sürekli olarak belirli bir kesime hakaret etsin, küfretsin o zaman. onlar da ses etmesin. ses edeni de içeri tıksınlar. bu mudur yani? böyle saçmalık olur mu? ağızdan çıkanı kulağın duyması lazım biraz. biz size bizleri temsil yetkisi veriyoruz. anamızdan, babamızdan, öğretmenimizden, üzerimizde emeği olan herhangi bir kimseden duymadığımız hakaretleri işitme izni değil.

ben çok ama çok sıkıldım artık önüne gelenin muhalif insanlara saldırmasından. muhalefet neden var? 10 kişilik bir grupta bile herkesin her konuda aynı fikirde olmasını bekleyemezken 80 milyon insanın olduğu yerde herkes sizin gibi düşünmek, sizin her yaptığınızı onaylamak zorunda mı? nasıl bir baskı, nasıl bir işkence bu?

bıktık. yeminle bıktık...

özetle biz yunanız demek istemiş. şaşırmadık.

yahu en son yunanlılar bu topa girmişti sonra ege de denize dökülmüştü.

fazla özüvenli gördüm sizi.

baya baya düşman yaratma amaçlı bir söylemdir. şimdi tepkilere bakmak lazım. iki ihtimal var;
1. tepki gelecek
2. tepki gelmeyecek
tepki gelmezse, hakaretler hamasi söylemler artarak devam eder.
ancak tepki gelirse özellikle nereden ve ne şiddette geleceğini görmek gerekiyor.
ayrıca;
dangalak kelimesinin akpliler arasında oldukça popiş olduğunu gördüğümüz konuşmadır.
daha geçenlerde bir tanesi ordu b.şehir belediye başkanı için "yaptığı dangalaklık" dememiş miydi?
bu bağlamda kendi kendilerini denize dökmek konusunda şüphelendiriyor olabilirler pekala...
olmaz demeyin olur.
muhalefete tavsiyem bu kelimeleri alıp bunlarla tatlı tatlı oynaması olur.
bak efendi gibi anlattım. buna da tepki gelirse yakası açılmadık küfürlerim ve kimsenin duymadığı küfür etkili laflarım var uyandırayım.*
düdüt: bağğzı eklemasyonlar.

seçim gecesi yurt dışına çıkışlar kapatılmalı bunu yapacak vatansever asker ve polis rütbeliler vardır mutlaka.

üslubu bozuktur, tescillidir.